Mr.Muhendis
16.02.2010, 09:20
Yembitkilerinin Tanımı
Otobur hayvanların yaşayabilmeleri ve kendilerinden beklenen ürünleri verebilmeleri için, gereksinim duydukları unsurları bünyelerinde taşıyan ve belirli ölçülerde yedirildiklerinde hem hayvan sağlığına, hem de hayvansal ürünlere zarar vermeyen, gerek kültürü yapılan, gerekse doğada kendiliğinden yetişen bitkilere "yembitkileri" adı verilmektedir.
Yembitkilerinin tarım sistemi içerisinde ve hayvan beslemedeki önemleri, aşağıdaki özelliklerinden kaynaklanmaktadır.
Yem Bitkileri Kültürünün Tarihçesi Ve Ülkemizdeki Yeri
Yem bitkileri yetiştiriciliğine insanların göçebelikten yerleşik hayata geçtikleri dönemden itibaren başlanmıştır. Yem bitkileri yetiştiriciliği ile ilgili ilk kayıtlara Çin’de rastlanmıştır. M.Ö. 2800 yıllarında Çinlilerin koca baklayı tane yem amacıyla yetiştirdikleri bilinmektedir. Yaygın olarak kültüre alınan en eski yem bitkilerinden biri de yoncadır. Yoncanın M.Ö. 1350 yıllarında Anadolu’da Hititler tarafından yetiştirildiği ve hayvanlara kış mevsiminde kuru ot olarak yedirildiği Hitit kitabelerinde bildirilmektedir.
Yem bitkilerinin tarımsal açıdan öneminin bilinmesine karşın düzenli ve bilinçli bir şekilde tarımın yapılması ancak 17. Yüzyıldan sonra Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde başlanmıştır. Ülkemizde ise bu alandaki çalışmalara ancak içinde bulunduğumuz yüzyılda başlanmıştır.
Evcil hayvanların kuru ve yeşil ot, silo yemi, tane ve yumru yem ihtiyacını karşılamak üzere tarla topraklarında yetiştirilen bitkiler olarak tanımlayabileceğimiz yem bitkileri ülkemiz için oldukça önemlidir. 1989 istatistiklerine göre 27,8 milyon hektar olan ekim alanımızın yaklaşık 600.000 hektarında yem bitkileri tarımı yapılmaktadır. Bunun yaklaşık olarak %2,15’lik bir orana tekabül ettiği görülmektedir. Oysa zirai yönden ileri gitmiş ülkelerde bu oran %25-60 arasında değişmektedir. Örneğin Avustralya’da aynı oran %53,6, A.B.D.’de %38,8, İngiltere’de %38,4 ve Batı Almanya’da %30,2 civarındadır.
Bugün için yurdumuzda yaygın olarak “geleneksel dörtlü” adı verilen yonca, korunga, fiğ ve burçağın tarımı yapılmaktadır. Bu yem bitkileri içerisinde en geniş ekimin hızla azaldığı göze çarpmaktadır. 1989 istatistiklerine göre yurdumuzda halen 257000 ha fiğ, 184000 ha yonca, 92.000 ha korunga ve 12.000 ha burçak ekilmektedir.
Ülkemizde önceki özellikle hayvansal ürünlerin pazarlanmaması ve ucuz olmaları, mevcut yerli ırkların verimsiz olması, çiftçinin yem bitkilerini yeterince tanımaması nedeniyle önemini tam olarak idrak edememesi ve diğer bazı nedenler yem bitkileri tarımının gelişmesini önlemiştir. Ancak son yıllarda hayvansal ürünlerin iyi fiyatla Pazar bulması, kültür ırklarının hızla artışı ve yurt çapında hayvansal ürünleri işleyen işletmelerin çoğalması nedeniyle yem bitkileri tarımı da gelişmeye başlamıştır.
