rımat
23.11.2012, 18:34
ÖRTÜ ALTI DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ORGANİK GÜBRELEME VE MİNERAL GÜBRELEMENİN ÜRÜN KALİTESİ İLE BAZI HASTALIKLARA ETKİSİ*
The Effect of Organic and Mineral Fertilizer on Growth, Disease and Quality of Tomatoes Under Glass house Condention*
Bünyamin KOZAK Ali Kerim ÇOLAK
Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Ç.Ü. Ziraat Fakültesi
Toprak Anabilim Dalı Toprak Anabilim Dalı
ÖZET
Bu çalışmada, örtü altı domates yetiştiriciliğinde, organik gübreleme ile mineral gübrelemenin ürün kalitesi ile bazı hastalıklara ve zararlılara etkileri araştırılmıştır.
Araştırma bulgularına göre; verim, yaprak ve meyvelerdeki bazı element içerikleri yönünden önemli bir farklılık görülmemiş, sertlik, elastikiyet, tad, aroma gibi kalite özellikleri yönünden mineral gübrelemenin etkisi fazla, maliyeti daha düşük, hastalıklar ve doğal ortama dayanıklılık yönünden de organik gübrelemenin etkisinin fazla olduğu belirlenmiştir.
Gübrelemede, Organik Gübrelemenin, K içeriği yüksek Mineral Gübreleme ile takviye edilerek uygulanması önerilebilir.
ABSTRACT
In this experiment tomatoe was grown in glass house to investigate the effects of mineral and organic fertilizers on yield, quality, diseases and destructive insects.
The obtained results are; there is no difference in the yield, rates of any element in leaves (such as N, P, Ca, Mg and Zn) and fruits of plants at both type of fertilizers. Although mineral fertilizer increases quality of fruit such as hardness, taste and aroma etc. Also the mineral fertilizer's cost cheaper than organic fertilizer. On the other hand the fruits growth in organic fertilizer are more strong against some disease and natural environment.
In fertilization, the application is suggested through which the organic fertilizer is supported by mineral fertilizer which possesses high K content.
Giriş
Dünyada tarıma elverişli alanlar sınırlı olmasına rağmen tarım dışı amaçlarla sürekli azalmakta, buna karşılık, Dünya nüfusu hızla artmaktadır.
Bu nedenle tarımsal üretimde birim alandan daha fazla ürün alınmaya çalışılmaktadır. Sebzecilikte de yoğun tarımın hızla artması, organik gübrelemenin ihmal edilmesine, hatta ticari nedenlerle nematod ve yabancı ot kaynağıdır diyerek dışlanmasına ve tek yönlü mineral gübrelemenin artmasına neden olmuştur. Domates insan beslenmesinde ve gıda teknolojisinde aranılan bir hammaddedir. Artan talepler karşısında dünya ve yurtiçi pazarlara sunulan sera ve örtü altı domates meyvesi düzensiz ve bilinçsiz gübreleme ve ürün artırıcı kimyasallar nedeniyle günümüzde lezzetini kaybetmiş bulunmaktadır.
Mineral gübre kullanımının artması sonucu tarım ürünlerinin kalitesi düşmekte, toprak zayıflamakta, zayıf toprakta yetişen kültür bitkilerinin hastalık ve zararlılara karşı direnci azalmakta, bu da gittikçe artan miktarlarda zirai mücadele ilacı kullanılmasına neden olmaktadır. Artan mineral gübre kullanımı ile üretilen domateslerin dayanıklıkları, tatları, kaliteleri bozulmakta, toprak ve çevre sorunları ortaya çıkmakta ve daha fazla gübre-daha fazla ilaç kısır döngüsüne girilmektedir. Seralarda belli ürünlerin arka arkaya uzun yıllar yetiştirilmesi (monokültür) nedeniyle, toprakta hastalık ve zararlı yoğunluğu artmakta ve topraklar çabuk bozulmaktadır. Bunun yanında örtü, sera topraklarını yağmurun yararlarından yoksun bırakmakta ve yıkanamama nedeniyle tuzluluk önemli bir sorun oluşturmaktadır. Sera bitkilerinin ömürlerinin uzunluğu, yüksek verim, bitki artıklarının bırakılmaması ve yaz aylarındaki yüksek sıcaklıklar nedeniyle organik madde parçalanmasının artması, dezenfeksiyonlarla toprağı besince zenginleştiren solucanların ve mikroorganizmaların yaşama şansının sınırlandırılması, toprağın bozulmasına neden olan diğer etmenlerdir. Sera topraklarında tüm iyileştirme ve dezenfeksiyonlar yapılsa dahi, yukarda belirtilen nedenler tamamen ortadan kalkmamakta, her 4-5 yılda bir toprağın değiştirilmesi gerekmektedir (Sevgican, 1989 ve 1990). 1950-60'lı yıllardan beri devam eden mineral gübre kullanımı tarımda organik gübrelemenin ihmal edilmesine yol açmıştır. Dolayısıyla organik maddesi azalan toprağın doğal verimliliği azalmıştır. Bu durum ise gittikçe daha fazla mineral gübre kullanılmasına neden olmuştur. Mineral gübreler verimi açık bir şekilde artırmıştır. Ancak ürünün kalitesi düşmüş, zayıf toprakta yetişen kültür bitkilerinin hastalık ve zararlılara direnci azalmış, bu da gittikçe artan miktarlarda zirai mücadele ilacı kullanılmasını gerektirmiştir. Böylece yıldan yıla daha fazla gübre ve daha fazla ilaç kısır döngüsüne girilmiştir (Çolak, 1994). Tüm sera alanlarında dikim öncesi toprak analizleri yapılarak bu analiz verilerinin değerlendirilmesinden sonra kimyasal gübrelerin yanında organik gübrelerin de kullanılması bitki gelişmesi yönünden önemli olan sera toprağının fiziksel özelliklerinin düzeltilmesi yanında, toprakta bulunan bitki besin elementlerinin bitki tarafından alınabilir forma dönüşümüne yardımcı olması da sağlanmalıdır (Tisdale, 1956).
