Mr.Muhendis
02.01.2010, 19:08
1. TANIMI VE ÖNEMİ
Pamuk gerçekte çok yıllık tropik bir bitkidir. 80-120 cm boyunda dik gövdeli, odun ve meyve dalları ayrı olan ve 180cm'ye kadar inen kazık kökü vardır. Çeşit özelliğine göre pamuk yaprakları, geniş ayalıdan, ince uzun, derin oymalı şekle kadar değişebilir. Uzun bir çiçeklenme ve hasat devresi olan çalısal bir görünüm arz eden pamuğun tarımı, tak yıllık bir bitki olarak yapılır. İnsanların giyim kuşamlarında kullandıkları kumaşların çoğu pamuk lifinden yapılmaktadır. Pamuk yalnız tekstil sanayine değil, çiğit adı verilen pamuk tohumlarının %17-24 yağ ihtiva etmeleri nedeniyle, bitkisel yağ sanayiinde de ham madde sağlamaktadır. İnsan yaşamındaki yeri ve faydaları nedeniyle pamuk gerek dünya ve gerekse Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahiptir.1997 istatistiklerine göre bölgemizde 265.228 ha alana pamuk ekimi yapılmış ve alandan yaklaşık 800.000 ton kütlü pamuk elde edilmiştir.
2. İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ
2.1 İklim İsteği
Pamuk sıcağı seven, 32 ºC Güney ve 47 ºC Kuzey enlemleri arasında kuru ve sulu şartlarda yetiştirilen bir bitkidir. 120-200 güne kadar değişebilen büyüme devresinin "don" suz geçmesini ister. Ortalama ısısının 15.5 ºC den aşağı olduğu yerlerde pamuk yetişmez. Pamuğun ısı isteği gelişim devrelerine göre farklı farklıdır. Sıcaklığın artması pamukta su ihtiyacını da arttırılır. Büyüme devresi yağış düşmezse, bitkinin su ihtiyacı sulama yapılarak karşılanır.
2.2 Toprak İsteği
Toprak isteği bakımından kanaatkar bir görünüm arzeden pamuk süzek ve alüvyal topraklarda çok iyi yetişirse de rutubet ve sıcaklığın elverişli olduğu PH'SI 6.5-7.5 olan orta dereceli (tuzsuz) topraklarda da yetişir.
3.YETİŞTİRME TEKNİĞİ
3.1 Ekim Nöbeti
Pamuk tarımında ekim nöbeti mutlaka gereklidir. Pamuk ekilmeyen seneler tarlada bulunacak diğer bitki çeşidinden, pamuk seviyesinde bir gelir sağlayabilme, kış yağışları ve toprağın iyi tesviye edilmemesi gibi nedenlerle ekim nöbeti güçleşmektedir.
Pamuk Tarlası
Bölgenin iklimine, toprak ve pazar durumuna göre pamukla ekim nöbetine göre, hububat, baklagiller, yerfıstığı, patates, mısır, çeltik ve yem bitkilerinden bir veya ikisi girebilir.
Bölgemizde GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nın 1993-1996 yılları arasında Şanlıurfa Koruklu Tarımsal Araştırma İstasyonunda "GAP Bölgesinde Sulu Koşullarında Uygulanabilecek Ekim Nöbeti Sistemleri" kapsamında yaptırmış olduğu araştırma sonuçlarına göre; Arpa + Sorgum / Pamuk; Buğday + Sorgum / Pamuk; Buğday + Mısır / Pamuk sistemlerinin sürekli pamuk sistemlerinden daha ümitvar olduğu, pamuğun kendisine iyi bir ön bitki olmadığı saptanmıştır.
3.2 Çeşit
Köy Hizmetleri Şanlıurfa Araştırma Enstitüsü ve Bölgemizde GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nın 1987-1992 yılları arasında Şanlıurfa Koruklu Tarımsal Araştırma İstasyonunda "GAP Bölgesinde Yüksek Verimli, Lif Teknolojik Özellikleri Üstün Pamuk Çeşitlerinin Saptanması" kapsamında araştırmalar sonucunda verim yönünden üstün olan Stoneville 506, Sayar-314 ve Mc Nair çeşitlerinin başta Harran Ovası olmak üzere bölgede çok iyi uyum sağladığı görülmüştür.
Sayar-314: Yaprakları koyu yeşil ve geniş ayalıdır. Elmalar sivri konik olup, hafif gagalıdır. Lif uzunluğu 29-30 mm, lif mukavemeti 77-80 bin pound, çırçır randımanı %39-41 orta erkencidir. Verimi oldukça iyi bir çeşittir.
Mc Nair-612: Oldukça erkenci, kısmen bodur tiplerdir. Kozaları iri (5-6 gr) çırçır randımanı %41, lif uzunluğu fazla (30.5 mm) olan oldukça verimli bir çeşittir. Solgunluk hastalığına nisbeten dayanıklıdır. Verim dekara 300 kg dır.
3.3 Toprak Hazırlığı
Toprak 25-30 cm lik derin sürüm ile alt üst yapılır. Derin sürüm, derin köklü yabani otların imhasının, bitki artıklarının gömülüp organik madde oluşturmasını, toprağın gözenekliğinin ve su tutma kabiliyetinin artmasını, havalanmasını, mikroorganizma faaliyetlerinin çoğalmasını ve müteakip toprak işlemelerinin kolaylıkla yapılmasını sağlar. Pamukta gerekli toprak hazırlığı bir yıl önce yetiştirilen ön bitkinin çeşidine göre farklı şekilde yapılır.
Buğday hasadından sonra tarla hazırlığı: Buğday hasadını takiben tarla, anız tavında iken derin sürüm yapılır. Derin sürümü takiben sonbaharda düşen ilk yağıştan sonra toprak tava geldiğinde, goble ve diskaro ile 10-15 cm derinlikte sürüm yapılır. Tavda yapılan bu sürüm arta kalan kesekleri parçalayıp dağıtır ve kış devresinde oluşan otları imha eder. Bu işlemi takiben tarlaya iyi bir tohum yatağı hazırlamak için 2-3 tapan çekilerek toprak bastırılır ve mibzerle ekime başlanır.
Pamuk hasadından sonra tarla hazırlığı : Pamuk hasadını takiben pamuk bitkileri sapkeserle küçük parçalara ayrılır ve tarla 25-30 cm derinlikle sürülür. Tohum ekimine kadar yapılan diğer uygulamalar buğdayı takiben yapılan tarla hazırlığının aynısıdır.
3.4 Ekim
En uygun ekim zamanını şöyle ifade edebiliriz. İyi hazırlanmış normal tavlı bir toprakta sabah saat 08'de tohum yatağındaki toprak ısısı 15 ºC'ye ulaşmış ve hava şartlarının 4-5 gün daha normal seyredeceği hava tahmin raporunda belirtiliyorsa ekim hemen yapılmalıdır. Pamuk ekim devresi 20 Nisan - 15 Mayıs arasıdır.
Pamukta ekim genellikle mibzerle sıraya ekim yapılır. Bölgemizde genellikle sıra arası 60-80 cm bırakılır. Çapalama ve bakım işleri traktörle yapılacaksa 65-70 cm, hayvanla yapılacaksa 50-60 cm bırakılmalıdır. Dekara 5-6 kg tohum, ekim için yeterlidir. Pamuk tohumu derine ekilmez. İdeal ekim derinliği 4-5 cm arasındadır. Eğer fazla derine ekim yapılırsa çimlenme azalır. Hafif topraklarda tav çabuk kaybolduğundan derine, ağır topraklarda yüzeye yakın ekim yapılır.
3.5 Gübreleme
Pamuktan arzulanan yüksek verimin alınması için dengeli ve yeterli bir gübreleme yapılması şarttır.
