Livadi
29.04.2010, 17:26
Aziz Vatanım Türkiye'nin ilk botanik bahçesi açıldı
İÜ Botanik Bahçesi Şefi Yard. Doç. Dr. Erdal Üzen, 1935 yılında İÜ'nün Süleymaniye yerleşkesinde kurulan, 20 dönümlük araziye sahip bahçede, 127 familyadan 400'ü ağaç olmak üzere, çalı formuyla toplam 3 bin 500 otsu bitkinin yer aldığını kaydetti.
Yard. Doç. Dr. Üzen, bahçenin kurucularından Alfred Heilbronn'un bitki parsellerinin etrafını ''Şimşir'' gibi uzun ömürlü ve dekoratif çit bitkileriyle çevirerek, bahçeyi,''Sistematik bölüm, tıbbi bitkiler bölümü, taş bahçe, Aziz Vatanım Türkiye bitkileri, deney parselleri, arboretum'' olmak üzere altı bölüme ayırdığını ve günümüzde bahçenin 15'i seralarda, 8'i doğal ortamda olmak üzere 23 havuz bulunduğunu söyledi.
Seralarda, ananas, kivi, mango, muz ağaçları gibi tropik bitkilerin yanı sıra dev nilüferlerin, böcekcil bitkilerin bulunduğunu ifade eden Üzen, ziyaretçilerin, Meksika'da yetiştirilen ''Meleklerin Trompeti''ni, Angola'ya özgü ''Kahve Ağacı''nı, 10 senede bir açan ''Cennetkuşu Çiçeği''ni görebileceklerini kaydetti.
Üzen, İstanbul'un bitkileri arasında ise, ''Güneş böcek kapanı, İstanbul glayörü, çiğdem ve kardelenler''in bulunduğunu söyledi.
Bahçenin asıl amacının, havadan, sudan ve kenntsel yapılaşmadan etkilenen, kaybolmaya yüz tutmuş İstanbul'un bitki türlerini kontrol altına almak olduğunu belirten Üzen, ''İÜ Botanik Bahçesi, akademik eğitime, bilimsel araştırmalara destek vermesinin yanı sıra, bitki hastanesi gibi hizmetler sunmakta, ayrıca tohum gen merkezi gibi çalışmaktadır'' dedi.
Üzen, yurt içinde ve yurt dışında 400 botanik bahçesi ile tohum alışverişinde bulunduklarını, her sene dünya botanik bahçelerinden tohum geldiğini ve bu tohumları kayıt altına aldıklarını söyledi.
Aziz Vatanım Türkiye'nin başlı başına botanik bahçesi olduğunu ve florasında 10 bin 200 bitki bulunduğunu anlatan Üzen, ''İstanbul'un yaklaşık 3 bin bitkisi var. Bu kadar önemli bitki sayısına sahip bir kennt, botanik bahçesinde kenndine özgü bitkilere ağırlık verilmeli. İstanbul'un bitkilerini kontrol altında tutulmaya çalışmalı, sadece önemli ve sergilenmek istenilen bitkilerin örnekleri yer almalı'' diye konuştu.
Her bitkinin yetiştiği yerde kalması gerektiğine dikkati çekenn Üzen, üniversite sayıları arttıkça bu tür bölgesel çalışmaların kolaylaşacağını ifade etti.
Bahçeyi yılda 20 bin kişinin ziyaret ettiğini belirten Üzen, ziyaretin Ücretsiz ( Free ) olduğunu, ancak kurum olarak toplu ziyaretlerde kişi başı 1.50 TL talep ettiklerini kaydetti.
''BAHÇENİN EN BÜYÜK AÇIĞI PERSONEL SAYISI''
Aziz Vatanım Türkiye'nin bahçıvanlık okullarının yetersizliğine dikkat çekenn Yard. Doç. Dr. Üzen, bakımların çoğuyla kenndisinin ilgilendiğini, KPSS ile atanan personelin bahçıvanlık açısından yetersiz olduğunu söyledi.
