Livadi
20.04.2010, 10:00
Türkiyede Tehlike Altındaki Ender Çiçekler
Pazar, 11 Nisan 2010
Türkiye’de insan tehdidi altında nesilleri tükenme tehlikesi altında bulunan nadir çiçeklerle ilgili olarak derleyebildiğim bilgileri sizlerle paylaşmak amacıyla bu yazıyı kaleme almış bulunmaktayım.
Ülkemiz dünyada bulunduğu ılıman iklim kuşağında çok zengin ve de ilginç bir floraya sahip bulunmaktadır.
Flora Zenginliğimiz bitki çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır. Bugüne kadar saptanan bitki türü sayımız yaklaşık olarak 10 bin civarındadır. Bizim ülkemizden 15 kat daha büyük alana sahip olan Avrupa kıtasının sahip olduğu bitki türü ise 13 bin civarındadır. Bizim sahip olduğumuz değer aşağı yukarı bu kıtaya yakın bulunmaktadır.
Flora ilginçliğimiz ise endemik türlerimizin zenginliğinden kaynaklanmaktadır. Şöyle ki Avrupa’nın endemik bitkiler açısından en zengin ülkesi olan Yunanistan’da bin, komşumuz İran’da ise 2 bin endemik bitki türü varken Ülkemizde bu rakam 3 500 gibi oldukça yüksek bulunmaktadır. İngiltere’de hemen hemen hiçbir endemik türü bitki yoktur. Akdeniz’e uzak olan diğer Avrupa ülkelerinin çoğunda ise bu sayı 20 ‘yi geçmemektedir. Yunanistan’da bu rakam 800, İspanya, İtalya’da ise 5 – 6 yüz civarındadır.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki sahip olduğumuz bu bitkilerin çoğu çok küçük bir alanda, zayıf topluluklar halinde, bazen de sadece birkaç fertle temsil edildiği için maalesef tehlike altında olmaktadırlar. Bunlardan bazılarının neslini sürdürmesi ancak üzerlerindeki insan baskısının kalkmasıyla mümkün olacaktır.
Ülkemizde insan tehdidi altında yok olmak üzere olan 152 çiçek türü saptanmış bulunmaktadır.Bunlar genellikle ya meyveleri, çiçekleri, yaprakları ,kökleri ya da toprak altındaki gövdelerinin , gıda veya ilaç hammaddesi hatta baharat olarak kullanılmak maksadıyla doğadan toplanmaları nedeniyle bitki türlerinin neslinin tükenmesine neden olunabilmektedir..
Ender Çiçekleri Tehdit Eden Faktörler
Ülkemizdeki ender çiçekleri tehdit eden insan faaliyetleri arasında tıp, gıda ve süs bitkisi amaçlı kullanım, tarla açma, yol, baraj, sanayi vs. yapılaşma, aşırı otlatma gibi faaliyetler yer almakla birlikte bir de bu bitkilerin dış ülkelere kaçırılması olayı yani bitki casusluğu olayı bulunmaktadır.
Kaçakçılar Kimler
Peki casuslar kimler ve ne için bitkilerimizi çalıyor? Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’na göre, bu işin birinci faili ilaç firmalarıdır. Saraçoğlu’nun çarpıcı değerlendirmeleri şöyle :”Türkiye’de bitki örtüsünde öyle özel bitkiler var ki, dünyanın hiçbir yerinde bu kalitede ve tedavi gücü bu özellikte olanının bulamazsınız. Örneğin aslanpençesi bitkisi, Meme kanserine, prostat kanserine, lenf bezi kanserine karşı mükemmel bir önleyici ve tedavi gücü de var. Avrupa’da bitkiler koruma altına alınmıştır. Bunları gelişigüzel toplayamazsınız. Cezası var. Türkiye’de ise maalesef bu konuda ne bir yasa var ne de bu bitkileri koruyacak bir makam. Bunlar çok ucuza toplatılıyor. Sonunda bize çok pahalı ilaç olarak geri dönüyor. Köylüler bunları kendileri topluyorlar. Aslanpençesi bitkisini artık bulamıyorsunuz Türkiye’de.”