1. Hayvan Besleme Yönünden Önemleri
2. Yembitkileri günümüzün en ucuz yem üretim kaynağıdırlar. Yüksek verimli yonca, çayır üçgülü gibi bazı bitkilerden uygun koşullarda 2 ton/da kuru ot verimi alınabilirken, bazı mısır ve sorgum çeşitlerinden elde edilen verim 5 ton/da' a kadar çıkabilmektedir.
3. Yembitkileri, çiftlik hayvanlarının mide mikrofloraları için gerekli olan besin maddelerini, yeterli ve dengeli bir oranda içermektedirler. Hayvanların sindirim sistemlerinin daha düzenli çalışmasına yardımcı olan ve özellikle selüloz gibi maddelerin kolay sindirilmesini sağlayan mikroorganizmalar için, gerekli besin maddelerini bünyelerinde bulundurmaktadırlar.
4. Besicilikte en ucuz ve dengeli mineral ve vitamin kaynağını yembitkileri oluşturmaktadır.
5. Yembitkileri ile yeterli ve dengeli beslenen hayvanların üreme güçleri artmaktadır.
6. Yembitkileri ile beslenen hayvanlardan daha yüksek ve nitelikli hayvansal ürünler sağlanmaktadır. Günümüzde köy tavuğu ve yumurtasının, ya da merada otlayan hayvanların et ve sütünün tercih ediliyor olması, yembitkilerinin besicilikteki bu üstün özelliklerinden kaynaklanmaktadır.
Tarım Sistemi İçindeki Önemleri
1. Özellikle baklagil yembitkileri derinlere inen kökleri ile buralarda bulunan besin maddelerinden yararlanabildikleri gibi, bu maddeleri toprağın üst katmanlarına taşırlar.
2. Kuvvetli kök sistemleri ile toprağı gevşeterek, toprağın drenajını, havalanmasını ve fiziksel özelliklerini iyileştirirler.
3. Kuvvetli kök ve gövde yapıları ile toprağı erozyona karşı koruyarak, toprak ve su kaybını önlerler.
4. Bol miktarda kök artığı bıraktıklarından, toprağı organik madde yönünden zenginleştirirler.
5. Gür ve sık yapıda olan toprak üstü akşamlan ile gölge tavı oluşturarak, topraktaki mikroorganizma etkinliğini artırırlar.
6. Baklagil yembitkileri, köklerinde ortak yaşayan Rhizobium bakterileri yardımıyla, atmosfer havasında bulunan azotu bitkilerin yararlanabileceği forma dönüştürüp toprağa bağladıklarından, toprağın kimyasal özelliklerinin iyileşmesini sağlarlar.
7. Bazı yembitkilerinin yetişme süreleri kısadır. Ekim nöbeti sistemleri içerisinde ana ürünlerin araziyi boş bıraktıkları devrelerde, yetişme süreleri kısa olan fiğ türleri, yem bezelyesi, mürdümük gibi yembitkileri yalnız veya yulaf, arpa, triticale gibi tahıllarla karışık ekilerek, hem önemli miktarda kaliteli kaba yem üretimi sağlanır, hem de arazi daha verimli kullanılmış olur.
8. Yembitkileri tarıma yeni açılacak alanlarda, kuru tarımdan sulu tarıma geçilecek yerlerde ve herhangi bir nedenle üst toprak tabakası alınmış tarım arazilerinde öncü bitki olarak önem taşırlar. Bu tip alanlarda belirli bir süre uygun yembitkileri yetiştirilerek, toprağın diğer kültür bitkilerinin yetişmesi için uygun duruma gelmesi sağlanır.
9. Bazı yembitkileri yeşil kuşak oluşturulmasında, park, bahçe, karayolu şevleri, göl, gölet, baraj çevreleri, futbol sahaları ve hava alanlarının yeşillendirilmesinde kullanılır.
10. Bazı yembitkileri parfüm ve pastırma endüstrisinde, pelet ve hidrate yem yapımında kullanılır.
11. Başta korunga, taş yoncaları ve ak üçgül olmak üzere, baklagil yembitkilerinin çiçekleri çok zengin balozu (nektar) ve polen taşıdıklarından, arıcılıkta kaliteli bal üretimi açısından çok önemlidirler.
Otobur hayvanların yaşayabilmeleri ve kendilerinden beklenen ürünleri verebilmeleri için, gereksinim duydukları unsurları bünyelerinde taşıyan ve belirli ölçülerde yedirildiklerinde hem hayvan sağlığına, hem de hayvansal ürünlere zarar vermeyen, gerek kültürü yapılan, gerekse doğada kendiliğinden yetişen bitkilere "yembitkileri" adı verilmektedir.
Yembitkilerinin tarım sistemi içerisinde ve hayvan beslemedeki önemleri, aşağıdaki özelliklerinden kaynaklanmaktadır.
Yem Bitkileri Kültürünün Tarihçesi Ve Ülkemizdeki Yeri
Yem bitkileri yetiştiriciliğine insanların göçebelikten yerleşik hayata geçtikleri dönemden itibaren başlanmıştır. Yem bitkileri yetiştiriciliği ile ilgili ilk kayıtlara Çin’de rastlanmıştır. M.Ö. 2800 yıllarında Çinlilerin koca baklayı tane yem amacıyla yetiştirdikleri bilinmektedir. Yaygın olarak kültüre alınan en eski yem bitkilerinden biri de yoncadır. Yoncanın M.Ö. 1350 yıllarında Anadolu’da Hititler tarafından yetiştirildiği ve hayvanlara kış mevsiminde kuru ot olarak yedirildiği Hitit kitabelerinde bildirilmektedir.
Yem bitkilerinin tarımsal açıdan öneminin bilinmesine karşın düzenli ve bilinçli bir şekilde tarımın yapılması ancak 17. Yüzyıldan sonra Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde başlanmıştır. Ülkemizde ise bu alandaki çalışmalara ancak içinde bulunduğumuz yüzyılda başlanmıştır.
Evcil hayvanların kuru ve yeşil ot, silo yemi, tane ve yumru yem ihtiyacını karşılamak üzere tarla topraklarında yetiştirilen bitkiler olarak tanımlayabileceğimiz yem bitkileri ülkemiz için oldukça önemlidir. 1989 istatistiklerine göre 27,8 milyon hektar olan ekim alanımızın yaklaşık 600.000 hektarında yem bitkileri tarımı yapılmaktadır. Bunun yaklaşık olarak %2,15’lik bir orana tekabül ettiği görülmektedir. Oysa zirai yönden ileri gitmiş ülkelerde bu oran %25-60 arasında değişmektedir. Örneğin Avustralya’da aynı oran %53,6, A.B.D.’de %38,8, İngiltere’de %38,4 ve Batı Almanya’da %30,2 civarındadır.
Bugün için yurdumuzda yaygın olarak “geleneksel dörtlü” adı verilen yonca, korunga, fiğ ve burçağın tarımı yapılmaktadır. Bu yem bitkileri içerisinde en geniş ekimin hızla azaldığı göze çarpmaktadır. 1989 istatistiklerine göre yurdumuzda halen 257000 ha fiğ, 184000 ha yonca, 92.000 ha korunga ve 12.000 ha burçak ekilmektedir.
Ülkemizde önceki özellikle hayvansal ürünlerin pazarlanmaması ve ucuz olmaları, mevcut yerli ırkların verimsiz olması, çiftçinin yem bitkilerini yeterince tanımaması nedeniyle önemini tam olarak idrak edememesi ve diğer bazı nedenler yem bitkileri tarımının gelişmesini önlemiştir. Ancak son yıllarda hayvansal ürünlerin iyi fiyatla Pazar bulması, kültür ırklarının hızla artışı ve yurt çapında hayvansal ürünleri işleyen işletmelerin çoğalması nedeniyle yem bitkileri tarımı da gelişmeye başlamıştır.
1. Hayvan Besleme Yönünden Önemleri
2. Yembitkileri günümüzün en ucuz yem üretim kaynağıdırlar. Yüksek verimli yonca, çayır üçgülü gibi bazı bitkilerden uygun koşullarda 2 ton/da kuru ot verimi alınabilirken, bazı mısır ve sorgum çeşitlerinden elde edilen verim 5 ton/da' a kadar çıkabilmektedir.
