Livadi
14.04.2010, 09:21
Toprağın verimliliği ve bitki üretimi üzerinde önemli etkiye sahip olan toprak solucanları ekolojik tarımın en önemli unsurlarından biri. Beslenmeleri ve galeri açma faaliyetleri yoluyla toprağın dengesini olumlu yönde geliştirebilen, su infiltrasyonunu (su geçirgenliği) artırabilen, yüzeye uygulanan organik madde, kireç ve gübrelerin toprakla karışımını hızlandırabilen toprak solucanları, porositeyi (gözeneklilik) de artırabiliyor. Bunun yanı sıra bitki kök gelişimini desteklerken, kök hastalıklarının oranını da önemli ölçüde düşürüyorlar. Toprak solucanları bu faaliyetleriyle yıllık üretim miktarını ve özellikle tahıl üretiminde kaliteyi artırıcı bir etki yapıyor.
SOLUCANLARIN topraktaki azot çevriminde, erozyonun azaltılmasında da rolleri var. Araştırmalar, açtıkları galeriler nedeniyle eğimli çayırlarda yüzey suyu akışını yarı yarıya azalttıklarını, böylece suyun geçmesini önemli ölçüde engelleyerek erozyonu önlediklerini gösteriyor.
Birçok ülkede, arazilere toprak solucanları aşılanmasının, bitki üremesini belirgin şekilde artırdığı gözleniyor. Kuzey Tazmanya’da yapılan böyle bir çalışmada çayır üremesinin yüzde 75 oranında arttığı görülmüş. Gene Yeni Zelanda’da yapılan benzer bir çalışmada, bitki verimi başlangıçta yüzde 72 artmış. Yüzey organik maddelerinde saklı besinlerin serbest kalmasından sonra görülen bu hızlı büyüme artışı daha sonra yüzde 25 oranında sabitlenmiş. Bu oran Hollanda’da deniz seviyesinden aşağıda bulunan ve denizden setlerle ayrılarak kurutulmuş olan alanlarda yüzde 10, İrlanda’da iyileştirilen turbalık üzerindeki çimenli alanda iki yıl sonra yüzde 25, üç yıl sonra da yüzde 49 olmuş. Bunun yanında, yapılan çalışmalar, toprak solucanlarının, tahıl bitkilerinin gelişimini yüzde 39, tohum rekoltesini yüzde 35, tohumun azot içeriğini yüzde 12 oranında artırdığını gösteriyor.
Dünyada bugüne kadar 500’ün üzerinde toprak solucanı türü tespit edilmiş. Türkiye’de 65 kadar toprak solucanı türü yer alıyor. Bunlardan 22’si ise, dünya üzerinde sadece Anadolu’da yaşıyor.
Günde 60 toprak solucanı yiyebilen köstebekler de toprak solucanının doğal düşmanları arasında yer alıyor. Ayrıca porsuk, su samuru, kirpi gibi memeliler ve ardıçkuşu, baykuş, karatavuk, kızıl gerdan, karga, martı gibi kuşlar ve olta balıkçılığı ile avlanan balıklar için de lezzetli bir besin kaynağı. Toprak solucanı popülasyonlarına en büyük zararı veren etkenlerse ormanların tahrip olması, toprağın işlenmesi, böcek öldürücü ilaçların kullanımı, doğal yaşam ortamlarının bozulması. Özellikle, kirletici maddelerin, kuşlara ve diğer kara omurgalılarına taşınmasındaki potansiyel rolleri nedeniyle dikkat çeken toprak solucanlarının en iyi bilinen örneklerinden olan Lumbricus terrestris türü son yıllarda önemli bir kirlilik göstergesi olarak kabul ediliyor.
Toprak solucanları
Toprak solucanları, toprak içinde açtıkları galerilerde yaşıyor ve galerilerinin bulunduğu toprak katmanına göre Epijeik, Endojeik ve Anesik olmak üzere üç gruba ayrılıyorlar. "Epijeik" türler yüzeye yakın yaşıyor ve buradaki organik maddelerle besleniyor. Mineral toprak katmanında (üstten 20 cm.) yaşayan türlere ise "Endojeik" türler deniyor. Bu türler toprağa işlemiş organik madde ile besleniyor ve toprağın havalanmasında çok etkili olmuyorlar. "Anesik" türler ise derin galeri açan türler. Bunlar da gene yüzey organik maddeleriyle besleniyor. Genellikle büyük türler Anesik, küçük türler Endojeik ve Epijeik oluyor. Epijeik türler yaygın olarak, düşen yaprakların örtü oluşturduğu ormanlarda ve ağaçlık bölgelerde bulunuyor. Anesik ve Endojeik türler ise, ormanlık bölgelerden çok, tarımsal alanlarda ve çayırlarda daha yaygınlar.
Belirli bir alandaki yoğunlukları iklime, toprak yapısına ve bitki örtüsüne bağlı olarak değişiyor. İlkbahar ve sonbahar aylarında yüzeye yakın yaşadıkları için sıkça görülürken, soğuk ve kurak havalarda derinlere inerek diyapoz’a (uyku hali) giriyorlar. Bu dönemlerde derinlerde kendi etraflarına sarılarak bir yumak haline geliyorlar. Bu derinlik bazı türlerde birkaç metreye kadar ulaşabiliyor. Nemli, yüksek kil ve düşük silt içeren topraklarda daha yüksek yoğunluğa sahipken, asidik, kumlu ya da kurak topraklarda az bulunuyorlar.
