Mr.Muhendis
23.11.2009, 00:30
Bitkisel Sınıflandırma
Alem: Plantae (Bitkiler)
Bölüm: Magnoliophyta
(Kapalı tohumlular)
Sınıf: Magnoliopsida
(İki çenekliler)
Takım: Malvales
Familya: Malvaceae
(Ebegümecigiller)
Cins: Gossypium
http://i49.tinypic.com/34ihhe8.jpg
Pamuğun Tarihçesi
Arkeolojik kanıtlar gerek Hindistan gerek Güney Amerika'da birbirinden bağımsız olarak 6000 ila 7000 yıl önce pamuğun değişik türlerinin tarımının yapıldığı ve giyimde kullanıldığını göstermektedir. Eski dünyaya pamuk Hindistan'daki Harappa uygarlığından gelmiştir. Mezopotamya'dan da Eski Mısır'a geçmiştir.
Pamuğun Arapça'daki ismi olan kutun ('al kutun') İngilizce'ye cotton, İspanyolca'ya algodón olarak geçmiştir. Pamuk için Türkiye'de yerel olarak üreticilerin kullandığı 'pambuk','bambuk' adının da, bugün kuzey Suriye'de yer alan Manbij şehrinin (Hierapolis Bambyce ya da Bambyke) başka dillerdeki değişik söylenişinden geldiği muhtemeldir (Arnold Toynbee, Turkey: A Past and a Future, dipnot.50).
Pamuk bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek ve tohumdan oluşmaktadır. Tür ve varyetesine göre 60-120 cm, ağaç halinde olanlar ise 5-6 m boylanabilir. Pamuk 30-100 cm derine, 50-80 cm yanlarına uzanan kazık köke sahiptir. Toprak yüzeyinin 8-10 cm altında ilk yan kökler meydana gelir Bunlar yatay olarak büyürler. Yan köklerin sayıları 3-4 tanedir. Her biri tekrar dallanarak etrafa yayılır. Epidermis hücrelerinin dışa doğru uzaması ile sayısız emici tüyler meydana gelir. Genel olarak kök toprakta dik olarak ya da bir süre sonra zigzag çizerek devam eder. Uygun koşullarda kök uzunluğu 1.5 m ye kadar ulaşabilir.
Afrika’da, çok yıllık ağaç şeklinde olan pamuk çeşitleri de vardır. Pamuk gövdeleri dik, dallanmış ve çok tüylüdür. Yapraklar uzun saplı, parçalı ve tabanı kalp şeklindedir. Çiçekler saplı ve yaprakların koltuğunda tek tek bulunur. Dış çanak yaprakları üç parçalı, taç yaprakları ise beş serbest parçalıdır. Meyve, olgunlukta açılan veya kapalı kalan, 3-5 gözlü bir kapsüldür. Bu kapsüle koza da denir. Her gözde siyahımsı renkli, oval şekilli ve üzeri uzun, sık ve beyaz renkli tüylerle örtülü 5-10 tohum bulunur. Pamuk tohumu, etrafındaki bu tüy veya liflerle beraber `kütlü` adını alır.
Pamuk, alüvyonlu ve kuvvetli toprakları sever. Derin sürülmüş ve iyi gübrelenmiş topraklara ekilir. Ekim; sıcak bölgelerde şubat, soğuk bölgelerde mart-nisan aylarında yapılır. Ağustos ve eylülde hasat edilir. Pamuk için en büyük tehlike yağmurlardır. Yağmurlar, verimin ve kalitenin düşmesine sebep olur.
Türkiye’de M.Ö. 330 yılına dek geriye giden uzun bir tarihçesi olmasına karşın asıl gelişmesini 11. yüzyılda Selçuklu Türkleri, 14. Yüzyılda Osmanlı Türkleri zamanında olmuştur. Türkiye Cumhuriyetin ilanından sonra ise pamuk tarımına büyük önem verilmiştir.
Pamuk bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek ve tohumdan oluşmaktadır. Tür ve varyetesine göre 60-120 cm, ağaç halinde olanlar ise 5-6 m boylanabilir. Pamuk 30-100 cm derine, 50-80 cm yanlarına uzanan kazık köke sahiptir. Toprak yüzeyinin 8-10 cm altında ilk yan kökler meydana gelir Bunlar yatay olarak büyürler. Yan köklerin sayıları 3-4 tanedir. Her biri tekrar dallanarak etrafa yayılır. Epidermis hücrelerinin dışa doğru uzaması ile sayısız emici tüyler meydana gelir. Genel olarak kök toprakta dik olarak ya da bir süre sonra zigzag çizerek devam eder. Uygun koşullarda kök uzunluğu 1.5 m ye kadar ulaşabilir.
