Zooteknist
31.10.2010, 18:47
Hayvancılık sektörü gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ülkeler için büyük önem arz etmektedir. Hayvancılık insan beslenmesinde büyük yapısal öneme sahip kaliteli protein kaynağı olarak kullanılmalarının yanında hayvancılık sektörü dolayısıyla istihdam oluşturması sebebiyle ülke ekonomisine büyük katkıda bulunmaktadır. Ülke ekonomisinin temel taşlarından olan hayvancılıktan yeterli ve kaliteli ürün elde edebilmek için, hayvancılığın tüm kollarında entansif koşulları oluşturulması, ciddi yatırımların yapılması ve deneyimli teknik elemanların çalıştırılması şarttır. Entansifleşmenin sağlanabilmesi için de; hayvan refahını gözeterek programlanmış barınaklarda üretimin gerçekleştirilmesi şarttır.
Üretimini yapacağınız hayvan türü ne olursa olsun, ilk kural çevresel şartların barınak ortamını ne kadar etkileyebildiğidir. Yani barınak içinde iklimsel ve çevresel etmenlerin kontrolünü rahatça yapılabilirliğidir. Son yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde; hayvancılıkta hayvan refahına yönelik, son derece modern ekipmanlar geliştirilmiş, entansif ahır/ahıl/kümes yapımı sektör haline gelmiştir. Ülkemizde de bu sektör gelişmektedir, girişimcilerin buralardaki pazara yönelmeleri ve kaliteyi ön plana çıkarmaları sevindiricidir.
Anlaşılmasının kolay olması bakımından hayvan barınaklarını, ruminant barınakları ve kanatlı barınakları olarak ikiye ayırarak anlatacağım:
Ruminant Barınakları (Ahır ve Ahıllar):
Çift tırnaklı ve geviş getiren koyun, keçi, sığır, manda gibi türlerin oluşturduğu hayvanlara ruminant hayvanlar denir. Gerek ülkemiz için gerekse de Dünya’da ruminant üretimi büyük role sahiptir. Ülkemizde üretilen et miktarının % 75’i ruminant hayvanlardan karşılanır. Ruminantların içinde de sığır yetiştiriciliği büyük paya sahiptir.
Sığırların barındırılacakları mekanların planlanması ve düzenlenmesinde; hayvanların bazı davranışları, morfolojik ve fizyolojik özelliklerini bilmek gerekir. Besleyeceğimiz ve üretimini yapacağımız hayvanların bu özelliklerini bilmeliyiz ki onlara uygun koşulları oluşturabilelim.
Sığırlarda ortalama vücut sıcaklığı ise 38.6 ̊C olmakla beraber 38.3 ile 39.1 ̊C arasında değişir. Sığırlarda ısı üretimi ise rumenlerindeki mikrobiyal fermantasyon ve vücut metabolizma faaliyetleri neticesinde ortaya çıkar. Ve sığırlar çeşitli yollarla vücutlarında üretilen fazla ısının azaltılması yoluna giderler. Bu yollardan biri solunum yoluyla fazla ısının atılmasıdır. Sığırların en rahat edebileceği sıcaklık 10 - 15 ̊C ve oransal nem % 60 – 70’dir. (Termik rahatlık zonu). Çevre sıcaklığının artmasıyla sığırlarda solunum sayısı artar, nabız yükselir ve kalpten pompalanan kanın debisi ve pompalama sayısı artar. Bu faktörler sığırlarda özellikle de süt sığırlarında metabolik yorulmaya ve de en önemlisi strese neden olur. Özellikle yüksek verimli süt inekleri bu duruma düşük verimlilere oranla daha hassastır. Stres şartlarına maruz kalan sığırlarda, ani olarak verim kaybı (et ve süt üretiminde düşüşler), iştah azalması, yemden yararlanma oranının düşmesi, üreme bozuklukları ve hastalıklara duyarlılık gibi hayvancılıkta hiç arzu etmediğimiz durumların şekillenmesine neden olur. Bu da işletme için ekonomik kayıptır. İşte buna benzer durumların yaşanmaması için, ahır koşullarının denetiminin bizim kontrolümüzde gelişmesi, stres faktörlerinin berteraf edilmesi ve barınak koşullarının strese neden olmaması gerekir. Kullanacağınız ırk ve üretim önceliğiniz ne olursa olsun bu şartlara uymak gerekir. Ahır içinde uygun havalandırma koşulları sağlanmalıdır. Havalandırmayla istediğimiz sıcaklık ve nem ortamı sağlanabilir. Sığırlar sıcak ve soğuğun olumsuz etkilerinden korunabilmelidir. Sığırlar termik konfor zonu aralıklarında barındırılmalıdır.
