genc__osman
20.12.2010, 15:20
Türkiye'de son yıllarda ''tarım ve hayvancılık bitiyor mu?'' tartışması yapılırken, bu alanda en şanslı bölgelerin başında gelen İzmir'de hayvancılığın ve tarımın hem çeşitlilik hem de verim bakımından gelişmeye devam ettiği bildirildi.
http://www.kamberaga.net/thumbnail.php?file=izmir_906258187.png&size=article_medium
İzmir İl Tarım Müdürü Ahmet Güldal, konuya ilişkin İzmir'in tarımda ve hayvancılıkta diğer bölgelere göre hem üretim miktarı hem de verimlilik açısından çok daha ileri bir konumda bulunduğunu söyledi. Bölgede yetişen tarımsal ve hayvansal ürünlerle ilgili bilgi veren Güldal, üretimin yüzde 53'ünü bitkisel ürünlerin, yüzde 41'ini hayvansal ürünlerin, yüzde 6'sını da su ürünlerinin oluşturduğunu kaydetti.
Güldal, bitkisel ürünlere bakıldığında bölgede son yıllarda en çok öne çıkan ürünlerin başında hayvancılığın altyapısını teşkil eden kaba yem üretiminin geldiğini, bunun da bölgede hayvancılığın gelişme düzeyinin bir kanıtı olduğunu vurguladı. Yem üretimi 2002 yılında 35 bin dekar alanda gerçekleştirilirken, bunun 2009'da 145 bin dekar alana çıktığına dikkat çeken Güldal, şöyle devam etti:
''2002 yılında 21 bin ton olan dane mısır üretimi, 2009 yılında 196 bin tona çıktı. Silajlık mısırdaki artış son 8 yılda 18 kat olmuş. Üretim miktarı da 7,5 milyon tona ulaştı. Yani İzmir'de hayvancılık için kaba yem açığının olmadığını görüyoruz. Bu, Türkiye'de az kentte nasip olan bir durum. Özellikle hayvancılığın hammaddesinin mısır olması, ildeki kültür hayvancılığın oransal olarak artmasına bağlı. Çiftçimiz de getirisi diğer ürünlerden daha yüksek olduğu için silajlık mısıra yöneldi. Silaj makinesi sayısı da burada bir gösterge. Şöyle ki, son 5 yılda 2 kat arttı. 2 bin 300 adete çıktı. Yem bitkisi ekilişi de yüzde 49 oranında artmış.''
Ahmet Güldal, İzmir ve çevresinde kültür ırkı hayvancılığının oranının yüzde 97 olduğunu, 368 bin büyükbaş hayvanın yüzde 97'sinin saf kültür ve kültür melezinden oluştuğunu ifade etti. Bölgede yılda 1 milyon 85 bin ton süt üretildiğini, hayvan başına yıllık süt verimininse 5 ton 470 kilogram olduğunu belirten Güldal, ''Bu rakam Türkiye ortalamasının neredeyse iki katıdır. Avrupa ortalamasına yakındır. Bu da son 10 yılda yapılan suni tohumlama ıslah çalışmalarının, yem üretimlerinin artışından kaynaklanıyor. İzmir'in hayvancılık potansiyeli hem damızlık olarak hem de süt üretimi olarak diğer yerlere tabiri caizse 'fark atmış' durumdadır'' şeklinde konuştu.
''Kültür balıkçılığı, ülkeye döviz kazandırıyor"
Güldal, ''Deniz ülkesiyiz, ama denizlerden yeterince yararlanamıyoruz'' şeklindeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine, İzmir'in bu anlamda da ''şanslı'' kentlerden biri olduğunu, zira su ürünlerinin toplam üretimin yüzde 6'sını teşkil ettiğini belirterek, ''Bu önemli bir orandır. Bitkisel üretim için 353 bin dekar arazinin tamamını düşünün... Sadece balıktan elde edilen yüzde 6. O da önemli bir rakam. Bunun içinde orkinos çiftlikleri de var. Bunlar da ihracat yaptığımız, Türkiye'ye para girmesini temin eden yatırımlar'' dedi.