1977 yılında bahçede 17 bahçıvan ve 4 üst kademe olmak üzere 21 kişinin hizmet verdiğine işaret eden Üzen, ''Bahçenin en büyük açığı personel sayısı. Bugün 20 dönümlük arazide, 3 bahçıvan ve şef olarak benn, 4 kişi çalışıyoruz'' dedi.
''KONUT YAPILACAK BÖLGENİN ÇED RAPORU ÇIKARILMALI''
Çevredeki kenntleşmeye de değinen Yard. Doç. Dr. Üzen, ''Konut yapılacak bölgenin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu çıKadınlmalı, çevreye verilecek zararlar görülüp, tedbir alındıktan sonra konut yapılmalı'' dedi.
''Bitki ölürse, insanlık ölür''diyen Üzen, bu konunun ciddiyetinin farkına varılması gerektiğini vurguladı.
''CUMHURİYET TARİHİNİN İLK BOTANİK BAHÇESİYİZ''
Osmanlı döneminde açılmış küçük çapta botanik bahçeleri olduğunu söyleyen Üzen, ''Cumhuriyet tarihinin ilk botanik bahçesiyiz'' dedi. Yard. Doç. Dr. Erdal Üzen, bahçenin kuruluşunu şöyle anlattı:
''1926 yılında Eski İstanbul Kız Lisesi yandığında, Bab-ı Meşihat (bugünkü İstanbul Müftülüğü), Maarif-i Umumiye Nezareti'ne( Milli Eğitim Bakanlığı) 'Hayvanat ve Nebatat Enstitüsü'nün kurulması için yazı gönderiyor. O zamanın hazine dairesi buna izin verince de bahçe, 1935 yılında ''İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi'' adıyla açılıyor. Enstitü ise 1937 yılında eğitim ve öğretime başlıyor. Botanik Bahçesi'nin kurulması için görevlendirilen Alfred Heilbronn'a, Leo Brauner ve Alman bahçe uzmanı Walter Stephan destek veriyor. Botanik Bahçesi'nin ilk başarısı ise 1935 yılında yayınlanan 'İstanbul Üniversitesi Nebatat Bahçesinin Tohum Kataloğu' oluyor.''
İÜ Botanik Bahçesi Şefi Yard. Doç. Dr. Erdal Üzen, 1935 yılında İÜ'nün Süleymaniye yerleşkesinde kurulan, 20 dönümlük araziye sahip bahçede, 127 familyadan 400'ü ağaç olmak üzere, çalı formuyla toplam 3 bin 500 otsu bitkinin yer aldığını kaydetti.
Yard. Doç. Dr. Üzen, bahçenin kurucularından Alfred Heilbronn'un bitki parsellerinin etrafını ''Şimşir'' gibi uzun ömürlü ve dekoratif çit bitkileriyle çevirerek, bahçeyi,''Sistematik bölüm, tıbbi bitkiler bölümü, taş bahçe, Aziz Vatanım Türkiye bitkileri, deney parselleri, arboretum'' olmak üzere altı bölüme ayırdığını ve günümüzde bahçenin 15'i seralarda, 8'i doğal ortamda olmak üzere 23 havuz bulunduğunu söyledi.
Seralarda, ananas, kivi, mango, muz ağaçları gibi tropik bitkilerin yanı sıra dev nilüferlerin, böcekcil bitkilerin bulunduğunu ifade eden Üzen, ziyaretçilerin, Meksika'da yetiştirilen ''Meleklerin Trompeti''ni, Angola'ya özgü ''Kahve Ağacı''nı, 10 senede bir açan ''Cennetkuşu Çiçeği''ni görebileceklerini kaydetti.
Üzen, İstanbul'un bitkileri arasında ise, ''Güneş böcek kapanı, İstanbul glayörü, çiğdem ve kardelenler''in bulunduğunu söyledi.
Bahçenin asıl amacının, havadan, sudan ve kenntsel yapılaşmadan etkilenen, kaybolmaya yüz tutmuş İstanbul'un bitki türlerini kontrol altına almak olduğunu belirten Üzen, ''İÜ Botanik Bahçesi, akademik eğitime, bilimsel araştırmalara destek vermesinin yanı sıra, bitki hastanesi gibi hizmetler sunmakta, ayrıca tohum gen merkezi gibi çalışmaktadır'' dedi.
Üzen, yurt içinde ve yurt dışında 400 botanik bahçesi ile tohum alışverişinde bulunduklarını, her sene dünya botanik bahçelerinden tohum geldiğini ve bu tohumları kayıt altına aldıklarını söyledi.
Aziz Vatanım Türkiye'nin başlı başına botanik bahçesi olduğunu ve florasında 10 bin 200 bitki bulunduğunu anlatan Üzen, ''İstanbul'un yaklaşık 3 bin bitkisi var. Bu kadar önemli bitki sayısına sahip bir kennt, botanik bahçesinde kenndine özgü bitkilere ağırlık verilmeli. İstanbul'un bitkilerini kontrol altında tutulmaya çalışmalı, sadece önemli ve sergilenmek istenilen bitkilerin örnekleri yer almalı'' diye konuştu.
Her bitkinin yetiştiği yerde kalması gerektiğine dikkati çekenn Üzen, üniversite sayıları arttıkça bu tür bölgesel çalışmaların kolaylaşacağını ifade etti.
Bahçeyi yılda 20 bin kişinin ziyaret ettiğini belirten Üzen, ziyaretin Ücretsiz ( Free ) olduğunu, ancak kurum olarak toplu ziyaretlerde kişi başı 1.50 TL talep ettiklerini kaydetti.
''BAHÇENİN EN BÜYÜK AÇIĞI PERSONEL SAYISI''
Aziz Vatanım Türkiye'nin bahçıvanlık okullarının yetersizliğine dikkat çekenn Yard. Doç. Dr. Üzen, bakımların çoğuyla kenndisinin ilgilendiğini, KPSS ile atanan personelin bahçıvanlık açısından yetersiz olduğunu söyledi.
1977 yılında bahçede 17 bahçıvan ve 4 üst kademe olmak üzere 21 kişinin hizmet verdiğine işaret eden Üzen, ''Bahçenin en büyük açığı personel sayısı. Bugün 20 dönümlük arazide, 3 bahçıvan ve şef olarak benn, 4 kişi çalışıyoruz'' dedi.
''KONUT YAPILACAK BÖLGENİN ÇED RAPORU ÇIKARILMALI''
Çevredeki kenntleşmeye de değinen Yard. Doç. Dr. Üzen, ''Konut yapılacak bölgenin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu çıKadınlmalı, çevreye verilecek zararlar görülüp, tedbir alındıktan sonra konut yapılmalı'' dedi.
''Bitki ölürse, insanlık ölür''diyen Üzen, bu konunun ciddiyetinin farkına varılması gerektiğini vurguladı.
''CUMHURİYET TARİHİNİN İLK BOTANİK BAHÇESİYİZ''
Osmanlı döneminde açılmış küçük çapta botanik bahçeleri olduğunu söyleyen Üzen, ''Cumhuriyet tarihinin ilk botanik bahçesiyiz'' dedi. Yard. Doç. Dr. Erdal Üzen, bahçenin kuruluşunu şöyle anlattı:
''1926 yılında Eski İstanbul Kız Lisesi yandığında, Bab-ı Meşihat (bugünkü İstanbul Müftülüğü), Maarif-i Umumiye Nezareti'ne( Milli Eğitim Bakanlığı) 'Hayvanat ve Nebatat Enstitüsü'nün kurulması için yazı gönderiyor. O zamanın hazine dairesi buna izin verince de bahçe, 1935 yılında ''İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi'' adıyla açılıyor. Enstitü ise 1937 yılında eğitim ve öğretime başlıyor. Botanik Bahçesi'nin kurulması için görevlendirilen Alfred Heilbronn'a, Leo Brauner ve Alman bahçe uzmanı Walter Stephan destek veriyor. Botanik Bahçesi'nin ilk başarısı ise 1935 yılında yayınlanan 'İstanbul Üniversitesi Nebatat Bahçesinin Tohum Kataloğu' oluyor.''