Mr.Muhendis
13.05.2009, 10:43
1-) AKTİNOMYCİN’LER:
Actinomycin grubunun ilk temsilcisi 1940’ta Walksman ve Woodruff adlı adlı araştırmacılar tarafından Streptomyces antibioticus’tan izole edilmiş vekristalize hale getirilmiştir. Bu madde farklı mikroorganizmalara karşı mükemmel etkin bulunmuştur. Ancak deney hayvanları üzerinde yüksek toksisiteye sahiptir. Daha sonraları farklı aktinomiset kültürlerinden farklı preparasyonlar izole edilmiş, Actinomycin B, C, D olarak tanımlanmıştır. Bugün itibariyle 50’den fazla aktinomiset mevcuttur. Ancak hiçbirinin tıbbi kökenli amaçla kullanımı yoktur. Genellikle bilimsel araştırma metaryeli olarak kullanılmaktadırlar. DNA ve RNA’nın etki mekanizmasını ortaya çıkarmak için ve RNA sentezinde genetik metaryalin oluşumunu bloke etmede kullanılmaktadırlar.
2-) STREPTOTHRİCİNLER:
Aynı araştırmacılar tarafından Streptomyces lavandulae (1942) kültüründen izole edilmiş ve en temel antibiyotiklerden biridir. Suda çözünmesi ve ısıya dayanıklı olması nedeniyle iyi bir antibiyotik oluşunun yanında gram pozitif ve gram negatif bakterilere ve fungusların çoğunluğuna karşı aktiftir. Actinomycinlerden daha az toksiktir. Fakat penisilinlerden oldukça yüksek toksiktir. Buda klinikte kullanımı sınırlandırmıştır.
3-) STREPTOMYCİNLER:
Streptothricin gibi kimyasal ve biyolojik özelliklere sahip daha az toksik olup aktivite seviyesi en yüksektir. Topraktan 1943’te bir piliçin tükürüğünden iki kültür izole edilmiştir. Bu izolatların 1916’da Actinomyces griseus olarak tanımlanan bir aktinomycet grubuna dahil olduğu saptanmıştır. Ancak bu organizmanın ismi 1943’te değiştirilerek Streptomyces griseus olarak literatüre geçmiştir. Streptomycinin fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin streptothrisine benzer olduğu saptanmıştır. Bu maddenin izolasyonu ile özellikle tüberküloz tedavisi başta olmak üzere bitki, hayvan ve insanda da görülen hastalıkların tedavisinde bir devrim yaratmıştır. Streptomycin gram (+), gram (-), asitfest ve spiroketal gruplara ait patojenik ve nonpatojenik çok sayıda bakteriye karşı etkindir. Yine bu antibiyotik Phycomycetes (=Mastigomycota) sınıfına ait bitki hastalığı oluşturan bazı funguslara karşı aktifdir. Ancak streptomycin anaerobik bakteriler, protozoa, viruslar ve bazı bazı funguslara karşı aktif değildir.
Tuberkulozun etkeni olan Mycobacterium tuberculosis’e karşı streptomycin’in bakteriostatik ve bakteriosidal etkisinin özel bir öneme sahip olduğu saptanmıştır.
4-) NEOMYCİN:
1949’ta ilk defa Streptomyces fradice kültüründen izole edilmiştir. Streptomycinlere çok benzerdir. Ancak tek farkları “quanide” grubu taşımalarıdır. Daha sonraları neomycinlere yakın birçok madde bulunmuştur. Özelliklede Kanamisin ve Paramomycin izole edilmiştir. Bu antibiyotikler straptomycine dirençli olan bakterilere karşı aktiftirler.
5-) CHLORAMPHENİCAL:
1947’de Ehrlich tarafından Streptomyces venezualae’den izole edilmiştir. Bu antibiyotik gram (+) ve gram (-), bilinen hücre içi bakteri ve parazitlere karşı (Riketsiya ve Klamidya) aktif olup geniş çapta kullanılmaktadır.