Kimyevi (sun'i) Gübre: Bünyesinde organik madde ihtiva etmeyen sıvı veya granül haldeki yapay gübrelerdir. Bunların en önemlileri sırasıyla şunlardır:
Azotlu Gübre: Azot zamanında ve gereken dozlarda toprağa verilirse pamuğun verim ve kalitesini arttırır. Azot eksik olursa pamuk boylanmaz, dallanma azalır, çiçek ve meyve adedinde düşüş olur. Bitki açık yeşil bir renk alır ve yapraklarda damarların arası sararır. Toprak tahlili yaptırılarak gübrelemenin yapılması gerekir. Genellikle dekara 30 kg, 20-20'lik kompoze gübre kombine pamuk mibzeriyle ekimle banta verilmelidir. Bu şekilde pamuk için gerekli olan fosforlu olan (taban) gübrenin tamamı ve azotlu (üst) gübrenin yarısı verilmiş olur. Daha sonra azotlu gübrenin ikinci yarısı birinci sudan önce tarlaya serpilmeli ve çapa ile hafifçe toprağa karıştırılmalıdır. Üst gübre olarak amonyum nitrat (%26) kullanılırsa, dekara 27 kg, Amonyum Sülfat kullanılırsa 33 kg/da, üre kullanılıyorsa 15 kg/da verilmelidir.
Fosforlu Gübre: Pamukta çiçeklenmeyi sağlayan fosfor, toprak tarafından tutulduğundan yıkanma tehlikesi yoktur. Bitkinin fosfor ihtiyacı toz veya granül yada triple haldeki fosforlu gübrelerden biri dekara 7 kg saf madde olarak verilmelidir.
3.6 Sulama
Pamuktan bol ve kaliteli bir ürün almak için sulamanın çok dikkatli yapılması lazımdır. Bunun içinde bitki ve toprak özelliklerinin, sulama zamanının, sulama aralığının, bir sulamada verilecek su miktarının ve sulama yönteminin bilinmesi gerekir.
Bitki Özelliği: Pamukta kök sistemi 180 cm'ye kadar iner, ancak saçak kök gelişimi 20-60 cm derinlikteki toprak tabakasında olur. Bitki mevsim boyunca ihtiyaç duyduğu suyun %55-60'ını ilk 60 cm derinlikteki toprak tabakasından alır. Kök sistemi bitki gelişmesine paralel olarak arttığından dolayı, verilecek su miktarı, ilk devrelerde az olup, daha sonraları artış gösterir. Genelde pamuğun etkili kök derinliği 90 cm olarak alınır.
Toprak Özelliği: Sulama yaparken toprak yapısının bilinmesi gerekir. Toprağın geçirgenliği, su tutma kapasitesi, arazinin tesviyesi ve meyil durumu, yapılacak sulamada, sulama süresi ile verilecek su miktarına doğrudan etki eder.
Sulama Zamanının Tespiti: Pamukta erken yapılan bir sulama, bitkinin ve getatif gelişmesini teşvik eder. Tarak ve çiçek oluşumunu azaltır. Hatta olumsuz derecede silkme meydana gelir. Sulamanın gecikmesi bitki gelişmesini durdurur, tarak, çiçek ve elma silkmesini arttırır. Bitkinin görünümüne bakılarak sulama zamanı şöyle tespit edilebilir. Bitki gelişmesi yavaşlar, olgun yapraklar kirli, koyu yeşil renk alır, yeni sürgünler cansız açık yeşil renkli görünür. Yaprak ısısı artar, çiçek adedi azalır, gövdedeki kırmızılık tepe tomurcuğuna 6-7 cm'ye kadar yaklaşır ve yapraklardaki pörsüme sabah vakti de görülmeye başlar. Bu durumda sulamaya başlamak gerekir.
Sulama Aralığı ve Sulama Sayısının Tespiti: Pamuğa, Bölgemiz koşullarında, ilk su ekimden 40-45 gün sonra, son su ise Ağustos ayının son haftasında veya en geç Eylül ayının ilk haftasında verilmelidir. Buna göre pamuk; Haziran ayında 10 gün arayla 3 defa, Temmuz ve Ağustos aylarında 8 gün arayla 4'er defa olmak üzere toplam 11 defa sulanmalıdır. Suyun kıt olduğu yerlerde mevsim boyunca 10 gün arayla toplam 9 defa sulama yapılabilir.
Pamukta İlk ve Son Sulama Zamanlarının Tespiti: Pamukta ilk ve son su çok önemlidir. İlk suyu çok geciktirmek doğru değildir. Bitkinin hızlı büyüdüğü bu devrede toprakta yeterli nem yoksa kökler gelişmez.
Sonraki sulamalar ne kadar zamanında yapılırsa yapılsın ilk sulamadaki gecikmenin kütlü verimine olumsuz etkisi önlenemez. Bölgemizde ilk sulama, birkaç defa çapa yapılarak mümkün olduğu kadar geciktirilmeli ve ekimden 40-45 gün sonra yapılmalıdır. Bu devre genellikle Haziran başına rastlamaktadır. Kozaların olgunlaşma döneminde yapılacak sulamaların da ayrı bir önemi vardır. Bu dönemdeki sulamalar bitkinin yeşil aksamının gelişmesini arttırmayacak, fakat kozaları besleyecek ölçüde olmalıdır. Son sulama zamanında yapılmaz ve ileri tarihlere kadar sulamaya devem edilirse yaprak ve çiçek gelişmesi teşvik edilmiş olur, bu da kozaların geç açmasına neden olur. Son suyun erken kesilmesi ise kozaların küçük kalmasına ve erken açılmasına neden olacaktır. Pamukta sulamaya kozaların %10'u açtığında son vermek gerekir. Bölgemizde bu tarih Eylül ayının başına rastlamaktadır. Pamuk sulamasında 0-90 cm'lik toprak derinliğinin doyurulması gerekmektedir. Bölgemiz koşullarında sulama tesis maliyeti göz önüne alındığında, pamukta damla ve yağmurlama sulamaya göre en uygun sulama metodu karık usulü sulama metodudur.
3.7 Bakım
Pamuk tarımında ekimden sonra bazı bakım işleri vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir.
1-Seyreltme: Tarlaya atılan fazla tohumun oluşturduğu bitki fazlalığının sıra üzerinde belli bir aralık verilecek şekilde azaltılması işine denir. Seyreltme yapılırken zayıf ve hastalıklı bitkiler kökleri ile beraber çekilerek, genç pamuk bitkileri arasında aynı mesafe bırakılmalıdır. Bölgemiz için bu mesafe 12-15 cm olmalıdır. Seyreltme zamanını iyi ayarlamak gerekir. Geç yapılan seyreltme bitki gelişimini önler, kök sisteminin zarar görmesine neden olur. Erken yapılan seyreltme hastalık ve toprak kurdu zararı nedeni ile yer yer boşlukların oluşmasına neden olabilir.
2-Yabancı Ot Mücadelesi: Pamuk çıkışından itibaren tarladaki yabancı otların yok edilmesi için devamlı bir mücadele gerekir. Bu mücadele çeşitli yöntemlerle yapılır.
Çapalama: Tarlanın otlanma durumuna göre pamukta bir veya iki defa el çapası, traktör sıra aralarına girinceye kadar da sulamalardan sonra toprak tava gelince bitkiye zarar vermeyecek şekilde traktörle 1-2 çapalama yapılabilir.
İlaçlı Mücadele: Yabani ot ilacı ekimden 3-5 gün önce veya ekimi müteakip yahut ekimden sonra olmak üzere 3 ayrı zamanda kullanılır. Ekimden önce veya ekimi müteakip kullanılan ilaçlar dar ve geniş yapraklı tek yıllık yabani otları imha etmek için kullanılır. Ekimden sonra kullanılacak ilaçlar daha ziyade çok yıllık otları kontrol eder.
3.8 Hastalıkları, Zararlıları ve Mücadelesi
3.8.1 Hastalıkları ve Mücadelesi
Mevsim başlarında ani ısı düşmesi pamukta hastalık oranının artmasına yol açar. Bu devrede en erken görülen hastalıklar şunlardır.
