organik memo
30.05.2010, 22:33
Türkiye'de Ekolojik Tarım
Ülkemizde ekolojik tarımın gelişmesi Avrupa ülkelerinin tersine üreticilerce tabandan değil alıcılarca tepeden aşağı doğru olmuştur. İlk olarak Avrupa'lı alıcılardan gelen talepler doğrultusunda 1984-85 yıllarında Ege Bölgesi'nde geleneksel ihraç ürünlerimiz olan kuru üzüm ve kuru incirin ekolojik olarak yetiştirilmesiyle başlamıştır. 1990 yılında sadece 8 farklı ürün ekolojik olarak üretilirken üretim miktarı ve ürün yelpazesi yıllar içinde artış göstermiştir.
Yasal çerçeve:
Başlangıçta ekolojik üretim tekniklerine dair bilgiler Avrupa'lı danışmanlar tarafından verilmekteydi. 1992 yılında ETO derneğinin kurulmasıyla ekolojik tarımın Türkiye'de sağlıklı ve güvenli gelişmesine katkıda bulunmak hedeflenmiş, hem yasal boyutta hem de teknik bilgi sağlama konusunda çalışmalar yapılmıştır.
1994 yılında IFOAM Temel standartları ve 2092/91 sayılı AB Organik Tarım Yönetmeliği'ne dayalı ilk ulusal yönetmeliğimiz yürürlüğe girdi. Daha sonra yeniden düzenlenerek Temmuz 2002'de yayınlandı. Ekolojik tarımla ilgili ülke çapında kontrol yetkisi Tarım ve Köyişleri Bakanlığına verilmiştir ve bünyesinde ATÜT (Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri) Dairesi kurulmuştur. 3 aralık 2004 yılında yürürlüğe giren “Organik Tarım Kanunu” ile organik tarımsal üretim faaliyetlerine yasal bir çerçeve getirilmiş, kontrol ve sertifikasyon hizmetlerine yasal dayanak oluşturulmuştur. Yönetmeliğin gözden geçirilme çalışmaları bu süreçte devam etmiş ve 10 Haziran 2005 yılında en son 25841 sayılı Resmi Gazetede “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” yayınlanmıştır.
Kontrol ve sertifikasyon:
Bir ürünün ekolojik olarak pazara sunulabilmesi için tüm üretim sistemi ve zincirinin mevzuata uygunluğunun bağımsız kontrol ve sertifikasyon firmaları tarafından denetlenerek sertifikalandırılması gerekmektedir. Yönetmeliğe göre Türkiye'de faaliyet gösterecek kontrol ve sertifikasyon kuruluşları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan yetki almak zorundadırlar. Günümüzde bu konuda toplam 11 kuruluş ülkemizde faaliyet göstermektedir. Bunlardan 6 tanesi yabancı diğerleri ise yerel firmalardır.
Üretim ve pazarlama:
Ekolojik tarımsal üretimde ülkemizde genellikle sözleşmeli çiftçi modeli uygulanmaktadır. Bu konuda faaliyet gösteren firmalar üretici gurupları oluşturarak bu üreticilerle anlaşmakta yapmakta ve ürünlerini alarak pazara sunmaktadırlar. Son yıllarda konuya ilgi duyan bireysel üretici sayısı artış göstermiş ve organik tarım faaliyetlerinin sertifikalandırılması için kontrol ve sertifikasyon firmalarına müracaat ederek üretimlerini sertifikalandırmaya başlamıştır.
1990 yılında sadece 8 farklı ürün 1037 ha alanda ekolojik olarak üretilirken üretim miktarı ve ürün yelpazesi yıllar içinde özellikle 2000 yılından itibaren büyük artış göstermiştir. 2006 yılı verilerine göre 210 ürün toplam 192.789 ha alanda üretilmektedir ve toplam üretici sayısı 14256'ya ulaşmıştır.
1990 yılında sadece 8 farklı ürün 1037 ha alanda ekolojik olarak üretilirken üretim miktarı ve ürün yelpazesi yıllar içinde özellikle 2000 yılından itibaren büyük artış göstermiştir. 2006 yılı verilerine göre 210 ürün toplam 192.789 ha alanda üretilmektedir ve toplam üretici sayısı 14256'ya ulaşmıştır.
Ülkemizde üretilen ekolojik ürünlerin büyük kısmı hala ihracata yönelik üretilmekte ve satılmaktadır. 2006 yılı ihracat rakamlarına baktığımızda en büyük Pazar payına sahip ülkenin Almanya olduğunu ve ardından ABD ve İngiltere'nin geldiğini görüyoruz.
İç piyasaya yönelik satışlar ilk olarak bazı büyük illerde özelleşmiş dükkanların açılmasıyla başlamıştır. Daha sonra süpermarketlerde ekolojik ürün rafları oluşturulmuş ve organik ürünlerin daha fazla tüketiciyle buluşması sağlanmıştır. 2006 yılına gelindiğinde ilk Ekolojik Pazar çalışmaları hayata geçirilmiş, İstanbul ve Bursa'da ekolojik ürün pazarları açılmıştır. Ancak, ne yazık ki iç piyasaya yönelik ürün yelpazesi hala yeterince genişlememiş ve aranılan her ürünün ekolojik olarak temin edilmesi henüz sağlanamamıştır.