6-) TETRASİKLİNLER:
Bugün itibariyle birçok formu mevcuttur. Chlortetrasiklin, 1948’te Streptomyces aurefaciens kültüründen izole edilmiştir. Oxcytetrasiklin, 1957de Streptomyces rimosus kültüründen izole edilmiştir. Tetrasiklinin asıl kendisi Streptomyces aurefaciens’in klorürce düşük ortamda doğrudan fermantasyonu veya Chloratetrasiklinlerin kimyasal modifikasyonları ile elde edilir. Tetrasiklinlerin biyolojik aktivite sınırları Chloromphenicale yakındır. Gram (+) ve gram (-), Riketsiyalara, Psittacasis hastalığı etmenlerine karşı aktiftir. Bu grubun en çok kullanılan ve klinikte başarı gösteren üç antibiyotiği; tetrasiklin, chlortetrasiklin ve oxcytetrasiklinlerdir.
7-) MACROLİDLER:
Eritromisin adıyla anılan ilk macrolid adlı antibiyotik Streptomyces erythreus kültüründen izole edilmiştir. Bu bazik bir bileşik olup suda, alkolde ve diğer organik bileşiklerde çözünür. Bu bileşik gram (+) bileşikler ve bazı önemli gram (-), birkaç tanede gram (+) bakteriye karşı aktiftir. Özellikle Riketsiya ve bazı protozoonlara karşı oldukça etkindir. Daha sonraları eritromisin benzeri birçok bileşik izole edilmiştir. Fakat bunların toksikoluşu nedeniyle klinik uygulamaları yoktur. Örnek; Methymycin, Oleomycine, Magnomycine’ler eritromisin benzeri bileşiklerdir.
8-) NOVABİOCİNLER:
Streptomyces niveus ve Streptomyces spheroidas kültürlerinden izole edilmiştir. Bu bileşik birbirinden ayrı yürütülen değişik araştırmalarda aynı zaman diliminde izole edilmiş ve farklı adlar altında tanımlanmıştır. Vulcomycin, Streptonivicin, Cardalmycin gibi… Bu bileşikler Streptococcus aureus ve diğer gram (+) ve gram (-) bakterilere karşı oldukça aktiftir.
9-) POLYENLER:
Aktinomisetler tarafından üretilen antibiyotikler funguslar üzerinde yüksek aktiviteye sahiptirler. Nystatin, Candicidin, Candidin, Amphothrcin B, Hamycin, Trichomycin gibi antibiyotikler Poly’enlere örnek verilebilirler. Genel özellikleri:
· Bakterilere bir etki yapmadan mayalar dahil çok genişfungal grubun gelişmesini inhibe eder.
· Hayvanlara enjekte edildiklerinde yüksek bir toksisiteye sahip oldukları halde oral yoldan verilince daha az toksiktirler. ( Mide asitleri tarafından parçalanırlar)
· Suda düşük çözünürlük gösterdikleri halde alkollerin sudaki düşük konsantrasyonları ile oluşturdukaları çözeltide ve sulandırılmış pridinde daha çok çözünürler.
· Çok yüksek fungusidal aktiviteye sahiptirler.Ancak Candida albicans gibi fırsatçı patojenler bu antibiyotiklere karşı bir direnç gösterme kapasitesine sahiptirler. Bu poly’enler den birkaçı özellikle Nystatin fungal enfeksiyonların özellikle maya benzeri fungusların oluşturduğu Maniliasis hastalığına akrşı klinmikte geniş çapta kullanım göstermektedir.
10-) VANCOMYCİNLER:
Streptomyces orientalis tarafından üretilmektedir. Bu antibiyotik diğer antibiyotiklere dirençli staphilococ veya streptococcal enfeksiyonlara karşı kullanılmaktadır.Ancak aşırı kullanımı renal yetmezliğe ve karaciğer yetmezliğine sebep olduğundan uzun zamandır bilimsel deneylerde kullanılmaktadır.