Fide Hastalığı: Çeşitli mikroorganizmaların sebep olduğu bu hastalık, tohuma çimlenmeden önce veya sonra araz olduğu gibi, çıkışı müteakip genç bitkide de araz olabilir. Çökerten olarak da bilinen bu hastalık soğuk ve nemli toprakta daha çok zarar yapar.
Mücadelesi: İki türlü yapılır.
1. Kültürel Mücadele; Tohum yatağı iyi hazırlanmalı, toprak ısısı 16 ºC nin üstüne çıktığında ekim yapılmalı, kaliteli tohum kullanılmalı, derin ekim yapılmalıdır.
2. Kimyasal Mücadele: Tohumların havı alınmalı, tohumlar ilaçlanıp ekilmeli, çıkış sonucu fide gelişimini etkileyecek haşere tahribatı önlenmelidir.
Pamuk Kök Çürüklüğü: Kireçli topraklarda pamukta daha çok görülen bir mantar türüdür. Pamuk kök çevresini çürütüp ölüme sebep olur.
Mücadelesi: Mücadelesi oldukça zordur. Toprakta yeteri kadar organik madde bulundurmalı, toprak yeşil gübre ile takviye edilmeli, saçak köklü bitkilerle münavebe yapılmalı, tarla hazırlığı zamanında ve derince yapılmalıdır. Pamuk gelişimini hızlandırmak için dengeli bir gübreleme şarttır. Ayrıca erkenciliği teşvik edici bütün imkanlarda kullanılmalıdır.
Fusarium: Kumlu ve tınlı topraklarda yetişen pamuklarda çimlenmeden sonra bütün mevsim boyunca görülebilen mantari bir hastalıktır. Hastalık alt yaprak kenarlarının sararıp kuruması ile kendini gösterir. Zamanla bütün yapraklar dökülür. Bitki gelişemez. Kabuk soyulduğunda gövde kahverengi esmer bir görünüm arzeder.
Mücadelesi: Dayanıklı çeşit kullanılmalı, münavebeye önem verilmeli, toprakta nematod varsa imha edilmeli, tarlaya bol potasyumlu gübre verilmeli. Tarla çiftlik gübresi ile bolca gübrelenmeli, hastalıksız tohum ekilmelidir.
Verticillum: Sporları toprakta uzun süre yaşayan bu hastalık etmeni mantarlar, soğuk ve nisbi rutubeti fazla olan yerlerde ağır hasar yaparlar. Kurak ve sıcak hava, hastalığın şiddetini azaltır. Gelişmiş bitkilerde alt yapraklar benekli bir görünüm alır. Yaprak damarları arası sararır ve daha sonra dökülür. Hasta bitkilerin tarak ve elmaları dökülür. Dökülmeyen elm eler çok erken açar. Bitkinin odun dokusunda noktalar halinde siyah lekeler oluşur. Mevsim sonuna doğru bitki alt dallardan yeniden gelişmeye başlar.
Mücadelesi: Dayanıklı çeşit ekilmelidir. Küçük daneli ve saçak köklü bitkilerle münavebe yapmak hastalık şiddetini oldukça azaltır. Toprak derin işlenmeli, sık ekim yapılmalıdır. Sulama zamanı iyi tayin edilmeli, verilecek su veya gübre miktarı optimum miktarda olmalıdır. Toprak sıcaklığını arttıracak her imkan uygulanmalı. Ekim geç yapılmalı, hastalıklı pamuk ve çırçır artıkları bölgeye atılmamalıdır.
Köşeli Yaprak Lekesi: Dünyada yaygın bir bakteri hastalığıdır. Bilhassa yapraklarda görülmekle beraber dal ve elmalarda da görülebilir. Hastalık yaprak altında koyu yeşil sulu benekler halinde belirir. Daha sonra yaprak üzerinde damarlar boyunca kırmızı-kahverengi köşeli lekeler halinde görünürler. Gövde ve dalda ise siyahımsı bir leke halindedir. Elmalarda yeşil, sonraları siyah çukur lekeler oluşur. Bu lekelere mantarlar neden olur,elmalar çürür, kozalar açılmaz, açılanlarda lifler lekelidir.
Mücadelesi: Temiz tohum kullanılmalı. Bitki artıkları imha edilmeli, münavebe yapılmalı. Mukavim çeşit ekilmelidir. İlaçlı mücadele, ekim öncesi tohum ilaçlamaları şeklinde yürütülür ve koruyucu niteliktedir.
Elma Çürüklüğü: Elmalara zedeli yerlerinden girerek veya direk nüfus ederek zarar veren çeşitli türde mantarlardır. Gübreleme ve sulamanın fazla yapılması elma çürüklüğü epidemesini arttırır. Küçük lekeler halinde beliren hasar zamanla genişler. Lüleler pembe renkli, taş gibi bir hal alır. Lif kalite ve kantitesi düşer, verim azalır.
Mücadelesi: Azotlu gübrenin fazla verilmemesi, haşare tahribatının mutlak kontrol edilmesi lazımdır. Yabani ot kontrolü iyi yapılmalı. Münavebe yapmak, hastalıksız tohum kullanmak, tarla sürümünü derin yapmak, hastalık şiddetini azaltır.
Pamuk Pası: Mantari bir hastalıktır. Yaprak ve elmalarda küçük sarı, daha sonraları iri turuncu lekeler halinde görülür.
Mücadelesi: Yabani ot mücadelesi iyi yapılmalı, bakırlı ilaçlarla mücadele edilmelidir.
3.8.2 Pamuk Zararlıları ve Mücadelesi
Pamukta hasar yapan belli başlı haşereler ve mücadele yöntemleri şunlardır;
1.Tırpan Kurdu (Agrotis ipsilon): Gri renkte bir tırtıldır. Gündüzleri toprak içine saklanır. Geceleri dışarı çıkıp genç fideleri toprak yüzeyinden keserek beslenirler.
Mücadelesi: Tohum yatağı iyi hazırlanmalı, tarla yabani otlardan temizlenmeli. Ekilecek tohumlar piyasada mevcut en etkili ilaçlardan biri ile ilaçlanmalıdır.
2.Yaprak Biti (Aphis gossypii): Sarı, siyah, ve yeşil renkte 1-2 mm boyunda oval görünümlü kanatlı ve kanatsız bir zararlıdır. Yaprak altlarında genç sürgün veya taraklarda bitki öz suyunu emerek zarar yapar. Yapraklar alt yüzeyi üzerinde kırılır. Salgıladığı tatlı yapışkan madde ise açılmış kozaların kalitesini düşürür. Zenk adı ile de bilinen bu zararlı çabuk çoğalırsa da, kuru ve rüzgarlı ortamda ve 25 º C nin üstünde üremesi azalır.
Mücadelesi: Aşırı derecede gübre ve su kullanılmamalı. Tarla civarındaki yabani otlar temizlenmelidir.
3.Yaprak Piresi (Emposca spp): Yeşil, sarı, gri renkli 3-4 mm boyunda emici bir zararlıdır. Yan yan gidişi ve çekirge gibi sıçrayışı ile tanınan bu haşare bilhassa tüysüz yaprakların özsuyunu emerek bitki gelişimini engel olur. Tarak ve çiçek dökümünü arttırır.
Mücadelesi: Yapılan sürveyde 100 bitkiden alınan 100 yaprağın 30 tanesinde yaprak piresi görülürse tarımsal kuruluşların tavsiyesine uyarak ilaçlı mücadele yapılmalıdır.
4.Pamuk Piresi (Lygus Spp): Oval şekilli 6-7 mm boyunda kahve renginde bacak ve antenleri uzun, emici bir pamuk zararlısıdır. Bitkinin genç aksanlarının, tarak ve çiçeklerini emerek zarar yaparlar. Taraklar pırıltılı bir görünüm alırlar. Anormal derecede tarak ve elma dökümü olur. Taç yaprakları büzülür, kıvrılır. Taraklarda parlak noktalar halinde lekeler hasıl olur.
