Zooteknist
11.08.2010, 15:57
Türkiye, AB’nin de desteği ile son 2 yılda şap ile mücadelede büyük başarı kazanmış olmasına karşın, şapa neden olan virüsün genetik değişime uğraması ve aşılamaya rağmen biyogüvenlik önlemlerine yeterince dikkat edilmemesi nedeniyle, bu yıl mihrak sayısı açısından, "patlama" olarak nitelendirilebilecek bir artış yaşandı.
2006’da 1557 olan şap görülen mihrak sayısı, 2007’de 809’a, 2008’de 253’e, 2009’da ise 214’e indirildi. Ancak, bu yılın ilk yarısında, şap görülen mihrak sayısı 700’ün üzerine çıktı. Trakya hariç Türkiye genelinde Temmuz ayı itibariyle 725 birimde şap hastalığı tespit edildi.
Türkiye’de şap hastalığı ile mücadele için uzun yıllar aşılama çalışmaları yapılıyor. Yapılan çalışmalar sonucunda, Trakya Bölgesi "aşılı arilik" statüsüne kavuşturularak, AB’ye katılım müzakerelerinde Haziran ayında açılan "Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı" faslının 6 açılış kriterlerinden biri yerine getirilmiş oldu.
AB desteği ile yürütülen proje ile hayvanlarda ortalama yüzde 25 et ve süt verimi kaybına neden olan şapta hayvanların korunması için yüzde 100 aşılama programı başlatılırken, aşılamada yüzde 90’a varan başarı sağlandı.
Aşılamadaki başarıya karşın, şapa neden olan virüsün genetik değişime uğraması nedeniyle, aşının özellikle genç hayvanları korumakta yetersiz kaldığı, biyogüvenlik önlemlerine de uyulmaması nedeniyle bu yıl şap görülen mihrak sayısının hızla arttı belirtildi.
Bakanlık verilerine göre, geçen yılın tamamında sadece 214 mihrakta şap görülürken, bu yılın ilk yarısında şap görülen mihrak sayısı 700’ün üzerine çıktı. Hastalık görülen yerlerdeki çok sayıda hayvan pazarı kapatılırken, "aşılı arilik" satatüsündeki Trakya bölgesine hastalığın sıçramasını önlemek amacıyla, Edirne’nin Havsa ve Keşan ilçelerinde kurulan hayvan pazarları da geçici bir süre kapatıldı.
Yetkililer, Türkiye’de geçiş ülkesi olması nedeniyle önceki yıllarda yaygın olarak görülün şap hastalığında aşılı mücadele konusunda bir sorun olmadığı, yeterli sayıda ve uygun aşı üretildiğini belirtirken, ilkbahar dönemi aşılamanın da tamamlandığı ve hayvanların yüzde 90’ının aşılandığını söyledi. Buna karşın şap mikrakı sayısında bir artış belirlendiği ve yapılan analizlerde şap virüsünde yüzde 3-7 düzeyinde genetik değişim tespit ettiklerini anlatan yetkililer, "Kullanılan aşının en uygun aşı olduğu Uluslararası Hayvan Hastalıkları Ofisi tarafından da teyit ediliyor. Ancak, genetik değişim nedeniyle, aşı özellikle genç hayvanlarda bağışıklık konusunda yeterli olmayabiliyor. Aşı ile birlikte üreticilerin biyogüvenlik önlemlerine tam uyması, hayvan hareketlerinin kontrollü olması gerekir. Ancak, hayvan hareketlerinde biyogüvenlik, karantina önlemlerine tam uyulmaması nedeniyle, hastalığın yayıldığını düşünüyoruz" dedi.
Türkiye, şap ile mücadelede etkin mücadele uygulamasına karşın, İran, Irak gibi hayvan hareketlerinin tam kontrol edilemediği ülkelerden kaynaklanan hastalıklar nedeniyle bu mücadelede tam başarı sağlayamıyor.
-"MÜMKÜNSE HASTA HAYVANLAR ACİL KESİME SEVKEDİLSİN"-
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, hastalıkla mücadele konusunda Temmuz sonunda yayımladığı talimatta, hastalığın yayılmasının önlenmesi için, hayvan hareketlerinin kontrolünün ve biyogüvenlik önlemlerinin artırılmasını istedi.
"Mümkün olursa hasta ve enfekte hayvanların acil kesime gönderilerek virüsün daha fazla saçılmasının önlenmesi" istenen talimatta, "hayvanların ağız ve ayaklarına uygun dezenfektanların uygulanmasıyla salgı ve kontakt yolla diğer hayvanlara bulaşmanın azaltılması gerektiği vurgulandı.