11-) CYCLOHEXİMİDELER:
Yapılarında diğerlerinden farklı olarak “glutorilamid” bileşiği içerirler. Bu antibiyotikler Straptomyces genusunun farklı strainleri tarafından üretilirler. Funguslara, Trichomonas vaginalis ve tümörlere etkilidirler. Antifungal amdde olan (Actidiane) çok uzun süredir kullanılan bir cycloheximidedir. Bu bileşik Phycomycetes, Ascomycetes, Bacidiomycetes ve Fungi imperfectineye giren çeşitli fungal bitki patojenleri üzerine etkilidr. Özellikle Saccharomyces üzerinde etkili olup Hansenia ve Torula üzerine daha az etkiye sahiptir. Bu bileşik Protista da Euglena grcilis, Eneamoeba coli ve Enteamoeba hystolitica üzerine oldukça etkili, alglerden Chlorophyceae, Xanthophyceae, Bacilloriophyceae üzerine ise düşük etkili durumdadır.Cycloheximidelerin gram (+), gram (-) ve asitfest bakterilere etkisi yoktur.
12-) D-CYCLOSERİNE:
Farklı Streptomyces türleri tarafından üretilmektedirler.Esas itibariyle Phycobacterium üzerine etkilidirler. Staphilococcus aureus üzerine hücre çeperi sentezini inhibe ederek etkisini gösterirler. D- cycloserine, diğer droglarla kombine edilerek uygulandığında özellikle tuberkuloz tedavisinde kullanılır. Son zamanlarda Mycobacterium leprae’nin etmen olduğu cüzam hastalığının tedavisinde oldukça kullanımı avrdır.
13-) VİOMYCİN
Bu antibiyotik Streptomyces floridae, Streptomyces colifarnicus, Streptomyces puniceus olarak tanımlanan kültürlerden izole edilmiştir. Viomycin geniş çapta asitfest organizmalara etkilidir.Ancak gram (-) ve gram (+) bakterielere karşı etki gösterir.
Actinomycin grubunun ilk temsilcisi 1940’ta Walksman ve Woodruff adlı adlı araştırmacılar tarafından Streptomyces antibioticus’tan izole edilmiş vekristalize hale getirilmiştir. Bu madde farklı mikroorganizmalara karşı mükemmel etkin bulunmuştur. Ancak deney hayvanları üzerinde yüksek toksisiteye sahiptir. Daha sonraları farklı aktinomiset kültürlerinden farklı preparasyonlar izole edilmiş, Actinomycin B, C, D olarak tanımlanmıştır. Bugün itibariyle 50’den fazla aktinomiset mevcuttur. Ancak hiçbirinin tıbbi kökenli amaçla kullanımı yoktur. Genellikle bilimsel araştırma metaryeli olarak kullanılmaktadırlar. DNA ve RNA’nın etki mekanizmasını ortaya çıkarmak için ve RNA sentezinde genetik metaryalin oluşumunu bloke etmede kullanılmaktadırlar.
2-) STREPTOTHRİCİNLER:
Aynı araştırmacılar tarafından Streptomyces lavandulae (1942) kültüründen izole edilmiş ve en temel antibiyotiklerden biridir. Suda çözünmesi ve ısıya dayanıklı olması nedeniyle iyi bir antibiyotik oluşunun yanında gram pozitif ve gram negatif bakterilere ve fungusların çoğunluğuna karşı aktiftir. Actinomycinlerden daha az toksiktir. Fakat penisilinlerden oldukça yüksek toksiktir. Buda klinikte kullanımı sınırlandırmıştır.