Mücadelesi: Kontrol edilen 100 bitkiden 15 tanesinde zararlı görüldüğünde tarımsal kuruluşların tavsiyesine uyarak o yılki en etkili ilaçla mücadele yapılmalıdır.
5.Thrips (Thrips Tabaci): Boyu 0.8 - 0.9 mm'dir. Kuru ve sıcak şartlarda pamuk bitkisine oldukça zarar verirler. Erken mevsim zararlıları olup, genç tomurcuk ve yaprakların özsuyunu emer. Emilen noktalar gümüşi bir renk alır ve yaprak uçları aşağı doğru kıvrılır.
Mücadelesi: Tarla kenarındaki yabani otlar temizlenmelidir. İlaçlı mücadele yapmak için tarlanın 5 ayrı yerinde 20 bitki incelenir, bitki başı 1 trips bulunursa, piyasadaki en etkili ilaçlı mücadele yapılır. İyi bir netice almak için 10 gün aralıkla iki ,ilaçlama yapılır.
6. Kırmızı Örümcek (Tetranychus Spp): Çok küçüktür. Erken mevsim pamuk zararlısıdır. Yaprak altında oluşan açık gri ağ tabakası ve emilen yaprakların kızarması ile tanınır. Kuru ve sıcak ortamda süratle çoğalır.
Mücadelesi: Tarla kenarındaki otların imha edilmesi gerekir. Arazide köşegen doğrultularında aralıklı 5 ayrı yerden alınan 100 yapraktan 10 tanesinde ergin ve yumurta tespit edilirse tarımsal kuruluşların tavsiyesine göre ilaçla mücadele yapılmalıdır.
7. Beyaz Sinek (Bemisia Tabaci): Bu haşare krem renginde 1mm boyunda küçük bir sinektir. Pamuk yapraklarının alt tarafındaki nimf adı verilen genç nesil yaprağın öz suyunu emerek kurutur. Salgıladığı yapışkan madde lif kalitesini düşürür. ve çırçırlanmasını zorlaştırır. Beyaz sinek sıcak-loş ortamda çabuk çoğalır.
Mücadelesi: Beyaz sinekle ilaçlı mücadele iki şekilde yapılır. Birincisi: Granül haldeki sistematik ilaçla sıra arasında toprağa verilip hemen sulanır. İkinci yöntem ise; yer aletleri veya uçakla yapılan ilaçlamadır. Toprak altı ilaçlama 35-40 gün etkisini sürdürür. İlaçlı mücadele için sürvey yapılır. Arazinin 8-10 yerinde 5-6 bitkinin alt, orta ve üst yapraklarındaki beyaz sinek miktarı satılır (sabah erken). Yaprak başına 1-2 beyaz sinek tesbit edilirse ilaçlamaya geçilir. Mücadele tarımsal kuruluşların tavsiyesi doğrultusunda olmalıdır.
8.Pembe Kurt (Pectinophora gossyhiella): Pamukta ısırarak hasar yapan tırtıllar, tarfaklar ve çiçekler açılmadan önce içeri girip erkek ve dişi organları yer. Hasar gören almalara mantari hastalıkların bulaşması verim ve kalitenin düşmesine yol açar.
Mücadelesi:
1. Kültürel Mücadele: Münavebe sistemi ile pamuk tarımı yapılmalıdır. Sertifikalı tohum kullanılmalıdır, Pembe kurt hasarı görülen tarlada pamuklar mümkün olduğu kadar temiz toplanmalı. Hasat sonu tarlada hayvan otlatılmamalıdır. Bu sağlanmazsa hasattan hemen sonra pamuk fidanları sapkeserle parçalanmalı ve tarla pullukla 25-30 cm derinlikte sürülmelidir. Pembe kurt populasyonu fazla ise, sürülen tarlanın sulanıp, bitki kalıntılarının çabuk çürümesi sağlanmalıdır. Erkenci çeşit yetiştirilmeli. Pembe kurdun yoğun olduğu tarlanın pamukları mutlaka Saw-gin'de çırçırlanmalıdır. Kütlü ve tohumluk saklanan ambarlar pembe kurt kelebeği görüldükçe ilaçlanmalıdır.
2. İlaçlı Mücadele: Pembe kurt tehlikesi olan yerlerde devamlı survey yapılmalı. Kontrol edilen her 100 bitkiden 3-4 tanesinde pembe kurt görülürse ilaçlı mücadele yumurtalarına yakın veya tırtıllar tarak ve elma içine girmeden önce ve belli aralıklarla yapılmalıdır. Pembe kurt mücadelesinde mutlaka tarımsal kuruluşlarla işbirliği yapılamalıdır.
9.Yeşil Kurt: Münavebe sistemi uygulanmalı. Hasat sonu tarladaki kör kozalar hayvan otlatma veya sap keserle imha edilmeli. Yeşil kurt mücadelesinde başarı sağlamak için, ilaçlamanın tırtıllar küçükken yapılması lazımdır. Erken devrede ilaçlama yapmak için tarlanın çeşitli yerlerinde tetkik edilen 50 bitkide 4-5 larva görülürse veya almaya yatma devresinde 50 bitkide 3-4 larva görülürse ilaçlama yapılmalıdır. Mevsim başlangıcında yumurtaların açılma zamanı tesbit edilerek yapılacak periodik ilaçlama yeşil kurdu kontrol altında tutar.
10. Pamuk Yaprak Kurdu (Preodenia litura): Mevsim sonlarına doğru görülen ve oldukça hasar yapan bir zararlıdır. Ergin bir dişi, yaprak altlarına gri kadife görünümlü 100-300 adetlik paket şeklinde yumurta bırakır.
Yumurtadan çıkan genç tırtıllar çevredeki yaprakları yiyerek süzek bir görünüm arzeder. Erginler elmaları da yer.
Mücadelesi: Tırtıllar çok genç devrede iken ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Ergin tırtılların kontrolü zordur.
Pamuk zararlılarına karşı yapılacak ilaçlı mücadelede dikkat edilmesi gereken hususlar:
* Haşere kontrolünde geç kalınmamalıdır. Mücadele piyasada mevcut en etkili ilaç ve dozu kullanarak imkanlar dahilinde yer aletleri ile yapılmalıdır.
* Bitkinin büyüme aksamlarında hasar yapan zararlılar görüldüğü anda ilaçlı mücadeleye başlanmalıdır.
* Pamukta kullanılacak ilaçların çevredeki canlılarla yem ve gıda maddelerine zarar vermemesi lazımdır. Çevre ve hava kirlenmesi mümkün olduğu kadar önlenmelidir.
* Yabani ot ilacı atılmış bir yer aleti çok iyi bir şekilde temizlenmeden haşare kontrolünde kullanılmamalıdır.
* Yaprak altında bulunan kırmızı örümcek ve beyaz sinek gibi haşarelere karşı yer aletleri ile mücadele yaparken mutlaka yaprak altı memeleri kullanılmalıdır.
* Meralarda veya hayvan yemi ekili yerlere yakın olan pamuklar rüzgarsız havada ilaçlanmalıdır.
* İlaçlı mücadele sonunda ilaçlamada kullanılan aletler yıkanmalı, boş kutu veya torbalar imha edilmelidir.
* Herhangi bir ilaçlamaya başlamadan önce zehirlenmeye karşı ön tedbirler alınmalıdır.
3.9 Hasat, Harman ve Depolaması
Pamuk hasadı bölgemizde Eylül ayının ortalarından itibaren başlar ve Ekim ayının sonuna kadar devam eder. İkinci el toplama ise Ekim ayı içinde yapılır. Genellikle %60 koza açımını tamamlamış tarlalarda 1.el hasada girilmelidir. Kütlü denilen çekirdekli pamukların lifleri çekirdeklerinden çırçır makinaları ile ayrılır.