İkinci faili ise güvenlik güçlerinin elindeki bir bilgiye göre, terör örgütü PKK, yurt dışına 15 milyon adet özellikle Doğu Anadolu’da yetişen ters laleleri kaçırıp Avrupa’da satarak kendisine maddi kaynak sağladığı yönündedir. İ.Ü.Fen Fakültesi Botanik Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Tuna Ekim’de bu bilgiyi doğruluyor. Ancak kesin olmadığına ilişkin de şerh düşüyor. Prof. Ekim,”Kesin değil PKK meselesi. Onu biz de duyduk. İllegal yollardan satıldığı yolunda bize de bilgiler geliyor. Tabii biz bilim adamı olarak onun peşine düşüp tespit edemeyiz” diyor. Ters lalelere “İmparator lalesi” de deniyor. Prof. Dr. Tuna Ekim ekliyor :”Çiçeklerin Şahıdır ters lale”.Ters lalenin ana vatanı (gen merkezi) Hakkari olarak bilinmektedir. Karlı dağların zirvesinde 1400 – 2500 rakımında karların içinden filizlenen Ters Laleler, sarı, kırmızı, turuncu renkleriyle kadife görünümlü dokusuyla kısa ömürlü ama dünyanın en nadide kır çiçeklerinden biridir. Ters Lale halk arasında Ağlayan Gelin , Ağlayan Lale olarak adlandırılmaktadır.Mart ve nisan aylarında çiçek açmakta ve sadece 2 ay gibi kısa bir süre yaşayabilen bu çok yıllık soğanlı çiçekler yörede Baharın müjdecisi olarak görülmektedir.Ayrıca Türk mimarisinin en büyük eserlerinden biri olan Selimiye Camisinde Ters Lale motifleri kullanılmıştır.Bu sayede Türk Mimarlık tarihinde de yerini almıştır.Ters Lalelerin resimleri başlıkta verilmiş bulunmaktadır.
Biz ne yapıyoruz
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’na göre Türkiye’de dünyada hiçbir yerde olmayan 3500 bitki için ne bir kayıt tutuluyor, ne istatistik var, ne de başka önlemler alınıyor. Yani Türkiye bitkilerinin kaçırılmasını seyrediyor. TUBİTAK bünyesinde “Ulusal Biyoçeşitlilik Veri Tabanı” oluşturulmuş durumda. Ancak kaçakçılığın önlenmesine ilişkin ortada somut bir çalışma yok.
Türkiye’de bitki türleri dendiğinde duayen kabul edilen Prof. Dr. Tuna Ekim ise bu konuda şöyle diyor : “Engellemek için 1983 ve 1988 yılında iki tane Bakanlar Kurulu kararnamesi çıkarıldı. Bunlara göre Türkiye’den bitki, hayvan, arkeolojik materyali toplamak belirli izinlere tabidir. Ancak izin aldıktan sonra bunu toplayabilirsiniz. Bilimsel amaçlı olsa bile. Ticari amaçlı yasak zaten. Türkiye’de çoğu kanunun işlemediği gibi bu kanun da böyle oldu. Gümrüklerde önlem alınması gerektiğini sanıyordum. İstanbul gümrüklerinde bir brifing de verdim bu konuda. Bütün gümrükçüleri topladılar. Son zamanlarda AB süreciyle ilgili kimse aranmıyor, dolayısıyla o da imkansız. Gümrükler kesin çözüm değil. Gizli olduğu için tespit imkansız. Çobana gidiyorsunuz, 10 milyon lira veriyorsunuz, bizim çoban hepsini topluyor size. Siz kendiniz kazıp toplamıyorsunuz. O şekilde toplandığını tespit ettik. Köylüye toplatıyorlar bunları. Bin sterlin civarında satılır.Türk lirasıyla çarpın adamı rahatlıkla geçindirir.Yalnız Türkiye’de olmaz bu.Bu şekilde geçimini sağlayan kişiler vardır.”
