Zooteknist
23.10.2010, 13:01
Entansif üretimi amaçlayan bir süt sığırcılığı işletmesinin başarısı, yeterli ve ucuz yem, yüksek verimli inekler, yetenekli ve bilgili bir işletmeci, deneyimli personel ile düzenli bir çiğ süt pazarının varlığına bağlıdır.
Yem Temini:
Hayvancılık işletmelerinde giderlerin %70'ini yem masrafları oluşturur. Siyah-Alaca gibi iri cüsseli sütçü ırkların sindirim sistemi 150-215 litre sıvıyı alacak kadar büyüktür. Fiziksel tokluk hissi sağlamak için bu hacmin doldurulması gerekir. Üretimin devamlılığı için de bu hacim içerisinde ihtiyaç duyulan besin maddelerinin verilmesi zorunludur. Bu amaçları gerçekleştirmek için hazırlanan yem kaynakları iki temel grupta toplanır. Bunlardan ilki, sığırların sindirim sistemlerinin düzenli çalışması ve tokluk hislerinin oluşması için gerekli olan kaba yemlerdir. Kaba yemler ya kurutulmuş ya da sulu formda yedirilirler. Kuru yonca ve kuru çayır otu kurutulmuş formda kaba yemlerin iyi örnekleridir. Sulu formda yedirilen yemlerin süt verimi bakımından da büyük önemi vardır. Bu nedenle hayvanların bütün yıl boyunca sulu kaba yem tüketmeleri istenir. Fakat vejetasyon buna uygun olmadığından, bazı yem bitkileri yeşilken biçilip, havasız ortamda saklanırlar. Silaj dediğimiz bu yem, yılın her mevsiminde yedirilebilir. Böylece süt ineklerinin bütün yıl ihtiyaç duydukları sulu kaba yem karşılanmış olur. Silaj değerli bir yemdir. Süt ineklerinin besin maddesi açığını kapatır, süt verimine arttırıve iştah açarak diğer karma yemden de yararlanmayı arttırır.
Bir süt sığırı en azından canlı ağırlığının %1-1.5 kadarı kuru maddeyi kaba yemlerden sağlamalıdır. Örneğin 600 kg ağırlığındaki bir inek bu tip yemlerden en az 6-9 kg kuru madde sağlayacak miktarda tüketmelidir.
Bir süt sığırcılığı işletmesinin bu zorunluluğu ve genç hayvanları da dikkate alarak inek başına 5-10 dekar sulanabilir araziyi yem üretimine ayırması beklenir. Yeterli araziye sahip olmayan işletmeler, kaba yemin tamamı veya bir bölümünü satın almak yoluna giderler. Bu durumda süt üretim maliyeti oldukça artar. Bu artış ya kaba yemin artış fiyatından, ya da kaba yem satın almayan işletmelerde üretimin düşmesinden ileri gelir. Süt inekleri için önerilebilecek önemli kaba yem kaynaklarından ikisi yonca ve mısırdır. Bunlardan yonca, kurutulmuş olarak tüketilirken mısır, silaj olarak değerlendirilir.
Kesif yemler, süt üretiminde bulunan sığırcılık işletmeleri için gerekli olan ikinci yem grubunu oluştururlar. İşletmeler genellikle kesif yemi veya hammaddelerini satın alma yoluna giderler. Özellikle ekilebilir arazi varlığı düşük işletmeler için bu bir zorunluluktur. Türkiye’de yem sanayii bu tip ihtiyaçları kolayca karşılayabilecek nitelik ve niceliğe ulaşmış durumdadır.
Yüksek Verimli İnek:
Süt sığırcılığında başarılı üretimin ilk şartı yüksek verimli inek kullanımıdır. Bir ineğin, süt versin veya vermesin, yaşamını sürdürebilmesi için belirli miktar yem tüketmesi gerekir. Ayrıca, süt verimine bağlı olmaksızın belirli bir miktar iş gücüne ihtiyaç vardır. Bunun yanında sabit yatırım giderleri süt üretiminin düşük veya yüksek olmasına bağlı olarak değişmez. Bunlar dikkate alındığında, yüksek ve düşük verimli ineklerden sağlanan 1 kg süt için harcanan yem aynı bile olsa, sabit kabul edilebilecek giderler nedeniyle düşük verimli ineklerle çalışmak karlı olmayabilir. Bir başka ifade ile satılan süt arttıkça bunda sabit giderlerin payı azalır ve karlılık artar.