3-) STREPTOMYCİNLER:
Streptothricin gibi kimyasal ve biyolojik özelliklere sahip daha az toksik olup aktivite seviyesi en yüksektir. Topraktan 1943’te bir piliçin tükürüğünden iki kültür izole edilmiştir. Bu izolatların 1916’da Actinomyces griseus olarak tanımlanan bir aktinomycet grubuna dahil olduğu saptanmıştır. Ancak bu organizmanın ismi 1943’te değiştirilerek Streptomyces griseus olarak literatüre geçmiştir. Streptomycinin fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin streptothrisine benzer olduğu saptanmıştır. Bu maddenin izolasyonu ile özellikle tüberküloz tedavisi başta olmak üzere bitki, hayvan ve insanda da görülen hastalıkların tedavisinde bir devrim yaratmıştır. Streptomycin gram (+), gram (-), asitfest ve spiroketal gruplara ait patojenik ve nonpatojenik çok sayıda bakteriye karşı etkindir. Yine bu antibiyotik Phycomycetes (=Mastigomycota) sınıfına ait bitki hastalığı oluşturan bazı funguslara karşı aktifdir. Ancak streptomycin anaerobik bakteriler, protozoa, viruslar ve bazı bazı funguslara karşı aktif değildir.
Tuberkulozun etkeni olan Mycobacterium tuberculosis’e karşı streptomycin’in bakteriostatik ve bakteriosidal etkisinin özel bir öneme sahip olduğu saptanmıştır.
4-) NEOMYCİN:
1949’ta ilk defa Streptomyces fradice kültüründen izole edilmiştir. Streptomycinlere çok benzerdir. Ancak tek farkları “quanide” grubu taşımalarıdır. Daha sonraları neomycinlere yakın birçok madde bulunmuştur. Özelliklede Kanamisin ve Paramomycin izole edilmiştir. Bu antibiyotikler straptomycine dirençli olan bakterilere karşı aktiftirler.
5-) CHLORAMPHENİCAL:
1947’de Ehrlich tarafından Streptomyces venezualae’den izole edilmiştir. Bu antibiyotik gram (+) ve gram (-), bilinen hücre içi bakteri ve parazitlere karşı (Riketsiya ve Klamidya) aktif olup geniş çapta kullanılmaktadır.
6-) TETRASİKLİNLER:
Bugün itibariyle birçok formu mevcuttur. Chlortetrasiklin, 1948’te Streptomyces aurefaciens kültüründen izole edilmiştir. Oxcytetrasiklin, 1957de Streptomyces rimosus kültüründen izole edilmiştir. Tetrasiklinin asıl kendisi Streptomyces aurefaciens’in klorürce düşük ortamda doğrudan fermantasyonu veya Chloratetrasiklinlerin kimyasal modifikasyonları ile elde edilir. Tetrasiklinlerin biyolojik aktivite sınırları Chloromphenicale yakındır. Gram (+) ve gram (-), Riketsiyalara, Psittacasis hastalığı etmenlerine karşı aktiftir. Bu grubun en çok kullanılan ve klinikte başarı gösteren üç antibiyotiği; tetrasiklin, chlortetrasiklin ve oxcytetrasiklinlerdir.
7-) MACROLİDLER:
Eritromisin adıyla anılan ilk macrolid adlı antibiyotik Streptomyces erythreus kültüründen izole edilmiştir. Bu bazik bir bileşik olup suda, alkolde ve diğer organik bileşiklerde çözünür. Bu bileşik gram (+) bileşikler ve bazı önemli gram (-), birkaç tanede gram (+) bakteriye karşı aktiftir. Özellikle Riketsiya ve bazı protozoonlara karşı oldukça etkindir. Daha sonraları eritromisin benzeri birçok bileşik izole edilmiştir. Fakat bunların toksikoluşu nedeniyle klinik uygulamaları yoktur. Örnek; Methymycin, Oleomycine, Magnomycine’ler eritromisin benzeri bileşiklerdir.
8-) NOVABİOCİNLER:
Streptomyces niveus ve Streptomyces spheroidas kültürlerinden izole edilmiştir. Bu bileşik birbirinden ayrı yürütülen değişik araştırmalarda aynı zaman diliminde izole edilmiş ve farklı adlar altında tanımlanmıştır. Vulcomycin, Streptonivicin, Cardalmycin gibi… Bu bileşikler Streptococcus aureus ve diğer gram (+) ve gram (-) bakterilere karşı oldukça aktiftir.