İnsanların yoğun olduğu bölgelerde ve yoğun otlatma görülen meralarda toprağın ezilerek sıkıştırılması nedeniyle toprak solucanı yoğunluğu azalıyor. Tarım ve toprağın işlenmesi de toprak solucanı yoğunluğunu azaltıcı etki yapıyor.
SOLUCANLARIN topraktaki azot çevriminde, erozyonun azaltılmasında da rolleri var. Araştırmalar, açtıkları galeriler nedeniyle eğimli çayırlarda yüzey suyu akışını yarı yarıya azalttıklarını, böylece suyun geçmesini önemli ölçüde engelleyerek erozyonu önlediklerini gösteriyor.
Birçok ülkede, arazilere toprak solucanları aşılanmasının, bitki üremesini belirgin şekilde artırdığı gözleniyor. Kuzey Tazmanya’da yapılan böyle bir çalışmada çayır üremesinin yüzde 75 oranında arttığı görülmüş. Gene Yeni Zelanda’da yapılan benzer bir çalışmada, bitki verimi başlangıçta yüzde 72 artmış. Yüzey organik maddelerinde saklı besinlerin serbest kalmasından sonra görülen bu hızlı büyüme artışı daha sonra yüzde 25 oranında sabitlenmiş. Bu oran Hollanda’da deniz seviyesinden aşağıda bulunan ve denizden setlerle ayrılarak kurutulmuş olan alanlarda yüzde 10, İrlanda’da iyileştirilen turbalık üzerindeki çimenli alanda iki yıl sonra yüzde 25, üç yıl sonra da yüzde 49 olmuş. Bunun yanında, yapılan çalışmalar, toprak solucanlarının, tahıl bitkilerinin gelişimini yüzde 39, tohum rekoltesini yüzde 35, tohumun azot içeriğini yüzde 12 oranında artırdığını gösteriyor.
Dünyada bugüne kadar 500’ün üzerinde toprak solucanı türü tespit edilmiş. Türkiye’de 65 kadar toprak solucanı türü yer alıyor. Bunlardan 22’si ise, dünya üzerinde sadece Anadolu’da yaşıyor.
Günde 60 toprak solucanı yiyebilen köstebekler de toprak solucanının doğal düşmanları arasında yer alıyor. Ayrıca porsuk, su samuru, kirpi gibi memeliler ve ardıçkuşu, baykuş, karatavuk, kızıl gerdan, karga, martı gibi kuşlar ve olta balıkçılığı ile avlanan balıklar için de lezzetli bir besin kaynağı. Toprak solucanı popülasyonlarına en büyük zararı veren etkenlerse ormanların tahrip olması, toprağın işlenmesi, böcek öldürücü ilaçların kullanımı, doğal yaşam ortamlarının bozulması. Özellikle, kirletici maddelerin, kuşlara ve diğer kara omurgalılarına taşınmasındaki potansiyel rolleri nedeniyle dikkat çeken toprak solucanlarının en iyi bilinen örneklerinden olan Lumbricus terrestris türü son yıllarda önemli bir kirlilik göstergesi olarak kabul ediliyor.
Toprak solucanları
Toprak solucanları, toprak içinde açtıkları galerilerde yaşıyor ve galerilerinin bulunduğu toprak katmanına göre Epijeik, Endojeik ve Anesik olmak üzere üç gruba ayrılıyorlar. "Epijeik" türler yüzeye yakın yaşıyor ve buradaki organik maddelerle besleniyor. Mineral toprak katmanında (üstten 20 cm.) yaşayan türlere ise "Endojeik" türler deniyor. Bu türler toprağa işlemiş organik madde ile besleniyor ve toprağın havalanmasında çok etkili olmuyorlar. "Anesik" türler ise derin galeri açan türler. Bunlar da gene yüzey organik maddeleriyle besleniyor. Genellikle büyük türler Anesik, küçük türler Endojeik ve Epijeik oluyor. Epijeik türler yaygın olarak, düşen yaprakların örtü oluşturduğu ormanlarda ve ağaçlık bölgelerde bulunuyor. Anesik ve Endojeik türler ise, ormanlık bölgelerden çok, tarımsal alanlarda ve çayırlarda daha yaygınlar.
Belirli bir alandaki yoğunlukları iklime, toprak yapısına ve bitki örtüsüne bağlı olarak değişiyor. İlkbahar ve sonbahar aylarında yüzeye yakın yaşadıkları için sıkça görülürken, soğuk ve kurak havalarda derinlere inerek diyapoz’a (uyku hali) giriyorlar. Bu dönemlerde derinlerde kendi etraflarına sarılarak bir yumak haline geliyorlar. Bu derinlik bazı türlerde birkaç metreye kadar ulaşabiliyor. Nemli, yüksek kil ve düşük silt içeren topraklarda daha yüksek yoğunluğa sahipken, asidik, kumlu ya da kurak topraklarda az bulunuyorlar.
İnsanların yoğun olduğu bölgelerde ve yoğun otlatma görülen meralarda toprağın ezilerek sıkıştırılması nedeniyle toprak solucanı yoğunluğu azalıyor. Tarım ve toprağın işlenmesi de toprak solucanı yoğunluğunu azaltıcı etki yapıyor.