Livadi
12.05.2010, 18:40
Hastalık Tanımı :
Ceviz antraknozu hastalığı etmeni fungusun saprofitik ve parazitik olmak üzere 2 devresi vardır. Saprofitik dönem sonbaharda yere dökülen ölü yapraklarda başlar, ilkbaharda peritesyumun olgunlaşmasına kadar sürer. Parazitik dönem ise, fungusun ilkbahardan itibaren canlı dokularda sürdürdüğü yaşamını kapsamaktadır.
Etmenin miselyumlan bölmelidir, önceleri renksiz adeta şeffaf, daha sonraları koyulaşarak, kirli beyaz krem rengini alır. Epidermis ve kütikula arasında gelişerek, aservulusları oluşturur. Gelişimini sürdüren fungus aservuluslar olgunlaştıkça, iç basıncın etkisiyle konidiyumları doğaya fırlatır. Konidiyumlar renksiz şeffaf, ortadan tek bölmeli, hilal şeklinde, bölme ortadan ziyade bir uca çok az daha yakındır. Çok nadir olarak ta mikrokonidiyumlara rastlanabilir. Bunlar normal boyutlarda olanlara göre çok daha küçüktürler. Konidiyumlarm içinde bazen yağ damlacığı gibi oluşumlar bulunmaktadır. Peritesyumlar sonbaharda dökülen yapraklardaki lekeli kısımlar üzerinde daha çok olmak üzere, yaprak damarları çevresinde ve tüm yaprak üzerinde oluşabilmektedir. Küremsi, kahverengimsi sarı renkte ve oldukça uzun bir boyuna sahip bulunmaktadır. Peritesyumlar mikroskop altında bu görünüşleri ile adeta taze bir incire benzemektedirler. İlkbaharda peritesyumlar içinde askuslar ve onların içinde de askosporlar oluşmaktadır. Askosporlar, askus içinde sarmal vaziyette ve 8 adettirler.
İlkbaharda, bitkiler uyanırken, havanın yağışlı geçme durumuna göre, bir önceki yıldan intikal eden ölü yaprak dokuları üzerinde gelişmesini tamamlayan peritesyumlardaki askuslar parçalanarak, askosporlar peritesyumların boyunlarından geçerek, havaya fırlatılırlar ve dallardaki gelişen yapraklardaki yaprakçıkların yan büyüklüğünü geçtik ten sonraki dönemden itibaren enfekte ederler. Bazı yıllar askosporların yoğun olarak havada uçuştuğu dönemde, geç soğuklar sebebiyle, soğuğa son derece duyarlı yaprakçıkların soğuktan kavrulmaları yüzünden enfekte edecek çok az yaprakçık bulabilirler. Yaprakçıklar enfekte olduktan sonra, dokuda ilerleyen hastalık ilk simptomları verdikten sonra aservulusları oluştururlar ve bunlardan da konidiyumlar doğaya fırlatılarak, yaz boyunca sekonder enfeksiyonların oluşmasına neden olurlar. Fungusun askusları da iğ şeklinde, askosporları da yine hilale benzer, ortadan tek bölmeli renksiz ve şeffaf görünümdedirler. Askosporlar, konidiyumlara göre daha az kıvrık hilal şekilde ve boyutları konidiyumlardan daha küçüktürler.
Yaşayış :
Hastalığın belirtileri, ağacın yaprakçık, meyve, genç sürgün ve yaprak saplarında görülür. Daha çok bir yaprak ve yaprakçık hastalığı olmasına rağmen, çok hasta meyvelerin perikarpından (yeşil meyve kabuğu), meyve içine de geçen hastalık, meyvelerin depolanması sırasında, diğer fungal etmenlerin de hücuma geçmesine neden olacak zayıf meyveleri oluşturur, meyveler çabucak çürür.