Sıkça tartışılan orkinos çiftliklerinin denetimleri konusunda sıkıntı bulunmadığını, bu denetimlerin tarım il müdürlükleri tarafından gerçekleştirildiğini aktaran Güldal, bu konuda zaten dünya ''orkinos kotası''nın üzerine çıkılamadığını, kotanın takibinin hem uluslararası kuruluşlar hem de kendileri tarafından düzenli yürütüldüğünü, diğer çevresel değerlendirmeleri de Çevre Bakanlığı'nın yaptığını anlattı.
Güldal, İzmir ve çevresinde kültür balıkçılığında en çok çipura ve levrek üretildiğini, 1985'te 200 ton olarak başlayan üretimin 2009'da 32 bin tona ulaştığını, üretim miktarında Muğla'nın ardından Türkiye'de ikinci sırada yer alındığını dile getirdi. Ahmet Güldal, avcılık dahil toplam su ürünlerinin üretim değerinin yüzde 80'ini kültür balıkçılığının oluşturduğunu söyledi.
''Enginarda Bayrampaşa, narenciyede Akdeniz akla gelir ama"
Tarımsal üretim bakımından da bölgenin, ülkenin ''şanslı'' yörelerinin başında geldiğini kaydeden Güldal, enginar İstanbul'un Bayrampaşa ilçesiyle özdeşleşmiş olsa da, Türkiye'nin enginar üretiminin yüzde 28'inin İzmir ve çevresinden yapıldığını kaydetti. Güldal, narenciyede ise akla önce Akdeniz Bölgesi'nin geldiğini ama İzmir'in bu konuda iyi konumda bulunduğunu, mandalina üretiminin yüzde 12'sinin bölgeden sağlandığını ifade etti.
Türkiye incir üretiminin yüzde 10'unun, yağlık zeytin üretiminin yüzde 22'sinin, toplam zeytin üretiminin yüzde 16'sının bölgede gerçekleştirildiğini aktaran Güldal, kirazın yüzde 12'sinin, pamuğun yüzde 5'inin, tütünün 5, salçalık domatesin yüzde 20'sinin, domatesin yüzde 8'inin İzmir'den elde edildiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
http://www.kamberaga.net/thumbnail.php?file=izmir_906258187.png&size=article_medium
İzmir İl Tarım Müdürü Ahmet Güldal, konuya ilişkin İzmir'in tarımda ve hayvancılıkta diğer bölgelere göre hem üretim miktarı hem de verimlilik açısından çok daha ileri bir konumda bulunduğunu söyledi. Bölgede yetişen tarımsal ve hayvansal ürünlerle ilgili bilgi veren Güldal, üretimin yüzde 53'ünü bitkisel ürünlerin, yüzde 41'ini hayvansal ürünlerin, yüzde 6'sını da su ürünlerinin oluşturduğunu kaydetti.
Güldal, bitkisel ürünlere bakıldığında bölgede son yıllarda en çok öne çıkan ürünlerin başında hayvancılığın altyapısını teşkil eden kaba yem üretiminin geldiğini, bunun da bölgede hayvancılığın gelişme düzeyinin bir kanıtı olduğunu vurguladı. Yem üretimi 2002 yılında 35 bin dekar alanda gerçekleştirilirken, bunun 2009'da 145 bin dekar alana çıktığına dikkat çeken Güldal, şöyle devam etti:
''2002 yılında 21 bin ton olan dane mısır üretimi, 2009 yılında 196 bin tona çıktı. Silajlık mısırdaki artış son 8 yılda 18 kat olmuş. Üretim miktarı da 7,5 milyon tona ulaştı. Yani İzmir'de hayvancılık için kaba yem açığının olmadığını görüyoruz. Bu, Türkiye'de az kentte nasip olan bir durum. Özellikle hayvancılığın hammaddesinin mısır olması, ildeki kültür hayvancılığın oransal olarak artmasına bağlı. Çiftçimiz de getirisi diğer ürünlerden daha yüksek olduğu için silajlık mısıra yöneldi. Silaj makinesi sayısı da burada bir gösterge. Şöyle ki, son 5 yılda 2 kat arttı. 2 bin 300 adete çıktı. Yem bitkisi ekilişi de yüzde 49 oranında artmış.''