9-) POLYENLER:
Aktinomisetler tarafından üretilen antibiyotikler funguslar üzerinde yüksek aktiviteye sahiptirler. Nystatin, Candicidin, Candidin, Amphothrcin B, Hamycin, Trichomycin gibi antibiyotikler Poly’enlere örnek verilebilirler. Genel özellikleri:
· Bakterilere bir etki yapmadan mayalar dahil çok genişfungal grubun gelişmesini inhibe eder.
· Hayvanlara enjekte edildiklerinde yüksek bir toksisiteye sahip oldukları halde oral yoldan verilince daha az toksiktirler. ( Mide asitleri tarafından parçalanırlar)
· Suda düşük çözünürlük gösterdikleri halde alkollerin sudaki düşük konsantrasyonları ile oluşturdukaları çözeltide ve sulandırılmış pridinde daha çok çözünürler.
· Çok yüksek fungusidal aktiviteye sahiptirler.Ancak Candida albicans gibi fırsatçı patojenler bu antibiyotiklere karşı bir direnç gösterme kapasitesine sahiptirler. Bu poly’enler den birkaçı özellikle Nystatin fungal enfeksiyonların özellikle maya benzeri fungusların oluşturduğu Maniliasis hastalığına akrşı klinmikte geniş çapta kullanım göstermektedir.
10-) VANCOMYCİNLER:
Streptomyces orientalis tarafından üretilmektedir. Bu antibiyotik diğer antibiyotiklere dirençli staphilococ veya streptococcal enfeksiyonlara karşı kullanılmaktadır.Ancak aşırı kullanımı renal yetmezliğe ve karaciğer yetmezliğine sebep olduğundan uzun zamandır bilimsel deneylerde kullanılmaktadır.
11-) CYCLOHEXİMİDELER:
Yapılarında diğerlerinden farklı olarak “glutorilamid” bileşiği içerirler. Bu antibiyotikler Straptomyces genusunun farklı strainleri tarafından üretilirler. Funguslara, Trichomonas vaginalis ve tümörlere etkilidirler. Antifungal amdde olan (Actidiane) çok uzun süredir kullanılan bir cycloheximidedir. Bu bileşik Phycomycetes, Ascomycetes, Bacidiomycetes ve Fungi imperfectineye giren çeşitli fungal bitki patojenleri üzerine etkilidr. Özellikle Saccharomyces üzerinde etkili olup Hansenia ve Torula üzerine daha az etkiye sahiptir. Bu bileşik Protista da Euglena grcilis, Eneamoeba coli ve Enteamoeba hystolitica üzerine oldukça etkili, alglerden Chlorophyceae, Xanthophyceae, Bacilloriophyceae üzerine ise düşük etkili durumdadır.Cycloheximidelerin gram (+), gram (-) ve asitfest bakterilere etkisi yoktur.
12-) D-CYCLOSERİNE:
Farklı Streptomyces türleri tarafından üretilmektedirler.Esas itibariyle Phycobacterium üzerine etkilidirler. Staphilococcus aureus üzerine hücre çeperi sentezini inhibe ederek etkisini gösterirler. D- cycloserine, diğer droglarla kombine edilerek uygulandığında özellikle tuberkuloz tedavisinde kullanılır. Son zamanlarda Mycobacterium leprae’nin etmen olduğu cüzam hastalığının tedavisinde oldukça kullanımı avrdır.
13-) VİOMYCİN
Bu antibiyotik Streptomyces floridae, Streptomyces colifarnicus, Streptomyces puniceus olarak tanımlanan kültürlerden izole edilmiştir. Viomycin geniş çapta asitfest organizmalara etkilidir.Ancak gram (-) ve gram (+) bakterielere karşı etki gösterir.