genc__osman
04.12.2010, 14:29
Konya Ticaret Borsası (KTB) tarafından hazırlanan bir raporda, yağışların düzensiz düşmesi, lokal yerlerde görülen kuraklık, hastalık ve dolu zararının yanı sıra tarla faresi popülasyonundaki artış gibi nedenlerden dolayı Konya Ovası'nda hububat rekoltesinin geçen yıla oranla yüzde 10 civarında düştüğü belirtildi
http://i56.tinypic.com/14ac6jm.png
AA muhabirinin KTB tarafından hazırlanan ''Hububat rekolte ve kalite değerleri'' adlı rapordan derlediği bilgilere göre, ''tahıl ambarı'' olarak nitelendirilen Konya'da 15 Haziran'da başlayan hasat, 25 Temmuz itibariyle sonlandırıldı.
Kış mevsiminde hava sıcaklıklarının uzun yıllar ortalamasının üzerinde gerçekleşmesi nedeniyle bölge bitki gelişiminin erken başladığı ifade edilen raporda, gübre kullanımının geçen yıla göre genel olarak yüzde 25-30'luk bir artış gösterdiği belirtildi.
Uzun yıllar yağış ortalaması 300 mm olan Konya'da, ekimin yapıldığı 2009 Eylül ayı ile 2010 Haziran ayı arasında yağış ortalamasının 350 mm olarak gerçekleştiği vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:
''Yağış ortalaması iyi olmasına rağmen yağışların düzensiz düşmesi, lokal yerlerde görülen kuraklık, semptorya hastalığı ve dolu zararının yanı sıra tarla faresi popülasyonundaki artış gibi nedenlerden dolayı, rekoltede geçen yıla göre yüzde 10 civarında bir düşüş yaşanmıştır.''
Rekolte ve verim düştü
774 bin 797 dekar alanda ekilen buğdaydan 2 milyon 812 bin 515 ton rekolte elde edildiği, dekar alandan da 363 kilogram verim elde edildiği bilgilerine yer verilen raporda, 2010 yılında da ekim yapılan alanın 759 bin 27 dekara, rekoltenin de 2 milyon 535 bin 151 tona, verimin de dekar alanda 334 kilograma düştüğü tablolarla gösterildi.
Hububat rekoltesinin geçen yıla oranla yüzde 9,86 oranında düştüğü belirtilen raporda, dekar başına verimin buğdayda yüzde 7,99, arpada da yüzde 8,03 oranında düştüğü kaydedildi.
Süne ile yapılan mücadele ve hasadın 15 gün önceden başlamasının kalite üzerinde geçen yıllara göre artış sağladığı ancak son yağan yağmurların buğday kalitesi üzerinde olumsuz etkiye neden olduğu dile getirilen raporda, ilk hasat edilen buğdayların 14 protein değeri ve üstünde iken, yağışlara yakalanan ekinlerden hasat edilenlerde protein değerinin 11-12'ye kadar düştüğü bildirildi.
Kalite arttı
Geçen yıl Borsa'ya gelen kaliteli buğdayın oranının yüzde 8, ekmeklik olarak kullanılabilecek buğdayın yüzde 25 ve geri kalan yaklaşık yüzde 65'lik kısmının bisküvilik ve düşük vasıflı buğdaydan oluştuğu anımsatılan raporda, ''2010 yılı Eylül ayının 25'ine kadar, Borsamıza gelen buğdayların yüzde 9'unu kaliteli, yüzde 40'ını ekmeklik, yüzde 50'sini de bisküvilik ve yemlik buğdaylar oluşturmuştur'' denildi.
Ticaret Borsası olarak Tarım İl Müdürlüğü bünyesinde kurulan laboratuvarda üretilip doğaya salınan parazitoitlerin kalite üzerinde olumlu etkileri olduğu vurgulanan raporda, şu bilgilere yer verildi:
''Ancak ilimiz genelinde 240 bin hektar alanın ancak 110 bin hektarında süne ile ilaçlı mücadele yapılmıştır. Süne ile ilaçlı mücadele yapılmayan yerlerdeki çiftçiler, artacak buğday değerinin ekine zarar vermeye değmeyeceğini belirtmişlerdir. Eğer kalite destek primleri konulursa, bu sorunun da önüne geçilmiş olacaktır. Ayrıca süne ile biyolojik mücadelenin devam etmesi kalite açısından gereklilik olarak görülmelidir.''