Pamuk gerçekte çok yıllık tropik bir bitkidir. 80-120 cm boyunda dik gövdeli, odun ve meyve dalları ayrı olan ve 180cm'ye kadar inen kazık kökü vardır. Çeşit özelliğine göre pamuk yaprakları, geniş ayalıdan, ince uzun, derin oymalı şekle kadar değişebilir. Uzun bir çiçeklenme ve hasat devresi olan çalısal bir görünüm arz eden pamuğun tarımı, tak yıllık bir bitki olarak yapılır. İnsanların giyim kuşamlarında kullandıkları kumaşların çoğu pamuk lifinden yapılmaktadır. Pamuk yalnız tekstil sanayine değil, çiğit adı verilen pamuk tohumlarının %17-24 yağ ihtiva etmeleri nedeniyle, bitkisel yağ sanayiinde de ham madde sağlamaktadır. İnsan yaşamındaki yeri ve faydaları nedeniyle pamuk gerek dünya ve gerekse Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahiptir.1997 istatistiklerine göre bölgemizde 265.228 ha alana pamuk ekimi yapılmış ve alandan yaklaşık 800.000 ton kütlü pamuk elde edilmiştir.
2. İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ
2.1 İklim İsteği
Pamuk sıcağı seven, 32 ºC Güney ve 47 ºC Kuzey enlemleri arasında kuru ve sulu şartlarda yetiştirilen bir bitkidir. 120-200 güne kadar değişebilen büyüme devresinin "don" suz geçmesini ister. Ortalama ısısının 15.5 ºC den aşağı olduğu yerlerde pamuk yetişmez. Pamuğun ısı isteği gelişim devrelerine göre farklı farklıdır. Sıcaklığın artması pamukta su ihtiyacını da arttırılır. Büyüme devresi yağış düşmezse, bitkinin su ihtiyacı sulama yapılarak karşılanır.
2.2 Toprak İsteği
Toprak isteği bakımından kanaatkar bir görünüm arzeden pamuk süzek ve alüvyal topraklarda çok iyi yetişirse de rutubet ve sıcaklığın elverişli olduğu PH'SI 6.5-7.5 olan orta dereceli (tuzsuz) topraklarda da yetişir.
3.YETİŞTİRME TEKNİĞİ
3.1 Ekim Nöbeti
Pamuk tarımında ekim nöbeti mutlaka gereklidir. Pamuk ekilmeyen seneler tarlada bulunacak diğer bitki çeşidinden, pamuk seviyesinde bir gelir sağlayabilme, kış yağışları ve toprağın iyi tesviye edilmemesi gibi nedenlerle ekim nöbeti güçleşmektedir.
Pamuk Tarlası
Bölgenin iklimine, toprak ve pazar durumuna göre pamukla ekim nöbetine göre, hububat, baklagiller, yerfıstığı, patates, mısır, çeltik ve yem bitkilerinden bir veya ikisi girebilir.
Bölgemizde GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nın 1993-1996 yılları arasında Şanlıurfa Koruklu Tarımsal Araştırma İstasyonunda "GAP Bölgesinde Sulu Koşullarında Uygulanabilecek Ekim Nöbeti Sistemleri" kapsamında yaptırmış olduğu araştırma sonuçlarına göre; Arpa + Sorgum / Pamuk; Buğday + Sorgum / Pamuk; Buğday + Mısır / Pamuk sistemlerinin sürekli pamuk sistemlerinden daha ümitvar olduğu, pamuğun kendisine iyi bir ön bitki olmadığı saptanmıştır.
3.2 Çeşit
Köy Hizmetleri Şanlıurfa Araştırma Enstitüsü ve Bölgemizde GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nın 1987-1992 yılları arasında Şanlıurfa Koruklu Tarımsal Araştırma İstasyonunda "GAP Bölgesinde Yüksek Verimli, Lif Teknolojik Özellikleri Üstün Pamuk Çeşitlerinin Saptanması" kapsamında araştırmalar sonucunda verim yönünden üstün olan Stoneville 506, Sayar-314 ve Mc Nair çeşitlerinin başta Harran Ovası olmak üzere bölgede çok iyi uyum sağladığı görülmüştür.
Sayar-314: Yaprakları koyu yeşil ve geniş ayalıdır. Elmalar sivri konik olup, hafif gagalıdır. Lif uzunluğu 29-30 mm, lif mukavemeti 77-80 bin pound, çırçır randımanı %39-41 orta erkencidir. Verimi oldukça iyi bir çeşittir.
Mc Nair-612: Oldukça erkenci, kısmen bodur tiplerdir. Kozaları iri (5-6 gr) çırçır randımanı %41, lif uzunluğu fazla (30.5 mm) olan oldukça verimli bir çeşittir. Solgunluk hastalığına nisbeten dayanıklıdır. Verim dekara 300 kg dır.
3.3 Toprak Hazırlığı
Toprak 25-30 cm lik derin sürüm ile alt üst yapılır. Derin sürüm, derin köklü yabani otların imhasının, bitki artıklarının gömülüp organik madde oluşturmasını, toprağın gözenekliğinin ve su tutma kabiliyetinin artmasını, havalanmasını, mikroorganizma faaliyetlerinin çoğalmasını ve müteakip toprak işlemelerinin kolaylıkla yapılmasını sağlar. Pamukta gerekli toprak hazırlığı bir yıl önce yetiştirilen ön bitkinin çeşidine göre farklı şekilde yapılır.
Buğday hasadından sonra tarla hazırlığı: Buğday hasadını takiben tarla, anız tavında iken derin sürüm yapılır. Derin sürümü takiben sonbaharda düşen ilk yağıştan sonra toprak tava geldiğinde, goble ve diskaro ile 10-15 cm derinlikte sürüm yapılır. Tavda yapılan bu sürüm arta kalan kesekleri parçalayıp dağıtır ve kış devresinde oluşan otları imha eder. Bu işlemi takiben tarlaya iyi bir tohum yatağı hazırlamak için 2-3 tapan çekilerek toprak bastırılır ve mibzerle ekime başlanır.
Pamuk hasadından sonra tarla hazırlığı : Pamuk hasadını takiben pamuk bitkileri sapkeserle küçük parçalara ayrılır ve tarla 25-30 cm derinlikle sürülür. Tohum ekimine kadar yapılan diğer uygulamalar buğdayı takiben yapılan tarla hazırlığının aynısıdır.
3.4 Ekim
En uygun ekim zamanını şöyle ifade edebiliriz. İyi hazırlanmış normal tavlı bir toprakta sabah saat 08'de tohum yatağındaki toprak ısısı 15 ºC'ye ulaşmış ve hava şartlarının 4-5 gün daha normal seyredeceği hava tahmin raporunda belirtiliyorsa ekim hemen yapılmalıdır. Pamuk ekim devresi 20 Nisan - 15 Mayıs arasıdır.
Pamukta ekim genellikle mibzerle sıraya ekim yapılır. Bölgemizde genellikle sıra arası 60-80 cm bırakılır. Çapalama ve bakım işleri traktörle yapılacaksa 65-70 cm, hayvanla yapılacaksa 50-60 cm bırakılmalıdır. Dekara 5-6 kg tohum, ekim için yeterlidir. Pamuk tohumu derine ekilmez. İdeal ekim derinliği 4-5 cm arasındadır. Eğer fazla derine ekim yapılırsa çimlenme azalır. Hafif topraklarda tav çabuk kaybolduğundan derine, ağır topraklarda yüzeye yakın ekim yapılır.
3.5 Gübreleme
Pamuktan arzulanan yüksek verimin alınması için dengeli ve yeterli bir gübreleme yapılması şarttır.