Ahmet Güldal, İzmir ve çevresinde kültür ırkı hayvancılığının oranının yüzde 97 olduğunu, 368 bin büyükbaş hayvanın yüzde 97'sinin saf kültür ve kültür melezinden oluştuğunu ifade etti. Bölgede yılda 1 milyon 85 bin ton süt üretildiğini, hayvan başına yıllık süt verimininse 5 ton 470 kilogram olduğunu belirten Güldal, ''Bu rakam Türkiye ortalamasının neredeyse iki katıdır. Avrupa ortalamasına yakındır. Bu da son 10 yılda yapılan suni tohumlama ıslah çalışmalarının, yem üretimlerinin artışından kaynaklanıyor. İzmir'in hayvancılık potansiyeli hem damızlık olarak hem de süt üretimi olarak diğer yerlere tabiri caizse 'fark atmış' durumdadır'' şeklinde konuştu.
''Kültür balıkçılığı, ülkeye döviz kazandırıyor"
Güldal, ''Deniz ülkesiyiz, ama denizlerden yeterince yararlanamıyoruz'' şeklindeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine, İzmir'in bu anlamda da ''şanslı'' kentlerden biri olduğunu, zira su ürünlerinin toplam üretimin yüzde 6'sını teşkil ettiğini belirterek, ''Bu önemli bir orandır. Bitkisel üretim için 353 bin dekar arazinin tamamını düşünün... Sadece balıktan elde edilen yüzde 6. O da önemli bir rakam. Bunun içinde orkinos çiftlikleri de var. Bunlar da ihracat yaptığımız, Türkiye'ye para girmesini temin eden yatırımlar'' dedi.
Sıkça tartışılan orkinos çiftliklerinin denetimleri konusunda sıkıntı bulunmadığını, bu denetimlerin tarım il müdürlükleri tarafından gerçekleştirildiğini aktaran Güldal, bu konuda zaten dünya ''orkinos kotası''nın üzerine çıkılamadığını, kotanın takibinin hem uluslararası kuruluşlar hem de kendileri tarafından düzenli yürütüldüğünü, diğer çevresel değerlendirmeleri de Çevre Bakanlığı'nın yaptığını anlattı.
Güldal, İzmir ve çevresinde kültür balıkçılığında en çok çipura ve levrek üretildiğini, 1985'te 200 ton olarak başlayan üretimin 2009'da 32 bin tona ulaştığını, üretim miktarında Muğla'nın ardından Türkiye'de ikinci sırada yer alındığını dile getirdi. Ahmet Güldal, avcılık dahil toplam su ürünlerinin üretim değerinin yüzde 80'ini kültür balıkçılığının oluşturduğunu söyledi.
''Enginarda Bayrampaşa, narenciyede Akdeniz akla gelir ama"
Tarımsal üretim bakımından da bölgenin, ülkenin ''şanslı'' yörelerinin başında geldiğini kaydeden Güldal, enginar İstanbul'un Bayrampaşa ilçesiyle özdeşleşmiş olsa da, Türkiye'nin enginar üretiminin yüzde 28'inin İzmir ve çevresinden yapıldığını kaydetti. Güldal, narenciyede ise akla önce Akdeniz Bölgesi'nin geldiğini ama İzmir'in bu konuda iyi konumda bulunduğunu, mandalina üretiminin yüzde 12'sinin bölgeden sağlandığını ifade etti.
Türkiye incir üretiminin yüzde 10'unun, yağlık zeytin üretiminin yüzde 22'sinin, toplam zeytin üretiminin yüzde 16'sının bölgede gerçekleştirildiğini aktaran Güldal, kirazın yüzde 12'sinin, pamuğun yüzde 5'inin, tütünün 5, salçalık domatesin yüzde 20'sinin, domatesin yüzde 8'inin İzmir'den elde edildiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA