Mr.Muhendis
03.07.2010, 10:10
Toprak yüzeyinden toprak içerisine sızan sular yer çekimi kuvvetinin etkisiyle hareket eder. Sızan suların bir kısmı bitkiler tarafından alınır. Tarla kapasitesi üzerindeki nem koşullarında ise daha derinlere sızarak geçirimsiz tabaka üzerinde birikir ve taban sularını oluştururlar. Özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde toprak yüzeyinde oluşan buharlaşma ve bitki su tüketiminin yüksek oluşu toprak içerisindeki suyun kapillarite kuvvetlerinin etkisiyle yukarıya doğru hızla hareket ederek bileşimlerindeki erimiş tuzları da toprak yüzeyine taşımasına neden olmaktadır. Genellikle bitkiler topraktan suyu, saf olarak alırlar ve geride tuzları bırakırlar. Eğer biriken tuzlar topraktan uzaklaştırılmazsa zamanla bitki kök derinliğindeki topraklar tuzlulaşmaktadır.
Toprak boşluklarında tutunan su, toprakla fiziko kimyasal reaksiyonlara girerler. Böylece toprak minerallerinin özelliklerine ve suyun içerdiği tuzun cinslerine bağlı olarak bir takım denge reaksiyonları oluşur ve hem suyun hem de toprağın özellikleri değişir.
Toprakta suyun hareketini ve iyi bir su-hava dengesinin oluşmasını sağlayan kümeli yapının ( flokülasyon ) meydana gelebilmesi toprakların organik madde miktarı, işlenmesi,donma ve çözülme olayları yanında özellikle kalsiyum gibi iki ve üç değerli katyonların adsorbe edilmesiyle mümkündür. Buna karşılık toprakta sodyum gibi bir değerli katyonların fazla miktarda adsorbe edilmesi toprak kümelerinin dağılarak dispersiyon olayı sonunda teksel bir yapının oluşmasına neden olur. Böylece toprağın fiziksel özellikleri bozularak toprak geçirimsiz, su-hava dengesi bozulmuş bir nitelik kazanır.
Sulama suyunun bitkilere etkisi genellikle iki şekilde ortaya çıkmaktadır. 1.Sulama suyunun yüksek tuz konsantrasyonunun veya taşıdığı toksik maddelerin etkisi.
Toprak özelliklerinin bozulmasıyla oluşacak etkiler.
Sulama suyunun yüksek tuz konsantrasyonu,toprak eriyiği yoğunluğunu yani ozmotik basıncı arttırarak bitki köklerinin su alımını önler. Çünkü bitki köklerindeki kök öz suyunun yoğunluğu genellikle toprak çözeltisi yoğunluğundan fazla olduğu için su akışı bitki köklerine doğrudur. Toprak içerisinde oluşan yüksek ozmotik basınç nedeniyle bitkilerin topraktaki suyu alamaması olayı fizyolojik kuraklık olarak tanımlanır. Fizyolojik kuraklıkta, toprakta su bulunmasına rağmen bitkiler bu sudan yararlanamamaktadırlar.
Sulama suları içerisinde bulunan bor, sodyum, klor, bikarbonat gibi iyonların ozmotik basıncı artırarak fizyolojik kuraklık yaratmalarının yanında bitkiye toksik etki de yapmaktadırlar. Toksiklik sorunları toprak ve yaprak analizleri yapılarak çözümlenmeye çalışılır. En önemli toksiklik sorunlarının aşırı düzeyde sodyum, klor ve bor alımıyla ilişki olduğu bulunmuştur. Bu iyonların aşırı alımı bitkilerin terleme sonucunda yoğunlaşma nedeniyle özellikle yapraklarda birikime neden olur. En önemli belirtileri yaprak yanması, kuruması ve diş yaprak kenarlarının zararlaşmasıdır. Belirtiler birikim başlangıcında bile kritik düzeylere ulaşır. Toksiklik zamanla yaprak merkezine doğru damarlar arasında ilerler. Toksiklik sorunlarına karşı çoğu çok yıllık bitkilerin oldukça toleranslı olmalarına karşın meyve ağaçları ve diğer odunsu çok yıllık bitkilerin büyük ölçüde duyarlılık gösterdiği belirlenmiştir.
Kaynak : Adnan SÜLLÜ Ziraat Mühendisi
Toprak boşluklarında tutunan su, toprakla fiziko kimyasal reaksiyonlara girerler. Böylece toprak minerallerinin özelliklerine ve suyun içerdiği tuzun cinslerine bağlı olarak bir takım denge reaksiyonları oluşur ve hem suyun hem de toprağın özellikleri değişir.
Toprakta suyun hareketini ve iyi bir su-hava dengesinin oluşmasını sağlayan kümeli yapının ( flokülasyon ) meydana gelebilmesi toprakların organik madde miktarı, işlenmesi,donma ve çözülme olayları yanında özellikle kalsiyum gibi iki ve üç değerli katyonların adsorbe edilmesiyle mümkündür. Buna karşılık toprakta sodyum gibi bir değerli katyonların fazla miktarda adsorbe edilmesi toprak kümelerinin dağılarak dispersiyon olayı sonunda teksel bir yapının oluşmasına neden olur. Böylece toprağın fiziksel özellikleri bozularak toprak geçirimsiz, su-hava dengesi bozulmuş bir nitelik kazanır.
Sulama suyunun bitkilere etkisi genellikle iki şekilde ortaya çıkmaktadır. 1.Sulama suyunun yüksek tuz konsantrasyonunun veya taşıdığı toksik maddelerin etkisi.
Toprak özelliklerinin bozulmasıyla oluşacak etkiler.
Sulama suyunun yüksek tuz konsantrasyonu,toprak eriyiği yoğunluğunu yani ozmotik basıncı arttırarak bitki köklerinin su alımını önler. Çünkü bitki köklerindeki kök öz suyunun yoğunluğu genellikle toprak çözeltisi yoğunluğundan fazla olduğu için su akışı bitki köklerine doğrudur. Toprak içerisinde oluşan yüksek ozmotik basınç nedeniyle bitkilerin topraktaki suyu alamaması olayı fizyolojik kuraklık olarak tanımlanır. Fizyolojik kuraklıkta, toprakta su bulunmasına rağmen bitkiler bu sudan yararlanamamaktadırlar.
Sulama suları içerisinde bulunan bor, sodyum, klor, bikarbonat gibi iyonların ozmotik basıncı artırarak fizyolojik kuraklık yaratmalarının yanında bitkiye toksik etki de yapmaktadırlar. Toksiklik sorunları toprak ve yaprak analizleri yapılarak çözümlenmeye çalışılır. En önemli toksiklik sorunlarının aşırı düzeyde sodyum, klor ve bor alımıyla ilişki olduğu bulunmuştur. Bu iyonların aşırı alımı bitkilerin terleme sonucunda yoğunlaşma nedeniyle özellikle yapraklarda birikime neden olur. En önemli belirtileri yaprak yanması, kuruması ve diş yaprak kenarlarının zararlaşmasıdır. Belirtiler birikim başlangıcında bile kritik düzeylere ulaşır. Toksiklik zamanla yaprak merkezine doğru damarlar arasında ilerler. Toksiklik sorunlarına karşı çoğu çok yıllık bitkilerin oldukça toleranslı olmalarına karşın meyve ağaçları ve diğer odunsu çok yıllık bitkilerin büyük ölçüde duyarlılık gösterdiği belirlenmiştir.
Kaynak : Adnan SÜLLÜ Ziraat Mühendisi