Örneğin, benzer koşullarda aynı canlı ağırlıktaki ineklerle çalışan üç ayrı işletmenin süt verimi sırasıyla 3000,6000 ve 9000 kg olsun. Bu işletmelerin inek başına ihtiyaç duyacakları kaba yem, işçilik ve masraflar yaklaşık aynı olacaktır. Fakat işletmelerin kesif yem tüketimleri süt üretimlerine bağlı olarak değişecektir. Yıllık 3000 kg süt üreten işletme yılda inek başına yaklaşık 1.25 ton, ortalama verimi 6000 kg olan işletme 3.5 ton, 9000 kg olan işletme de 6.5 ton kesif yem tüketecektir. Bir kg süt ile 2.5 kg kesif yem satın alınabildiği kabul edildiğinde bir ineğin ilk işletmede yaklaşık 500, ikinci işletmede 1400, üçüncü işletmede de 2600 kg süt eşdeğeri yem tüketeceği hesaplanabilir. Buna ek olarak kaba yem, işçilik ve amortismanlar gibi giderler için inek başına 1500 kg süt karşılığı harcama yapıldığı varsayıldığında inek başına yılda 3000 kg süt üreten işletmeye bir inekten sağlanan üretimin maliyeti 2000 kg, kar da 1000 kg süte eşdeğer olacaktır. Oysa ikinci işletmede gider 2900= ( 1500+1400) kg süt tutarı olduğu halde, gelir ( 6000-2900) = 3100 kg süt kadardır. Üçüncü işletmede 9000-4100=4900 kg süte eşdeğer olacaktır. Oldukça kaba sayılabilecek bu hesaplamada, farklı verim düzeyi ineklerden elde edilen buzağıların değeri eşit kabul edilmiştir. Oysa yüksek süt verilen sürülere ait hayvanların genellikle daha yüksek fiyatlara satılmaları söz konusudur.
Bu örnekten de anlaşılacağı gibi, süt verimi arttıkça işletmenin net karı yükselecektir. Ne var ki bunun her koşulda geçerli olmadığı unutulmamalıdır. Burada özenle dikkate alınması gereken husus, işletmelerin üçünün de sözü edilen en yüksek miktarı üremeye elverişli olanaklara sahip olduklarının varsayıldığıdır. Yoksa koşulları yetersiz olan bir işletmenin yüksek verimi ineklerle çalışıyor olması, onun fazla kar etmesi bir yana, zarar etmesine de yol açabilir. İşletmeler yüksek verimli ineklerle işe başlamış olmakla yetinemezler. Asıl yapılması gereken verimin sürekli olarak arttırılmasıdır. Bu da hem damızlık seçimine, özellikle boğaların seçimine, hem de çevre koşullarını iyileştirmeye önem vermekle sağlanabilir. Yüksek verimli ineklere sahip olmanın en kısa yolu bunları satın almaktır. Yeni üretime başlayacak bir işletme için geçerli olan bu yol, düşük verimli ineklere sahip olanlar için uygun olmayabilir. Bu tip işletmeler, daha yüksek verimli sürülerden, özellikle erkek damızlık ya da sperma satın alarak sürünün gelecek yıllardaki verimini yükseltme yoluna gidebilirler.
Yetenekli ve Bilgili İşletmeci:
Süt sığırı yetiştiriciliği, birkaç farklı işin bir arada ve dikkatli bir şekilde yapılmasını gerektirir. İyi bir işletmeci, hayvanlardan yavru alma, sağım, sürünün bakım ve beslenmesi ile kaba yem üretimi ve depolama konularında yeterli bilgi ve beceriye sahip olmalıdır. Bunlara ek olarak iyi bir işletmeci olması beklenen yetiştiricinin ürünün satılması aşamasında iyi bir pazarlamacı, ihtiyaçların satın alınması aşamasında da usta bir alıcı olması zorunludur.