Toprak Hazırlığı
Pamukta iyi bir çimlenmenin gerçekleştirilebilmesi için tohum yatağı çok iyi hazırlanmalıdır. Bunun için de iyi bir toprak hazırlığına ihtiyaç vardır.Pamuk tarımında toprak hazırlığı, pamuktan bir yıl önce yetiştirilen ürünün çeşidine göre farklılık gösterir.
Buğdaydan sonra pamuk ekiminde, buğday hasadını takiben, tarla anız tavında iken derin sürülmelidir. Sonbaharda düşen ilk yağışlardan sonra keseklerin parçalanması, toprağın havalandırılması ve yabancı otların imhası amacıyla 10-15 cm derinlikte goble diskaro veya kültivatör ile aktarma yapılmalıdır. Kış yağışlarıyla tarlanın aşırı derecede otlanması durumunda mart ayında diskaro ile 8-10 cm derinlikte hafif bir sürüm yapılmalı, bu işlemi takiben tarlaya toprağın yapısına göre 3-5 tapan çekilerek tarla ekime hazır hale getirilmelidir. Pamuk üzerine tekrar pamuk ekilecekse yapılacak ilk işlem pamuk saplarının sap keser yardımıyla parçalanması ve toprağın 25-30 cm derinlikte pulluk ile sürülmesidir. Bundan sonra yapılacak işlemler,buğday hasadını takiben yapılan toprak hazırlığının aynısıdır.
Uzun yıllar işlenen arazilerde pulluk derinliği seviyesinde işlenmeyen ve pulluk tabanı olarak isimlendirilen sert bir tabaka oluşmaktadır.Bu tabakanın 2-3 yılda bir 45-50 cm derinliğinde Dipkazan ile patlatılması ( sert toprak katmanının kırılması ) pamuk köklerinin daha derinlere serbestçe gidebilmesi ve pamuğun ihtiyacı olan besin maddeleri ile suyu istenilen şekilde alabilmesi için önemli bir işlemdir. Bu işlem toprağın oldukça kuru olduğu bir dönemde, tercihen erken sonbaharda yapılmalıdır.Aksi durumda toprak tavlı ise patlama işleminden istenilen yarar sağlanamaz. Sert toprak tabakasının kırılması, pamuk bitkisindeki potasyum içeriğini de önemli ölçüde etkilemektedir. Patlama yapılan pamuk tarlalarına potasyum uygulanmasının bitkide potasyum birikimi yanı sıra koza sayısı, koza ağırlığı ve dolayısıyla da kütlü verimine olumlu etkisi bulunmaktadır.
Yağışın fazla olduğu yerlerde toprağın daha çabuk ısınmasına, daha erken tava gelmesine ve ekimin erken yapılabilmesine imkan vermesi nedeniyle, balık sırtı şeklinde yüksekte hazırlanan tohum yatakları ile gerçekleştirilen sırta ekim yöntemiyle ekim yapılmalıdır. Sırta ekim yabancı ot ve hastalık etmenlerinden kaynaklanan problemleri de en aza indirmektedir. Sırt oluşturma işlemi sonbaharda yapılmalıdır.
Ekim ve Ekim Zamanı
En uygun pamuk ekim zamanı, iyi hazırlanmış normal tavlı bir toprakta sabah saatlerinde toprağın 7-8 cm derinliğindeki toprak ısısının üç gün art arda asgari 180C’yi bulduğu dönemdir.Ekimi takip eden iki gece hava sıcaklığının 100C altına düşmeyeceği meteorolojik tahminlerden alınmalıdır.Toprak sıcaklığı bu değerlere ulaşmadan yapılan ekimlerde çimlenme gerçekleşmemektedir.Çimlenme olsa dahi tohum ve fide erken ekimin doğurabileceği olumsuz şartlardan zarar görecektir. Zira pamuk tohumu her ne kadar 150C toprak ısında çimlenebilirse de 200C sıcaklık altında kök gelişimi asgariye inmekte ve hastalık organizmaları ( Rhizoctania ve Phythium ) aktif hale geçmektedirler.
