Mr.Muhendis
21.09.2009, 02:01
http://i36.tinypic.com/2nm3vcx.jpg
Ayaşlı çiftçiler, kimyasal yöntemlere dayanan endüstriyel tarım yüzünden yok olmanın eşiğine gelen tadı, kokusu, rengi ve ince kabuğuyla meşhur Ayaş domatesini yaşatma çalışıyor.
Ayaş Belediye Başkanı Ali Başkaraağaç, endüstriyel tarımın, lezzeti, kokusu, rengi ve ince kabuğuyla meşhur Ayaş domatesine darbe vurduğunu ve bu domates türünün tohumlarını giderek yok olmaya yüz tuttuğunu söyledi.
Ayaş domatesini yeniden canlandırmak için çalışma başlattıklarını kaydeden Başkaraağaç,''ilçemizde yaklaşık 2 bin 400 üretici, 10 bin hektar alanda domates yetiştiriyor. 50 bin tona yakın üretim yapıyoruz. Önümüzdeki yıldan itibaren ihracat yapmayı da hedefliyoruz. Son yıllarda çiftçilerimizin Ayaş domatesine olan ilgisi arttı. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle yürüttüğümüz çalışmaların ardından çok sayıda çiftçi Ayaş domatesi üretmeye başladı'' diye konuştu.
Ayaş domatesi üreticisi Hülya Başer ise hiçbir ticari kaygı taşımadıklarını ve hedeflerinin Ayaş domatesini yaşatmak olduğunu belirtti.
Yıllar önce tesadüfen buldukları tohumları çoğalttıklarını kaydeden Başer, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ayaş domatesi, ince kabuklu ve sulu olmasıyla ünlü. Bu domates, ince kabuklu olduğu için nakliyesi oldukça zor. Bu yüzden ticari bir ürün değil. Kasaya konulduğu zaman çok çabuk zarar görüyor. Bu nedenle çiftçiler, genetiğiyle oynanarak daha dayanıklı hale getirilen ithal tohumlara yöneldiler. Ayaş domatesinin tohumu da giderek kayboldu. Yıllar önce çeyiz sandığında tesadüfen bulduğumuz az miktarda tohumu çoğaltarak Ayaş domatesini yeniden Anadolu'ya kazandırdık.''
Domatesi tamamen organik olarak ürettiklerini belirten Hülya Başer, ''Gübre de dahil hiçbir kimyevi madde kullanmıyoruz. Dağ ağıllarından getirilen hayvan gübrelerini kullanıyor, temiz sularla ürünü suluyoruz. Böcek ve hastalıklarla mücadelede, tamamen doğal bitkilerden yapılan karışımları kullanıyoruz'' dedi.
Hülya Başer'in eşi ve Ayaşlı Grup Genel Koordinatörü Selami Başer de, genetiğiyle oynanarak daha dayanıklı hale getirilen domatesin, sağlığı olumsuz etkilediğini belirterek, ''gerek ticari kaygılar, gerekse başka nedenlerle yıllardır tadını unuttuğumuz Ayaş domatesini, tohum aşamasından hasat aşamasına kadar büyük bir titizlikle takip ederek gönül rahatlığıyla vatandaşlarımızın beğenisine sunuyoruz. Ticari bir kaygımız yok. Ayaş domates tohumunun yeniden yaygınlaşması için böyle bir işe başladık'' diye konuştu.
Son yıllarda organik yetiştirilen ürünlere ilginin arttığını kaydeden Başer, şunları kaydetti:
''Artık dünyamızda insanlar doğal organik ürünlere daha çok rağbet ediyor. Hibrit tohumlarıyla üretilen, kimyasalların da karıştırıldığı tarım ürünlerini almamaya özen gösteriyor. Çiftçilerimiz daha dayanıklı ürün elde edebilmek için yıllardır İsrail'den ithal edilen genetiğiyle oynanmış hibrit tohumları ekti. Bu tohumlar, bir kez ekilebiliyor, tohumu olmuyor. Bir sonraki yıl tekrar ithal etmek zorundasın. Bu da büyük miktarda döviz kaybına neden oluyor.
