Mr.Emre
07.12.2010, 21:27
Tüm Avrupa'da 13 bin civarında bitki türüne rastlanırken, Türkiye'de 9 bin 200'ün üzerinde bitki türünün bulunduğu, bunlardan 3 bin 100'ünün ise endemik olduğu bildirildi.
Kuş Araştırmaları Derneği Başkanı Osman Erdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2010 yılının Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Yılı" olarak ilan edildiğini söyledi.
Erdem, Türkiye'nin Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında bulunması, üç tarafının denizlerle çevrili olmasına rağmen ortalama yüksekliği bin 100 metreyi geçen yeryüzündeki tek ülke olduğunu ifade etti.
Batı palearktik bölgedeki 4 ana kuş göç yolundan 2'sinin Türkiye üzerinden geçtiğini vurgulayan Erdem, "Bu nedenle Türkiye'deki sulak alanlar pek çok kuş türünün varlığını devam ettirebilmesi bakımından herhangi bir ülkedekinden daha fazla önem taşımaktadır. Tüm bu özellikler Türkiye'ye doğal bitki ve hayvan varlığı bakımından çevresindeki ülkelere göre belirgin bir üstünlük sağlamıştır" dedi.
Türkiye'nin biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir ülke olduğunu bildiren Erdem, şunları kaydetti:
"Tüm Avrupa'da 13 bin civarında bitki türü varken, Türkiye'deki bitki türü sayısı 9 bin 200'ün üzerinde. Bunlardan 3 bin 100'ü ise Türkiye dışında başka hiç bir ülkede bulunmamaktadır. Almanya'daki endemik bitki türü ise sadece 3'tür. Yunanistan'daki toplam bitki türü sayısı 3 binin biraz üzerindedir. Türkiye yeryüzünün en önemli gen merkezlerinden biridir. 30'u aşkın bitki türünün ana vatanı Türkiye'dir. Yapılan bilimsel araştırmalarla ülkemizde ortalama her 6 günde bir yeni bitki türü bulunmaktadır."
Erdem, beslenmede önemli yeri olan buğday, arpa, mercimek, kiraz, elmanın, armudun çok sayıdaki çeşidinin Anadolu'dan başka ülkelere yayıldığını belirterek, "Kardelen, siklamen, yüksük otu, anason, kekik, meyan kökü gibi çok sayıda süs bitkisinin, tıbbi ve aromatik bitkinin ana vatanı Anadolu'dur" diye konuştu.
Hayvan Türü Sayımız Avrupa'dan Daha Fazla
Türkiye'deki hayvan türü sayısının da Avrupa'dan fazla olduğunu ifade eden Erdem, "Ülkemizde 120 memeli, 460'ı aşkın kuş türü, 130 kadar sürüngen, 400'e yakın balık türü bulunmaktadır. Dünya çapında nesli tehlikede olan pek çok hayvan türü hala Türkiye'deki doğal yaşam ortamlarında varlıklarını sürdürebilmektedirler" dedi.
Erdem, ayrıca Türkiye'de uluslararası öneme sahip 135 sulak alan, 112 önemli bitki alanı, 210 önemli kuş alanı, 17 önemli kaplumbağa üreme alanı, 4 adet önemli fok yaşama alanı bulunduğunu belirterek, "Bugüne kadar Türkiye'de toplamı 14 milyon 894 bin 169 hektarı bulan 266 Önemli Doğa Alanı tanımlanmıştır. Bu alanların yaklaşık yüzde 80'inin henüz hiçbir koruma statüsü yoktur ve koruma statüsü olanlar da etkili bir şekilde yönetilmemektedir" diye konuştu.
Doğanın Korunması
Erdem, Türkiye'de tüm bu zenginliklere rağmen doğanın hızla tahrip edildiğini belirterek, "Son yıllarda 'doğa korumanın yatırımların önünde bir engel olarak görülmesi anlayışı' doğal değerlerimizin ve biyolojik çeşitliliğin tahrip edilmesindeki en büyük etken" dedi.
Hidroelektrik santrallerin kurulması ve aşırı su kullanımı nedeniyle sulak alanların kurumasının biyolojik çeşitliliği tehdit ettiğini öne süren Erdem, şunları kaydetti:
"Elimizdeki bu değerlerin kıymetini bilmiyoruz. Bu konuda gerekli hassasiyet gösterilmezse zenginliğimizi kaybedeceğiz. Herkesten önce anlayışın değişmesi gerekiyor. Biyolojik değerler ve doğanın ülkenin geleceği açısından çok önemli bir kaynak olduğunu artık kabul etmemiz gerekiyor. Bu anlayışı yaymalıyız. Tabi ki Türkiye'de diğer ülkelerde olduğu gibi enerji için yatırımlar yapılacak ama bu yatırımlar gerçekleştirilirken doğal değerlerimizin korunmasını da gözetmemiz gerekiyor."
