genc__osman
25.02.2011, 22:00
Haşmet Bahadır Laçin - Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca, başta yağlı tohumlar olmak üzere ürün bazında çiftçiye verilen destekleme primlerinden yararlanmak için başvuruların İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerince kabulüne başlanmasıyla birlikte, beyan edilen ürün satışlarıyla ilgili "naylon fatura" düzenlendiği iddialarının sıkı takibe alındığı bildirildi.
http://www.kamberaga.net/thumbnail.php?file=tohumlar2_265902268.png&size=article_medium
Adana'nın merkez Seyhan ilçesi Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, destekleme ödemelerinin tahmini rekolte üzerinden yapılması nedeniyle çiftçinin tarlasından daha az miktarda ürün elde etse de aradaki farkı naylon fatura ile karşıladığı yönündeki iddiaların üzücü olduğunu belirtti.
Girmen, yağlık ayçiçeği, kütlü pamuk, soya fasulyesi, kanola ve dane mısır destekleme başvurularında öncelikle çiftçinin ekmiş olduğu arazinin tespitinin yapıldığını belirterek, "Herhangi bir çiftçi örneğin 300 dekar alanda pamuk ekiyor. O yöre için belirlenen üst rekolte sınırı ise 550 kilogram. Ancak, çiftçi tarlasından 200 kilogram ürün elde etmiş. Bu durumda, aradaki açığı naylon fatura ile kapatılması durumunda devlet zarara uğratılmış oluyor" dedi.
Süleyman Girmen, bunun yanı sıra, üst sınır 550 kilogram olmasına rağmen 600 kilogram ürün elde eden çiftçilerin de bulunduğuna dikkati çekerek, sorunun çözümünün yine devlette olduğunu savundu.
Ecrimisil ve tapusuz araziler dahil ekim yapılan tüm arazilerin çiftçi kayıt sistemine dahil edilmesi gerektiğini ifade eden Girmen, "Uzun yıllardır sorunun ancak bu şekilde çözümlenebileceğini ifade ediyoruz. Bu gerçekleştiği takdirde suistimal eden çiftçi varsa bunun önüne geçilir" diye konuştu.
Hükümetin çalışması
TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Vahit Kirişçi, destekleme primlerinde suistimaller olduğunun zaman zaman dile getirildiğini belirterek, "Gerçek beyanda bulunan üreticilerimizi tenzih ediyorum ancak, sorunun çözümü için hükümet olarak çalışmalarımız var" dedi.
Kirişçi, devletin, fark ödemesi (prim) uygulamasındaki amacının Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu zirai ürünlerin üretimini teşvik etmek olduğunu, bu kapsamda sadece geçen yıl 2 milyar 71 milyon liralık destekleme ödemesi yapıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Bu konudaki dileğimiz üreticilerimizin doğru beyanda bulunması ancak, suistimallere rastlanması bizi üzüyor. Destekleme priminde aslan payını alan yağlı tohumlarda bu suistimal daha fazla görülüyor. Ülkemizin petrolden sonra en fazla ithalatını yağlı tohumlar oluşturuyor. Hükümetimiz, bu desteklemeleri verirken istiyoruz ki yerini bulsun. Yani hasat edilip satıldığı beyan edilen ürünün sahada da karşılığı olsun. Türkiye'nin döviz ödemek zorunda kaldığı ürünlerin üretimini artırmamız lazım. Ancak, bu artış kağıt üzerinde gösterilip fiiliyatta olmadığında gerçekten büyük sıkıntı veriyor."
Sorunun çözümü konusunda yaptıkları çalışmalara da dikkati çeken Kirişçi, şöyle devam etti:
"Destekleme priminden faydalanabilmek için ekim yapılan arazinin tapu kaydı ya da kira kontratı isteniyor. Bunlara sahip olmayan arazilerde yetiştirilen ürüne destek verilmiyor. Bunun yanında intikali yapılmamış arazilerde de bu imkandan faydalanılmıyor. Devletin hazine arazisini kiralayarak üretim yapanlar ise bu imkandan faydalanıyor.
Çiftçi kayıt sisteminde yer almayan arazilerdeki üretim suistimal edilebiliyor. Örneğin, bugün ecrimisil ödeyerek üretim yapanlar, bu alanlardaki üretimlerini çiftçi kayıt sistemi dahilindeki arazideki üretim içerisinde gösterip destekleme alabiliyor. Biz bunları doğru bulmuyoruz. Bu nedenle, çiftçi kayıt sistemi dışındaki arazilerin de kayıt altına alınması gibi bir gayretin içerisindeyiz. Çalışmalarımız belirli bir olgunluğa geldiğinde bu konuda detaylı bilgilendirme yapabileceğiz."