Virüs infeksiyonu ve virüs çoğalması ile bitkinin N me--tabolizması sıkıca birbirine bağlıdır. N'la beslenme durumu, virüslere yakalanma ve bunların zararlı etkisi üzerinde de etkiye sahiptir. Yüksek N gübreleme dozları patatesin virüslere yakalanmaya karşı direncini azalmakta, virüslerin bulaşmasını sağlayan yaprak bitleri ve beyaz sineklerin gelişmesini artırmaktadır (Schepers ve Beemster,1976).
Gelişmiş ülkelerde insana verilen değerin artması, biyolojik tarıma geri dönüşü zorlamaya başlamıştır. İnsanlar artık doğaya uygun üretilmiş besinleri tercih etmektedir.
Halkımızda zaten var olan Organik Gübre kullanma alışkanlığının tekrar kazandırılması gerekir.
Bu çalışmanın amacı örtü altı domates yetiştiriciliğinde, organik gübreleme ile mineral gübrelemenin katı madde, tat, renk gibi kalite özellikleri, verim, besin elementleri alımı, ürün kalitesi ile hastalık ve zararlılara etkilerinin karşılaştırmalı olarak araştırılmasıdır.
Materyal ve metod
Uygulama, İçel İli Anamur İlçesi Ören Beldesinde yanları cam, üstü plastik örtülü, A tipi çatılı bir serada yapılmıştır. Toprak, alüvyal ve drenaj sorunu olmayan, organik madde düzeyi % 3,4 olan siltli tınlı bir bünyeye sahiptir. Tohum, bölgede kullanılan Garanto F1 domates çeşididir. Bu çeşit Fusarium, Verticillium, Tütün Mozaik Virüsü ve Cladosporium fulvum hastalıklarına dayanıklı, orta erkenci bir sonbahar çeşididir. Döl araları sık, salkımda meyve adedi ortalama 5-6 dır. Ortalama meyve ağırlığı 130-160 gr.dır. Organik gübre olarak, iyi yanmış ve yıkanmış koyun ve keçi gübresi seçilmiştir. Mineral Gübre, damla sulama sistemiyle verilebilen mineral Azot, Fosfor ve Potasyum formülasyonlarıdır.