Hastalık, genç yaprakların yaprakçıkları yarı büyüklüğünü geçtikten sonra enfeksiyon yapmakta, penetrasyon noktasının çevresinde, güneşe tutulduğunda veya gözle görülür şekilde renk açılmaları yapmaktadır. Daha sonra bu kısımlar sarımsı bir hale ile çevrilerek, orta kısımlar açık kahverengiden, koyu kahverengine değişen nekrotik dokulara dönüşür. Bu dokular üzerinde de daha sonra etmenin, kirli beyaz miselyum kitlesi üzerlerinde, toplu iğne ucu gibi ve iç içe konsantrik daireler şeklinde dizilmiş aservulusları oluşur ve çıplak gözle kolayca görülebilirler. Aservuluslar, daha çok yaprağın üst yüzeyinde oluşmakla beraber, alt yüzeyde de oluşabilirler. Nekrotik lekeler noktalar halinde yaprakçık yüzeyine dağılarak görülürken, zamanla birleşerek yaprakçığın belirli bir kısmını veya tamamını kaplar. Ağaç hastalıktan dolayı yaz ayı ortalarında, kenarları nekrozlardan kıvrık, kavruk veya tamamen ölü yapraklarla kaplanarak erken yaprak dökümü başlar. Bazı epidemi yıllarında, sonbahar gelmeden, ağaç tümüyle yapraksız kalabilir. Hastalıklı meyvelerin perikarpları üzerinde de, hastalığın noktalar halinde veya birleşik nekrotik lekeleri ve üzerlerinde de kirli beyaz miselyum örtüsü üzerinde aservulusları oluşur. Hasta meyvelerin hastalık nekrozlarını taşıyan perikarpları kaldırıldığında, sert kabuklan (mezokarp ) üzerinde de koyu lekeler görülür ve böyle meyveler depolama sırasında çabucak Çürür.
İlk enfeksiyon belirtileri penetrasyondan 12-14 gün sonra yaprakçıklar üzerinde renk açılmaları şeklinde simptomları verir. Bu simptomlar yaprak, yaprakçık sapları, meyve, genç sürgünler üzerinde de iki haftalık inkubasyon süreleri sonrası görülmeye devam eder. Geç dönem soğukları ilkbaharda ilk çıkan yaprakları kavurduğu yıllarda, ilk simptomların görülüşü gecikir ve miktarları da az olur. Böyle yıllarda yaz boyunca oluşan sekonder enfeksiyon adetleri ile simptomların miktarı da düşük olur. Bazı yıllarda yine ilk belirtilerin miktarı az olduğu halde, Haziran ayında başlayan ve temmuz ile bazen Ağustos aylarına kayan yağışlı mevsimlerde, gece ve gündüz ısı farkları ile oluşan sabah saatleri çimlenmelerinde hastalık hızla yayılır ve belirtiler birden artar. Mücadelede bilhassa bu durum çok iyi dikkate alınmalıdır.
Hastalık bir yaprak hastalığı olarak dikkati çektiğinden, bitkinin asimilasyon yüzeyini azaltarak, gelecek yıllara ait, sürgün ve meyve oluşumunu olumsuz yönde etkiler ve verim düşüklüğüne neden olur. Hastalık, Yurdumuzda bölgesel birçok ceviz tipinde ve özellikle nispi nemin yüksek olduğu mahallerde, cevizin yetişme ortamı bulduğu her yer ve her yükseltide görülür. Alçak yerlerde, yüksek yerlere göre, dere boyu, yamaçlar ve vadi içlerinde, açık alanlara göre daha çok ortaya çıkar
Kültürel Önlemler :
Primer enfeksiyon kaynağı yere dökülmüş yapraklar sonbaharda toplanıp yakılmalı veya derince gömülmelidir. Üzerinde hastalığın lekeleri ve derince yaraları bulunan, önceki yıllara ait dallar da budanıp uzaklaştırılmalıdır.
İlaçlama Zamanı :
1. İlaçlama: Tomurcukların yeni patlamaya başladığı, yaprakların kedi kulağı olduğu dönemde,
2. İlaçlama: Yapraklardaki, yaprakçıkların yarı büyüklüğünü aldığı dönemde,
3. İlaçlama: Meyvelerin fındık büyüklüğünü aldığı dönemde,
4. ve diğer ilaçlamalar meteorolojik koşullar ve kullanılan fungisitin etki süresi dikkate alınarak yapılmalıdır.
İlaçlamalarda motorlu pülverizatörler kullanılmalıdır. 4.2.4. İlaçlama Tekniği
İlaçlamalar, ilacın ağacın her tarafını kaplayacak, ilaçlanmamış kısım kalmayacak şekilde yapılmalıdır. Çok yüksek ağaçlarda hastalığın daha yoğun olduğu alt dallar dikkate alınarak, püskürtmenin ulaşabildiği kadar yüksekliğe ilaç atılmaya çalışılmalıdır. Gerektiğinde ilaçlama tabancasına, 1.5 - 2 m? lik hafif ağaçtan bir çubuk bağlanarak ilaçlama yüksekliği artırılmalı, ayaklı merdivenlerden yararlanılmalıdır. Özellikle bakırlı ilaçların tekniğine uygun atılması, yağışlı havalarda ilaçlamadan kaçınılması, özellikle bakirli ilaçlara çok duyarlı ceviz yapraklarında fitotoksisitenin önlenmesi bakımından üzerinde özenle durulmalıdır.