Kaynak: Star
http://i56.tinypic.com/14ac6jm.png
AA muhabirinin KTB tarafından hazırlanan ''Hububat rekolte ve kalite değerleri'' adlı rapordan derlediği bilgilere göre, ''tahıl ambarı'' olarak nitelendirilen Konya'da 15 Haziran'da başlayan hasat, 25 Temmuz itibariyle sonlandırıldı.
Kış mevsiminde hava sıcaklıklarının uzun yıllar ortalamasının üzerinde gerçekleşmesi nedeniyle bölge bitki gelişiminin erken başladığı ifade edilen raporda, gübre kullanımının geçen yıla göre genel olarak yüzde 25-30'luk bir artış gösterdiği belirtildi.
Uzun yıllar yağış ortalaması 300 mm olan Konya'da, ekimin yapıldığı 2009 Eylül ayı ile 2010 Haziran ayı arasında yağış ortalamasının 350 mm olarak gerçekleştiği vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:
''Yağış ortalaması iyi olmasına rağmen yağışların düzensiz düşmesi, lokal yerlerde görülen kuraklık, semptorya hastalığı ve dolu zararının yanı sıra tarla faresi popülasyonundaki artış gibi nedenlerden dolayı, rekoltede geçen yıla göre yüzde 10 civarında bir düşüş yaşanmıştır.''
Rekolte ve verim düştü
774 bin 797 dekar alanda ekilen buğdaydan 2 milyon 812 bin 515 ton rekolte elde edildiği, dekar alandan da 363 kilogram verim elde edildiği bilgilerine yer verilen raporda, 2010 yılında da ekim yapılan alanın 759 bin 27 dekara, rekoltenin de 2 milyon 535 bin 151 tona, verimin de dekar alanda 334 kilograma düştüğü tablolarla gösterildi.
Hububat rekoltesinin geçen yıla oranla yüzde 9,86 oranında düştüğü belirtilen raporda, dekar başına verimin buğdayda yüzde 7,99, arpada da yüzde 8,03 oranında düştüğü kaydedildi.
Süne ile yapılan mücadele ve hasadın 15 gün önceden başlamasının kalite üzerinde geçen yıllara göre artış sağladığı ancak son yağan yağmurların buğday kalitesi üzerinde olumsuz etkiye neden olduğu dile getirilen raporda, ilk hasat edilen buğdayların 14 protein değeri ve üstünde iken, yağışlara yakalanan ekinlerden hasat edilenlerde protein değerinin 11-12'ye kadar düştüğü bildirildi.
Kalite arttı
Geçen yıl Borsa'ya gelen kaliteli buğdayın oranının yüzde 8, ekmeklik olarak kullanılabilecek buğdayın yüzde 25 ve geri kalan yaklaşık yüzde 65'lik kısmının bisküvilik ve düşük vasıflı buğdaydan oluştuğu anımsatılan raporda, ''2010 yılı Eylül ayının 25'ine kadar, Borsamıza gelen buğdayların yüzde 9'unu kaliteli, yüzde 40'ını ekmeklik, yüzde 50'sini de bisküvilik ve yemlik buğdaylar oluşturmuştur'' denildi.
Ticaret Borsası olarak Tarım İl Müdürlüğü bünyesinde kurulan laboratuvarda üretilip doğaya salınan parazitoitlerin kalite üzerinde olumlu etkileri olduğu vurgulanan raporda, şu bilgilere yer verildi:
''Ancak ilimiz genelinde 240 bin hektar alanın ancak 110 bin hektarında süne ile ilaçlı mücadele yapılmıştır. Süne ile ilaçlı mücadele yapılmayan yerlerdeki çiftçiler, artacak buğday değerinin ekine zarar vermeye değmeyeceğini belirtmişlerdir. Eğer kalite destek primleri konulursa, bu sorunun da önüne geçilmiş olacaktır. Ayrıca süne ile biyolojik mücadelenin devam etmesi kalite açısından gereklilik olarak görülmelidir.''
Kaynak: Star