Livadi
27.05.2010, 08:47
Toprakta Organik Madde
Hep şikâyet ederiz toprak bir türlü imana gelmiyor diye. Yağmur yağar çamur olur içine girilmez tarlanın. Kuruda zaten işlemek eziyettir. Kesekler yığılır kalır tarlanın içinde.
Sulanan tarlalarda özellikle, iki defa üç defa sürmedikçe domates biber yeri hazırlayamayız bir türlü. Sonuçta zordur toprağı ekime hazırlamak.
Ama hep istenir bir defa sürülünce toprak bulgur gibi olmalı. Oysa ya kına gibi olur toprak ya da moloz taşlara benzeyen kesekler bir türlü ufalanmaz.
Organik madde eksikliği pek dikkati çekmez topraklarda. Var mıdır yok mudur çok da dikkate alınmaz. Oysa toprağın mayasıdır. Toprağın işlenmesi, imana gelmesi, zenginliği, bereketi organik maddeye bağlıdır. Gübreden daha önemli olmasına rağmen, gübre kadar kıymet verilmez.
İdeal bir tarla toprağında % 5 oranında organik madde bulunması gerekir. Oysa Türkiye genelinde olduğu gibi, bölgemiz topraklarında da organik madde % 1’in altına düşmüştür. Organik madde yetersizliği, toprağın küme yapıdan teksel yapıya geçişini hızlandırmakta, havalanma, ısınma, su emme kapasitesi başta olmak üzere birçok özelliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Sulanan alanlarda organik madde yetersizliği daha belirgindir ve daha önemli sorunlara neden olmaktadır.
Organik madde öncelikle kil, silt ve kum taneciklerinin bir araya gelerek toprağın küme yapı (agregat) oluşturmasını sağlamaktadır. Küme yapıda, organik maddece zengin olan topraklar, iyi havalanmakta, ilkbaharda daha çabuk ısınmaktadır. Havalanma kapasitesinin artması etkili kök derinliğini artırmakta, bitkiler daha geniş toprak kitlesinden yararlanabilmektedir. Daha derinlere inen kökleri sayesinde kuraklığa daha fazla dayanabilmektedirler.
Toprakta organik madde, toprağın su infiltrasyon (su emme) kapasitesini artırdığı gibi, su tutma kapasitesini de artırmaktadır. Daha uzun süre tutulan tarla kapasitesindeki su, bitki besin maddelerinin yarayışlılığını bir kat daha artırmaktadır.
Organik maddece fakir topraklarda, yetersiz havalanma nedeniyle kökler toprağın üst kısımlarında yoğunlaşmakta, daha fazla gübre ve sık sık sulamaya gereksinim göstermektedir. İşlemesi zorlaşmakta, sürekli kesek oluşturmaktadır.
Organik madde kaynaklarının başında çiftlik gübresi gelmektedir. İyi hazırlanmış, yanmış çiftlik gübresi iki yılda bir sulanan alanlarda dekara 2 ton, kıraç tarlalarda ise üç yılda bir dekara 2 ton hesabıyla verilmeli ve toprağa karıştırılmalıdır. Bitkisel üretime dayalı faaliyet gösteren işletmelerde çiftlik gübresi ya temin edilmeli veya topraktaki organik maddeyi artırıcı uygulamalara yer verilmelidir.
Organik maddeyi artırmak için en iyi yol yeşil gübrelemedir. Bu amaçla yetiştirilebilecek çok sayıda bitki türü olmakla birlikte, en iyisi kışlık tek yıllık baklagilleri yetiştirmektir. Özellikle yoğun sebze ekiminin yapıldığı sulanan alanlarda adi fiğ, Macar fiği ve bakla gibi kışlık tek yıllık baklagiller kasım ayında ekilerek çiçeklenme döneminde, mayıs ayı başında toprağa karıştırıldığında, 2 ton çiftlik gübresine eşdeğer organik madde ve bir torba %26’lık Amonyum Nitrat gübresine bedel azot bırakmaktadır. Fiğ türleri aynı zamanda ot için de değerlendirilebilmektedir. Ot için biçildiklerinde dahi, anız ve kökleriyle toprağın organik madde ve azot içeriğini artırmakta, kendilerinden sonra dikilen biber, domates gibi sebze türlerinde verim ve kaliteyi önemli derecede yükseltmektedir. Aynı zamanda gübre ve sulama masraflarını da azaltmaktadır.
Gerek çiftlik gübresi, gerekse yeşil gübreleme uygulamalarına iki yılda bir yer verilmesiyle tarım alanlarında hemen bütün kültürel işlemler kolaylaştığı gibi, verimlilik düzeyleri de önemli derecede artmaktadır. Domates ve mısır yetiştirilen alanlarda, her geçen yıl verim azalışlarının sebebi topraktaki organik maddenin hızla tükenişidir.
Tarlanın daha kolay işlenmesi, verilen gübre ve suyun daha iyi değerlendirilmesi, daha kaliteli ürün ve yüksek verim alınabilmesi için organik maddenin artırılmasında yarar vardır. Aksi takdirde verilen emek ve masraflar istenilen ölçüde gelire dönüşmemektedir.
