PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Akdeniz'deki istilacı balıklara karşı çalışma


spongeee
28.06.2010, 20:05
ODTÜ tarafından yapılan araştırmada, istilacı balıkların üremesinin engellenmesi, yerli balıkların da çoğalması için avlanma dönemleri belirlendi.
Akdeniz’in balık türlerinin yumurtlama, yaşam ve beslenme alanlarının tek tek belirlendiği araştırmada, sayılarının 50 yıl içinde 3 bini bulacağından endişe edilen istilacı balıkların üremesinin engellenmesi, yerli balıkların da çoğalması için avlanma dönemleri belirlendi.

Uzmanlar, avlanma dönemlerine uyulmaması halinde yerli balık türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması uyarısında bulundu.

Mersin’in Erdemli ilçesinde kurulu ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Cemal Gücü Süveyş Kanalı’nın açılmasının ardından 1960’lardan sonra Akdeniz’e yeni türlerin girmeye başladığını anlattı.

Bu türlerin bir kısmının yeni lezzetler olması dolayısıyla o yıllarda makbul sayıldığını dile getiren Gücü, ancak bu türlerden bir kısmının da tehlikeli türler olduğunu söyledi.

Son 10 yılda özellikle Nil nehrinin sularının azalmaya başlaması ve Süveyş Kanalı’nın önünde bir bariyer oluşturması nedeniyle bölgeye ait resesyon olarak adlandırılan yeni türlerin kanaldan geçişinde artışların yaşandığını kaydeden Gücü, bu süreçte bu yeni türlerin Akdeniz’e özgü yerli türler üzerinde baskı oluşturmaya başladığını söyledi.

Süveyş Kanalı’ndan geçerek Akdeniz’e ulaşan tehlikeli türler arasında bulunan balon balığı ve deniz anası sayısında da artış yaşandığına dikkati çeken Gücü, 1995’deki artışın ardından kaybolan bu türlerin son yıllarda tekrar artış göstererek balıkçılıkta ve turizmde olumsuz etkiler yarattığını söyledi.

"YERLİ BALIKLARIN YAŞAM MÜCADELESİ"
Doç. Dr. Gücü, ODTÜ’nün desteğiyle başlattıkları projelerinde, Türk halkının lezzetine alışık olduğu Akdeniz türleri arasında bulunan barbun, mercan, çipura gibi balık türleri üzerinde Kızıldeniz’den gelen deniz anası, balon balığı, gümüş balığı, iskarmoz gibi balıkların oluşturduğu baskıyı azaltmayı hedeflediklerini bildirdi.

Projeleri kapsamında istilacı balık türlerinin yayılma hızının yavaşlatılması için bir dizi çalışma yaptıklarını belirten Gücü, şöyle konuştu:

"Yabancı balık türleriyle rekabeti yerli balıklarımızın avantajına çevirmek için Akdeniz’in balıkçılık filosunun kullanılmasını planlıyoruz. Kızıldeniz göçmeni türlerin esas olarak yoğun olduğu bölge Doğu Akdeniz. Batıya gittikçe bu türler azalıyor hatta Ege’de hiç görülmüyor.

Yürüttüğümüz çalışmalarda, yerli ve istilacı balık türlerinin yumurtlama, beslenme, kışlama alanlarını tek tek tespit ettik.

Bu bilgilerle Akdeniz’i yerli balık türlerinin üreme dönemlerinde avlanmaya yasak hale getirmeyi hedefliyoruz. Bu şekilde yerli balıklarımızı ekosistem içinde avantajlı hale getirebiliriz. İstemediğimiz yabancı türlerin üreme dönemlerinde de balıkçılığı yoğunlaştırmakla onların ekosistemden hızla çekilmesini sağlayabiliriz."

"BALIKÇILAR DA DURUMUN FARKINDA"
İlgili bakanlıklara balıkçılık dönemleri ile ilgili raporları düzenli olarak verdiklerini ifade eden Gücü, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak bilim adamları olarak burada aldığımız kararlar bir şekilde bakanlıklara ulaşamıyor. Bunun pek çok nedeni var. Bölgedeki balıkçılıkta ciddi oranda azalmalar var. Balıkçılar da bunun farkında. Çünkü arada kabzımal dediğimiz bir kesim var. Bunların da ilgilendiği tek konu balık üzerinden gelir sağlamak. Bir denizdeki balık biterse başka bir denizdeki balık stoğu üzerine yöneliyorlar.

Ancak durum böyle giderse ki bence gitmeyecek. Böyle gitmesi balıkçılığın tam olarak çökmesi anlamına gelecek. Çünkü Avrupa Birliği bilimsel verilere dayalı balıkçılık yapılması konusunda da baskı kuruyor. Balıkçılıkla ilgili müzakereler kapatıldı. Yetkili kurumların acil olarak bilim insanlarının sesine kulak vermesi gerekiyor."

Akdeniz’de son verilere göre 300’e yakın istilacı yeni türün yurtlandığının düşünüldüğünü kaydeden Gücü, bunun 50 yıl içinde 3 bini bulacağından endişe edildiğini sözlerine ekledi.



Anadolu Ajansı