Ekim öncesi mibzerin uygun bir şekilde ayarlanması gerekmektedir. Sıra ara mesafesi pamuğun çeşidine, toprağın yapısına,iklim ve bakım şartlarına bağlı olarak değişebilmektedir.Pamuk tohumlarının ideal ekim derinliği 3-4 cm’dir.Erken ekimlerde toprak ısısı düşük, tav fazla olduğunda ekim derinliği 2-3 cm olmalıdır. Ekim tarihi ilerledikçe ekim derinliği bir miktar arttırılmalıdır.
Tohumluk
İyi bir pamuk tohumluğu bölgeye adapte olmuş, yüksek verimli,teknolojik özellikleri üstün, hastalık ve zararlılara dayanıklı, çimlenme yeteneği yüksek, nem oranı düşük, hastalıktan, yabancı otlardan arındırılmış ve tercihen delinte (havsız ) olmalıdır.
Delinte pamuk tohumu kullanımının birçok avantajı bulunmaktadır.
Delinte tohum çeşit safiyetinin yüksek olması nedeniyle yüksek verimli ve kaliteli ürün elde edilmesini sağlar.
Çimlenme yeteneği bilinmeyen çiğitten dekara 7-8 kg yerine delinte tohumdan 3 kg ekmek suretiyle üreticiye seyreltmede büyük tasarruf, ülke ekonomisine katkı sağlar.
Üreticiyi tohum ıslama, mibzer tıkanıklığı sorunlarından kurtarır ve işçilikten tasarruf sağlar.
Delinte tohumlar ilaçlı olarak üreticiye ulaştığından tohum ilaçlamasında tasarruf sağlar.
Daha sağlıklı ve hızlı bir çimleme ile ilk çıkış sağlar.
Delintasyon işlemi sonucu çiğit içerisinde kışlayan ve tohumla taşınan pembe kurt tırtılları tamamen ölür ve mantari hastalıklardan temizlenir.
Seyreltme
Tarlaya atılan tohumun sıra üzerinde oluşturduğu fazla bitkilerin belli bir aralık verilerek azaltılması gerekir. Sıra üzerinde iki bitki arasında bırakılacak mesafe değişiklik göstermekle birlikte ortalama 17 cm’dir. Çukurovanın alçak bölgelerinde olduğu gibi yüksek nem ve sıcaklık dolayısıyla koza çürümesinin ( boll rot ) yaygın olduğu yerlerde sıra arası ve sıra üzeri mesafelerin daha geniş tutulmasına özen gösterilmelidir.( 80 cm * 20 cm gibi)
Seyreltme işlemi bitkiler yaklaşık 15 cm boyunda veya 3-4 yapraklı olduğunda yapılmalı ve seyreltme esnasında tip dışı, zayıf ve hastalık belirtisi gösteren bitkiler çekilmelidir.Seyreltmenin mümkün olduğunca erken yapılması verimi olumlu yönde etkilemektedir.
Gübreleme
Pamuk tarımında kullanılacak gübrenin çeşit ve miktarı, toprağın yapısına, sulu veya susuz pamuk tarımı yapılmasına ve bitkinin besin ihtiyacına bağlıdır.Kullanılacak gübre çeşidi ve miktarının belirlenmesinde toprak analizleri mutlaka yaptırılmalıdır.
Pamuk tarımında gübreler toprağa Yeşil gübre, Çiftlik gübresi ve Suni gübreler olmak üzere üç şekilde verilmektedir.
Yeşil gübre, toprağa organik madde kazandırmak ve toprağın yapısını düzeltmek amacıyla bazı bitkilerin belli bir devrede toprağa karıştırılması işlemidir.
Bünyelerinde organik madde bulundurmayan suni gübreler Azot,Fosfor ve Potasyum İçermektedir.Bu üç makro elementin tavsiye edilen dozları bölgelere göre değişmekle birlikte sulu pamuk tarımında Azot için dekara 12-16 kg, fosfor için dekara 6-9 kg’dır.Potasyum eksikliğinin pamukta lif kalitesini düşürdüğü, kozaları küçük bırakıp dökmeye sebebiyet verdiği ve hastalık etmenlerine karşı mukavemeti azalttığı göz ardı edilmemeli ve analizler sonucu gerekiyorsa dekara 6-8 kg potas gelecek şekilde potasyumlu gübreler uygulanmalıdır.
