Zooteknist
16.10.2011, 16:26
Son 50 yıl içerisinde dünya arıcılığına damgasını vurarak arı kolonilerine büyük kayıplar veren, hızlı bir gelişim sergileyerek tüm dünya ülkelerinde yayılma gösteren, arı yetiştiriciliğinde üretim ve gelişme hızını yavaşlatan, bal arılarının AIDS'i olarak nitelendirilebilecek zararlıların başında 'varroa destructor' akarı gelmektedir. Varroa destructor'un bal arısına(Apis mellifera L.) bulaşan üç alt tür bulunmaktadır.
Bu alt türler:
• Java soyu
• Kore soyu
• Japon- Tayland soyu
• Kore ve Japon – Tayland soyları en fazla yayılan ve bal arısına en fazla zarar veren varroa destructor alt türleridir.
Kullanılan kimyasal maddelerin, arı ürünlerinde insan sağlığı açısından çok önemli bir kalıntı sorunu yaratması, arı sağlığı ve koloni üretim etkinliğini olumsuz yönde etkilemesi, zaman içerisinde parazitin bu ilaçlara direnç göstermesi gibi sorunlar yaratmıştır.
http://img411.imageshack.us/img411/6231/varroatropi.jpg
Varroanın Ülkemizdeki Gelişimi
Varroa ülkemize 1977 yılında Bulgaristan üzerinden Trakya Bölgesi’ndeki bal arısı kolonilerine doğal yollardan bulaşmıştır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 1979-1981 yılları arasında ülke çapında yaptığı varroa taramasında 7 il dışında tüm illerin parazit ile bulaşık olduğu saptanmıştır. Parazitin ülke çapında 4-5 yıl gibi kısa sürede yayılmasının nedenleri:
• Bölgeler arası arı giriş çıkışının kontrol altına alınmaması
• Kontrolsüz bir şekilde yapılan göçer arıcılık uygulamaları
• Kaynağı bilinmeyen yerlerden ana arı, oğul arıcılık malzemelerinin alınması
• Etkili olmayan kimyasal maddelerin bilinçsizce kullanılması
Varroanın Biyolojisi
• Ergin dişi varroalar 5-5,5 günlük yaşta olan arı larva gözlerine gözler kapanmadan kısa bir süre önce girerler. Göz içerisinde larva kanı emerek beslenirler.
• Varroanın üreme ve gelişmesinde etkide bulunan en önemli faktör; üzerinde yaşadığı arı larvasının cinsiyetidir. Parazitin işçi arı gözlerindeki bıraktığı yumurtalardan meydana gelen dişi erkek oranı 1,8-2,9 adet, erkek gözlerinde ise 2,7-3,7 adettir.
• Bir işçi arı gözünde 3, erkek arı gözünde ise 5 dişi varroa ergin hale gelebilmektedir. Bunun nedeni; erkek arıların gelişme sürelerinin yani kapalı gözlerde kalma sürelerinin işçi arı ve ana arıdan daha fazla olmasından kaynaklanır.
• Petek gözü içerisinde ergin duruma gelen genç dişi ve erkek varroalar göz içerisinde çiftleşirler. Çiftleştikten kısa bir süre sonra erkek varroalar kapalı göz içerisinde ölmektedirler. Döllenmiş genç dişiler ile bir önceki generasyondan kalan yaşlı dişi varroalar ergin arının gözden çıkması ile gözü terk ederler. (http://www.ziraatciyiz.biz)
• Ergin dişi varroalar, arı üzerinde genellikle karın (abdominal) scleritler altında veya thoraxla abdomen arasına tutunurlar. Arının üzerinde çok hızlı hareket etme yeteneğindedirler. Varroalar arıdan arıya geçebilmekte, bazen gömeçler üzerinde veya kovan içerisinde de görülebilmektedirler.
• Dişi varroanın ömür uzunluğu yazın 2-3 ay, kışın 5-8 aydır. Dişi parazit koloni içerisinde yavru gözünün bulunmadığı kış aylarında yumurta bırakmadan işçi arılar üzerinde yaşamını sürdürebilmektedir.
http://img853.imageshack.us/img853/5370/varroadestructorbee.jpg
Varroanın Beslemesi
• Delici-emici ağız yapıları ile segmentler arasındaki zarı delerek arının kanı ile beslenirler. Dişi varroalar, ancak larva kanı ile beslendikten sonra göz içerisinde yumurta bırakabilirler.