Kaynak: AA
http://www.kamberaga.net/thumbnail.php?file=tohumlar2_265902268.png&size=article_medium
Adana'nın merkez Seyhan ilçesi Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, destekleme ödemelerinin tahmini rekolte üzerinden yapılması nedeniyle çiftçinin tarlasından daha az miktarda ürün elde etse de aradaki farkı naylon fatura ile karşıladığı yönündeki iddiaların üzücü olduğunu belirtti.
Girmen, yağlık ayçiçeği, kütlü pamuk, soya fasulyesi, kanola ve dane mısır destekleme başvurularında öncelikle çiftçinin ekmiş olduğu arazinin tespitinin yapıldığını belirterek, "Herhangi bir çiftçi örneğin 300 dekar alanda pamuk ekiyor. O yöre için belirlenen üst rekolte sınırı ise 550 kilogram. Ancak, çiftçi tarlasından 200 kilogram ürün elde etmiş. Bu durumda, aradaki açığı naylon fatura ile kapatılması durumunda devlet zarara uğratılmış oluyor" dedi.
Süleyman Girmen, bunun yanı sıra, üst sınır 550 kilogram olmasına rağmen 600 kilogram ürün elde eden çiftçilerin de bulunduğuna dikkati çekerek, sorunun çözümünün yine devlette olduğunu savundu.
Ecrimisil ve tapusuz araziler dahil ekim yapılan tüm arazilerin çiftçi kayıt sistemine dahil edilmesi gerektiğini ifade eden Girmen, "Uzun yıllardır sorunun ancak bu şekilde çözümlenebileceğini ifade ediyoruz. Bu gerçekleştiği takdirde suistimal eden çiftçi varsa bunun önüne geçilir" diye konuştu.
Hükümetin çalışması
TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Vahit Kirişçi, destekleme primlerinde suistimaller olduğunun zaman zaman dile getirildiğini belirterek, "Gerçek beyanda bulunan üreticilerimizi tenzih ediyorum ancak, sorunun çözümü için hükümet olarak çalışmalarımız var" dedi.
Kirişçi, devletin, fark ödemesi (prim) uygulamasındaki amacının Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu zirai ürünlerin üretimini teşvik etmek olduğunu, bu kapsamda sadece geçen yıl 2 milyar 71 milyon liralık destekleme ödemesi yapıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Bu konudaki dileğimiz üreticilerimizin doğru beyanda bulunması ancak, suistimallere rastlanması bizi üzüyor. Destekleme priminde aslan payını alan yağlı tohumlarda bu suistimal daha fazla görülüyor. Ülkemizin petrolden sonra en fazla ithalatını yağlı tohumlar oluşturuyor. Hükümetimiz, bu desteklemeleri verirken istiyoruz ki yerini bulsun. Yani hasat edilip satıldığı beyan edilen ürünün sahada da karşılığı olsun. Türkiye'nin döviz ödemek zorunda kaldığı ürünlerin üretimini artırmamız lazım. Ancak, bu artış kağıt üzerinde gösterilip fiiliyatta olmadığında gerçekten büyük sıkıntı veriyor."
Sorunun çözümü konusunda yaptıkları çalışmalara da dikkati çeken Kirişçi, şöyle devam etti:
"Destekleme priminden faydalanabilmek için ekim yapılan arazinin tapu kaydı ya da kira kontratı isteniyor. Bunlara sahip olmayan arazilerde yetiştirilen ürüne destek verilmiyor. Bunun yanında intikali yapılmamış arazilerde de bu imkandan faydalanılmıyor. Devletin hazine arazisini kiralayarak üretim yapanlar ise bu imkandan faydalanıyor.
Çiftçi kayıt sisteminde yer almayan arazilerdeki üretim suistimal edilebiliyor. Örneğin, bugün ecrimisil ödeyerek üretim yapanlar, bu alanlardaki üretimlerini çiftçi kayıt sistemi dahilindeki arazideki üretim içerisinde gösterip destekleme alabiliyor. Biz bunları doğru bulmuyoruz. Bu nedenle, çiftçi kayıt sistemi dışındaki arazilerin de kayıt altına alınması gibi bir gayretin içerisindeyiz. Çalışmalarımız belirli bir olgunluğa geldiğinde bu konuda detaylı bilgilendirme yapabileceğiz."
Kaynak: AA