Fosforlu ve potasyumlu gübreler ekimden az önce veya ekimle birlikte verilmeli; azotlu gübrelerin ise 1/3’ü ekimden önce veya ekim esnasında, 1/3’ü birinci suyun önüne, 1/3’ü ikinci suyun önüne verilmelidir.
Sulama
Pamukta sulamanın amacı,kaliteli ve en yüksek verimi almak için,doğal yollarla karşılanamayan suyun yapay yollarla, toprağa ve bitkiye zarar vermeden,toprağa uygulanmasıdır.
Günümüz modern çeşitlerinde ilk suyun geciktirilmesi % 20’lere varan verim kaybına neden olmaktadır.Bu nedenle özellikle ilk suyun veriliş tarihi doğru tespit edilmelidir.Genel olarak ilk su erkenci çeşitlerde çiçeklenme başlangıcını beklemeden verilmelidir.Bitkinin ana sapı üzerinde meydana gelen meydana gelen kırmızı rengin tepe tomurcuğuna 10-15 cm yaklaşması ilk sulama tarihi için yardımcı bir kriterdir.Daha sonraki sulama zamanının saptanmasında şu kriterler yardımcı olabilir.
• Bitki gelişmesi yavaşlamış, sabah ve akşam saatlerinde bitkilerde solgunluk belirtileri oluşmuşsa,
• Yaprak renkleri koyu yeşil renk almışsa,
• Çiçeklenme normal seyrinden fazla ve çiçekler üst tarafta yapraklar alt tarafta oluşmuşsa,
• Gövdedeki kırmızılık tepe tomurcuğuna yaklaşmış ise sulama zamanı gelmiş demektir.
Pamuk genellikle 13-17 gün aralıklarla sulanmalıdır.Ancak yeterli ve zamanında yapılan sulamanın getireceği faydanın yanı sıra aşırı sulamanın neden olabileceği önemli olumsuzluklar söz konusudur.Aşırı sulama bitki boyunun büyümesine ve verimde azalmalara, mantari hastalıkların çoğalmasına, bazı zararlı böceklerin yoğunluklarının artmasına, kalitenin düşmesine ve toprakta bulunan bitki besin elementlerinin yıkanmasına neden olmaktadır.Bu nedenlerle, bir sulamada dekara 90 tondan fazla su verilmemeli, tava sulama yerine kontrollü karık sulama sı yapılmalı, su göllenmelerine kesinlikle müsaade edilmemeli,bitkilerin alt kısmındaki bir kaç koza açtığında sulama kesilmelidir.Aksi takdirde en verimli alt kozalar mantar (boll rot) yüzünden kaybedilecek ve ciddi verim kaybı oluşacaktır.
http://i46.tinypic.com/2psg67k.jpg
Hasat
Ülkemiz genelinde görülen tarım sektöründeki işgücü sıkıntısı pamuk hasadının elle yapılmasını ekonomik olmaktan çıkarmıştır.Ülkemizde de pamuk hasadında mekanizasyona geçiş kaçınılmazdır.Burada en önemli faktör, makineli hasada uygun pamuk çeşitlerinin ve tarım tekniklerinin tatbik edilmesidir.
Makineli hasatta saf ve durulmuş çeşit seçimi defoliant uygulaması dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardır.Saf ve durulmuş çeşit seçimi hasatta tarla yeknesaklığı sağlayacağından makineli hasattaki ayar problemlerini ve dolayısıyla fire oranını azaltacaktır.Diğer önemli husus olan defoliant uygulamasında da zamanlama verime büyük etki etmektedir.Defoliant çeşidine göre uygulama zamanı değişmekle birlikte genel olarak en uygun zaman kozaların arzulanan olgunluk derecesine ulaşmış olmasıdır.Bu dönem genellikle kozaların enine rahat bir şekilde kesilemedikleri yani çekirdek kabuklarının sertleşmeye ve renklerinin koyulaşmaya başladığı dönemdir.Kozalar bu evrede baş ve işaret parmakları arasında kolayca sıkılamaz olurlar.Oluşan kozaların yapılan defoliant uygulamasından olumsuz etkilenmemeleri için en az 35 - 45 günlük olmaları gerekir
Alem: Plantae (Bitkiler)
Bölüm: Magnoliophyta
(Kapalı tohumlular)
Sınıf: Magnoliopsida
(İki çenekliler)
Takım: Malvales
Familya: Malvaceae
(Ebegümecigiller)
Cins: Gossypium
http://i49.tinypic.com/34ihhe8.jpg
Pamuğun Tarihçesi
Arkeolojik kanıtlar gerek Hindistan gerek Güney Amerika'da birbirinden bağımsız olarak 6000 ila 7000 yıl önce pamuğun değişik türlerinin tarımının yapıldığı ve giyimde kullanıldığını göstermektedir. Eski dünyaya pamuk Hindistan'daki Harappa uygarlığından gelmiştir. Mezopotamya'dan da Eski Mısır'a geçmiştir.