3. Yembitkileri, çiftlik hayvanlarının mide mikrofloraları için gerekli olan besin maddelerini, yeterli ve dengeli bir oranda içermektedirler. Hayvanların sindirim sistemlerinin daha düzenli çalışmasına yardımcı olan ve özellikle selüloz gibi maddelerin kolay sindirilmesini sağlayan mikroorganizmalar için, gerekli besin maddelerini bünyelerinde bulundurmaktadırlar.
4. Besicilikte en ucuz ve dengeli mineral ve vitamin kaynağını yembitkileri oluşturmaktadır.
5. Yembitkileri ile yeterli ve dengeli beslenen hayvanların üreme güçleri artmaktadır.
6. Yembitkileri ile beslenen hayvanlardan daha yüksek ve nitelikli hayvansal ürünler sağlanmaktadır. Günümüzde köy tavuğu ve yumurtasının, ya da merada otlayan hayvanların et ve sütünün tercih ediliyor olması, yembitkilerinin besicilikteki bu üstün özelliklerinden kaynaklanmaktadır.
Tarım Sistemi İçindeki Önemleri
1. Özellikle baklagil yembitkileri derinlere inen kökleri ile buralarda bulunan besin maddelerinden yararlanabildikleri gibi, bu maddeleri toprağın üst katmanlarına taşırlar.
2. Kuvvetli kök sistemleri ile toprağı gevşeterek, toprağın drenajını, havalanmasını ve fiziksel özelliklerini iyileştirirler.
3. Kuvvetli kök ve gövde yapıları ile toprağı erozyona karşı koruyarak, toprak ve su kaybını önlerler.
4. Bol miktarda kök artığı bıraktıklarından, toprağı organik madde yönünden zenginleştirirler.
5. Gür ve sık yapıda olan toprak üstü akşamlan ile gölge tavı oluşturarak, topraktaki mikroorganizma etkinliğini artırırlar.
6. Baklagil yembitkileri, köklerinde ortak yaşayan Rhizobium bakterileri yardımıyla, atmosfer havasında bulunan azotu bitkilerin yararlanabileceği forma dönüştürüp toprağa bağladıklarından, toprağın kimyasal özelliklerinin iyileşmesini sağlarlar.
7. Bazı yembitkilerinin yetişme süreleri kısadır. Ekim nöbeti sistemleri içerisinde ana ürünlerin araziyi boş bıraktıkları devrelerde, yetişme süreleri kısa olan fiğ türleri, yem bezelyesi, mürdümük gibi yembitkileri yalnız veya yulaf, arpa, triticale gibi tahıllarla karışık ekilerek, hem önemli miktarda kaliteli kaba yem üretimi sağlanır, hem de arazi daha verimli kullanılmış olur.
8. Yembitkileri tarıma yeni açılacak alanlarda, kuru tarımdan sulu tarıma geçilecek yerlerde ve herhangi bir nedenle üst toprak tabakası alınmış tarım arazilerinde öncü bitki olarak önem taşırlar. Bu tip alanlarda belirli bir süre uygun yembitkileri yetiştirilerek, toprağın diğer kültür bitkilerinin yetişmesi için uygun duruma gelmesi sağlanır.
9. Bazı yembitkileri yeşil kuşak oluşturulmasında, park, bahçe, karayolu şevleri, göl, gölet, baraj çevreleri, futbol sahaları ve hava alanlarının yeşillendirilmesinde kullanılır.
10. Bazı yembitkileri parfüm ve pastırma endüstrisinde, pelet ve hidrate yem yapımında kullanılır.
11. Başta korunga, taş yoncaları ve ak üçgül olmak üzere, baklagil yembitkilerinin çiçekleri çok zengin balozu (nektar) ve polen taşıdıklarından, arıcılıkta kaliteli bal üretimi açısından çok önemlidirler.