Deneme, kontrol (1), organik gübreleme (2), ve mineral gübreleme (3) olmak üzere 3 varyant ve 3 tekerrürlü olarak düzenlenmiştir. Her varyant 30 adet domates bitkisi içermektedir. İkinci varyanta uygulanan organik gübre bitki başına 3 kg. doz (7,8 ton/da hayvan gübresi) ve 2.600 bitki dikilecek şekilde (90 cm. sıra arası 60 cm * 50 cm sıra üzeri dikim aralıkları ile) sedde hazırlığından önce sedde yerine serilmiş, toprakla karıştırıldıktan sonra sedde hazırlanmıştır. Üçüncü varyanta bitki başına 11,5 gr. Azot, 11,5 gr. Fosfor ve 17 gr. Potasyum olacak şekilde mineral gübre uygulanmıştır (30 kg/da Azot, 30 kg/da Fosfor ve 45 kg/da Potasyum). Mineral gübreler 6 sefer 230 gr.’dan toplam 1.380 gr 5.25.0 sıvı fosforlu gübre, 12 sefer 92 gr.’dan toplam 1.104 gr Potasyum nitrat, 12 sefer 12 gr.’dan toplam 144 gr Üre ve 12 sefer 26 gr.’dan toplam 312 gr Amonyum sülfat formülasyonları ile uygulanmıştır. Fosfor uygulaması dikimden itibaren 6 haftada, Azot ve Potasyum uygulaması ise dikimden itibaren 12 hafta içerisinde tamamlanmıştır. Fide yetiştirme ortamı olarak sera içerisine özel olarak hazırlanmış, yanları ve üstü plastik ile kapatılarak sera içinde mini bir sera ortamı sağlanmıştır. Hazırlanan bu ortama her biri 45 adet fide yetişmesini sağlayan bioller yerleştirilmiş, bioller üzerine ithal torf serilmiş, sonra her bir yuvaya 1 tohum gelecek şekilde tek tek elle ekilmişlerdir. Dikim yeri üreticinin domates yetiştirdiği bölümden ayrı olarak seranın batı bölümünde hazırlanmıştır. Dikim zamanı gelen 3-4 yapraklı fideler Benlate fungucide ilacı ile hazırlanan ıslatma yerinde biollerle ıslatılarak, 90 cm. sıra arası, 60 cm. sedde üzeri sıra arası, ve 50 cm. sıra üzeri aralıkta olmak üzere sedde üzerine açılan çukurlara dikilmişlerdir. Hastalık ve zararlılar için kültürel önlemler alınmış, pestisit ve çiçeklere BGD (Bitki Gelişimi Düzenleyici) kullanımını gerektirecek ortam oluşmamıştır. Fideler 10 Şubat tarihinde toprak yüzeyinden 6 cm. yüksekte olacak şekilde (kotiledon yaprakları toprak seviyesinde) dikilmişlerdir. Dikimden itibaren düzenli aralıklarla boyları ölçülmüş, gelişmeler sürekli not edilerek fenolojik gözlemler bölümüne işlenmiştir. Kızaran meyveler toplanarak dijital terazide tartılmıştır. Analiz için alınan yaprak ve meyveler de bozulmadan, analiz yerlerine ulaşmıştır. Analiz için alınacak yapraklar genç bitkilerde meyve bağlama sırasında 2. ve 3. salkımlara bitişik yapraklar dipten makasla kesilmek suretiyle, her tekerrürden 5 bitkiden, toplam 10'ar yaprak alınarak N, P, K, Mg, Mn, Cu ve Zn içerikleri analiz edilmiştir. Mikro element analizi için alınacak meyveler 2. ve 3. salkımlardaki kızarmış meyvelerden, her tekerrürden 10 bitkiden, toplam 10'ar meyve alınarak, kuru madde, N, P, K, Mg, Mn, Cu ve Zn içerikleri analiz edilmiştir. Sertlik, elastikiyet ve renk analizi için alınacak meyveler 3. ve 4. salkımlardaki kızarmış meyvelerden, her tekerrürden 10 bitkiden, toplam 10'ar meyve alınarak Penetrometre ile sertlik ve elastikiyetleri ölçülmüş, Renk Diyagramı ICI digital aleti ile Renk Diyagramı grafiği kullanılarak renk ve parlaklık ölçümleri yapılmıştır.
Araştırma Bulguları
Organik gübre ile beslenen varyanttan elde edilen dekara verim 11.984 kg., bitki başına ortalama verimi 4,61 kg., mineral gübre ile beslenen varyanttan elde edilen dekara verim 12.132 kg., bitki başına ortalama verimi 4,67 kg.; meyve iriliği yönünden de organik gübre ile beslenen varyanttaki ortalama meyve ağırlığı 108 gr., mineral gübre ile beslenen varyanttaki ortalama meyve ağırlığı ise 117 gr. olarak bulunmuştur.
Organik Gübre ile beslenen varyant ile Mineral Gübre ile beslenen varyant arasında renk açısından önemli bir farklılık gözlenmemiştir. Hepsi de oranj pembe sınıfında yer almıştır. En parlak meyvelere sahip varyant mineral gübre ile beslenen varyant, sonra organik gübre ile beslenen varyant gelmiştir. Kırmızılık ise en koyu kontrol varyantında, daha az organik gübre ile beslenen varyantta, en az kırmızılık ise mineral gübre ile beslenen varyantta bulunmuştur.
Bitkilerin tat, iç rengi, albeni ve aroma ortalamaları Çizelge 8. de verilmiştir.
Çizelge 8. Meyvelere Jüri tarafìndan verilen Tat, İç rengi, Albeni ve
Aroma Puanları
Tat Ort. İç Rengi Ort. Albeni Ort. Aroma Ort. Toplam Ort.
Kontrol 5,17 4,37 5,80 5,20 5,00
Organik Gübre 5,73 4,97 6,10 5,60 5,60
Mineral Gübre 6,17 5,80 6,60 5,80 6,10
Yaprak analizi değerleri ortalamaları Çizelge 9'da verilmiştir.