Modern Sağım Sistemleri:
İneklerden kaliteli ve verimli süt alabilmek için işletmenizde modern sağımhanesinin olması gerekir. Sağımhanenein kullanışlı olması, işgücünü azaltır, sağmal ineklerin memelerini tam boşalmasını sağlayarak sağmallardan tam randımanlı yararlanmayı sağlar. En az sürede çok sayıda ineğin sağılmasına olanak verir. Günümüzde kullanılan sağın sisitemleri, sağmalların tüm bilgilerini( Canlı ağılığı, laktasyon süresi, buzağılama sayısı, süt verimi, iki sağım arası süt farkı, kızgınlık vs...) bilgisayara aktararak sağım yönetiminin daha rahat ve hatasız olmasını sağlar.
Pazarlama:
Kolay bozulabilen ve saklanması bir takım ek masraflar gerektiren ve yıl boyunca her gün üretimi söz konusu olan sütün çiğ olarak satılması istenir. Bu ancak iyi bir pazarlama ağı ile mümkündür. Gelişmiş ülkelerde çiğ sütün en önemli alıcısı süt fabrikalarıdır. Türkiye’de çiğ sütün doğrudan fabrikalara gitmesi için bir takım uğraşlar vardır. Ne var ki bu konuda henüz önemli bir başarı sağlanabilmiş değildir. Halen en kolay süt satabilen işletmeler büyük tüketim merkezleri civarında kurulmuş olanlardır. Son yıllarda, özellikle Marmara ve Ege bölgelerinde, süt üreticilerinin kooperatifleri aracılığı ile pazarlama olanaklarını iyileştirme girişimleri başarılı olmuştur.
Tüketim merkezlerine uzak bazı işletmelerin sütü yağ, krema ve peynire işleyerek değerlendirme yoluna gitmeleri söz konusudur. Ne var ki bu tip uygulamalar, elde edilen ürünlerin pazarlanması yanında, üretimleri aşamasında da birtakım sorunları beraberinde getirmektedir.
Yem Temini:
Hayvancılık işletmelerinde giderlerin %70'ini yem masrafları oluşturur. Siyah-Alaca gibi iri cüsseli sütçü ırkların sindirim sistemi 150-215 litre sıvıyı alacak kadar büyüktür. Fiziksel tokluk hissi sağlamak için bu hacmin doldurulması gerekir. Üretimin devamlılığı için de bu hacim içerisinde ihtiyaç duyulan besin maddelerinin verilmesi zorunludur. Bu amaçları gerçekleştirmek için hazırlanan yem kaynakları iki temel grupta toplanır. Bunlardan ilki, sığırların sindirim sistemlerinin düzenli çalışması ve tokluk hislerinin oluşması için gerekli olan kaba yemlerdir. Kaba yemler ya kurutulmuş ya da sulu formda yedirilirler. Kuru yonca ve kuru çayır otu kurutulmuş formda kaba yemlerin iyi örnekleridir. Sulu formda yedirilen yemlerin süt verimi bakımından da büyük önemi vardır. Bu nedenle hayvanların bütün yıl boyunca sulu kaba yem tüketmeleri istenir. Fakat vejetasyon buna uygun olmadığından, bazı yem bitkileri yeşilken biçilip, havasız ortamda saklanırlar. Silaj dediğimiz bu yem, yılın her mevsiminde yedirilebilir. Böylece süt ineklerinin bütün yıl ihtiyaç duydukları sulu kaba yem karşılanmış olur. Silaj değerli bir yemdir. Süt ineklerinin besin maddesi açığını kapatır, süt verimine arttırıve iştah açarak diğer karma yemden de yararlanmayı arttırır.
Bir süt sığırı en azından canlı ağırlığının %1-1.5 kadarı kuru maddeyi kaba yemlerden sağlamalıdır. Örneğin 600 kg ağırlığındaki bir inek bu tip yemlerden en az 6-9 kg kuru madde sağlayacak miktarda tüketmelidir.