Pamuğun Arapça'daki ismi olan kutun ('al kutun') İngilizce'ye cotton, İspanyolca'ya algodón olarak geçmiştir. Pamuk için Türkiye'de yerel olarak üreticilerin kullandığı 'pambuk','bambuk' adının da, bugün kuzey Suriye'de yer alan Manbij şehrinin (Hierapolis Bambyce ya da Bambyke) başka dillerdeki değişik söylenişinden geldiği muhtemeldir (Arnold Toynbee, Turkey: A Past and a Future, dipnot.50).
Pamuk bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek ve tohumdan oluşmaktadır. Tür ve varyetesine göre 60-120 cm, ağaç halinde olanlar ise 5-6 m boylanabilir. Pamuk 30-100 cm derine, 50-80 cm yanlarına uzanan kazık köke sahiptir. Toprak yüzeyinin 8-10 cm altında ilk yan kökler meydana gelir Bunlar yatay olarak büyürler. Yan köklerin sayıları 3-4 tanedir. Her biri tekrar dallanarak etrafa yayılır. Epidermis hücrelerinin dışa doğru uzaması ile sayısız emici tüyler meydana gelir. Genel olarak kök toprakta dik olarak ya da bir süre sonra zigzag çizerek devam eder. Uygun koşullarda kök uzunluğu 1.5 m ye kadar ulaşabilir.
Afrika’da, çok yıllık ağaç şeklinde olan pamuk çeşitleri de vardır. Pamuk gövdeleri dik, dallanmış ve çok tüylüdür. Yapraklar uzun saplı, parçalı ve tabanı kalp şeklindedir. Çiçekler saplı ve yaprakların koltuğunda tek tek bulunur. Dış çanak yaprakları üç parçalı, taç yaprakları ise beş serbest parçalıdır. Meyve, olgunlukta açılan veya kapalı kalan, 3-5 gözlü bir kapsüldür. Bu kapsüle koza da denir. Her gözde siyahımsı renkli, oval şekilli ve üzeri uzun, sık ve beyaz renkli tüylerle örtülü 5-10 tohum bulunur. Pamuk tohumu, etrafındaki bu tüy veya liflerle beraber `kütlü` adını alır.
Pamuk, alüvyonlu ve kuvvetli toprakları sever. Derin sürülmüş ve iyi gübrelenmiş topraklara ekilir. Ekim; sıcak bölgelerde şubat, soğuk bölgelerde mart-nisan aylarında yapılır. Ağustos ve eylülde hasat edilir. Pamuk için en büyük tehlike yağmurlardır. Yağmurlar, verimin ve kalitenin düşmesine sebep olur.
Türkiye’de M.Ö. 330 yılına dek geriye giden uzun bir tarihçesi olmasına karşın asıl gelişmesini 11. yüzyılda Selçuklu Türkleri, 14. Yüzyılda Osmanlı Türkleri zamanında olmuştur. Türkiye Cumhuriyetin ilanından sonra ise pamuk tarımına büyük önem verilmiştir.
Pamuk bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek ve tohumdan oluşmaktadır. Tür ve varyetesine göre 60-120 cm, ağaç halinde olanlar ise 5-6 m boylanabilir. Pamuk 30-100 cm derine, 50-80 cm yanlarına uzanan kazık köke sahiptir. Toprak yüzeyinin 8-10 cm altında ilk yan kökler meydana gelir Bunlar yatay olarak büyürler. Yan köklerin sayıları 3-4 tanedir. Her biri tekrar dallanarak etrafa yayılır. Epidermis hücrelerinin dışa doğru uzaması ile sayısız emici tüyler meydana gelir. Genel olarak kök toprakta dik olarak ya da bir süre sonra zigzag çizerek devam eder. Uygun koşullarda kök uzunluğu 1.5 m ye kadar ulaşabilir.