National Geographic Türkiye dergisi Mart 2010 sayısı ile dergi danışmanlarından Prof. Dr. Tuna Ekim yönetiminde hazırlanan “Türkiye’de İnsan Tehdidi Altındaki Nadir Çiçekler” haritasını armağan olarak vermektedir. Uzman ve araştırmacılardan oluşan 28 kişilik bir ekibin katkıda bulunduğu bu haritada tehlike altında bulunan 152 çiçek türü özellikleri, yayılışı ve tehdit durumları ayrıntıları ile açıklanmaktadır. Çok yarayışlı bir harita olup emeği geçenlere ve katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum.
ÖZET
Özellikle 1950’li yılardan sonra nüfusumuzun artması ile orantılı olarak artan sanayileşme faaliyetleri, enerji ihtiyacı için kurulan barajlar, tarla açma faaliyetleri, doğadan bilinçsiz ve aşırı toplamalar, otlatma, yol açma ya da genişletme gibi İNSAN faaliyetleri sonucu nadir ve dar yayılışlı endemik bitkiler başta olmak üzere pek çok bitki nesli tehdit altında bulunmaktadır.Ayrıca bitki casusluğu olarak dış ülkelere kaçırılmaları tehdidi bulunmaktadır.Bu ender bitkilerin nesillerini sürdürebilmeleri için korunmalarına şiddetle ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu durumu endişeyle izleyenler sadece botanikçiler değil, ziraatçılar, eczacılar ve ormancılar da tehlike altındaki bitkiler için kaygı duyuyorlar.
Özetle belirtmek gerekirse bu 152 çiçek türünün neslini sürdürebilmesi için üzerlerindeki insan baskısının kalkması zorunlu olmaktadır.Bu konuda ulusal çabalar ve uluslararası önlemler var.Örneğin uluslar arası doğal bitki ve hayvan ticaretini düzenleyen bir CİTES Sözleşmesi ve BERN Sözleşmesi bulunmaktadır.
Prof. Dr. Mustafa Ayyıldız
Pazar, 11 Nisan 2010
Türkiye’de insan tehdidi altında nesilleri tükenme tehlikesi altında bulunan nadir çiçeklerle ilgili olarak derleyebildiğim bilgileri sizlerle paylaşmak amacıyla bu yazıyı kaleme almış bulunmaktayım.
Ülkemiz dünyada bulunduğu ılıman iklim kuşağında çok zengin ve de ilginç bir floraya sahip bulunmaktadır.
Flora Zenginliğimiz bitki çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır. Bugüne kadar saptanan bitki türü sayımız yaklaşık olarak 10 bin civarındadır. Bizim ülkemizden 15 kat daha büyük alana sahip olan Avrupa kıtasının sahip olduğu bitki türü ise 13 bin civarındadır. Bizim sahip olduğumuz değer aşağı yukarı bu kıtaya yakın bulunmaktadır.
Flora ilginçliğimiz ise endemik türlerimizin zenginliğinden kaynaklanmaktadır. Şöyle ki Avrupa’nın endemik bitkiler açısından en zengin ülkesi olan Yunanistan’da bin, komşumuz İran’da ise 2 bin endemik bitki türü varken Ülkemizde bu rakam 3 500 gibi oldukça yüksek bulunmaktadır. İngiltere’de hemen hemen hiçbir endemik türü bitki yoktur. Akdeniz’e uzak olan diğer Avrupa ülkelerinin çoğunda ise bu sayı 20 ‘yi geçmemektedir. Yunanistan’da bu rakam 800, İspanya, İtalya’da ise 5 – 6 yüz civarındadır.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki sahip olduğumuz bu bitkilerin çoğu çok küçük bir alanda, zayıf topluluklar halinde, bazen de sadece birkaç fertle temsil edildiği için maalesef tehlike altında olmaktadırlar. Bunlardan bazılarının neslini sürdürmesi ancak üzerlerindeki insan baskısının kalkmasıyla mümkün olacaktır.
Ülkemizde insan tehdidi altında yok olmak üzere olan 152 çiçek türü saptanmış bulunmaktadır.Bunlar genellikle ya meyveleri, çiçekleri, yaprakları ,kökleri ya da toprak altındaki gövdelerinin , gıda veya ilaç hammaddesi hatta baharat olarak kullanılmak maksadıyla doğadan toplanmaları nedeniyle bitki türlerinin neslinin tükenmesine neden olunabilmektedir..
Ender Çiçekleri Tehdit Eden Faktörler
Ülkemizdeki ender çiçekleri tehdit eden insan faaliyetleri arasında tıp, gıda ve süs bitkisi amaçlı kullanım, tarla açma, yol, baraj, sanayi vs. yapılaşma, aşırı otlatma gibi faaliyetler yer almakla birlikte bir de bu bitkilerin dış ülkelere kaçırılması olayı yani bitki casusluğu olayı bulunmaktadır.
Kaçakçılar Kimler
Peki casuslar kimler ve ne için bitkilerimizi çalıyor? Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’na göre, bu işin birinci faili ilaç firmalarıdır. Saraçoğlu’nun çarpıcı değerlendirmeleri şöyle :”Türkiye’de bitki örtüsünde öyle özel bitkiler var ki, dünyanın hiçbir yerinde bu kalitede ve tedavi gücü bu özellikte olanının bulamazsınız. Örneğin aslanpençesi bitkisi, Meme kanserine, prostat kanserine, lenf bezi kanserine karşı mükemmel bir önleyici ve tedavi gücü de var. Avrupa’da bitkiler koruma altına alınmıştır. Bunları gelişigüzel toplayamazsınız. Cezası var. Türkiye’de ise maalesef bu konuda ne bir yasa var ne de bu bitkileri koruyacak bir makam. Bunlar çok ucuza toplatılıyor. Sonunda bize çok pahalı ilaç olarak geri dönüyor. Köylüler bunları kendileri topluyorlar. Aslanpençesi bitkisini artık bulamıyorsunuz Türkiye’de.”
İkinci faili ise güvenlik güçlerinin elindeki bir bilgiye göre, terör örgütü PKK, yurt dışına 15 milyon adet özellikle Doğu Anadolu’da yetişen ters laleleri kaçırıp Avrupa’da satarak kendisine maddi kaynak sağladığı yönündedir. İ.Ü.Fen Fakültesi Botanik Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Tuna Ekim’de bu bilgiyi doğruluyor. Ancak kesin olmadığına ilişkin de şerh düşüyor. Prof. Ekim,”Kesin değil PKK meselesi. Onu biz de duyduk. İllegal yollardan satıldığı yolunda bize de bilgiler geliyor. Tabii biz bilim adamı olarak onun peşine düşüp tespit edemeyiz” diyor. Ters lalelere “İmparator lalesi” de deniyor. Prof. Dr. Tuna Ekim ekliyor :”Çiçeklerin Şahıdır ters lale”.Ters lalenin ana vatanı (gen merkezi) Hakkari olarak bilinmektedir. Karlı dağların zirvesinde 1400 – 2500 rakımında karların içinden filizlenen Ters Laleler, sarı, kırmızı, turuncu renkleriyle kadife görünümlü dokusuyla kısa ömürlü ama dünyanın en nadide kır çiçeklerinden biridir. Ters Lale halk arasında Ağlayan Gelin , Ağlayan Lale olarak adlandırılmaktadır.Mart ve nisan aylarında çiçek açmakta ve sadece 2 ay gibi kısa bir süre yaşayabilen bu çok yıllık soğanlı çiçekler yörede Baharın müjdecisi olarak görülmektedir.Ayrıca Türk mimarisinin en büyük eserlerinden biri olan Selimiye Camisinde Ters Lale motifleri kullanılmıştır.Bu sayede Türk Mimarlık tarihinde de yerini almıştır.Ters Lalelerin resimleri başlıkta verilmiş bulunmaktadır.