Bir süt sığırcılığı işletmesinin bu zorunluluğu ve genç hayvanları da dikkate alarak inek başına 5-10 dekar sulanabilir araziyi yem üretimine ayırması beklenir. Yeterli araziye sahip olmayan işletmeler, kaba yemin tamamı veya bir bölümünü satın almak yoluna giderler. Bu durumda süt üretim maliyeti oldukça artar. Bu artış ya kaba yemin artış fiyatından, ya da kaba yem satın almayan işletmelerde üretimin düşmesinden ileri gelir. Süt inekleri için önerilebilecek önemli kaba yem kaynaklarından ikisi yonca ve mısırdır. Bunlardan yonca, kurutulmuş olarak tüketilirken mısır, silaj olarak değerlendirilir.
Kesif yemler, süt üretiminde bulunan sığırcılık işletmeleri için gerekli olan ikinci yem grubunu oluştururlar. İşletmeler genellikle kesif yemi veya hammaddelerini satın alma yoluna giderler. Özellikle ekilebilir arazi varlığı düşük işletmeler için bu bir zorunluluktur. Türkiye’de yem sanayii bu tip ihtiyaçları kolayca karşılayabilecek nitelik ve niceliğe ulaşmış durumdadır.
Yüksek Verimli İnek:
Süt sığırcılığında başarılı üretimin ilk şartı yüksek verimli inek kullanımıdır. Bir ineğin, süt versin veya vermesin, yaşamını sürdürebilmesi için belirli miktar yem tüketmesi gerekir. Ayrıca, süt verimine bağlı olmaksızın belirli bir miktar iş gücüne ihtiyaç vardır. Bunun yanında sabit yatırım giderleri süt üretiminin düşük veya yüksek olmasına bağlı olarak değişmez. Bunlar dikkate alındığında, yüksek ve düşük verimli ineklerden sağlanan 1 kg süt için harcanan yem aynı bile olsa, sabit kabul edilebilecek giderler nedeniyle düşük verimli ineklerle çalışmak karlı olmayabilir. Bir başka ifade ile satılan süt arttıkça bunda sabit giderlerin payı azalır ve karlılık artar.
Örneğin, benzer koşullarda aynı canlı ağırlıktaki ineklerle çalışan üç ayrı işletmenin süt verimi sırasıyla 3000,6000 ve 9000 kg olsun. Bu işletmelerin inek başına ihtiyaç duyacakları kaba yem, işçilik ve masraflar yaklaşık aynı olacaktır. Fakat işletmelerin kesif yem tüketimleri süt üretimlerine bağlı olarak değişecektir. Yıllık 3000 kg süt üreten işletme yılda inek başına yaklaşık 1.25 ton, ortalama verimi 6000 kg olan işletme 3.5 ton, 9000 kg olan işletme de 6.5 ton kesif yem tüketecektir. Bir kg süt ile 2.5 kg kesif yem satın alınabildiği kabul edildiğinde bir ineğin ilk işletmede yaklaşık 500, ikinci işletmede 1400, üçüncü işletmede de 2600 kg süt eşdeğeri yem tüketeceği hesaplanabilir. Buna ek olarak kaba yem, işçilik ve amortismanlar gibi giderler için inek başına 1500 kg süt karşılığı harcama yapıldığı varsayıldığında inek başına yılda 3000 kg süt üreten işletmeye bir inekten sağlanan üretimin maliyeti 2000 kg, kar da 1000 kg süte eşdeğer olacaktır. Oysa ikinci işletmede gider 2900= ( 1500+1400) kg süt tutarı olduğu halde, gelir ( 6000-2900) = 3100 kg süt kadardır. Üçüncü işletmede 9000-4100=4900 kg süte eşdeğer olacaktır. Oldukça kaba sayılabilecek bu hesaplamada, farklı verim düzeyi ineklerden elde edilen buzağıların değeri eşit kabul edilmiştir. Oysa yüksek süt verilen sürülere ait hayvanların genellikle daha yüksek fiyatlara satılmaları söz konusudur.