Ayaş domatesinin tohumları bulunamaz hale gelmişti. Yıllar önce tesadüfen bulduğumuz bir avuç tohumu Oltan beldesindeki verimli bir tarlada toprakla buluşturduk. İlk yıllarda çok az domates üretebildik. Ancak bu yıl 150 ton domates üretmeyi başardık. Şimdiki hedefimiz, Ayaş domatesini Türkiye'ye tanıtıp, tattırmak. Ayaş domatesini yurdun dört bir köşesine sunabilmek için ambalajlama da çok önemli. Domatesimizin lezzeti ince kabuklu olmasından geliyor. 2 gün tezgahta saklanabiliyor. Kısa zamanda tüketilmezse deforme oluyor. Bu nedenle domateslerimizi özel paketlerle satışa sunduk. Kırmızı domatesler, evlerimizde 8-9 gün saklanabiliyor. Hafif çakırlı, tam olgunlaşmamış domatesler ise 20-21 gün muhafaza edilebiliyor. Domates sezonu Temmuz ayı başlarıyla Ekim ayı sonunu kapsayan 4 aylık bir süre. Biz bu süreyi uzatmak için de bir takım çalışmalar yürütüyoruz. Yeşil domateslerimizi soğuk hava depoları zincirinde deforme olmadan sakladık. Ocak ayı sonlarına kadar muhafaza edebildik.''
Geçen yıl üretimlerinin az olduğunu kaydeden Başer, talebe yetişemediklerini belirterek, ''O kadar fazla talep geldi ki, bu talepleri sınırlı üretimimizle karşılamak mümkün olmadı. Ayaş domatesini tadan çok sayıda insan, domateslerimizden satın almak ve sevdiklerine de tattırmak istedi. Biz de, geçen yıl oluşan bu yoğun talepten sonra bu yıl doğal ürün meraklılarıyla buluşmaya karar verdik'' dedi.
Kaynak: ntvmsnbc
Ayaşlı çiftçiler, kimyasal yöntemlere dayanan endüstriyel tarım yüzünden yok olmanın eşiğine gelen tadı, kokusu, rengi ve ince kabuğuyla meşhur Ayaş domatesini yaşatma çalışıyor.
Ayaş Belediye Başkanı Ali Başkaraağaç, endüstriyel tarımın, lezzeti, kokusu, rengi ve ince kabuğuyla meşhur Ayaş domatesine darbe vurduğunu ve bu domates türünün tohumlarını giderek yok olmaya yüz tuttuğunu söyledi.
Ayaş domatesini yeniden canlandırmak için çalışma başlattıklarını kaydeden Başkaraağaç,''ilçemizde yaklaşık 2 bin 400 üretici, 10 bin hektar alanda domates yetiştiriyor. 50 bin tona yakın üretim yapıyoruz. Önümüzdeki yıldan itibaren ihracat yapmayı da hedefliyoruz. Son yıllarda çiftçilerimizin Ayaş domatesine olan ilgisi arttı. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle yürüttüğümüz çalışmaların ardından çok sayıda çiftçi Ayaş domatesi üretmeye başladı'' diye konuştu.
Ayaş domatesi üreticisi Hülya Başer ise hiçbir ticari kaygı taşımadıklarını ve hedeflerinin Ayaş domatesini yaşatmak olduğunu belirtti.
Yıllar önce tesadüfen buldukları tohumları çoğalttıklarını kaydeden Başer, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ayaş domatesi, ince kabuklu ve sulu olmasıyla ünlü. Bu domates, ince kabuklu olduğu için nakliyesi oldukça zor. Bu yüzden ticari bir ürün değil. Kasaya konulduğu zaman çok çabuk zarar görüyor. Bu nedenle çiftçiler, genetiğiyle oynanarak daha dayanıklı hale getirilen ithal tohumlara yöneldiler. Ayaş domatesinin tohumu da giderek kayboldu. Yıllar önce çeyiz sandığında tesadüfen bulduğumuz az miktarda tohumu çoğaltarak Ayaş domatesini yeniden Anadolu'ya kazandırdık.''