• Ergin arı kanı ile beslenen dişi varroalar yaşamlarını sürdürebilmelerine rağmen üreme yeteneğine sahip değillerdir. Arı larva hemolenfinde bulunan juvenil hormon varroanın yumurtalıklarını geliştirmekte ve yumurtlamayı hızlandırmaktadır.
Varroanın Bulaşma ve Yayılma Sebepleri
• Hastalıklı kolonilerden sağlıklı kolonilere yavrulu ve genç işçi arılı petek verilmesi
• Varroa ile bulaşık arıların kovanlarını şaşırarak diğer sağlıklı kolonilere girmesi
• Arı kolonilerinin kontrolsüz olarak birleştirilmesi
• Oğul kontrolü için gerekli önlemlerin alınmaması, başıboş çıkan oğulların kaçması
• Arılıkta zayıf kolonilerin bırakılması nedeniyle koloniler arasında yağmacılık olaylarının olması
• Kolonilerin beslenmesinin açıkta yapılması
• Etkili olmayan mücadele yöntemlerinin uygulanması
• Göçer arıcılık uygulamalarının bilinçsiz bir şekilde yapılması
• Bulaşık arılıklarda ve bölgelerde yeterli karantina uygulamalarının yapılmaması
• Kontrolsüz ana arı ve koloni ithal edilmesi
• Hastalığın tehlikesi konusunda arı yetiştiricilerine gerekli uyarının zamanında yapılmaması
• Arı yetiştiricilerinin toplu mücadele uygulamalarına önem vermemeleri
http://img26.imageshack.us/img26/3695/varroamite.jpg
Varroanın Kolonilerde Yaptığı Zararlar
• Bal arısı kolonilerinin gelişme hızını ve üretim etkinliğini azaltmaktadır. (http://www.ziraatciyiz.biz)
• Bal arısı üzerinde açtığı yaralar, zararlı organizmaların arı vücuduna girmesi ve enfeksiyon kaynağı oluşturması için bir neden olmaktadır.
• Bal arılarının larva ve pupasının hemolenfi ile beslenmesi nedeniyle arılarda protein kaybına sebep olmaktadır.
• Mikrobik enfeksiyon ve protein kaybı bal arılarının ömür uzunluğunu azaltmakta ve kış kayıplarının fazla olmasına neden olmaktadır.
• Petek gözlerinde bırakılan larvaların çürümesi sonucu Avrupa yavru çürüklüğü hastalığına benzer belirtilerin koloni içerisinde görülmesine neden olmaktadır.
• Varroa yüzünden arı populasyonunda azalma görülmesi ile akut arı felci virüsü enfeksiyonu artmakta ve ergin arılarda kısa süre içerisinde ölümler gözlenmektedir.
• Pupa döneminde zarar gören arı populasyonunda canlı ağırlık % 6-25 oranında azalmakta ve serum proteinde % 60’a ulaşan azalmalar görülmektedir.
• Bir işçi arı gözünde 6 veya daha fazla parazitin bulunması, çıkan ergin arıların kanat, bacak ve abdomenlerinde sağlıklı olmayan yapılaşmaya neden olmaktadır.
• Erkek arıların canlı ağırlık ve sperm üretimlerinin % 50 oranında azalmasına etki etmektedir.
• Tarlacı işçi arıların üzerinde belli bir ağırlık yapmaları nedeniyle, onların uçuş etkinliğini azaltmakta, polen ve nektar toplama aktivitelerine engel olmaktadır.
• İşçi ve erkek arılar üzerinde olumsuz etki oluşturmaları sonucu, ana arının yumurtlama hızında gerilemeye neden olmaktadır.
• İşçi arıların yavru besleme ve diğer bakım işleri büyük ölçüde durgunlaşmaktadır.