Kimyevi (sun'i) Gübre: Bünyesinde organik madde ihtiva etmeyen sıvı veya granül haldeki yapay gübrelerdir. Bunların en önemlileri sırasıyla şunlardır:
Azotlu Gübre: Azot zamanında ve gereken dozlarda toprağa verilirse pamuğun verim ve kalitesini arttırır. Azot eksik olursa pamuk boylanmaz, dallanma azalır, çiçek ve meyve adedinde düşüş olur. Bitki açık yeşil bir renk alır ve yapraklarda damarların arası sararır. Toprak tahlili yaptırılarak gübrelemenin yapılması gerekir. Genellikle dekara 30 kg, 20-20'lik kompoze gübre kombine pamuk mibzeriyle ekimle banta verilmelidir. Bu şekilde pamuk için gerekli olan fosforlu olan (taban) gübrenin tamamı ve azotlu (üst) gübrenin yarısı verilmiş olur. Daha sonra azotlu gübrenin ikinci yarısı birinci sudan önce tarlaya serpilmeli ve çapa ile hafifçe toprağa karıştırılmalıdır. Üst gübre olarak amonyum nitrat (%26) kullanılırsa, dekara 27 kg, Amonyum Sülfat kullanılırsa 33 kg/da, üre kullanılıyorsa 15 kg/da verilmelidir.
Fosforlu Gübre: Pamukta çiçeklenmeyi sağlayan fosfor, toprak tarafından tutulduğundan yıkanma tehlikesi yoktur. Bitkinin fosfor ihtiyacı toz veya granül yada triple haldeki fosforlu gübrelerden biri dekara 7 kg saf madde olarak verilmelidir.
3.6 Sulama
Pamuktan bol ve kaliteli bir ürün almak için sulamanın çok dikkatli yapılması lazımdır. Bunun içinde bitki ve toprak özelliklerinin, sulama zamanının, sulama aralığının, bir sulamada verilecek su miktarının ve sulama yönteminin bilinmesi gerekir.
Bitki Özelliği: Pamukta kök sistemi 180 cm'ye kadar iner, ancak saçak kök gelişimi 20-60 cm derinlikteki toprak tabakasında olur. Bitki mevsim boyunca ihtiyaç duyduğu suyun %55-60'ını ilk 60 cm derinlikteki toprak tabakasından alır. Kök sistemi bitki gelişmesine paralel olarak arttığından dolayı, verilecek su miktarı, ilk devrelerde az olup, daha sonraları artış gösterir. Genelde pamuğun etkili kök derinliği 90 cm olarak alınır.
Toprak Özelliği: Sulama yaparken toprak yapısının bilinmesi gerekir. Toprağın geçirgenliği, su tutma kapasitesi, arazinin tesviyesi ve meyil durumu, yapılacak sulamada, sulama süresi ile verilecek su miktarına doğrudan etki eder.
Sulama Zamanının Tespiti: Pamukta erken yapılan bir sulama, bitkinin ve getatif gelişmesini teşvik eder. Tarak ve çiçek oluşumunu azaltır. Hatta olumsuz derecede silkme meydana gelir. Sulamanın gecikmesi bitki gelişmesini durdurur, tarak, çiçek ve elma silkmesini arttırır. Bitkinin görünümüne bakılarak sulama zamanı şöyle tespit edilebilir. Bitki gelişmesi yavaşlar, olgun yapraklar kirli, koyu yeşil renk alır, yeni sürgünler cansız açık yeşil renkli görünür. Yaprak ısısı artar, çiçek adedi azalır, gövdedeki kırmızılık tepe tomurcuğuna 6-7 cm'ye kadar yaklaşır ve yapraklardaki pörsüme sabah vakti de görülmeye başlar. Bu durumda sulamaya başlamak gerekir.
Sulama Aralığı ve Sulama Sayısının Tespiti: Pamuğa, Bölgemiz koşullarında, ilk su ekimden 40-45 gün sonra, son su ise Ağustos ayının son haftasında veya en geç Eylül ayının ilk haftasında verilmelidir. Buna göre pamuk; Haziran ayında 10 gün arayla 3 defa, Temmuz ve Ağustos aylarında 8 gün arayla 4'er defa olmak üzere toplam 11 defa sulanmalıdır. Suyun kıt olduğu yerlerde mevsim boyunca 10 gün arayla toplam 9 defa sulama yapılabilir.
Pamukta İlk ve Son Sulama Zamanlarının Tespiti: Pamukta ilk ve son su çok önemlidir. İlk suyu çok geciktirmek doğru değildir. Bitkinin hızlı büyüdüğü bu devrede toprakta yeterli nem yoksa kökler gelişmez.
Sonraki sulamalar ne kadar zamanında yapılırsa yapılsın ilk sulamadaki gecikmenin kütlü verimine olumsuz etkisi önlenemez. Bölgemizde ilk sulama, birkaç defa çapa yapılarak mümkün olduğu kadar geciktirilmeli ve ekimden 40-45 gün sonra yapılmalıdır. Bu devre genellikle Haziran başına rastlamaktadır. Kozaların olgunlaşma döneminde yapılacak sulamaların da ayrı bir önemi vardır. Bu dönemdeki sulamalar bitkinin yeşil aksamının gelişmesini arttırmayacak, fakat kozaları besleyecek ölçüde olmalıdır. Son sulama zamanında yapılmaz ve ileri tarihlere kadar sulamaya devem edilirse yaprak ve çiçek gelişmesi teşvik edilmiş olur, bu da kozaların geç açmasına neden olur. Son suyun erken kesilmesi ise kozaların küçük kalmasına ve erken açılmasına neden olacaktır. Pamukta sulamaya kozaların %10'u açtığında son vermek gerekir. Bölgemizde bu tarih Eylül ayının başına rastlamaktadır. Pamuk sulamasında 0-90 cm'lik toprak derinliğinin doyurulması gerekmektedir. Bölgemiz koşullarında sulama tesis maliyeti göz önüne alındığında, pamukta damla ve yağmurlama sulamaya göre en uygun sulama metodu karık usulü sulama metodudur.
3.7 Bakım
Pamuk tarımında ekimden sonra bazı bakım işleri vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir.
1-Seyreltme: Tarlaya atılan fazla tohumun oluşturduğu bitki fazlalığının sıra üzerinde belli bir aralık verilecek şekilde azaltılması işine denir. Seyreltme yapılırken zayıf ve hastalıklı bitkiler kökleri ile beraber çekilerek, genç pamuk bitkileri arasında aynı mesafe bırakılmalıdır. Bölgemiz için bu mesafe 12-15 cm olmalıdır. Seyreltme zamanını iyi ayarlamak gerekir. Geç yapılan seyreltme bitki gelişimini önler, kök sisteminin zarar görmesine neden olur. Erken yapılan seyreltme hastalık ve toprak kurdu zararı nedeni ile yer yer boşlukların oluşmasına neden olabilir.
2-Yabancı Ot Mücadelesi: Pamuk çıkışından itibaren tarladaki yabancı otların yok edilmesi için devamlı bir mücadele gerekir. Bu mücadele çeşitli yöntemlerle yapılır.
Çapalama: Tarlanın otlanma durumuna göre pamukta bir veya iki defa el çapası, traktör sıra aralarına girinceye kadar da sulamalardan sonra toprak tava gelince bitkiye zarar vermeyecek şekilde traktörle 1-2 çapalama yapılabilir.
İlaçlı Mücadele: Yabani ot ilacı ekimden 3-5 gün önce veya ekimi müteakip yahut ekimden sonra olmak üzere 3 ayrı zamanda kullanılır. Ekimden önce veya ekimi müteakip kullanılan ilaçlar dar ve geniş yapraklı tek yıllık yabani otları imha etmek için kullanılır. Ekimden sonra kullanılacak ilaçlar daha ziyade çok yıllık otları kontrol eder.
3.8 Hastalıkları, Zararlıları ve Mücadelesi
3.8.1 Hastalıkları ve Mücadelesi
Mevsim başlarında ani ısı düşmesi pamukta hastalık oranının artmasına yol açar. Bu devrede en erken görülen hastalıklar şunlardır.