AB, şap hastalığı ile, hastalık görülen hayvanları öldürerek mücadele ediyor ve öldürülen hayvanın bedeli tazminat olarak ödeniyor. Ancak, Türkiye’de şap hastalığı yaygın olarak görüldüğü ve bu hayvanların öldürülmesi halinde tazminatı sağlayacak mali kaynağın olmaması nedeniyle, aşılama yoluyla arilik sağlanmaya çalışılıyor.
Bakanlık verilerine göre, tazminat ödemesine ayrılan kaynağın yetersiz olması nedeniyle, 2006’da 126 hayvan öldürülerek sahiplerine 384 bin lira, 2007’de 382 hayvan itlaf edilerek sahiplerine 587 bin lira, 2008’de 348 hayvan ithal edilerek sahiplerine 532 bin lira, 2009’da 540 hayvan itlaf edilerek sahiplerine 982 bin lira tazminat ödemesi yapıldı.
Bu yılın ilk yarısında ise 318 hayvan itlaf edilirken, yapılan tazminat ödemesi 1 milyon 78 bin lira düzeyinde gerçekleşti. Şap hastalığı için yapılan toplam tazminat ödemesi, son 4,5 yılda 3 milyon 563 bin lira oldu.
-"VİRÜSTE GENETİK DEĞİŞİM OLDU"-
Talimatta, Türkiye’de genellikle "O Panasia II" ve "A İran 2005" virüs alttiplerinin (Suş) neden olduğu şap hastalığı görülmesine karşın, bu yıl hastalıkta görülen artışın, komşu ülkelerden giren veya ülke içinde hayvan hareketlerine bağlı olarak gelişen genetik olarak farklılaşmış yeni alttiplerden (suşlardan) kaynaklandığı belirtildi. Bazı suşların, İran ve Pakistan’da görülen suşlarla aynı olduğuna dikkat çekildi.
Türkiye’ye giren ve halihazırdaki virüslerden mutasyonla gelişen virüslerin yayılmasına engel olunamamasının da hastalık mihrakının artmasında etkili olduğu vurgulanan talimatta, hastalığın yayılmasındaki etkenler şöyle sıralandı:
"Ülkemizde şap hastalığı kontrolünün ana unsurunu aşılamanın oluşturmasına karşın, rapel (tekrar) uygulamasının yapılamaması ve 2 yaşına kadar genç hayvanlarda yeterince bağışıklık oluşturulamaması. Hastalık mihraklarında kordon, karantina ve dezenfeksiyon uygulamasının yeterli takibinin yapılamaması. Hastalık bulaşmış hayvanların hareketine engel olunamaması. Hayvan pazarlarının kapatılamaması. Celeplerin hastalık mihraklarında faaliyetlerine devam etmesi. Mihraklarda biyogüvenlik önlemleri, temizlik ve dezenfeksiyon uygulamalarına önem verilmemesi. Özel veteriner hekimlerin şap hastalığı bildirimi ve kontrolüne destek olmamaları. Belirli bölgelerde hayvan yetiştiricilerinin şap hastalığını önemsememeleri."
Şap hastalığının kontrol altına alınması için AB desteği ile Mart-2008’de başlatılan yaklaşık 65 milyon avroluk proje, bu yıl Kasım’da sona eriyor. AB ile 38 milyon avroluk yeni bir şap ile mücadele projesi başlatılacak.
Şap hastalığı, hayvanların aynı otlağı veya su kaynaklarını kullanmasından da bulaşıyor. Hastalık insanlara hayvansal ürünler aracılığıyla bulaşmıyor, ancak açık yaralara hasta hayvanların salgıları bulaşırsa, insanlarda da etkili olabiliyor. Hastalık, hayvanların ağızlarında ve ayaklarında etkili oluyor. Hayvanlar yemek yiyemediği için et ve süt veriminde ortalama yüzde 25 verim kaybı yaşanıyor.
Hayvanlarda görülen sadece şap, brusella ve tüberküloz hastalıkları nedeniyle, yılda hayvansal üretimde 15 milyar lira civarında ekonomik kayıp yaşandığı tahmin ediliyor.
Türkiye, 11 milyon baş civarında büyük baş hayvanın yüzde 90’ını, 9 milyon başını, ayrıca bulaşmayı önlemek için, hastalık görülmemesine karşın 10 milyon küçükbaş hayvanı da aşılıyor.
Hayvan sağlığı, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin ayrılmaz bir parçası. Sadece Türkiye’nin değil, AB’nin gıda güvenliği açısından da bu sorunun çözümünün gerekiyor. Hayvan hastalıklarının sadece gıda güvenliğini değil, uluslararası hayvan ve hayvansal ürün ticaretini de engelliyor.
AB’nin desteklediği 65 milyon avroluk proje kapsamında hayvanlar ilkbahar ve sonbahar döneminde olmak üzere yılda 2 kez aşılanıyor.