Varroa ile Mücadele Yöntemleri
• Kimyasal mücadele yöntemleri
• Biyoteknik mücadele yöntemleri
• Organik asit kullanımı
• Uçucu (esansiyel) yağ kullanımı
• Erkek arı petekleri yerleştirme ve imha etme
• Kışın kovan giriş deliklerinin açılması, vs
• Entegre mücadele yöntemleri
• Genetik mücadele yöntemleri
• Diğer mücadele yöntemleri
• Plastik petek kullanımı
Bal Arılarının Varroaya Karşı Gösterdikleri Direncin Mekanizması
Varroa destructor, bal arılarının (Apis mellifera) doğal konukçusu değildir. Varroa, Apis cerena’nın doğal asalağıdır. Apis cerena evrimleşmesi sonucu bu doğal asalağına karşı tımarlama, ısırma ve üreme özelliği gösteren varroaları kapalı kuluçka peteklerinde belirleyip kovan dışına atma davranışını geliştirerek direnç oluşturmuştur.
Varroa, bal arılarına geçtiği ilk yıllarda çok büyük koloni kayıplarına neden olmuştur. İlk zamanlar bu zararlıya karşı yoğun bir şekilde kimyasal mücadele yöntemleri kullanılarak zararı engellenmeye çalışılmıştır. Günümüzde varroaya karşı eskiden beri kullanılan birçok kimyasala direnç kazandığı için ya yeni kimyasallar ile ya da varroaya dayanıklı hatlar oluşturularak mücadele yolları ağırlık kazanmıştır.
Bal arılarında varroaya karşı ilk dirençli hat oluşturma çabalarında her koloniden kapalı kuluçka gözlerinden 100 tanesi açılarak erkek, dişi ve ergin olmayan varroaların sayılması yolu izlenmiştir. Bu peteklerde en az varroa bulunan kolonilerden ana arı yetiştirilerek varroaya dirençli hatlar oluşturulmuştur.
Apis cerena’nın varroaya karşı geliştirdiği en az 4 davranış mekanizması gözlenmiştir. Varroa bulaştırılan arıların tımarlama hareketi ile varroaları üzerlerinden attıkları, eğer atamazlarsa tımarlama dansı yaparak yakınlarında bulunan işçi arıların ağız organlarıyla varroanın üzerlerinden atılmasını sağladıkları gözlenmiştir. Daha sonra tımarlama yapan işçi arının varroaya sıklıkla vurarak kovan dışına attığı gözlenmiştir. Ne zaman varroayı üzerinden atmak zorlaşırsa, diğer arılar varroanın bulunduğu arıya saldırarak varroanın arının üzerinden atılmasını sağlamışlardır. Bu tip davranışlar Apis mellifera’da gözlenmesine karşın Apis cerena’daki görünen sıklıkta olamamıştır.
Bu alt türler:
• Java soyu
• Kore soyu
• Japon- Tayland soyu
• Kore ve Japon – Tayland soyları en fazla yayılan ve bal arısına en fazla zarar veren varroa destructor alt türleridir.
Kullanılan kimyasal maddelerin, arı ürünlerinde insan sağlığı açısından çok önemli bir kalıntı sorunu yaratması, arı sağlığı ve koloni üretim etkinliğini olumsuz yönde etkilemesi, zaman içerisinde parazitin bu ilaçlara direnç göstermesi gibi sorunlar yaratmıştır.
http://img411.imageshack.us/img411/6231/varroatropi.jpg
Varroanın Ülkemizdeki Gelişimi
Varroa ülkemize 1977 yılında Bulgaristan üzerinden Trakya Bölgesi’ndeki bal arısı kolonilerine doğal yollardan bulaşmıştır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 1979-1981 yılları arasında ülke çapında yaptığı varroa taramasında 7 il dışında tüm illerin parazit ile bulaşık olduğu saptanmıştır. Parazitin ülke çapında 4-5 yıl gibi kısa sürede yayılmasının nedenleri:
• Bölgeler arası arı giriş çıkışının kontrol altına alınmaması
• Kontrolsüz bir şekilde yapılan göçer arıcılık uygulamaları
• Kaynağı bilinmeyen yerlerden ana arı, oğul arıcılık malzemelerinin alınması
• Etkili olmayan kimyasal maddelerin bilinçsizce kullanılması
Varroanın Biyolojisi
• Ergin dişi varroalar 5-5,5 günlük yaşta olan arı larva gözlerine gözler kapanmadan kısa bir süre önce girerler. Göz içerisinde larva kanı emerek beslenirler.
