Zooteknist
04.12.2010, 17:37
Hayvansal üretimin temeli üremedir. Özellikle sığırcılıkta damızlık her inekten her yıl bir yavru elde etmek, işletme geleceği için şarttır. Bu sebeple döl tutmama süt sığırı işletmelerinin en büyük problemidir. İneklerin döl tutmaması durumunda işletmenin zarara uğrayacağı, işletmenin ekonomik olmaktan uzaklaşacağı aşikardır.
Döl tutmama sebepleri içerisinde barınak ve besleme koşulları, kızgınlık tesbiti ve tohumlama zamanı, spermanın uygun şekilde hazırlanması ve uygun yere verilmesi, üreme kanalındaki problemler, rahim iltihapları, ineğin yaşı, vücut kondüsyonu, stres faktörleri, kayıt sistemi ve sperma kalitesi gibi birçok faktör sayılabilir.
Bunların birçoğu doğrudan doğruya hayvan ilgililerinin alacağı önlemlerle düzeltilebilecek konulardır. Yıllar içerisindeki deneyimler ve yapılan çeşitli bilimsel çalışmalar döl tutmama ile besleme düzeyinin çok yakın ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Bu durumda sığırların kızgınlık göstermeleri için yeterli vücüt kondüsyonuna sahip olmalıdır. Damızlıkta kullanılacak dişi sığırların beslenmelerine buzağılık dönemlerinden başlanmalı, düve ergin canlı ağırlığın %70-75'ine ulaştığı zaman tohumlanmalıdır. Bu da zaman olarak süt sığırlarında 15. aylık yaşa denk gelmektedir. Bu hususlar optimum döl verimi, sağlıklı gebelik, sağlıklı buzağı alabilmek için çok önemlidir.
İnekde Döl Tutma Problemlerine Karşı Yapabilecekler:
a) Doğumu Yaklaşan, İleri Gebe İnek:
Yakalaşan gebeliğin son 60 gününde sağmal inekler kuruya alınmalı, kuru dönemde vücut kondüsyonu korunmalıdır. Bu dönemde rasyonun enerji içeriği düşürülmeli, kaliteli kuru kaba yemlere ağırlık verilmelidir. Bu safhada gebe ineğimizin karnındaki buzağının fötal gelişimi ileri düzeyde olduğundan rumeni baskılar ve rumen daralacağından inek miktar olarak fazla yem tüketemez. Ancak rasyon içeriği enerji ve protein bakımından yeterli ve dengeli olmalıdır ki, doğumdan pik döneme kadar negatif enerji bilançosunda ineğin aşırı zayıflaması engellenmelidir. Kuru dönemde ineği aşırı şişmanlatmamak gereklidir. Gözle takip ve vücut skorunun takibi şarttır. Kalsiyum-Fosfor(Ca : P) dengesi rasyonda 1:2 den 1:1’e kadar değişen değerlerde olmalıdır. Ca ve P arasında döneme uygun oran bulunmalıdır. Bu oran Ca ve P absorbsiyonu dengeli sağlanmaktadır. Kalsiyumun bu dönemdeki fazlalığı dengeyi bozar ve gizli hipokalsemiye sebep olur. Gebeliğin son döneminde geçiş dönemi rasyonu dediğimiz enerji, kalsiyum-fosfor bakımından dengeli bir formül uygulanmalı, ayrıca yemlere çinko, selenyum ve E vitamini içeren katkılar katılmalıdır. Özellikle kalsiyum ve selenyum rahim kasılmalarında önemli rol oynayan minerallerdir. Diğer yandan doğum esnasında ineğin yeterince çaba gösterecek enerjiyi kendinde bulması gerekir.
b) Doğum Anı:
İneklerde güç doğum %5, düvelerde ise %10 civarında olur. Hayvana gereksiz müdahale yapılmamalı, ıkınması için zaman tanınmalıdır. Müdahaleye karar verilirse temizlik koşullarına uyulmalı ve eldiven takılmalıdır. Doğum yapacak inek, günü yaklaştığında temiz, kuru ve yeterince geniş, diğerlerinden ayrı bir bölmeye alınmış olmalıdır. Doğumhanede hiçbir kontaminasyona imkan verilmemelidir. Özellikle metritis dediğimiz uterus iltihaplanmasına karşı önlemler alınmalıdır. Doğumdan önce kalsiyum verilmemeli, doğumu takiben ise ağızdan ya da enjeksiyon tarzında kalsiyum takviyeleri yapılmalıdır.