Toprak Hazırlığı
Pamukta iyi bir çimlenmenin gerçekleştirilebilmesi için tohum yatağı çok iyi hazırlanmalıdır. Bunun için de iyi bir toprak hazırlığına ihtiyaç vardır.Pamuk tarımında toprak hazırlığı, pamuktan bir yıl önce yetiştirilen ürünün çeşidine göre farklılık gösterir.
Buğdaydan sonra pamuk ekiminde, buğday hasadını takiben, tarla anız tavında iken derin sürülmelidir. Sonbaharda düşen ilk yağışlardan sonra keseklerin parçalanması, toprağın havalandırılması ve yabancı otların imhası amacıyla 10-15 cm derinlikte goble diskaro veya kültivatör ile aktarma yapılmalıdır. Kış yağışlarıyla tarlanın aşırı derecede otlanması durumunda mart ayında diskaro ile 8-10 cm derinlikte hafif bir sürüm yapılmalı, bu işlemi takiben tarlaya toprağın yapısına göre 3-5 tapan çekilerek tarla ekime hazır hale getirilmelidir. Pamuk üzerine tekrar pamuk ekilecekse yapılacak ilk işlem pamuk saplarının sap keser yardımıyla parçalanması ve toprağın 25-30 cm derinlikte pulluk ile sürülmesidir. Bundan sonra yapılacak işlemler,buğday hasadını takiben yapılan toprak hazırlığının aynısıdır.
Uzun yıllar işlenen arazilerde pulluk derinliği seviyesinde işlenmeyen ve pulluk tabanı olarak isimlendirilen sert bir tabaka oluşmaktadır.Bu tabakanın 2-3 yılda bir 45-50 cm derinliğinde Dipkazan ile patlatılması ( sert toprak katmanının kırılması ) pamuk köklerinin daha derinlere serbestçe gidebilmesi ve pamuğun ihtiyacı olan besin maddeleri ile suyu istenilen şekilde alabilmesi için önemli bir işlemdir. Bu işlem toprağın oldukça kuru olduğu bir dönemde, tercihen erken sonbaharda yapılmalıdır.Aksi durumda toprak tavlı ise patlama işleminden istenilen yarar sağlanamaz. Sert toprak tabakasının kırılması, pamuk bitkisindeki potasyum içeriğini de önemli ölçüde etkilemektedir. Patlama yapılan pamuk tarlalarına potasyum uygulanmasının bitkide potasyum birikimi yanı sıra koza sayısı, koza ağırlığı ve dolayısıyla da kütlü verimine olumlu etkisi bulunmaktadır.
Yağışın fazla olduğu yerlerde toprağın daha çabuk ısınmasına, daha erken tava gelmesine ve ekimin erken yapılabilmesine imkan vermesi nedeniyle, balık sırtı şeklinde yüksekte hazırlanan tohum yatakları ile gerçekleştirilen sırta ekim yöntemiyle ekim yapılmalıdır. Sırta ekim yabancı ot ve hastalık etmenlerinden kaynaklanan problemleri de en aza indirmektedir. Sırt oluşturma işlemi sonbaharda yapılmalıdır.
Ekim ve Ekim Zamanı
En uygun pamuk ekim zamanı, iyi hazırlanmış normal tavlı bir toprakta sabah saatlerinde toprağın 7-8 cm derinliğindeki toprak ısısının üç gün art arda asgari 180C’yi bulduğu dönemdir.Ekimi takip eden iki gece hava sıcaklığının 100C altına düşmeyeceği meteorolojik tahminlerden alınmalıdır.Toprak sıcaklığı bu değerlere ulaşmadan yapılan ekimlerde çimlenme gerçekleşmemektedir.Çimlenme olsa dahi tohum ve fide erken ekimin doğurabileceği olumsuz şartlardan zarar görecektir. Zira pamuk tohumu her ne kadar 150C toprak ısında çimlenebilirse de 200C sıcaklık altında kök gelişimi asgariye inmekte ve hastalık organizmaları ( Rhizoctania ve Phythium ) aktif hale geçmektedirler.