Bakanlık ayrıca, besicileri bilgilendirmek için afiş, broşür dağıtıyor, tv programları yayımlıyor.
Kaynak: Radikal Gazetesi
2006’da 1557 olan şap görülen mihrak sayısı, 2007’de 809’a, 2008’de 253’e, 2009’da ise 214’e indirildi. Ancak, bu yılın ilk yarısında, şap görülen mihrak sayısı 700’ün üzerine çıktı. Trakya hariç Türkiye genelinde Temmuz ayı itibariyle 725 birimde şap hastalığı tespit edildi.
Türkiye’de şap hastalığı ile mücadele için uzun yıllar aşılama çalışmaları yapılıyor. Yapılan çalışmalar sonucunda, Trakya Bölgesi "aşılı arilik" statüsüne kavuşturularak, AB’ye katılım müzakerelerinde Haziran ayında açılan "Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı" faslının 6 açılış kriterlerinden biri yerine getirilmiş oldu.
AB desteği ile yürütülen proje ile hayvanlarda ortalama yüzde 25 et ve süt verimi kaybına neden olan şapta hayvanların korunması için yüzde 100 aşılama programı başlatılırken, aşılamada yüzde 90’a varan başarı sağlandı.
Aşılamadaki başarıya karşın, şapa neden olan virüsün genetik değişime uğraması nedeniyle, aşının özellikle genç hayvanları korumakta yetersiz kaldığı, biyogüvenlik önlemlerine de uyulmaması nedeniyle bu yıl şap görülen mihrak sayısının hızla arttı belirtildi.
Bakanlık verilerine göre, geçen yılın tamamında sadece 214 mihrakta şap görülürken, bu yılın ilk yarısında şap görülen mihrak sayısı 700’ün üzerine çıktı. Hastalık görülen yerlerdeki çok sayıda hayvan pazarı kapatılırken, "aşılı arilik" satatüsündeki Trakya bölgesine hastalığın sıçramasını önlemek amacıyla, Edirne’nin Havsa ve Keşan ilçelerinde kurulan hayvan pazarları da geçici bir süre kapatıldı.
Yetkililer, Türkiye’de geçiş ülkesi olması nedeniyle önceki yıllarda yaygın olarak görülün şap hastalığında aşılı mücadele konusunda bir sorun olmadığı, yeterli sayıda ve uygun aşı üretildiğini belirtirken, ilkbahar dönemi aşılamanın da tamamlandığı ve hayvanların yüzde 90’ının aşılandığını söyledi. Buna karşın şap mikrakı sayısında bir artış belirlendiği ve yapılan analizlerde şap virüsünde yüzde 3-7 düzeyinde genetik değişim tespit ettiklerini anlatan yetkililer, "Kullanılan aşının en uygun aşı olduğu Uluslararası Hayvan Hastalıkları Ofisi tarafından da teyit ediliyor. Ancak, genetik değişim nedeniyle, aşı özellikle genç hayvanlarda bağışıklık konusunda yeterli olmayabiliyor. Aşı ile birlikte üreticilerin biyogüvenlik önlemlerine tam uyması, hayvan hareketlerinin kontrollü olması gerekir. Ancak, hayvan hareketlerinde biyogüvenlik, karantina önlemlerine tam uyulmaması nedeniyle, hastalığın yayıldığını düşünüyoruz" dedi.
Türkiye, şap ile mücadelede etkin mücadele uygulamasına karşın, İran, Irak gibi hayvan hareketlerinin tam kontrol edilemediği ülkelerden kaynaklanan hastalıklar nedeniyle bu mücadelede tam başarı sağlayamıyor.
-"MÜMKÜNSE HASTA HAYVANLAR ACİL KESİME SEVKEDİLSİN"-
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, hastalıkla mücadele konusunda Temmuz sonunda yayımladığı talimatta, hastalığın yayılmasının önlenmesi için, hayvan hareketlerinin kontrolünün ve biyogüvenlik önlemlerinin artırılmasını istedi.
"Mümkün olursa hasta ve enfekte hayvanların acil kesime gönderilerek virüsün daha fazla saçılmasının önlenmesi" istenen talimatta, "hayvanların ağız ve ayaklarına uygun dezenfektanların uygulanmasıyla salgı ve kontakt yolla diğer hayvanlara bulaşmanın azaltılması gerektiği vurgulandı.
AB, şap hastalığı ile, hastalık görülen hayvanları öldürerek mücadele ediyor ve öldürülen hayvanın bedeli tazminat olarak ödeniyor. Ancak, Türkiye’de şap hastalığı yaygın olarak görüldüğü ve bu hayvanların öldürülmesi halinde tazminatı sağlayacak mali kaynağın olmaması nedeniyle, aşılama yoluyla arilik sağlanmaya çalışılıyor.