Fide Hastalığı: Çeşitli mikroorganizmaların sebep olduğu bu hastalık, tohuma çimlenmeden önce veya sonra araz olduğu gibi, çıkışı müteakip genç bitkide de araz olabilir. Çökerten olarak da bilinen bu hastalık soğuk ve nemli toprakta daha çok zarar yapar.
Mücadelesi: İki türlü yapılır.
1. Kültürel Mücadele; Tohum yatağı iyi hazırlanmalı, toprak ısısı 16 ºC nin üstüne çıktığında ekim yapılmalı, kaliteli tohum kullanılmalı, derin ekim yapılmalıdır.
2. Kimyasal Mücadele: Tohumların havı alınmalı, tohumlar ilaçlanıp ekilmeli, çıkış sonucu fide gelişimini etkileyecek haşere tahribatı önlenmelidir.
Pamuk Kök Çürüklüğü: Kireçli topraklarda pamukta daha çok görülen bir mantar türüdür. Pamuk kök çevresini çürütüp ölüme sebep olur.
Mücadelesi: Mücadelesi oldukça zordur. Toprakta yeteri kadar organik madde bulundurmalı, toprak yeşil gübre ile takviye edilmeli, saçak köklü bitkilerle münavebe yapılmalı, tarla hazırlığı zamanında ve derince yapılmalıdır. Pamuk gelişimini hızlandırmak için dengeli bir gübreleme şarttır. Ayrıca erkenciliği teşvik edici bütün imkanlarda kullanılmalıdır.
Fusarium: Kumlu ve tınlı topraklarda yetişen pamuklarda çimlenmeden sonra bütün mevsim boyunca görülebilen mantari bir hastalıktır. Hastalık alt yaprak kenarlarının sararıp kuruması ile kendini gösterir. Zamanla bütün yapraklar dökülür. Bitki gelişemez. Kabuk soyulduğunda gövde kahverengi esmer bir görünüm arzeder.
Mücadelesi: Dayanıklı çeşit kullanılmalı, münavebeye önem verilmeli, toprakta nematod varsa imha edilmeli, tarlaya bol potasyumlu gübre verilmeli. Tarla çiftlik gübresi ile bolca gübrelenmeli, hastalıksız tohum ekilmelidir.
Verticillum: Sporları toprakta uzun süre yaşayan bu hastalık etmeni mantarlar, soğuk ve nisbi rutubeti fazla olan yerlerde ağır hasar yaparlar. Kurak ve sıcak hava, hastalığın şiddetini azaltır. Gelişmiş bitkilerde alt yapraklar benekli bir görünüm alır. Yaprak damarları arası sararır ve daha sonra dökülür. Hasta bitkilerin tarak ve elmaları dökülür. Dökülmeyen elm eler çok erken açar. Bitkinin odun dokusunda noktalar halinde siyah lekeler oluşur. Mevsim sonuna doğru bitki alt dallardan yeniden gelişmeye başlar.
Mücadelesi: Dayanıklı çeşit ekilmelidir. Küçük daneli ve saçak köklü bitkilerle münavebe yapmak hastalık şiddetini oldukça azaltır. Toprak derin işlenmeli, sık ekim yapılmalıdır. Sulama zamanı iyi tayin edilmeli, verilecek su veya gübre miktarı optimum miktarda olmalıdır. Toprak sıcaklığını arttıracak her imkan uygulanmalı. Ekim geç yapılmalı, hastalıklı pamuk ve çırçır artıkları bölgeye atılmamalıdır.
Köşeli Yaprak Lekesi: Dünyada yaygın bir bakteri hastalığıdır. Bilhassa yapraklarda görülmekle beraber dal ve elmalarda da görülebilir. Hastalık yaprak altında koyu yeşil sulu benekler halinde belirir. Daha sonra yaprak üzerinde damarlar boyunca kırmızı-kahverengi köşeli lekeler halinde görünürler. Gövde ve dalda ise siyahımsı bir leke halindedir. Elmalarda yeşil, sonraları siyah çukur lekeler oluşur. Bu lekelere mantarlar neden olur,elmalar çürür, kozalar açılmaz, açılanlarda lifler lekelidir.
Mücadelesi: Temiz tohum kullanılmalı. Bitki artıkları imha edilmeli, münavebe yapılmalı. Mukavim çeşit ekilmelidir. İlaçlı mücadele, ekim öncesi tohum ilaçlamaları şeklinde yürütülür ve koruyucu niteliktedir.
Elma Çürüklüğü: Elmalara zedeli yerlerinden girerek veya direk nüfus ederek zarar veren çeşitli türde mantarlardır. Gübreleme ve sulamanın fazla yapılması elma çürüklüğü epidemesini arttırır. Küçük lekeler halinde beliren hasar zamanla genişler. Lüleler pembe renkli, taş gibi bir hal alır. Lif kalite ve kantitesi düşer, verim azalır.
Mücadelesi: Azotlu gübrenin fazla verilmemesi, haşare tahribatının mutlak kontrol edilmesi lazımdır. Yabani ot kontrolü iyi yapılmalı. Münavebe yapmak, hastalıksız tohum kullanmak, tarla sürümünü derin yapmak, hastalık şiddetini azaltır.
Pamuk Pası: Mantari bir hastalıktır. Yaprak ve elmalarda küçük sarı, daha sonraları iri turuncu lekeler halinde görülür.
Mücadelesi: Yabani ot mücadelesi iyi yapılmalı, bakırlı ilaçlarla mücadele edilmelidir.
3.8.2 Pamuk Zararlıları ve Mücadelesi
Pamukta hasar yapan belli başlı haşereler ve mücadele yöntemleri şunlardır;
1.Tırpan Kurdu (Agrotis ipsilon): Gri renkte bir tırtıldır. Gündüzleri toprak içine saklanır. Geceleri dışarı çıkıp genç fideleri toprak yüzeyinden keserek beslenirler.
Mücadelesi: Tohum yatağı iyi hazırlanmalı, tarla yabani otlardan temizlenmeli. Ekilecek tohumlar piyasada mevcut en etkili ilaçlardan biri ile ilaçlanmalıdır.
2.Yaprak Biti (Aphis gossypii): Sarı, siyah, ve yeşil renkte 1-2 mm boyunda oval görünümlü kanatlı ve kanatsız bir zararlıdır. Yaprak altlarında genç sürgün veya taraklarda bitki öz suyunu emerek zarar yapar. Yapraklar alt yüzeyi üzerinde kırılır. Salgıladığı tatlı yapışkan madde ise açılmış kozaların kalitesini düşürür. Zenk adı ile de bilinen bu zararlı çabuk çoğalırsa da, kuru ve rüzgarlı ortamda ve 25 º C nin üstünde üremesi azalır.
Mücadelesi: Aşırı derecede gübre ve su kullanılmamalı. Tarla civarındaki yabani otlar temizlenmelidir.
3.Yaprak Piresi (Emposca spp): Yeşil, sarı, gri renkli 3-4 mm boyunda emici bir zararlıdır. Yan yan gidişi ve çekirge gibi sıçrayışı ile tanınan bu haşare bilhassa tüysüz yaprakların özsuyunu emerek bitki gelişimini engel olur. Tarak ve çiçek dökümünü arttırır.
Mücadelesi: Yapılan sürveyde 100 bitkiden alınan 100 yaprağın 30 tanesinde yaprak piresi görülürse tarımsal kuruluşların tavsiyesine uyarak ilaçlı mücadele yapılmalıdır.
4.Pamuk Piresi (Lygus Spp): Oval şekilli 6-7 mm boyunda kahve renginde bacak ve antenleri uzun, emici bir pamuk zararlısıdır. Bitkinin genç aksanlarının, tarak ve çiçeklerini emerek zarar yaparlar. Taraklar pırıltılı bir görünüm alırlar. Anormal derecede tarak ve elma dökümü olur. Taç yaprakları büzülür, kıvrılır. Taraklarda parlak noktalar halinde lekeler hasıl olur.