Kaynak: Yeşil Bilgi Platformu
Kuş Araştırmaları Derneği Başkanı Osman Erdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2010 yılının Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Yılı" olarak ilan edildiğini söyledi.
Erdem, Türkiye'nin Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında bulunması, üç tarafının denizlerle çevrili olmasına rağmen ortalama yüksekliği bin 100 metreyi geçen yeryüzündeki tek ülke olduğunu ifade etti.
Batı palearktik bölgedeki 4 ana kuş göç yolundan 2'sinin Türkiye üzerinden geçtiğini vurgulayan Erdem, "Bu nedenle Türkiye'deki sulak alanlar pek çok kuş türünün varlığını devam ettirebilmesi bakımından herhangi bir ülkedekinden daha fazla önem taşımaktadır. Tüm bu özellikler Türkiye'ye doğal bitki ve hayvan varlığı bakımından çevresindeki ülkelere göre belirgin bir üstünlük sağlamıştır" dedi.
Türkiye'nin biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir ülke olduğunu bildiren Erdem, şunları kaydetti:
"Tüm Avrupa'da 13 bin civarında bitki türü varken, Türkiye'deki bitki türü sayısı 9 bin 200'ün üzerinde. Bunlardan 3 bin 100'ü ise Türkiye dışında başka hiç bir ülkede bulunmamaktadır. Almanya'daki endemik bitki türü ise sadece 3'tür. Yunanistan'daki toplam bitki türü sayısı 3 binin biraz üzerindedir. Türkiye yeryüzünün en önemli gen merkezlerinden biridir. 30'u aşkın bitki türünün ana vatanı Türkiye'dir. Yapılan bilimsel araştırmalarla ülkemizde ortalama her 6 günde bir yeni bitki türü bulunmaktadır."
Erdem, beslenmede önemli yeri olan buğday, arpa, mercimek, kiraz, elmanın, armudun çok sayıdaki çeşidinin Anadolu'dan başka ülkelere yayıldığını belirterek, "Kardelen, siklamen, yüksük otu, anason, kekik, meyan kökü gibi çok sayıda süs bitkisinin, tıbbi ve aromatik bitkinin ana vatanı Anadolu'dur" diye konuştu.
Hayvan Türü Sayımız Avrupa'dan Daha Fazla
Türkiye'deki hayvan türü sayısının da Avrupa'dan fazla olduğunu ifade eden Erdem, "Ülkemizde 120 memeli, 460'ı aşkın kuş türü, 130 kadar sürüngen, 400'e yakın balık türü bulunmaktadır. Dünya çapında nesli tehlikede olan pek çok hayvan türü hala Türkiye'deki doğal yaşam ortamlarında varlıklarını sürdürebilmektedirler" dedi.
Erdem, ayrıca Türkiye'de uluslararası öneme sahip 135 sulak alan, 112 önemli bitki alanı, 210 önemli kuş alanı, 17 önemli kaplumbağa üreme alanı, 4 adet önemli fok yaşama alanı bulunduğunu belirterek, "Bugüne kadar Türkiye'de toplamı 14 milyon 894 bin 169 hektarı bulan 266 Önemli Doğa Alanı tanımlanmıştır. Bu alanların yaklaşık yüzde 80'inin henüz hiçbir koruma statüsü yoktur ve koruma statüsü olanlar da etkili bir şekilde yönetilmemektedir" diye konuştu.
Doğanın Korunması
Erdem, Türkiye'de tüm bu zenginliklere rağmen doğanın hızla tahrip edildiğini belirterek, "Son yıllarda 'doğa korumanın yatırımların önünde bir engel olarak görülmesi anlayışı' doğal değerlerimizin ve biyolojik çeşitliliğin tahrip edilmesindeki en büyük etken" dedi.
Hidroelektrik santrallerin kurulması ve aşırı su kullanımı nedeniyle sulak alanların kurumasının biyolojik çeşitliliği tehdit ettiğini öne süren Erdem, şunları kaydetti:
"Elimizdeki bu değerlerin kıymetini bilmiyoruz. Bu konuda gerekli hassasiyet gösterilmezse zenginliğimizi kaybedeceğiz. Herkesten önce anlayışın değişmesi gerekiyor. Biyolojik değerler ve doğanın ülkenin geleceği açısından çok önemli bir kaynak olduğunu artık kabul etmemiz gerekiyor. Bu anlayışı yaymalıyız. Tabi ki Türkiye'de diğer ülkelerde olduğu gibi enerji için yatırımlar yapılacak ama bu yatırımlar gerçekleştirilirken doğal değerlerimizin korunmasını da gözetmemiz gerekiyor."
Kaynak: Yeşil Bilgi Platformu