Ahır koşullarında dikkat edeceğimiz bir diğer husus da ahır zeminidir. Ahırın zemini idrar-dışkı ve diğer ıslaklıktan arındırılmış ve kaygan olmayan bir zemin olmalıdır. Özellikle sağmal ineklerin hassasiyetleri dolayısıyla bu durum önemlidir. Ayak hastalıkları ve meme hastalıkları özellikle de
, hijyen koşullarına dikkat edilmediğinde şekillenir. Ahır planlanırken gübrelerin ahırdan rahatlıkla uzaklaştırılabileceği sistemler kurulmalıdır.
Doğum locaları temizliği çok önemlidir. Özellikle septisemi açısından temizlik şarttır.
Küçük ruminantlar (koyun ve keçi) barınaklarında da havalandırma, sıcaklık kontrolü, gübre temizliği optimum yapılabilmelidir. Doğum boksları temiz tutulmalı ve hiçbir kontaminasyona yol açmamalıdır.
Kanatlı Barınakları (Kümesler):
Kanatlılar fizyolojik bakımdan ruminantlardan çevre koşullarına göre daha hassastır ve kümes içi çevresel koşulların optimize edilmesi daha büyük yatırımlara ihtiyaç gerektirir. Kanatlılarda ter bezleri olmadığından, vücutlarında metabolik faaliyetler sonucu oluşan ısıyı atabilmesi ruminantlara göre daha zordur. Aynı zamanda kanatlılarda vücut sıcaklığı ruminantlara göre daha yüksektir. Örneğin tavuklarda vücut sıcaklığı 41,5 ̊C ‘dir. Bu yüzden kanatlılar sıcaklık stresinden aşırı şekilde etkilenir. 1-2 derecelik fark bile büyük stres yapabilir. Bu durum özellikle kafes tavuklarında kanibalizme neden olur. Civciv ve palazlar erginlere göre daha hassastır sıcaklık değişimlerine. Kümesler yapılandırılırken ilk olarak sıcaklık kontrolü yapılandırılması ve havalandırma mekanizasyonu gerekir.
Kümes içi aydınlatma programlarının senkronizasyonu için, kümes içine homojen aydınlatma sağlanabilmesi gerekir. Aksi halde verimde düşüklükler, üniformitenin bozulması, civciv ölümleri, erginlerde de kanibalizme sebep olur.
Kümes kanatlıları, yabanıl kanatlılara göre hastalıklara duyarlıdır ve hastalık girdiğinde önlemek çok zordur. Aniden salgın oluşturur ve ciddi ekonomik kayıplara yol açar. Özellikle Salmonella Enteridis bakterisinin yol açtığı Salmonellozis, sadece kanatlıları değil, yumurta ve et ile taşınarak insan sağlığını da etkilemektedir. Amerika’da Salmonella’nın yol açtığı etkiler pek çok insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur.