c) Doğum Sonrası:
Doğum sonrası memelere süt inmesi ile birlikte ineğin enerji ihtiyacı en yüksek seviyeye çıkar. Bu dönem tam bir profesyonel yardıma ihtiyaç gösteren dönemdir. Yeme katılacak olan acil enerji ön maddeleriyle ineğe yardım etmek yararlı olur. Kalsiyum ve enerjisi eksik inekler son atmakta güçlük çekebilirler. Sonlarını atsalar bile rahimin kendisini toplaması için gerekli kasılmaları tam yapamazlar. Bu durum rahim iltihabının habercisidir. Doğumu takip eden günler ineklerin hızla zayıfladıkları günlerdir. Zayıflamanın enerjili yemler, uygun yem formülleri ve enerji verici katkılarla en aza indirilmesi gerekir. Hızlı zayıflama, vücut yağlarının erimesi ketosis ve karaciğer yağlanması gibi sonuçlar doğurur. Rahimin temizlenememesi, yumurtalıkların hazırlanamaması ileride döl tutma problemine zemin hazırlar.
İnek sahiplerinin bir başka mücadelesi sıcaklıkla baş etmektir. Barınaktaki sıcaklık 22 0C nin üzerine çıktığında “sıcaklık stresi” başlar. Daha sık soluyan, kalbi daha çok atan ineğin enerji ihtiyacı artmakla birlikte, inek bu enerjiyi sağlayacak yemi tüketemez. Yeterli enerjiyi alamayan inek ya kızgınlık gösteremez, ya da kızgınlık gösterse bile gebeliği sağlayacak kalitede yumurta üretemez. Hatta döllenme oluşsa bile rahime yuvalanma zamanında bu stres ile yuvalanma gerçekleşemez.
Kısacası; sıcaklık stresi döl verimini engeller. Yapılacak olan ineği serin tutmaktır. Doğal havalandırma koşulları değerlendirilmeli, yetmediği zamanlarda da mekanik havalandırma ve duşlama sistemleri devreye sokulmalıdır.
İnek sahiplerinin görevlerinden biri de kızgınlık takibidir. İneklerin verimleri arttıkça kızgınlıkta kaldıkları süre kısalmaktadır. Gözle ve yardımcı malzeme ya da aletlerle bu iş en iyi şekilde yapılmalıdır. İneklerin kapalı ahırlarda boynundan bağlı olmaları bir stres faktörüdür. Ayrıca, ineğin boynundan bağlı olması, kızgınlığın en önemli belirtisi olan atlama-durma hareketini de önleyecek, kızgınlık takibini güçleştirecektir.
Güç doğuma sebep olan bir çok etken olmakla birlikte, iki ana etken çok öne çıkmaktadır. Bunlardan birincisi boğa seçimi, ikincisi besleme koşullarıdır. İnek sahipleri tohum seçerken, özellikle düvelerine “ güç doğum oranı düşük” olan boğa tohumlarını seçmeli, bunu uygulayıcıdan, üzerinde durarak, istemelidirler. Güç doğumu takip eden problemlerin başında sonun atılamaması ve rahim iltihapları gelir ki, bu işin sonu da döl tutmamaya kadar gider.
İyi kayıt tutulması da hayvan sahiplerinin yapması gereken işlemlerden biridir. Bu kayıtlarda bir önceki doğum, ineğin geçirdiği hastalıklar, kızgınlık aralıkları, ikiz eşliliği, en son yapılan gebelik muayenesi, önceki tohumlamalar ile ilgili bilgiler yer alırsa uygulayıcıya döl tutma problemleri hakkında ışık tutar ve teşhise, dolayısıyla çözüme yardımcı olur.
Özet olarak;
Döl tutmama sorunları yaşamamak için inek sahiplerinin üzerine düşen görevlerin başında uygun besleme, uygun barınak koşullarının temini, kızgınlığın zamanında tesbiti gelmektedir. Bunlar eksiksiz yapıldıktan sonra veteriner hekimin yardımıyla uygun tohum seçimi ve gerekli aşıların yapılması, gerekli takviyelerin verilmesiyle problemlere çözüm bulunacaktır.