Bu örnekten de anlaşılacağı gibi, süt verimi arttıkça işletmenin net karı yükselecektir. Ne var ki bunun her koşulda geçerli olmadığı unutulmamalıdır. Burada özenle dikkate alınması gereken husus, işletmelerin üçünün de sözü edilen en yüksek miktarı üremeye elverişli olanaklara sahip olduklarının varsayıldığıdır. Yoksa koşulları yetersiz olan bir işletmenin yüksek verimi ineklerle çalışıyor olması, onun fazla kar etmesi bir yana, zarar etmesine de yol açabilir. İşletmeler yüksek verimli ineklerle işe başlamış olmakla yetinemezler. Asıl yapılması gereken verimin sürekli olarak arttırılmasıdır. Bu da hem damızlık seçimine, özellikle boğaların seçimine, hem de çevre koşullarını iyileştirmeye önem vermekle sağlanabilir. Yüksek verimli ineklere sahip olmanın en kısa yolu bunları satın almaktır. Yeni üretime başlayacak bir işletme için geçerli olan bu yol, düşük verimli ineklere sahip olanlar için uygun olmayabilir. Bu tip işletmeler, daha yüksek verimli sürülerden, özellikle erkek damızlık ya da sperma satın alarak sürünün gelecek yıllardaki verimini yükseltme yoluna gidebilirler.
Yetenekli ve Bilgili İşletmeci:
Süt sığırı yetiştiriciliği, birkaç farklı işin bir arada ve dikkatli bir şekilde yapılmasını gerektirir. İyi bir işletmeci, hayvanlardan yavru alma, sağım, sürünün bakım ve beslenmesi ile kaba yem üretimi ve depolama konularında yeterli bilgi ve beceriye sahip olmalıdır. Bunlara ek olarak iyi bir işletmeci olması beklenen yetiştiricinin ürünün satılması aşamasında iyi bir pazarlamacı, ihtiyaçların satın alınması aşamasında da usta bir alıcı olması zorunludur.
Modern Sağım Sistemleri:
İneklerden kaliteli ve verimli süt alabilmek için işletmenizde modern sağımhanesinin olması gerekir. Sağımhanenein kullanışlı olması, işgücünü azaltır, sağmal ineklerin memelerini tam boşalmasını sağlayarak sağmallardan tam randımanlı yararlanmayı sağlar. En az sürede çok sayıda ineğin sağılmasına olanak verir. Günümüzde kullanılan sağın sisitemleri, sağmalların tüm bilgilerini( Canlı ağılığı, laktasyon süresi, buzağılama sayısı, süt verimi, iki sağım arası süt farkı, kızgınlık vs...) bilgisayara aktararak sağım yönetiminin daha rahat ve hatasız olmasını sağlar.
Pazarlama:
Kolay bozulabilen ve saklanması bir takım ek masraflar gerektiren ve yıl boyunca her gün üretimi söz konusu olan sütün çiğ olarak satılması istenir. Bu ancak iyi bir pazarlama ağı ile mümkündür. Gelişmiş ülkelerde çiğ sütün en önemli alıcısı süt fabrikalarıdır. Türkiye’de çiğ sütün doğrudan fabrikalara gitmesi için bir takım uğraşlar vardır. Ne var ki bu konuda henüz önemli bir başarı sağlanabilmiş değildir. Halen en kolay süt satabilen işletmeler büyük tüketim merkezleri civarında kurulmuş olanlardır. Son yıllarda, özellikle Marmara ve Ege bölgelerinde, süt üreticilerinin kooperatifleri aracılığı ile pazarlama olanaklarını iyileştirme girişimleri başarılı olmuştur.
Tüketim merkezlerine uzak bazı işletmelerin sütü yağ, krema ve peynire işleyerek değerlendirme yoluna gitmeleri söz konusudur. Ne var ki bu tip uygulamalar, elde edilen ürünlerin pazarlanması yanında, üretimleri aşamasında da birtakım sorunları beraberinde getirmektedir.