Ceviz antraknozu hastalığı etmeni fungusun saprofitik ve parazitik olmak üzere 2 devresi vardır. Saprofitik dönem sonbaharda yere dökülen ölü yapraklarda başlar, ilkbaharda peritesyumun olgunlaşmasına kadar sürer. Parazitik dönem ise, fungusun ilkbahardan itibaren canlı dokularda sürdürdüğü yaşamını kapsamaktadır.
Etmenin miselyumlan bölmelidir, önceleri renksiz adeta şeffaf, daha sonraları koyulaşarak, kirli beyaz krem rengini alır. Epidermis ve kütikula arasında gelişerek, aservulusları oluşturur. Gelişimini sürdüren fungus aservuluslar olgunlaştıkça, iç basıncın etkisiyle konidiyumları doğaya fırlatır. Konidiyumlar renksiz şeffaf, ortadan tek bölmeli, hilal şeklinde, bölme ortadan ziyade bir uca çok az daha yakındır. Çok nadir olarak ta mikrokonidiyumlara rastlanabilir. Bunlar normal boyutlarda olanlara göre çok daha küçüktürler. Konidiyumlarm içinde bazen yağ damlacığı gibi oluşumlar bulunmaktadır. Peritesyumlar sonbaharda dökülen yapraklardaki lekeli kısımlar üzerinde daha çok olmak üzere, yaprak damarları çevresinde ve tüm yaprak üzerinde oluşabilmektedir. Küremsi, kahverengimsi sarı renkte ve oldukça uzun bir boyuna sahip bulunmaktadır. Peritesyumlar mikroskop altında bu görünüşleri ile adeta taze bir incire benzemektedirler. İlkbaharda peritesyumlar içinde askuslar ve onların içinde de askosporlar oluşmaktadır. Askosporlar, askus içinde sarmal vaziyette ve 8 adettirler.
İlkbaharda, bitkiler uyanırken, havanın yağışlı geçme durumuna göre, bir önceki yıldan intikal eden ölü yaprak dokuları üzerinde gelişmesini tamamlayan peritesyumlardaki askuslar parçalanarak, askosporlar peritesyumların boyunlarından geçerek, havaya fırlatılırlar ve dallardaki gelişen yapraklardaki yaprakçıkların yan büyüklüğünü geçtik ten sonraki dönemden itibaren enfekte ederler. Bazı yıllar askosporların yoğun olarak havada uçuştuğu dönemde, geç soğuklar sebebiyle, soğuğa son derece duyarlı yaprakçıkların soğuktan kavrulmaları yüzünden enfekte edecek çok az yaprakçık bulabilirler. Yaprakçıklar enfekte olduktan sonra, dokuda ilerleyen hastalık ilk simptomları verdikten sonra aservulusları oluştururlar ve bunlardan da konidiyumlar doğaya fırlatılarak, yaz boyunca sekonder enfeksiyonların oluşmasına neden olurlar. Fungusun askusları da iğ şeklinde, askosporları da yine hilale benzer, ortadan tek bölmeli renksiz ve şeffaf görünümdedirler. Askosporlar, konidiyumlara göre daha az kıvrık hilal şekilde ve boyutları konidiyumlardan daha küçüktürler.
Yaşayış :
Hastalığın belirtileri, ağacın yaprakçık, meyve, genç sürgün ve yaprak saplarında görülür. Daha çok bir yaprak ve yaprakçık hastalığı olmasına rağmen, çok hasta meyvelerin perikarpından (yeşil meyve kabuğu), meyve içine de geçen hastalık, meyvelerin depolanması sırasında, diğer fungal etmenlerin de hücuma geçmesine neden olacak zayıf meyveleri oluşturur, meyveler çabucak çürür.