Mücadelesi: Kontrol edilen 100 bitkiden 15 tanesinde zararlı görüldüğünde tarımsal kuruluşların tavsiyesine uyarak o yılki en etkili ilaçla mücadele yapılmalıdır.
5.Thrips (Thrips Tabaci): Boyu 0.8 - 0.9 mm'dir. Kuru ve sıcak şartlarda pamuk bitkisine oldukça zarar verirler. Erken mevsim zararlıları olup, genç tomurcuk ve yaprakların özsuyunu emer. Emilen noktalar gümüşi bir renk alır ve yaprak uçları aşağı doğru kıvrılır.
Mücadelesi: Tarla kenarındaki yabani otlar temizlenmelidir. İlaçlı mücadele yapmak için tarlanın 5 ayrı yerinde 20 bitki incelenir, bitki başı 1 trips bulunursa, piyasadaki en etkili ilaçlı mücadele yapılır. İyi bir netice almak için 10 gün aralıkla iki ,ilaçlama yapılır.
6. Kırmızı Örümcek (Tetranychus Spp): Çok küçüktür. Erken mevsim pamuk zararlısıdır. Yaprak altında oluşan açık gri ağ tabakası ve emilen yaprakların kızarması ile tanınır. Kuru ve sıcak ortamda süratle çoğalır.
Mücadelesi: Tarla kenarındaki otların imha edilmesi gerekir. Arazide köşegen doğrultularında aralıklı 5 ayrı yerden alınan 100 yapraktan 10 tanesinde ergin ve yumurta tespit edilirse tarımsal kuruluşların tavsiyesine göre ilaçla mücadele yapılmalıdır.
7. Beyaz Sinek (Bemisia Tabaci): Bu haşare krem renginde 1mm boyunda küçük bir sinektir. Pamuk yapraklarının alt tarafındaki nimf adı verilen genç nesil yaprağın öz suyunu emerek kurutur. Salgıladığı yapışkan madde lif kalitesini düşürür. ve çırçırlanmasını zorlaştırır. Beyaz sinek sıcak-loş ortamda çabuk çoğalır.
Mücadelesi: Beyaz sinekle ilaçlı mücadele iki şekilde yapılır. Birincisi: Granül haldeki sistematik ilaçla sıra arasında toprağa verilip hemen sulanır. İkinci yöntem ise; yer aletleri veya uçakla yapılan ilaçlamadır. Toprak altı ilaçlama 35-40 gün etkisini sürdürür. İlaçlı mücadele için sürvey yapılır. Arazinin 8-10 yerinde 5-6 bitkinin alt, orta ve üst yapraklarındaki beyaz sinek miktarı satılır (sabah erken). Yaprak başına 1-2 beyaz sinek tesbit edilirse ilaçlamaya geçilir. Mücadele tarımsal kuruluşların tavsiyesi doğrultusunda olmalıdır.
8.Pembe Kurt (Pectinophora gossyhiella): Pamukta ısırarak hasar yapan tırtıllar, tarfaklar ve çiçekler açılmadan önce içeri girip erkek ve dişi organları yer. Hasar gören almalara mantari hastalıkların bulaşması verim ve kalitenin düşmesine yol açar.
Mücadelesi:
1. Kültürel Mücadele: Münavebe sistemi ile pamuk tarımı yapılmalıdır. Sertifikalı tohum kullanılmalıdır, Pembe kurt hasarı görülen tarlada pamuklar mümkün olduğu kadar temiz toplanmalı. Hasat sonu tarlada hayvan otlatılmamalıdır. Bu sağlanmazsa hasattan hemen sonra pamuk fidanları sapkeserle parçalanmalı ve tarla pullukla 25-30 cm derinlikte sürülmelidir. Pembe kurt populasyonu fazla ise, sürülen tarlanın sulanıp, bitki kalıntılarının çabuk çürümesi sağlanmalıdır. Erkenci çeşit yetiştirilmeli. Pembe kurdun yoğun olduğu tarlanın pamukları mutlaka Saw-gin'de çırçırlanmalıdır. Kütlü ve tohumluk saklanan ambarlar pembe kurt kelebeği görüldükçe ilaçlanmalıdır.
2. İlaçlı Mücadele: Pembe kurt tehlikesi olan yerlerde devamlı survey yapılmalı. Kontrol edilen her 100 bitkiden 3-4 tanesinde pembe kurt görülürse ilaçlı mücadele yumurtalarına yakın veya tırtıllar tarak ve elma içine girmeden önce ve belli aralıklarla yapılmalıdır. Pembe kurt mücadelesinde mutlaka tarımsal kuruluşlarla işbirliği yapılamalıdır.
9.Yeşil Kurt: Münavebe sistemi uygulanmalı. Hasat sonu tarladaki kör kozalar hayvan otlatma veya sap keserle imha edilmeli. Yeşil kurt mücadelesinde başarı sağlamak için, ilaçlamanın tırtıllar küçükken yapılması lazımdır. Erken devrede ilaçlama yapmak için tarlanın çeşitli yerlerinde tetkik edilen 50 bitkide 4-5 larva görülürse veya almaya yatma devresinde 50 bitkide 3-4 larva görülürse ilaçlama yapılmalıdır. Mevsim başlangıcında yumurtaların açılma zamanı tesbit edilerek yapılacak periodik ilaçlama yeşil kurdu kontrol altında tutar.
10. Pamuk Yaprak Kurdu (Preodenia litura): Mevsim sonlarına doğru görülen ve oldukça hasar yapan bir zararlıdır. Ergin bir dişi, yaprak altlarına gri kadife görünümlü 100-300 adetlik paket şeklinde yumurta bırakır.
Yumurtadan çıkan genç tırtıllar çevredeki yaprakları yiyerek süzek bir görünüm arzeder. Erginler elmaları da yer.
Mücadelesi: Tırtıllar çok genç devrede iken ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Ergin tırtılların kontrolü zordur.
Pamuk zararlılarına karşı yapılacak ilaçlı mücadelede dikkat edilmesi gereken hususlar:
* Haşere kontrolünde geç kalınmamalıdır. Mücadele piyasada mevcut en etkili ilaç ve dozu kullanarak imkanlar dahilinde yer aletleri ile yapılmalıdır.
* Bitkinin büyüme aksamlarında hasar yapan zararlılar görüldüğü anda ilaçlı mücadeleye başlanmalıdır.
* Pamukta kullanılacak ilaçların çevredeki canlılarla yem ve gıda maddelerine zarar vermemesi lazımdır. Çevre ve hava kirlenmesi mümkün olduğu kadar önlenmelidir.
* Yabani ot ilacı atılmış bir yer aleti çok iyi bir şekilde temizlenmeden haşare kontrolünde kullanılmamalıdır.
* Yaprak altında bulunan kırmızı örümcek ve beyaz sinek gibi haşarelere karşı yer aletleri ile mücadele yaparken mutlaka yaprak altı memeleri kullanılmalıdır.
* Meralarda veya hayvan yemi ekili yerlere yakın olan pamuklar rüzgarsız havada ilaçlanmalıdır.
* İlaçlı mücadele sonunda ilaçlamada kullanılan aletler yıkanmalı, boş kutu veya torbalar imha edilmelidir.
* Herhangi bir ilaçlamaya başlamadan önce zehirlenmeye karşı ön tedbirler alınmalıdır.
3.9 Hasat, Harman ve Depolaması
Pamuk hasadı bölgemizde Eylül ayının ortalarından itibaren başlar ve Ekim ayının sonuna kadar devam eder. İkinci el toplama ise Ekim ayı içinde yapılır. Genellikle %60 koza açımını tamamlamış tarlalarda 1.el hasada girilmelidir. Kütlü denilen çekirdekli pamukların lifleri çekirdeklerinden çırçır makinaları ile ayrılır.