Mr.Muhendis
06.05.2011, 14:02
Hastalık Tanımı :
Hastalıklı karanfil bitkilerinin yaprak veya saplarının üzerindeki püstüllerden alınan sporların mikroskobik incelenmesinden fungusun açık kahve renkli bir hücreli dikenli ve ince çeperli, yuvarlak şekilli uredosporları ile koyu kahve renkli, tek hücreli çeperi dikensiz ve daha kalın elipsoit şekilli ve kısa saplı, teliosporları görülür. Amerika'da bu pas fungusunun ara konukçusu bilinmemekte ve hastalığın tüm evrelerini karanfil bitkisi üzerinde geçirdiği kabul edilmektedir. Avrupa'da ise aecium formunu sütleğengillerden Euphorbia gemrdiana üzerinde geçirdiği tesbit edilmiştir. Aeciosporlar Euphorbia' nin yapraklarının alt yüzeyinde teşekkülünden 4-5 gün sonra ortaya çıkarlar. Bu durumda yapraklar kalın etli ve kurşuni-gri bir renk alırlar, bitki dallanmaz kısmen ve tamamen deforme olabilir.
Üredosporlar ise tüm karanfilgiller familyası (Caryophyllacae) üyelerinin yapraklarının alt ve üst kısımlarında, ayrıca tüm yeşil aksam üzerinde teşekkül eder. Yeni enfeksiyonlar üredosporlar vasıtasıyla olur. Özellikle sera koşullarında hastalık senenin her mevsiminde görülebilir. Fakat en ağır enfeksiyonlar genellikle çiçeklenme periyodundan hemen sonra tespit edilmiştir.
Yaşayış :
Karanfil bitkilerinin sap, dal, yaprak ve çanak yapraklarında başlangıçta sarımtırak lekeler ve bu kısımdaki epidermiste gümüşi-gri çıkıntılar şeklinde görülür. Hastalığın ilerlemiş evrelerinde bu çıkıntılardaki epidermis dokusunun çatlamasıyla etmenin sporları kahverengi toz görünümü ile ortaya çıkar. (http://www.ziraatciyiz.biz/karanfil-pasi-mucadelesi-t7869.html) Bu görünümden ötürü halk dilinde kahve hastalığı veya kahve marazı adları da verilir. Hastalık sap kırılması başta olmak üzere fungusun iletken dokuları tahribi sonucu gelişme gerilemesi meydana getirir. Ayrıca kesme çiçeklerin estetik görünümünü bozması sonucu pazar değerinin % 1-30 arasında düşmesine neden olur. Çelik üretiminde ise zarar oranı % 90 değerine kadar çıkabilir.
Karanfil üretim alanlarının tümünde hastalık görülür.
Kültürel Önlemler :
Sağlam ve hastalıksız anaçlardan çelik alınmalıdır, Seradaki bitkiler iyi havalarda sık sık havalandırılmalıdır, Sulamada süzgeçli kova ile üsten sulamadan kesinlikle kaçınılmalı ve dipten yapraklara değmeyecek şekilde sulama yapılmalıdır, Fazla azotlu gübre kullanımından kaçınılmalıdır, bitkiler serada sık olarak değil, iyi havalanacak şekilde sıraya ve seyrek dikilmeli, tele alınmalıdırlar.
Kimyasal Mücadele :
Karanfil bitkisinin yapraklarının mumlu bir tabaka ile kaplı olduğu düşünülerek ilacın bitki üzerinde tutulması bakımından olanaklar dahilinde yayın ve yapıştırıcı maddeler kullanılmalıdır. İlaçlar koruyucu özellikte olduğu için bitkinin her tarafının iyice ilaçlanmasına, boş, ilaçsız yüzey bırakılmamasına dikkat edilmelidir.
İlaçlama Zamanı :
Çelikler sıraya geçirilmeden önce ilaçlamaya başlanılmalı ve 10'ar gün ara ile ilaçlamalar yapılmalıdır.