Ülkemizde ekolojik tarımın gelişmesi Avrupa ülkelerinin tersine üreticilerce tabandan değil alıcılarca tepeden aşağı doğru olmuştur. İlk olarak Avrupa'lı alıcılardan gelen talepler doğrultusunda 1984-85 yıllarında Ege Bölgesi'nde geleneksel ihraç ürünlerimiz olan kuru üzüm ve kuru incirin ekolojik olarak yetiştirilmesiyle başlamıştır. 1990 yılında sadece 8 farklı ürün ekolojik olarak üretilirken üretim miktarı ve ürün yelpazesi yıllar içinde artış göstermiştir.
Yasal çerçeve:
Başlangıçta ekolojik üretim tekniklerine dair bilgiler Avrupa'lı danışmanlar tarafından verilmekteydi. 1992 yılında ETO derneğinin kurulmasıyla ekolojik tarımın Türkiye'de sağlıklı ve güvenli gelişmesine katkıda bulunmak hedeflenmiş, hem yasal boyutta hem de teknik bilgi sağlama konusunda çalışmalar yapılmıştır.
1994 yılında IFOAM Temel standartları ve 2092/91 sayılı AB Organik Tarım Yönetmeliği'ne dayalı ilk ulusal yönetmeliğimiz yürürlüğe girdi. Daha sonra yeniden düzenlenerek Temmuz 2002'de yayınlandı. Ekolojik tarımla ilgili ülke çapında kontrol yetkisi Tarım ve Köyişleri Bakanlığına verilmiştir ve bünyesinde ATÜT (Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri) Dairesi kurulmuştur. 3 aralık 2004 yılında yürürlüğe giren “Organik Tarım Kanunu” ile organik tarımsal üretim faaliyetlerine yasal bir çerçeve getirilmiş, kontrol ve sertifikasyon hizmetlerine yasal dayanak oluşturulmuştur. Yönetmeliğin gözden geçirilme çalışmaları bu süreçte devam etmiş ve 10 Haziran 2005 yılında en son 25841 sayılı Resmi Gazetede “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” yayınlanmıştır.
Kontrol ve sertifikasyon:
Bir ürünün ekolojik olarak pazara sunulabilmesi için tüm üretim sistemi ve zincirinin mevzuata uygunluğunun bağımsız kontrol ve sertifikasyon firmaları tarafından denetlenerek sertifikalandırılması gerekmektedir. Yönetmeliğe göre Türkiye'de faaliyet gösterecek kontrol ve sertifikasyon kuruluşları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan yetki almak zorundadırlar. Günümüzde bu konuda toplam 11 kuruluş ülkemizde faaliyet göstermektedir. Bunlardan 6 tanesi yabancı diğerleri ise yerel firmalardır.
Üretim ve pazarlama:
Ekolojik tarımsal üretimde ülkemizde genellikle sözleşmeli çiftçi modeli uygulanmaktadır. Bu konuda faaliyet gösteren firmalar üretici gurupları oluşturarak bu üreticilerle anlaşmakta yapmakta ve ürünlerini alarak pazara sunmaktadırlar. Son yıllarda konuya ilgi duyan bireysel üretici sayısı artış göstermiş ve organik tarım faaliyetlerinin sertifikalandırılması için kontrol ve sertifikasyon firmalarına müracaat ederek üretimlerini sertifikalandırmaya başlamıştır.
1990 yılında sadece 8 farklı ürün 1037 ha alanda ekolojik olarak üretilirken üretim miktarı ve ürün yelpazesi yıllar içinde özellikle 2000 yılından itibaren büyük artış göstermiştir. 2006 yılı verilerine göre 210 ürün toplam 192.789 ha alanda üretilmektedir ve toplam üretici sayısı 14256'ya ulaşmıştır.
1990 yılında sadece 8 farklı ürün 1037 ha alanda ekolojik olarak üretilirken üretim miktarı ve ürün yelpazesi yıllar içinde özellikle 2000 yılından itibaren büyük artış göstermiştir. 2006 yılı verilerine göre 210 ürün toplam 192.789 ha alanda üretilmektedir ve toplam üretici sayısı 14256'ya ulaşmıştır.
Ülkemizde üretilen ekolojik ürünlerin büyük kısmı hala ihracata yönelik üretilmekte ve satılmaktadır. 2006 yılı ihracat rakamlarına baktığımızda en büyük Pazar payına sahip ülkenin Almanya olduğunu ve ardından ABD ve İngiltere'nin geldiğini görüyoruz.
İç piyasaya yönelik satışlar ilk olarak bazı büyük illerde özelleşmiş dükkanların açılmasıyla başlamıştır. Daha sonra süpermarketlerde ekolojik ürün rafları oluşturulmuş ve organik ürünlerin daha fazla tüketiciyle buluşması sağlanmıştır. 2006 yılına gelindiğinde ilk Ekolojik Pazar çalışmaları hayata geçirilmiş, İstanbul ve Bursa'da ekolojik ürün pazarları açılmıştır. Ancak, ne yazık ki iç piyasaya yönelik ürün yelpazesi hala yeterince genişlememiş ve aranılan her ürünün ekolojik olarak temin edilmesi henüz sağlanamamıştır.