Biz ne yapıyoruz
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’na göre Türkiye’de dünyada hiçbir yerde olmayan 3500 bitki için ne bir kayıt tutuluyor, ne istatistik var, ne de başka önlemler alınıyor. Yani Türkiye bitkilerinin kaçırılmasını seyrediyor. TUBİTAK bünyesinde “Ulusal Biyoçeşitlilik Veri Tabanı” oluşturulmuş durumda. Ancak kaçakçılığın önlenmesine ilişkin ortada somut bir çalışma yok.
Türkiye’de bitki türleri dendiğinde duayen kabul edilen Prof. Dr. Tuna Ekim ise bu konuda şöyle diyor : “Engellemek için 1983 ve 1988 yılında iki tane Bakanlar Kurulu kararnamesi çıkarıldı. Bunlara göre Türkiye’den bitki, hayvan, arkeolojik materyali toplamak belirli izinlere tabidir. Ancak izin aldıktan sonra bunu toplayabilirsiniz. Bilimsel amaçlı olsa bile. Ticari amaçlı yasak zaten. Türkiye’de çoğu kanunun işlemediği gibi bu kanun da böyle oldu. Gümrüklerde önlem alınması gerektiğini sanıyordum. İstanbul gümrüklerinde bir brifing de verdim bu konuda. Bütün gümrükçüleri topladılar. Son zamanlarda AB süreciyle ilgili kimse aranmıyor, dolayısıyla o da imkansız. Gümrükler kesin çözüm değil. Gizli olduğu için tespit imkansız. Çobana gidiyorsunuz, 10 milyon lira veriyorsunuz, bizim çoban hepsini topluyor size. Siz kendiniz kazıp toplamıyorsunuz. O şekilde toplandığını tespit ettik. Köylüye toplatıyorlar bunları. Bin sterlin civarında satılır.Türk lirasıyla çarpın adamı rahatlıkla geçindirir.Yalnız Türkiye’de olmaz bu.Bu şekilde geçimini sağlayan kişiler vardır.”
National Geographic Türkiye dergisi Mart 2010 sayısı ile dergi danışmanlarından Prof. Dr. Tuna Ekim yönetiminde hazırlanan “Türkiye’de İnsan Tehdidi Altındaki Nadir Çiçekler” haritasını armağan olarak vermektedir. Uzman ve araştırmacılardan oluşan 28 kişilik bir ekibin katkıda bulunduğu bu haritada tehlike altında bulunan 152 çiçek türü özellikleri, yayılışı ve tehdit durumları ayrıntıları ile açıklanmaktadır. Çok yarayışlı bir harita olup emeği geçenlere ve katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum.
ÖZET
Özellikle 1950’li yılardan sonra nüfusumuzun artması ile orantılı olarak artan sanayileşme faaliyetleri, enerji ihtiyacı için kurulan barajlar, tarla açma faaliyetleri, doğadan bilinçsiz ve aşırı toplamalar, otlatma, yol açma ya da genişletme gibi İNSAN faaliyetleri sonucu nadir ve dar yayılışlı endemik bitkiler başta olmak üzere pek çok bitki nesli tehdit altında bulunmaktadır.Ayrıca bitki casusluğu olarak dış ülkelere kaçırılmaları tehdidi bulunmaktadır.Bu ender bitkilerin nesillerini sürdürebilmeleri için korunmalarına şiddetle ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu durumu endişeyle izleyenler sadece botanikçiler değil, ziraatçılar, eczacılar ve ormancılar da tehlike altındaki bitkiler için kaygı duyuyorlar.
Özetle belirtmek gerekirse bu 152 çiçek türünün neslini sürdürebilmesi için üzerlerindeki insan baskısının kalkması zorunlu olmaktadır.Bu konuda ulusal çabalar ve uluslararası önlemler var.Örneğin uluslar arası doğal bitki ve hayvan ticaretini düzenleyen bir CİTES Sözleşmesi ve BERN Sözleşmesi bulunmaktadır.
Prof. Dr. Mustafa Ayyıldız