Domatesi tamamen organik olarak ürettiklerini belirten Hülya Başer, ''Gübre de dahil hiçbir kimyevi madde kullanmıyoruz. Dağ ağıllarından getirilen hayvan gübrelerini kullanıyor, temiz sularla ürünü suluyoruz. Böcek ve hastalıklarla mücadelede, tamamen doğal bitkilerden yapılan karışımları kullanıyoruz'' dedi.
Hülya Başer'in eşi ve Ayaşlı Grup Genel Koordinatörü Selami Başer de, genetiğiyle oynanarak daha dayanıklı hale getirilen domatesin, sağlığı olumsuz etkilediğini belirterek, ''gerek ticari kaygılar, gerekse başka nedenlerle yıllardır tadını unuttuğumuz Ayaş domatesini, tohum aşamasından hasat aşamasına kadar büyük bir titizlikle takip ederek gönül rahatlığıyla vatandaşlarımızın beğenisine sunuyoruz. Ticari bir kaygımız yok. Ayaş domates tohumunun yeniden yaygınlaşması için böyle bir işe başladık'' diye konuştu.
Son yıllarda organik yetiştirilen ürünlere ilginin arttığını kaydeden Başer, şunları kaydetti:
''Artık dünyamızda insanlar doğal organik ürünlere daha çok rağbet ediyor. Hibrit tohumlarıyla üretilen, kimyasalların da karıştırıldığı tarım ürünlerini almamaya özen gösteriyor. Çiftçilerimiz daha dayanıklı ürün elde edebilmek için yıllardır İsrail'den ithal edilen genetiğiyle oynanmış hibrit tohumları ekti. Bu tohumlar, bir kez ekilebiliyor, tohumu olmuyor. Bir sonraki yıl tekrar ithal etmek zorundasın. Bu da büyük miktarda döviz kaybına neden oluyor.
Ayaş domatesinin tohumları bulunamaz hale gelmişti. Yıllar önce tesadüfen bulduğumuz bir avuç tohumu Oltan beldesindeki verimli bir tarlada toprakla buluşturduk. İlk yıllarda çok az domates üretebildik. Ancak bu yıl 150 ton domates üretmeyi başardık. Şimdiki hedefimiz, Ayaş domatesini Türkiye'ye tanıtıp, tattırmak. Ayaş domatesini yurdun dört bir köşesine sunabilmek için ambalajlama da çok önemli. Domatesimizin lezzeti ince kabuklu olmasından geliyor. 2 gün tezgahta saklanabiliyor. Kısa zamanda tüketilmezse deforme oluyor. Bu nedenle domateslerimizi özel paketlerle satışa sunduk. Kırmızı domatesler, evlerimizde 8-9 gün saklanabiliyor. Hafif çakırlı, tam olgunlaşmamış domatesler ise 20-21 gün muhafaza edilebiliyor. Domates sezonu Temmuz ayı başlarıyla Ekim ayı sonunu kapsayan 4 aylık bir süre. Biz bu süreyi uzatmak için de bir takım çalışmalar yürütüyoruz. Yeşil domateslerimizi soğuk hava depoları zincirinde deforme olmadan sakladık. Ocak ayı sonlarına kadar muhafaza edebildik.''
Geçen yıl üretimlerinin az olduğunu kaydeden Başer, talebe yetişemediklerini belirterek, ''O kadar fazla talep geldi ki, bu talepleri sınırlı üretimimizle karşılamak mümkün olmadı. Ayaş domatesini tadan çok sayıda insan, domateslerimizden satın almak ve sevdiklerine de tattırmak istedi. Biz de, geçen yıl oluşan bu yoğun talepten sonra bu yıl doğal ürün meraklılarıyla buluşmaya karar verdik'' dedi.
Kaynak: ntvmsnbc