ÖZETLE;
Hayvan barınaklarının planlanması, programlanması ve uygulanması hayvanların fizyolojik yapıları, ekonomik ve sosyal koşullar, hastalık izolasyonu ve çevresel etmenlerin denetimi açısından önem taşır. Hayvan refahının sağlanabilmesi, kaliteli ve verimli üretim için hayvanların içinde yaşadıkları ortamın, temiz, sakin, sessiz ve ergonomik olması gerekir.
UNUTMAYINIZ Kİ; MUTLU HAYVAN=SAĞLIKLI ÜRETİM
Yazı tümüyle şahsıma aittir.
-ZOOTEKNİST-
Üretimini yapacağınız hayvan türü ne olursa olsun, ilk kural çevresel şartların barınak ortamını ne kadar etkileyebildiğidir. Yani barınak içinde iklimsel ve çevresel etmenlerin kontrolünü rahatça yapılabilirliğidir. Son yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde; hayvancılıkta hayvan refahına yönelik, son derece modern ekipmanlar geliştirilmiş, entansif ahır/ahıl/kümes yapımı sektör haline gelmiştir. Ülkemizde de bu sektör gelişmektedir, girişimcilerin buralardaki pazara yönelmeleri ve kaliteyi ön plana çıkarmaları sevindiricidir.
Anlaşılmasının kolay olması bakımından hayvan barınaklarını, ruminant barınakları ve kanatlı barınakları olarak ikiye ayırarak anlatacağım:
Ruminant Barınakları (Ahır ve Ahıllar):
Çift tırnaklı ve geviş getiren koyun, keçi, sığır, manda gibi türlerin oluşturduğu hayvanlara ruminant hayvanlar denir. Gerek ülkemiz için gerekse de Dünya’da ruminant üretimi büyük role sahiptir. Ülkemizde üretilen et miktarının % 75’i ruminant hayvanlardan karşılanır. Ruminantların içinde de sığır yetiştiriciliği büyük paya sahiptir.
Sığırların barındırılacakları mekanların planlanması ve düzenlenmesinde; hayvanların bazı davranışları, morfolojik ve fizyolojik özelliklerini bilmek gerekir. Besleyeceğimiz ve üretimini yapacağımız hayvanların bu özelliklerini bilmeliyiz ki onlara uygun koşulları oluşturabilelim.
Sığırlarda ortalama vücut sıcaklığı ise 38.6 ̊C olmakla beraber 38.3 ile 39.1 ̊C arasında değişir. Sığırlarda ısı üretimi ise rumenlerindeki mikrobiyal fermantasyon ve vücut metabolizma faaliyetleri neticesinde ortaya çıkar. Ve sığırlar çeşitli yollarla vücutlarında üretilen fazla ısının azaltılması yoluna giderler. Bu yollardan biri solunum yoluyla fazla ısının atılmasıdır. Sığırların en rahat edebileceği sıcaklık 10 - 15 ̊C ve oransal nem % 60 – 70’dir. (Termik rahatlık zonu). Çevre sıcaklığının artmasıyla sığırlarda solunum sayısı artar, nabız yükselir ve kalpten pompalanan kanın debisi ve pompalama sayısı artar. Bu faktörler sığırlarda özellikle de süt sığırlarında metabolik yorulmaya ve de en önemlisi strese neden olur. Özellikle yüksek verimli süt inekleri bu duruma düşük verimlilere oranla daha hassastır. Stres şartlarına maruz kalan sığırlarda, ani olarak verim kaybı (et ve süt üretiminde düşüşler), iştah azalması, yemden yararlanma oranının düşmesi, üreme bozuklukları ve hastalıklara duyarlılık gibi hayvancılıkta hiç arzu etmediğimiz durumların şekillenmesine neden olur. Bu da işletme için ekonomik kayıptır. İşte buna benzer durumların yaşanmaması için, ahır koşullarının denetiminin bizim kontrolümüzde gelişmesi, stres faktörlerinin berteraf edilmesi ve barınak koşullarının strese neden olmaması gerekir. Kullanacağınız ırk ve üretim önceliğiniz ne olursa olsun bu şartlara uymak gerekir. Ahır içinde uygun havalandırma koşulları sağlanmalıdır. Havalandırmayla istediğimiz sıcaklık ve nem ortamı sağlanabilir. Sığırlar sıcak ve soğuğun olumsuz etkilerinden korunabilmelidir. Sığırlar termik konfor zonu aralıklarında barındırılmalıdır.