Ekim öncesi mibzerin uygun bir şekilde ayarlanması gerekmektedir. Sıra ara mesafesi pamuğun çeşidine, toprağın yapısına,iklim ve bakım şartlarına bağlı olarak değişebilmektedir.Pamuk tohumlarının ideal ekim derinliği 3-4 cm’dir.Erken ekimlerde toprak ısısı düşük, tav fazla olduğunda ekim derinliği 2-3 cm olmalıdır. Ekim tarihi ilerledikçe ekim derinliği bir miktar arttırılmalıdır.
Tohumluk
İyi bir pamuk tohumluğu bölgeye adapte olmuş, yüksek verimli,teknolojik özellikleri üstün, hastalık ve zararlılara dayanıklı, çimlenme yeteneği yüksek, nem oranı düşük, hastalıktan, yabancı otlardan arındırılmış ve tercihen delinte (havsız ) olmalıdır.
Delinte pamuk tohumu kullanımının birçok avantajı bulunmaktadır.
Delinte tohum çeşit safiyetinin yüksek olması nedeniyle yüksek verimli ve kaliteli ürün elde edilmesini sağlar.
Çimlenme yeteneği bilinmeyen çiğitten dekara 7-8 kg yerine delinte tohumdan 3 kg ekmek suretiyle üreticiye seyreltmede büyük tasarruf, ülke ekonomisine katkı sağlar.
Üreticiyi tohum ıslama, mibzer tıkanıklığı sorunlarından kurtarır ve işçilikten tasarruf sağlar.
Delinte tohumlar ilaçlı olarak üreticiye ulaştığından tohum ilaçlamasında tasarruf sağlar.
Daha sağlıklı ve hızlı bir çimleme ile ilk çıkış sağlar.
Delintasyon işlemi sonucu çiğit içerisinde kışlayan ve tohumla taşınan pembe kurt tırtılları tamamen ölür ve mantari hastalıklardan temizlenir.
Seyreltme
Tarlaya atılan tohumun sıra üzerinde oluşturduğu fazla bitkilerin belli bir aralık verilerek azaltılması gerekir. Sıra üzerinde iki bitki arasında bırakılacak mesafe değişiklik göstermekle birlikte ortalama 17 cm’dir. Çukurovanın alçak bölgelerinde olduğu gibi yüksek nem ve sıcaklık dolayısıyla koza çürümesinin ( boll rot ) yaygın olduğu yerlerde sıra arası ve sıra üzeri mesafelerin daha geniş tutulmasına özen gösterilmelidir.( 80 cm * 20 cm gibi)
Seyreltme işlemi bitkiler yaklaşık 15 cm boyunda veya 3-4 yapraklı olduğunda yapılmalı ve seyreltme esnasında tip dışı, zayıf ve hastalık belirtisi gösteren bitkiler çekilmelidir.Seyreltmenin mümkün olduğunca erken yapılması verimi olumlu yönde etkilemektedir.
Gübreleme
Pamuk tarımında kullanılacak gübrenin çeşit ve miktarı, toprağın yapısına, sulu veya susuz pamuk tarımı yapılmasına ve bitkinin besin ihtiyacına bağlıdır.Kullanılacak gübre çeşidi ve miktarının belirlenmesinde toprak analizleri mutlaka yaptırılmalıdır.
Pamuk tarımında gübreler toprağa Yeşil gübre, Çiftlik gübresi ve Suni gübreler olmak üzere üç şekilde verilmektedir.
Yeşil gübre, toprağa organik madde kazandırmak ve toprağın yapısını düzeltmek amacıyla bazı bitkilerin belli bir devrede toprağa karıştırılması işlemidir.
Bünyelerinde organik madde bulundurmayan suni gübreler Azot,Fosfor ve Potasyum İçermektedir.Bu üç makro elementin tavsiye edilen dozları bölgelere göre değişmekle birlikte sulu pamuk tarımında Azot için dekara 12-16 kg, fosfor için dekara 6-9 kg’dır.Potasyum eksikliğinin pamukta lif kalitesini düşürdüğü, kozaları küçük bırakıp dökmeye sebebiyet verdiği ve hastalık etmenlerine karşı mukavemeti azalttığı göz ardı edilmemeli ve analizler sonucu gerekiyorsa dekara 6-8 kg potas gelecek şekilde potasyumlu gübreler uygulanmalıdır.