Hastalıklı karanfil bitkilerinin yaprak veya saplarının üzerindeki püstüllerden alınan sporların mikroskobik incelenmesinden fungusun açık kahve renkli bir hücreli dikenli ve ince çeperli, yuvarlak şekilli uredosporları ile koyu kahve renkli, tek hücreli çeperi dikensiz ve daha kalın elipsoit şekilli ve kısa saplı, teliosporları görülür. Amerika'da bu pas fungusunun ara konukçusu bilinmemekte ve hastalığın tüm evrelerini karanfil bitkisi üzerinde geçirdiği kabul edilmektedir. Avrupa'da ise aecium formunu sütleğengillerden Euphorbia gemrdiana üzerinde geçirdiği tesbit edilmiştir. Aeciosporlar Euphorbia' nin yapraklarının alt yüzeyinde teşekkülünden 4-5 gün sonra ortaya çıkarlar. Bu durumda yapraklar kalın etli ve kurşuni-gri bir renk alırlar, bitki dallanmaz kısmen ve tamamen deforme olabilir.
Üredosporlar ise tüm karanfilgiller familyası (Caryophyllacae) üyelerinin yapraklarının alt ve üst kısımlarında, ayrıca tüm yeşil aksam üzerinde teşekkül eder. Yeni enfeksiyonlar üredosporlar vasıtasıyla olur. Özellikle sera koşullarında hastalık senenin her mevsiminde görülebilir. Fakat en ağır enfeksiyonlar genellikle çiçeklenme periyodundan hemen sonra tespit edilmiştir.
Yaşayış :
Karanfil bitkilerinin sap, dal, yaprak ve çanak yapraklarında başlangıçta sarımtırak lekeler ve bu kısımdaki epidermiste gümüşi-gri çıkıntılar şeklinde görülür. Hastalığın ilerlemiş evrelerinde bu çıkıntılardaki epidermis dokusunun çatlamasıyla etmenin sporları kahverengi toz görünümü ile ortaya çıkar. (http://www.ziraatciyiz.biz/karanfil-pasi-mucadelesi-t7869.html) Bu görünümden ötürü halk dilinde kahve hastalığı veya kahve marazı adları da verilir. Hastalık sap kırılması başta olmak üzere fungusun iletken dokuları tahribi sonucu gelişme gerilemesi meydana getirir. Ayrıca kesme çiçeklerin estetik görünümünü bozması sonucu pazar değerinin % 1-30 arasında düşmesine neden olur. Çelik üretiminde ise zarar oranı % 90 değerine kadar çıkabilir.
Karanfil üretim alanlarının tümünde hastalık görülür.
Kültürel Önlemler :
Sağlam ve hastalıksız anaçlardan çelik alınmalıdır, Seradaki bitkiler iyi havalarda sık sık havalandırılmalıdır, Sulamada süzgeçli kova ile üsten sulamadan kesinlikle kaçınılmalı ve dipten yapraklara değmeyecek şekilde sulama yapılmalıdır, Fazla azotlu gübre kullanımından kaçınılmalıdır, bitkiler serada sık olarak değil, iyi havalanacak şekilde sıraya ve seyrek dikilmeli, tele alınmalıdırlar.
Kimyasal Mücadele :
Karanfil bitkisinin yapraklarının mumlu bir tabaka ile kaplı olduğu düşünülerek ilacın bitki üzerinde tutulması bakımından olanaklar dahilinde yayın ve yapıştırıcı maddeler kullanılmalıdır. İlaçlar koruyucu özellikte olduğu için bitkinin her tarafının iyice ilaçlanmasına, boş, ilaçsız yüzey bırakılmamasına dikkat edilmelidir.
İlaçlama Zamanı :
Çelikler sıraya geçirilmeden önce ilaçlamaya başlanılmalı ve 10'ar gün ara ile ilaçlamalar yapılmalıdır.