Hep şikâyet ederiz toprak bir türlü imana gelmiyor diye. Yağmur yağar çamur olur içine girilmez tarlanın. Kuruda zaten işlemek eziyettir. Kesekler yığılır kalır tarlanın içinde.
Sulanan tarlalarda özellikle, iki defa üç defa sürmedikçe domates biber yeri hazırlayamayız bir türlü. Sonuçta zordur toprağı ekime hazırlamak.
Ama hep istenir bir defa sürülünce toprak bulgur gibi olmalı. Oysa ya kına gibi olur toprak ya da moloz taşlara benzeyen kesekler bir türlü ufalanmaz.
Organik madde eksikliği pek dikkati çekmez topraklarda. Var mıdır yok mudur çok da dikkate alınmaz. Oysa toprağın mayasıdır. Toprağın işlenmesi, imana gelmesi, zenginliği, bereketi organik maddeye bağlıdır. Gübreden daha önemli olmasına rağmen, gübre kadar kıymet verilmez.
İdeal bir tarla toprağında % 5 oranında organik madde bulunması gerekir. Oysa Türkiye genelinde olduğu gibi, bölgemiz topraklarında da organik madde % 1’in altına düşmüştür. Organik madde yetersizliği, toprağın küme yapıdan teksel yapıya geçişini hızlandırmakta, havalanma, ısınma, su emme kapasitesi başta olmak üzere birçok özelliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Sulanan alanlarda organik madde yetersizliği daha belirgindir ve daha önemli sorunlara neden olmaktadır.
Organik madde öncelikle kil, silt ve kum taneciklerinin bir araya gelerek toprağın küme yapı (agregat) oluşturmasını sağlamaktadır. Küme yapıda, organik maddece zengin olan topraklar, iyi havalanmakta, ilkbaharda daha çabuk ısınmaktadır. Havalanma kapasitesinin artması etkili kök derinliğini artırmakta, bitkiler daha geniş toprak kitlesinden yararlanabilmektedir. Daha derinlere inen kökleri sayesinde kuraklığa daha fazla dayanabilmektedirler.
Toprakta organik madde, toprağın su infiltrasyon (su emme) kapasitesini artırdığı gibi, su tutma kapasitesini de artırmaktadır. Daha uzun süre tutulan tarla kapasitesindeki su, bitki besin maddelerinin yarayışlılığını bir kat daha artırmaktadır.
Organik maddece fakir topraklarda, yetersiz havalanma nedeniyle kökler toprağın üst kısımlarında yoğunlaşmakta, daha fazla gübre ve sık sık sulamaya gereksinim göstermektedir. İşlemesi zorlaşmakta, sürekli kesek oluşturmaktadır.
Organik madde kaynaklarının başında çiftlik gübresi gelmektedir. İyi hazırlanmış, yanmış çiftlik gübresi iki yılda bir sulanan alanlarda dekara 2 ton, kıraç tarlalarda ise üç yılda bir dekara 2 ton hesabıyla verilmeli ve toprağa karıştırılmalıdır. Bitkisel üretime dayalı faaliyet gösteren işletmelerde çiftlik gübresi ya temin edilmeli veya topraktaki organik maddeyi artırıcı uygulamalara yer verilmelidir.
Organik maddeyi artırmak için en iyi yol yeşil gübrelemedir. Bu amaçla yetiştirilebilecek çok sayıda bitki türü olmakla birlikte, en iyisi kışlık tek yıllık baklagilleri yetiştirmektir. Özellikle yoğun sebze ekiminin yapıldığı sulanan alanlarda adi fiğ, Macar fiği ve bakla gibi kışlık tek yıllık baklagiller kasım ayında ekilerek çiçeklenme döneminde, mayıs ayı başında toprağa karıştırıldığında, 2 ton çiftlik gübresine eşdeğer organik madde ve bir torba %26’lık Amonyum Nitrat gübresine bedel azot bırakmaktadır. Fiğ türleri aynı zamanda ot için de değerlendirilebilmektedir. Ot için biçildiklerinde dahi, anız ve kökleriyle toprağın organik madde ve azot içeriğini artırmakta, kendilerinden sonra dikilen biber, domates gibi sebze türlerinde verim ve kaliteyi önemli derecede yükseltmektedir. Aynı zamanda gübre ve sulama masraflarını da azaltmaktadır.
Gerek çiftlik gübresi, gerekse yeşil gübreleme uygulamalarına iki yılda bir yer verilmesiyle tarım alanlarında hemen bütün kültürel işlemler kolaylaştığı gibi, verimlilik düzeyleri de önemli derecede artmaktadır. Domates ve mısır yetiştirilen alanlarda, her geçen yıl verim azalışlarının sebebi topraktaki organik maddenin hızla tükenişidir.
Tarlanın daha kolay işlenmesi, verilen gübre ve suyun daha iyi değerlendirilmesi, daha kaliteli ürün ve yüksek verim alınabilmesi için organik maddenin artırılmasında yarar vardır. Aksi takdirde verilen emek ve masraflar istenilen ölçüde gelire dönüşmemektedir.