Bakanlık verilerine göre, tazminat ödemesine ayrılan kaynağın yetersiz olması nedeniyle, 2006’da 126 hayvan öldürülerek sahiplerine 384 bin lira, 2007’de 382 hayvan itlaf edilerek sahiplerine 587 bin lira, 2008’de 348 hayvan ithal edilerek sahiplerine 532 bin lira, 2009’da 540 hayvan itlaf edilerek sahiplerine 982 bin lira tazminat ödemesi yapıldı.
Bu yılın ilk yarısında ise 318 hayvan itlaf edilirken, yapılan tazminat ödemesi 1 milyon 78 bin lira düzeyinde gerçekleşti. Şap hastalığı için yapılan toplam tazminat ödemesi, son 4,5 yılda 3 milyon 563 bin lira oldu.
-"VİRÜSTE GENETİK DEĞİŞİM OLDU"-
Talimatta, Türkiye’de genellikle "O Panasia II" ve "A İran 2005" virüs alttiplerinin (Suş) neden olduğu şap hastalığı görülmesine karşın, bu yıl hastalıkta görülen artışın, komşu ülkelerden giren veya ülke içinde hayvan hareketlerine bağlı olarak gelişen genetik olarak farklılaşmış yeni alttiplerden (suşlardan) kaynaklandığı belirtildi. Bazı suşların, İran ve Pakistan’da görülen suşlarla aynı olduğuna dikkat çekildi.
Türkiye’ye giren ve halihazırdaki virüslerden mutasyonla gelişen virüslerin yayılmasına engel olunamamasının da hastalık mihrakının artmasında etkili olduğu vurgulanan talimatta, hastalığın yayılmasındaki etkenler şöyle sıralandı:
"Ülkemizde şap hastalığı kontrolünün ana unsurunu aşılamanın oluşturmasına karşın, rapel (tekrar) uygulamasının yapılamaması ve 2 yaşına kadar genç hayvanlarda yeterince bağışıklık oluşturulamaması. Hastalık mihraklarında kordon, karantina ve dezenfeksiyon uygulamasının yeterli takibinin yapılamaması. Hastalık bulaşmış hayvanların hareketine engel olunamaması. Hayvan pazarlarının kapatılamaması. Celeplerin hastalık mihraklarında faaliyetlerine devam etmesi. Mihraklarda biyogüvenlik önlemleri, temizlik ve dezenfeksiyon uygulamalarına önem verilmemesi. Özel veteriner hekimlerin şap hastalığı bildirimi ve kontrolüne destek olmamaları. Belirli bölgelerde hayvan yetiştiricilerinin şap hastalığını önemsememeleri."
Şap hastalığının kontrol altına alınması için AB desteği ile Mart-2008’de başlatılan yaklaşık 65 milyon avroluk proje, bu yıl Kasım’da sona eriyor. AB ile 38 milyon avroluk yeni bir şap ile mücadele projesi başlatılacak.
Şap hastalığı, hayvanların aynı otlağı veya su kaynaklarını kullanmasından da bulaşıyor. Hastalık insanlara hayvansal ürünler aracılığıyla bulaşmıyor, ancak açık yaralara hasta hayvanların salgıları bulaşırsa, insanlarda da etkili olabiliyor. Hastalık, hayvanların ağızlarında ve ayaklarında etkili oluyor. Hayvanlar yemek yiyemediği için et ve süt veriminde ortalama yüzde 25 verim kaybı yaşanıyor.
Hayvanlarda görülen sadece şap, brusella ve tüberküloz hastalıkları nedeniyle, yılda hayvansal üretimde 15 milyar lira civarında ekonomik kayıp yaşandığı tahmin ediliyor.
Türkiye, 11 milyon baş civarında büyük baş hayvanın yüzde 90’ını, 9 milyon başını, ayrıca bulaşmayı önlemek için, hastalık görülmemesine karşın 10 milyon küçükbaş hayvanı da aşılıyor.
Hayvan sağlığı, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin ayrılmaz bir parçası. Sadece Türkiye’nin değil, AB’nin gıda güvenliği açısından da bu sorunun çözümünün gerekiyor. Hayvan hastalıklarının sadece gıda güvenliğini değil, uluslararası hayvan ve hayvansal ürün ticaretini de engelliyor.
AB’nin desteklediği 65 milyon avroluk proje kapsamında hayvanlar ilkbahar ve sonbahar döneminde olmak üzere yılda 2 kez aşılanıyor.
Bakanlık ayrıca, besicileri bilgilendirmek için afiş, broşür dağıtıyor, tv programları yayımlıyor.
Kaynak: Radikal Gazetesi