Döl tutmama sebepleri içerisinde barınak ve besleme koşulları, kızgınlık tesbiti ve tohumlama zamanı, spermanın uygun şekilde hazırlanması ve uygun yere verilmesi, üreme kanalındaki problemler, rahim iltihapları, ineğin yaşı, vücut kondüsyonu, stres faktörleri, kayıt sistemi ve sperma kalitesi gibi birçok faktör sayılabilir.
Bunların birçoğu doğrudan doğruya hayvan ilgililerinin alacağı önlemlerle düzeltilebilecek konulardır. Yıllar içerisindeki deneyimler ve yapılan çeşitli bilimsel çalışmalar döl tutmama ile besleme düzeyinin çok yakın ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Bu durumda sığırların kızgınlık göstermeleri için yeterli vücüt kondüsyonuna sahip olmalıdır. Damızlıkta kullanılacak dişi sığırların beslenmelerine buzağılık dönemlerinden başlanmalı, düve ergin canlı ağırlığın %70-75'ine ulaştığı zaman tohumlanmalıdır. Bu da zaman olarak süt sığırlarında 15. aylık yaşa denk gelmektedir. Bu hususlar optimum döl verimi, sağlıklı gebelik, sağlıklı buzağı alabilmek için çok önemlidir.
İnekde Döl Tutma Problemlerine Karşı Yapabilecekler:
a) Doğumu Yaklaşan, İleri Gebe İnek:
Yakalaşan gebeliğin son 60 gününde sağmal inekler kuruya alınmalı, kuru dönemde vücut kondüsyonu korunmalıdır. Bu dönemde rasyonun enerji içeriği düşürülmeli, kaliteli kuru kaba yemlere ağırlık verilmelidir. Bu safhada gebe ineğimizin karnındaki buzağının fötal gelişimi ileri düzeyde olduğundan rumeni baskılar ve rumen daralacağından inek miktar olarak fazla yem tüketemez. Ancak rasyon içeriği enerji ve protein bakımından yeterli ve dengeli olmalıdır ki, doğumdan pik döneme kadar negatif enerji bilançosunda ineğin aşırı zayıflaması engellenmelidir. Kuru dönemde ineği aşırı şişmanlatmamak gereklidir. Gözle takip ve vücut skorunun takibi şarttır. Kalsiyum-Fosfor(Ca : P) dengesi rasyonda 1:2 den 1:1’e kadar değişen değerlerde olmalıdır. Ca ve P arasında döneme uygun oran bulunmalıdır. Bu oran Ca ve P absorbsiyonu dengeli sağlanmaktadır. Kalsiyumun bu dönemdeki fazlalığı dengeyi bozar ve gizli hipokalsemiye sebep olur. Gebeliğin son döneminde geçiş dönemi rasyonu dediğimiz enerji, kalsiyum-fosfor bakımından dengeli bir formül uygulanmalı, ayrıca yemlere çinko, selenyum ve E vitamini içeren katkılar katılmalıdır. Özellikle kalsiyum ve selenyum rahim kasılmalarında önemli rol oynayan minerallerdir. Diğer yandan doğum esnasında ineğin yeterince çaba gösterecek enerjiyi kendinde bulması gerekir.
b) Doğum Anı:
İneklerde güç doğum %5, düvelerde ise %10 civarında olur. Hayvana gereksiz müdahale yapılmamalı, ıkınması için zaman tanınmalıdır. Müdahaleye karar verilirse temizlik koşullarına uyulmalı ve eldiven takılmalıdır. Doğum yapacak inek, günü yaklaştığında temiz, kuru ve yeterince geniş, diğerlerinden ayrı bir bölmeye alınmış olmalıdır. Doğumhanede hiçbir kontaminasyona imkan verilmemelidir. Özellikle metritis dediğimiz uterus iltihaplanmasına karşı önlemler alınmalıdır. Doğumdan önce kalsiyum verilmemeli, doğumu takiben ise ağızdan ya da enjeksiyon tarzında kalsiyum takviyeleri yapılmalıdır.
