genc__osman
13.02.2011, 19:03
Dışarıda yemek yiyince doymuyor ve buna bir anlam veremiyor musunuz? Prof. Dr. Sönmez, bunun yemeklerimizin içine konulan bir maddeyle alakalı olduğunu söyledi ve uyardı: "Hazır pasta ve keklere, bisküvilere dikkat! Sağlığımız tehdit ediliyor."
http://www.kamberaga.net/thumbnail.php?file=misir_surubu_737107390.png&size=article_medium
Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, ''gıda üreticilerince şekerden daha ucuz olduğu için tercih edilen mısır şurubu şerbetinin, kalp ve damar sağlığını önemli ölçüde tehdit ettiğini'' belirtti.
Prof. Dr. Bingür Sönmez, mısır şurubu şerbetinin, kalp ve damar sağlığı üzerindeki etkileriyle ilgili yaptığı yazılı açıklamada, şurubun, mısır nişastasının glukoz ve fruktoza dönüştürülmesiyle elde edildiğini ve şeker pancarından sağlanan şekerden hem daha tatlı hem de daha ucuz olduğunu ifade etti. Birgün, mısır şurubunun bu özellikleriyle tatlı sektöründe imalatçılar tarafından tercih edildiğini aktardı.
"Mısır şurubu doymayan şişmanlar yaratıyor"
Batılı ülkelerde mısır şurubu kullanımı için kotalar bulunduğunu, ABD'de yüzde 2, Almanya'da yüzde 8, Fransa'da yüzde 5 olan bu oranın, Türkiye'de yüzde 15 olduğunu vurgulayan Sönmez, mısır şurubunun, doymayan şişmanlar yarattığını kaydetti.
Şeker pancarından elde edilen çay şekerinin yüzde 50 glukoz ve yüzde 50 fruktozdan oluştuğunu, mısır şurubunda bu oranın fruktoz lehine artarak yüzde 80'i bulduğunu ifade eden Sönmez, glukoza göre daha kuvvetli bir tatlandırıcı olan fruktozun emilerek karaciğere geldikten sonra metabolize edilmek için insüline gerek duymadığını ve hızla trigliseride dönüşerek depo yağ haline geldiğini bildirdi.
Fazla fruktoz kullanılan hayvanlarda obezite, diyabet, kan yağları yüksekliği, karaciğer yağlanması, yüksek tansiyon ve koroner kalp hastalıklarının görüldüğüne işaret eden Sönmez, son 30 yılda şeker pancarından elde edilen şeker yerine mısır şurubu şerbeti kullanılmasının obezite ve buna bağlı hastalıkların salgın şeklinde ortaya çıkmasına neden olduğunu belirtti.
''NBSŞ'' ve ''NBŞ'' ibarelerine dikkat
Sönmez, obezite sonucu oluşan insülin direncinin de reaktif hipoglisemi ve açlık duygusuna neden olarak, sürekli yemek yiyen ve doymayan şişmanlar yarattığına işaret ederek, bisküvi, kolalı içecekler, şekerlemeler, çikolata, gofret, ucuz hamur işi tatlılar, hazır pasta ve keklerde şuursuzca mısır şurubu şerbeti kullanıldığını ve bilgi olarak sadece ''Nişasta Bazlı Sıvı Şeker'' ifadesinin baş harfleri, ''NBSŞ' hatta sadece ''NBŞ'' ibaresinin bulunduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Sönmez, ''Gıda üreticileri tarafından tatlandırıcı olarak kullanılan ve şeker pancarından elde edilen şekerden daha ucuz olduğu için tercih edilen mısır şurubu şerbeti, kalp ve damar sağlığını önemli ölçüde tehdit etmektedir'' değerlendirmesinde bulundu.
Çin lokantalarındaki tuzak!
Kimyasal tatlandırıcılardan aspartam ve sakarinin diyet kola, meyve suları, hamur işi tatlılar, şekerlemeler, dondurma, reçel, jöle, marmelat, reçel, helva, sütlü tatlılar gibi birçok yiyecekte kullanıldığını da bildiren Sönmez, şekerden 200 kat daha fazla tat veren aspartamın hipoglisemiye neden olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Sönmez, özellikle Çin lokantalarında lezzet ve iştahı arttırmak için kullanılan Mono Sodyum Glutamat (MSG) adlı tuzun, iştah ve doyma merkezini etkileyerek yenilen maddeden daha çok yenmesini sağladığına da dikkati çekerek, kalp sağlığının yanı sıra birçok rahatsızlığa neden olan MSG'li yiyeceklerden uzak durulması gerektiğini de kaydetti.