• Varroanın üreme ve gelişmesinde etkide bulunan en önemli faktör; üzerinde yaşadığı arı larvasının cinsiyetidir. Parazitin işçi arı gözlerindeki bıraktığı yumurtalardan meydana gelen dişi erkek oranı 1,8-2,9 adet, erkek gözlerinde ise 2,7-3,7 adettir.
• Bir işçi arı gözünde 3, erkek arı gözünde ise 5 dişi varroa ergin hale gelebilmektedir. Bunun nedeni; erkek arıların gelişme sürelerinin yani kapalı gözlerde kalma sürelerinin işçi arı ve ana arıdan daha fazla olmasından kaynaklanır.
• Petek gözü içerisinde ergin duruma gelen genç dişi ve erkek varroalar göz içerisinde çiftleşirler. Çiftleştikten kısa bir süre sonra erkek varroalar kapalı göz içerisinde ölmektedirler. Döllenmiş genç dişiler ile bir önceki generasyondan kalan yaşlı dişi varroalar ergin arının gözden çıkması ile gözü terk ederler. (http://www.ziraatciyiz.biz)
• Ergin dişi varroalar, arı üzerinde genellikle karın (abdominal) scleritler altında veya thoraxla abdomen arasına tutunurlar. Arının üzerinde çok hızlı hareket etme yeteneğindedirler. Varroalar arıdan arıya geçebilmekte, bazen gömeçler üzerinde veya kovan içerisinde de görülebilmektedirler.
• Dişi varroanın ömür uzunluğu yazın 2-3 ay, kışın 5-8 aydır. Dişi parazit koloni içerisinde yavru gözünün bulunmadığı kış aylarında yumurta bırakmadan işçi arılar üzerinde yaşamını sürdürebilmektedir.
http://img853.imageshack.us/img853/5370/varroadestructorbee.jpg
Varroanın Beslemesi
• Delici-emici ağız yapıları ile segmentler arasındaki zarı delerek arının kanı ile beslenirler. Dişi varroalar, ancak larva kanı ile beslendikten sonra göz içerisinde yumurta bırakabilirler.
• Ergin arı kanı ile beslenen dişi varroalar yaşamlarını sürdürebilmelerine rağmen üreme yeteneğine sahip değillerdir. Arı larva hemolenfinde bulunan juvenil hormon varroanın yumurtalıklarını geliştirmekte ve yumurtlamayı hızlandırmaktadır.
Varroanın Bulaşma ve Yayılma Sebepleri
• Hastalıklı kolonilerden sağlıklı kolonilere yavrulu ve genç işçi arılı petek verilmesi
• Varroa ile bulaşık arıların kovanlarını şaşırarak diğer sağlıklı kolonilere girmesi
• Arı kolonilerinin kontrolsüz olarak birleştirilmesi
• Oğul kontrolü için gerekli önlemlerin alınmaması, başıboş çıkan oğulların kaçması
• Arılıkta zayıf kolonilerin bırakılması nedeniyle koloniler arasında yağmacılık olaylarının olması
• Kolonilerin beslenmesinin açıkta yapılması
• Etkili olmayan mücadele yöntemlerinin uygulanması
• Göçer arıcılık uygulamalarının bilinçsiz bir şekilde yapılması
• Bulaşık arılıklarda ve bölgelerde yeterli karantina uygulamalarının yapılmaması
• Kontrolsüz ana arı ve koloni ithal edilmesi
• Hastalığın tehlikesi konusunda arı yetiştiricilerine gerekli uyarının zamanında yapılmaması
• Arı yetiştiricilerinin toplu mücadele uygulamalarına önem vermemeleri
http://img26.imageshack.us/img26/3695/varroamite.jpg
Varroanın Kolonilerde Yaptığı Zararlar
• Bal arısı kolonilerinin gelişme hızını ve üretim etkinliğini azaltmaktadır. (http://www.ziraatciyiz.biz)
• Bal arısı üzerinde açtığı yaralar, zararlı organizmaların arı vücuduna girmesi ve enfeksiyon kaynağı oluşturması için bir neden olmaktadır.
• Bal arılarının larva ve pupasının hemolenfi ile beslenmesi nedeniyle arılarda protein kaybına sebep olmaktadır.
• Mikrobik enfeksiyon ve protein kaybı bal arılarının ömür uzunluğunu azaltmakta ve kış kayıplarının fazla olmasına neden olmaktadır.