c) Doğum Sonrası:
Doğum sonrası memelere süt inmesi ile birlikte ineğin enerji ihtiyacı en yüksek seviyeye çıkar. Bu dönem tam bir profesyonel yardıma ihtiyaç gösteren dönemdir. Yeme katılacak olan acil enerji ön maddeleriyle ineğe yardım etmek yararlı olur. Kalsiyum ve enerjisi eksik inekler son atmakta güçlük çekebilirler. Sonlarını atsalar bile rahimin kendisini toplaması için gerekli kasılmaları tam yapamazlar. Bu durum rahim iltihabının habercisidir. Doğumu takip eden günler ineklerin hızla zayıfladıkları günlerdir. Zayıflamanın enerjili yemler, uygun yem formülleri ve enerji verici katkılarla en aza indirilmesi gerekir. Hızlı zayıflama, vücut yağlarının erimesi ketosis ve karaciğer yağlanması gibi sonuçlar doğurur. Rahimin temizlenememesi, yumurtalıkların hazırlanamaması ileride döl tutma problemine zemin hazırlar.
İnek sahiplerinin bir başka mücadelesi sıcaklıkla baş etmektir. Barınaktaki sıcaklık 22 0C nin üzerine çıktığında “sıcaklık stresi” başlar. Daha sık soluyan, kalbi daha çok atan ineğin enerji ihtiyacı artmakla birlikte, inek bu enerjiyi sağlayacak yemi tüketemez. Yeterli enerjiyi alamayan inek ya kızgınlık gösteremez, ya da kızgınlık gösterse bile gebeliği sağlayacak kalitede yumurta üretemez. Hatta döllenme oluşsa bile rahime yuvalanma zamanında bu stres ile yuvalanma gerçekleşemez.
Kısacası; sıcaklık stresi döl verimini engeller. Yapılacak olan ineği serin tutmaktır. Doğal havalandırma koşulları değerlendirilmeli, yetmediği zamanlarda da mekanik havalandırma ve duşlama sistemleri devreye sokulmalıdır.
İnek sahiplerinin görevlerinden biri de kızgınlık takibidir. İneklerin verimleri arttıkça kızgınlıkta kaldıkları süre kısalmaktadır. Gözle ve yardımcı malzeme ya da aletlerle bu iş en iyi şekilde yapılmalıdır. İneklerin kapalı ahırlarda boynundan bağlı olmaları bir stres faktörüdür. Ayrıca, ineğin boynundan bağlı olması, kızgınlığın en önemli belirtisi olan atlama-durma hareketini de önleyecek, kızgınlık takibini güçleştirecektir.
Güç doğuma sebep olan bir çok etken olmakla birlikte, iki ana etken çok öne çıkmaktadır. Bunlardan birincisi boğa seçimi, ikincisi besleme koşullarıdır. İnek sahipleri tohum seçerken, özellikle düvelerine “ güç doğum oranı düşük” olan boğa tohumlarını seçmeli, bunu uygulayıcıdan, üzerinde durarak, istemelidirler. Güç doğumu takip eden problemlerin başında sonun atılamaması ve rahim iltihapları gelir ki, bu işin sonu da döl tutmamaya kadar gider.
İyi kayıt tutulması da hayvan sahiplerinin yapması gereken işlemlerden biridir. Bu kayıtlarda bir önceki doğum, ineğin geçirdiği hastalıklar, kızgınlık aralıkları, ikiz eşliliği, en son yapılan gebelik muayenesi, önceki tohumlamalar ile ilgili bilgiler yer alırsa uygulayıcıya döl tutma problemleri hakkında ışık tutar ve teşhise, dolayısıyla çözüme yardımcı olur.
Özet olarak;
Döl tutmama sorunları yaşamamak için inek sahiplerinin üzerine düşen görevlerin başında uygun besleme, uygun barınak koşullarının temini, kızgınlığın zamanında tesbiti gelmektedir. Bunlar eksiksiz yapıldıktan sonra veteriner hekimin yardımıyla uygun tohum seçimi ve gerekli aşıların yapılması, gerekli takviyelerin verilmesiyle problemlere çözüm bulunacaktır.