Ahır koşullarında dikkat edeceğimiz bir diğer husus da ahır zeminidir. Ahırın zemini idrar-dışkı ve diğer ıslaklıktan arındırılmış ve kaygan olmayan bir zemin olmalıdır. Özellikle sağmal ineklerin hassasiyetleri dolayısıyla bu durum önemlidir. Ayak hastalıkları ve meme hastalıkları özellikle de
, hijyen koşullarına dikkat edilmediğinde şekillenir. Ahır planlanırken gübrelerin ahırdan rahatlıkla uzaklaştırılabileceği sistemler kurulmalıdır.
Doğum locaları temizliği çok önemlidir. Özellikle septisemi açısından temizlik şarttır.
Küçük ruminantlar (koyun ve keçi) barınaklarında da havalandırma, sıcaklık kontrolü, gübre temizliği optimum yapılabilmelidir. Doğum boksları temiz tutulmalı ve hiçbir kontaminasyona yol açmamalıdır.
Kanatlı Barınakları (Kümesler):
Kanatlılar fizyolojik bakımdan ruminantlardan çevre koşullarına göre daha hassastır ve kümes içi çevresel koşulların optimize edilmesi daha büyük yatırımlara ihtiyaç gerektirir. Kanatlılarda ter bezleri olmadığından, vücutlarında metabolik faaliyetler sonucu oluşan ısıyı atabilmesi ruminantlara göre daha zordur. Aynı zamanda kanatlılarda vücut sıcaklığı ruminantlara göre daha yüksektir. Örneğin tavuklarda vücut sıcaklığı 41,5 ̊C ‘dir. Bu yüzden kanatlılar sıcaklık stresinden aşırı şekilde etkilenir. 1-2 derecelik fark bile büyük stres yapabilir. Bu durum özellikle kafes tavuklarında kanibalizme neden olur. Civciv ve palazlar erginlere göre daha hassastır sıcaklık değişimlerine. Kümesler yapılandırılırken ilk olarak sıcaklık kontrolü yapılandırılması ve havalandırma mekanizasyonu gerekir.
Kümes içi aydınlatma programlarının senkronizasyonu için, kümes içine homojen aydınlatma sağlanabilmesi gerekir. Aksi halde verimde düşüklükler, üniformitenin bozulması, civciv ölümleri, erginlerde de kanibalizme sebep olur.
Kümes kanatlıları, yabanıl kanatlılara göre hastalıklara duyarlıdır ve hastalık girdiğinde önlemek çok zordur. Aniden salgın oluşturur ve ciddi ekonomik kayıplara yol açar. Özellikle Salmonella Enteridis bakterisinin yol açtığı Salmonellozis, sadece kanatlıları değil, yumurta ve et ile taşınarak insan sağlığını da etkilemektedir. Amerika’da Salmonella’nın yol açtığı etkiler pek çok insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur.
ÖZETLE;
Hayvan barınaklarının planlanması, programlanması ve uygulanması hayvanların fizyolojik yapıları, ekonomik ve sosyal koşullar, hastalık izolasyonu ve çevresel etmenlerin denetimi açısından önem taşır. Hayvan refahının sağlanabilmesi, kaliteli ve verimli üretim için hayvanların içinde yaşadıkları ortamın, temiz, sakin, sessiz ve ergonomik olması gerekir.
UNUTMAYINIZ Kİ; MUTLU HAYVAN=SAĞLIKLI ÜRETİM
Yazı tümüyle şahsıma aittir.
-ZOOTEKNİST-