Fosforlu ve potasyumlu gübreler ekimden az önce veya ekimle birlikte verilmeli; azotlu gübrelerin ise 1/3’ü ekimden önce veya ekim esnasında, 1/3’ü birinci suyun önüne, 1/3’ü ikinci suyun önüne verilmelidir.
Sulama
Pamukta sulamanın amacı,kaliteli ve en yüksek verimi almak için,doğal yollarla karşılanamayan suyun yapay yollarla, toprağa ve bitkiye zarar vermeden,toprağa uygulanmasıdır.
Günümüz modern çeşitlerinde ilk suyun geciktirilmesi % 20’lere varan verim kaybına neden olmaktadır.Bu nedenle özellikle ilk suyun veriliş tarihi doğru tespit edilmelidir.Genel olarak ilk su erkenci çeşitlerde çiçeklenme başlangıcını beklemeden verilmelidir.Bitkinin ana sapı üzerinde meydana gelen meydana gelen kırmızı rengin tepe tomurcuğuna 10-15 cm yaklaşması ilk sulama tarihi için yardımcı bir kriterdir.Daha sonraki sulama zamanının saptanmasında şu kriterler yardımcı olabilir.
• Bitki gelişmesi yavaşlamış, sabah ve akşam saatlerinde bitkilerde solgunluk belirtileri oluşmuşsa,
• Yaprak renkleri koyu yeşil renk almışsa,
• Çiçeklenme normal seyrinden fazla ve çiçekler üst tarafta yapraklar alt tarafta oluşmuşsa,
• Gövdedeki kırmızılık tepe tomurcuğuna yaklaşmış ise sulama zamanı gelmiş demektir.
Pamuk genellikle 13-17 gün aralıklarla sulanmalıdır.Ancak yeterli ve zamanında yapılan sulamanın getireceği faydanın yanı sıra aşırı sulamanın neden olabileceği önemli olumsuzluklar söz konusudur.Aşırı sulama bitki boyunun büyümesine ve verimde azalmalara, mantari hastalıkların çoğalmasına, bazı zararlı böceklerin yoğunluklarının artmasına, kalitenin düşmesine ve toprakta bulunan bitki besin elementlerinin yıkanmasına neden olmaktadır.Bu nedenlerle, bir sulamada dekara 90 tondan fazla su verilmemeli, tava sulama yerine kontrollü karık sulama sı yapılmalı, su göllenmelerine kesinlikle müsaade edilmemeli,bitkilerin alt kısmındaki bir kaç koza açtığında sulama kesilmelidir.Aksi takdirde en verimli alt kozalar mantar (boll rot) yüzünden kaybedilecek ve ciddi verim kaybı oluşacaktır.
http://i46.tinypic.com/2psg67k.jpg
Hasat
Ülkemiz genelinde görülen tarım sektöründeki işgücü sıkıntısı pamuk hasadının elle yapılmasını ekonomik olmaktan çıkarmıştır.Ülkemizde de pamuk hasadında mekanizasyona geçiş kaçınılmazdır.Burada en önemli faktör, makineli hasada uygun pamuk çeşitlerinin ve tarım tekniklerinin tatbik edilmesidir.
Makineli hasatta saf ve durulmuş çeşit seçimi defoliant uygulaması dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardır.Saf ve durulmuş çeşit seçimi hasatta tarla yeknesaklığı sağlayacağından makineli hasattaki ayar problemlerini ve dolayısıyla fire oranını azaltacaktır.Diğer önemli husus olan defoliant uygulamasında da zamanlama verime büyük etki etmektedir.Defoliant çeşidine göre uygulama zamanı değişmekle birlikte genel olarak en uygun zaman kozaların arzulanan olgunluk derecesine ulaşmış olmasıdır.Bu dönem genellikle kozaların enine rahat bir şekilde kesilemedikleri yani çekirdek kabuklarının sertleşmeye ve renklerinin koyulaşmaya başladığı dönemdir.Kozalar bu evrede baş ve işaret parmakları arasında kolayca sıkılamaz olurlar.Oluşan kozaların yapılan defoliant uygulamasından olumsuz etkilenmemeleri için en az 35 - 45 günlük olmaları gerekir