• Petek gözlerinde bırakılan larvaların çürümesi sonucu Avrupa yavru çürüklüğü hastalığına benzer belirtilerin koloni içerisinde görülmesine neden olmaktadır.
• Varroa yüzünden arı populasyonunda azalma görülmesi ile akut arı felci virüsü enfeksiyonu artmakta ve ergin arılarda kısa süre içerisinde ölümler gözlenmektedir.
• Pupa döneminde zarar gören arı populasyonunda canlı ağırlık % 6-25 oranında azalmakta ve serum proteinde % 60’a ulaşan azalmalar görülmektedir.
• Bir işçi arı gözünde 6 veya daha fazla parazitin bulunması, çıkan ergin arıların kanat, bacak ve abdomenlerinde sağlıklı olmayan yapılaşmaya neden olmaktadır.
• Erkek arıların canlı ağırlık ve sperm üretimlerinin % 50 oranında azalmasına etki etmektedir.
• Tarlacı işçi arıların üzerinde belli bir ağırlık yapmaları nedeniyle, onların uçuş etkinliğini azaltmakta, polen ve nektar toplama aktivitelerine engel olmaktadır.
• İşçi ve erkek arılar üzerinde olumsuz etki oluşturmaları sonucu, ana arının yumurtlama hızında gerilemeye neden olmaktadır.
• İşçi arıların yavru besleme ve diğer bakım işleri büyük ölçüde durgunlaşmaktadır.
Varroa ile Mücadele Yöntemleri
• Kimyasal mücadele yöntemleri
• Biyoteknik mücadele yöntemleri
• Organik asit kullanımı
• Uçucu (esansiyel) yağ kullanımı
• Erkek arı petekleri yerleştirme ve imha etme
• Kışın kovan giriş deliklerinin açılması, vs
• Entegre mücadele yöntemleri
• Genetik mücadele yöntemleri
• Diğer mücadele yöntemleri
• Plastik petek kullanımı
Bal Arılarının Varroaya Karşı Gösterdikleri Direncin Mekanizması
Varroa destructor, bal arılarının (Apis mellifera) doğal konukçusu değildir. Varroa, Apis cerena’nın doğal asalağıdır. Apis cerena evrimleşmesi sonucu bu doğal asalağına karşı tımarlama, ısırma ve üreme özelliği gösteren varroaları kapalı kuluçka peteklerinde belirleyip kovan dışına atma davranışını geliştirerek direnç oluşturmuştur.
Varroa, bal arılarına geçtiği ilk yıllarda çok büyük koloni kayıplarına neden olmuştur. İlk zamanlar bu zararlıya karşı yoğun bir şekilde kimyasal mücadele yöntemleri kullanılarak zararı engellenmeye çalışılmıştır. Günümüzde varroaya karşı eskiden beri kullanılan birçok kimyasala direnç kazandığı için ya yeni kimyasallar ile ya da varroaya dayanıklı hatlar oluşturularak mücadele yolları ağırlık kazanmıştır.
Bal arılarında varroaya karşı ilk dirençli hat oluşturma çabalarında her koloniden kapalı kuluçka gözlerinden 100 tanesi açılarak erkek, dişi ve ergin olmayan varroaların sayılması yolu izlenmiştir. Bu peteklerde en az varroa bulunan kolonilerden ana arı yetiştirilerek varroaya dirençli hatlar oluşturulmuştur.
Apis cerena’nın varroaya karşı geliştirdiği en az 4 davranış mekanizması gözlenmiştir. Varroa bulaştırılan arıların tımarlama hareketi ile varroaları üzerlerinden attıkları, eğer atamazlarsa tımarlama dansı yaparak yakınlarında bulunan işçi arıların ağız organlarıyla varroanın üzerlerinden atılmasını sağladıkları gözlenmiştir. Daha sonra tımarlama yapan işçi arının varroaya sıklıkla vurarak kovan dışına attığı gözlenmiştir. Ne zaman varroayı üzerinden atmak zorlaşırsa, diğer arılar varroanın bulunduğu arıya saldırarak varroanın arının üzerinden atılmasını sağlamışlardır. Bu tip davranışlar Apis mellifera’da gözlenmesine karşın Apis cerena’daki görünen sıklıkta olamamıştır.