Kaynak: gazeteport
http://www.kamberaga.net/thumbnail.php?file=misir_surubu_737107390.png&size=article_medium
Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, ''gıda üreticilerince şekerden daha ucuz olduğu için tercih edilen mısır şurubu şerbetinin, kalp ve damar sağlığını önemli ölçüde tehdit ettiğini'' belirtti.
Prof. Dr. Bingür Sönmez, mısır şurubu şerbetinin, kalp ve damar sağlığı üzerindeki etkileriyle ilgili yaptığı yazılı açıklamada, şurubun, mısır nişastasının glukoz ve fruktoza dönüştürülmesiyle elde edildiğini ve şeker pancarından sağlanan şekerden hem daha tatlı hem de daha ucuz olduğunu ifade etti. Birgün, mısır şurubunun bu özellikleriyle tatlı sektöründe imalatçılar tarafından tercih edildiğini aktardı.
"Mısır şurubu doymayan şişmanlar yaratıyor"
Batılı ülkelerde mısır şurubu kullanımı için kotalar bulunduğunu, ABD'de yüzde 2, Almanya'da yüzde 8, Fransa'da yüzde 5 olan bu oranın, Türkiye'de yüzde 15 olduğunu vurgulayan Sönmez, mısır şurubunun, doymayan şişmanlar yarattığını kaydetti.
Şeker pancarından elde edilen çay şekerinin yüzde 50 glukoz ve yüzde 50 fruktozdan oluştuğunu, mısır şurubunda bu oranın fruktoz lehine artarak yüzde 80'i bulduğunu ifade eden Sönmez, glukoza göre daha kuvvetli bir tatlandırıcı olan fruktozun emilerek karaciğere geldikten sonra metabolize edilmek için insüline gerek duymadığını ve hızla trigliseride dönüşerek depo yağ haline geldiğini bildirdi.
Fazla fruktoz kullanılan hayvanlarda obezite, diyabet, kan yağları yüksekliği, karaciğer yağlanması, yüksek tansiyon ve koroner kalp hastalıklarının görüldüğüne işaret eden Sönmez, son 30 yılda şeker pancarından elde edilen şeker yerine mısır şurubu şerbeti kullanılmasının obezite ve buna bağlı hastalıkların salgın şeklinde ortaya çıkmasına neden olduğunu belirtti.
''NBSŞ'' ve ''NBŞ'' ibarelerine dikkat
Sönmez, obezite sonucu oluşan insülin direncinin de reaktif hipoglisemi ve açlık duygusuna neden olarak, sürekli yemek yiyen ve doymayan şişmanlar yarattığına işaret ederek, bisküvi, kolalı içecekler, şekerlemeler, çikolata, gofret, ucuz hamur işi tatlılar, hazır pasta ve keklerde şuursuzca mısır şurubu şerbeti kullanıldığını ve bilgi olarak sadece ''Nişasta Bazlı Sıvı Şeker'' ifadesinin baş harfleri, ''NBSŞ' hatta sadece ''NBŞ'' ibaresinin bulunduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Sönmez, ''Gıda üreticileri tarafından tatlandırıcı olarak kullanılan ve şeker pancarından elde edilen şekerden daha ucuz olduğu için tercih edilen mısır şurubu şerbeti, kalp ve damar sağlığını önemli ölçüde tehdit etmektedir'' değerlendirmesinde bulundu.
Çin lokantalarındaki tuzak!
Kimyasal tatlandırıcılardan aspartam ve sakarinin diyet kola, meyve suları, hamur işi tatlılar, şekerlemeler, dondurma, reçel, jöle, marmelat, reçel, helva, sütlü tatlılar gibi birçok yiyecekte kullanıldığını da bildiren Sönmez, şekerden 200 kat daha fazla tat veren aspartamın hipoglisemiye neden olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Sönmez, özellikle Çin lokantalarında lezzet ve iştahı arttırmak için kullanılan Mono Sodyum Glutamat (MSG) adlı tuzun, iştah ve doyma merkezini etkileyerek yenilen maddeden daha çok yenmesini sağladığına da dikkati çekerek, kalp sağlığının yanı sıra birçok rahatsızlığa neden olan MSG'li yiyeceklerden uzak durulması gerektiğini de kaydetti.
Kaynak: gazeteport