Hastalık, genç yaprakların yaprakçıkları yarı büyüklüğünü geçtikten sonra enfeksiyon yapmakta, penetrasyon noktasının çevresinde, güneşe tutulduğunda veya gözle görülür şekilde renk açılmaları yapmaktadır. Daha sonra bu kısımlar sarımsı bir hale ile çevrilerek, orta kısımlar açık kahverengiden, koyu kahverengine değişen nekrotik dokulara dönüşür. Bu dokular üzerinde de daha sonra etmenin, kirli beyaz miselyum kitlesi üzerlerinde, toplu iğne ucu gibi ve iç içe konsantrik daireler şeklinde dizilmiş aservulusları oluşur ve çıplak gözle kolayca görülebilirler. Aservuluslar, daha çok yaprağın üst yüzeyinde oluşmakla beraber, alt yüzeyde de oluşabilirler. Nekrotik lekeler noktalar halinde yaprakçık yüzeyine dağılarak görülürken, zamanla birleşerek yaprakçığın belirli bir kısmını veya tamamını kaplar. Ağaç hastalıktan dolayı yaz ayı ortalarında, kenarları nekrozlardan kıvrık, kavruk veya tamamen ölü yapraklarla kaplanarak erken yaprak dökümü başlar. Bazı epidemi yıllarında, sonbahar gelmeden, ağaç tümüyle yapraksız kalabilir. Hastalıklı meyvelerin perikarpları üzerinde de, hastalığın noktalar halinde veya birleşik nekrotik lekeleri ve üzerlerinde de kirli beyaz miselyum örtüsü üzerinde aservulusları oluşur. Hasta meyvelerin hastalık nekrozlarını taşıyan perikarpları kaldırıldığında, sert kabuklan (mezokarp ) üzerinde de koyu lekeler görülür ve böyle meyveler depolama sırasında çabucak Çürür.
İlk enfeksiyon belirtileri penetrasyondan 12-14 gün sonra yaprakçıklar üzerinde renk açılmaları şeklinde simptomları verir. Bu simptomlar yaprak, yaprakçık sapları, meyve, genç sürgünler üzerinde de iki haftalık inkubasyon süreleri sonrası görülmeye devam eder. Geç dönem soğukları ilkbaharda ilk çıkan yaprakları kavurduğu yıllarda, ilk simptomların görülüşü gecikir ve miktarları da az olur. Böyle yıllarda yaz boyunca oluşan sekonder enfeksiyon adetleri ile simptomların miktarı da düşük olur. Bazı yıllarda yine ilk belirtilerin miktarı az olduğu halde, Haziran ayında başlayan ve temmuz ile bazen Ağustos aylarına kayan yağışlı mevsimlerde, gece ve gündüz ısı farkları ile oluşan sabah saatleri çimlenmelerinde hastalık hızla yayılır ve belirtiler birden artar. Mücadelede bilhassa bu durum çok iyi dikkate alınmalıdır.
Hastalık bir yaprak hastalığı olarak dikkati çektiğinden, bitkinin asimilasyon yüzeyini azaltarak, gelecek yıllara ait, sürgün ve meyve oluşumunu olumsuz yönde etkiler ve verim düşüklüğüne neden olur. Hastalık, Yurdumuzda bölgesel birçok ceviz tipinde ve özellikle nispi nemin yüksek olduğu mahallerde, cevizin yetişme ortamı bulduğu her yer ve her yükseltide görülür. Alçak yerlerde, yüksek yerlere göre, dere boyu, yamaçlar ve vadi içlerinde, açık alanlara göre daha çok ortaya çıkar
Kültürel Önlemler :
Primer enfeksiyon kaynağı yere dökülmüş yapraklar sonbaharda toplanıp yakılmalı veya derince gömülmelidir. Üzerinde hastalığın lekeleri ve derince yaraları bulunan, önceki yıllara ait dallar da budanıp uzaklaştırılmalıdır.
İlaçlama Zamanı :
1. İlaçlama: Tomurcukların yeni patlamaya başladığı, yaprakların kedi kulağı olduğu dönemde,
2. İlaçlama: Yapraklardaki, yaprakçıkların yarı büyüklüğünü aldığı dönemde,
3. İlaçlama: Meyvelerin fındık büyüklüğünü aldığı dönemde,
4. ve diğer ilaçlamalar meteorolojik koşullar ve kullanılan fungisitin etki süresi dikkate alınarak yapılmalıdır.
İlaçlamalarda motorlu pülverizatörler kullanılmalıdır. 4.2.4. İlaçlama Tekniği
İlaçlamalar, ilacın ağacın her tarafını kaplayacak, ilaçlanmamış kısım kalmayacak şekilde yapılmalıdır. Çok yüksek ağaçlarda hastalığın daha yoğun olduğu alt dallar dikkate alınarak, püskürtmenin ulaşabildiği kadar yüksekliğe ilaç atılmaya çalışılmalıdır. Gerektiğinde ilaçlama tabancasına, 1.5 - 2 m? lik hafif ağaçtan bir çubuk bağlanarak ilaçlama yüksekliği artırılmalı, ayaklı merdivenlerden yararlanılmalıdır. Özellikle bakırlı ilaçların tekniğine uygun atılması, yağışlı havalarda ilaçlamadan kaçınılması, özellikle bakirli ilaçlara çok duyarlı ceviz yapraklarında fitotoksisitenin önlenmesi bakımından üzerinde özenle durulmalıdır.