Çizelge 9. Yaprakların N,P,K, Ca, Mg, Fe, Mn ve Zn içerikleri
Varyantlar
\Elementler N
% P
% K
% Ca
% Mg
% Fe
ppm Mn
ppm Zn
ppm
Kontrol 3,36 0,32 2,47 4,87 0,59 74 121 20
Org. Gübre 3,17 0,53 2,50 4,63 0,63 99 157 20
Min. Gübre 3,29 0,51 3,03 4,63 0,63 91 211 22
Kontrol varyantının P içeriği yetersiz bulunmuştur. Organik Gübre ile beslenen varyant ile mineral gübre ile beslenen varyanttaki fosfor içerikleri yeterli seviyededir. Fosfor içerikleri yönünden önemli bir farklılık tesbit edilmemiştir. Varyantlardaki yaprakların Kalsiyum, Mağnezyum, Mangan ve Çinko içerikleri yeterli oranlardadır. Varyantlarda bu elementler yönünden önemli bir farklılık gözlenmemiştir. Meyve analizi değerleri ortalamaları Çizelge 10'da verilmiştir.
Çizelge 10. Meyvelerin Kuru Madde ile N, P, K, Ca, Mg, Fe, Mn ve
Zn İçerikleri
İçerik\
Varyantlar K.Mad
% Ağ N
% P
% K
% Ca
% Mg
% Fe
ppm Mn
ppm Zn
ppm
Kontrol 4,7 3,03 0,49 3,28 0,19 0,17 42 19 25
Organik G 5,2 2,93 0,53 3,40 0,16 0,16 42 16 26
Mineral G 5,4 7,63 0,54 3,79 0,12 0,18 51 19 29
Olgunlaşmış domates meyvelerinin pH değerleri bulunarak Çizelge 11.'de verilmiştir.
Çizelge 11. Meyvelerin pH değerleri
Kontrol Organik G. Mineral G.
pH 3,53 3,66 3,73
Bütün varyantlardaki meyve özsuyunun pH'ları Anonim,(1986)' ya göre fazla asit özellikte olduğu belirlenmiştir. Ancak varyantlar arasında önemli bir farklılık bulunmamaktadır. Olgunlaşmış domates meyvelerinin % 400 su ile seyreltildikten sonra EC metre (Tsscan3) ile ölçülerek tuzluluk değerleri bulunmuş ve tesbit edilen değerler Çizelge 12.'de verilmiştir.
Çizelge 12. Meyvelerin EC değerleri (Micromhos/cm)
Kontrol Organik G. Mineral G.
EC 1480 1546 1566
Meyvelerin tuzluluk değerleri arasında da önemli bir farklılık bulunmamaktadır. Ancak mineral gübre ile beslenen varyantın meyvelerindeki pH'nın göreli yüksekliğine paralel, EC değeri de diğer varyantların EC değerlerinden biraz daha yüksektir. Bu da meyve üretiminde meyve tad ve çeşnisini değiştiren önemli bir faktördür.
Kontrol varyantı 7 libre/cm2 baskıya dayanabilecek kadar en az sertliğe ve 31 libre/cm2 elastikiyete sahip olarak en az elastikiyete sahiptir. Organik gübre varyantı 16 libre/cm2 baskıya dayanabilecek kadar sertliğe ve 38 libre/cm2 elastikiyete sahiptir. Mineral gübre varyantı 34 libre/cm2 baskıya dayanabilecek kadar en sert ve 65 libre/cm2 elastikiyet ile en elastik varyant olmuştur. Varyantlardaki domates meyvelerinin sertlik ve elastikiyet değerleri arasında önemli farklılıklar tesbit edilmiştir. Mineral gübrenin sertlik ve elastikiyetliğe etkisi olumlu bulunmuştur. Ancak burada özellikle Potasyum beslenmesinin etkisinden söz etmeliyiz.
Varyantlardaki bitkiler arasında gelişme yönünden hiç bir farklılık gözlenmemiştir. Büyüme, çiçeklenme ve gelişme yönlerinden varyantlar aynı özelliği göstermiştir. Organik gübreleme ve mineral gübreleme arasındaki bu benzerlik, deneme yeri toprağının organik madde düzeyinin iyi (% 3,4) oluşu ve çoğu bitki besin elementini yeterli düzeyde bulundurması nedeniyle Kontrol varyantında da gözlenmiştir. Varyantlardaki bitkilerin çiçek ve meyve sayıları arasında çok önemli farklılıklar gözlenmemiştir. Organik gübre ile beslenen varyanttaki çiçek sayısı 29 tane ile en fazla, Mineral Gübre ile beslenen varyanttaki çiçek sayısı 26 tane ile 2. sırada ve kontrol varyantındaki çiçek sayısı da 25 ile en azdır.
Tartışma ve Sonuçlar
Deneme yeri toprağının alüvyal olması ve yeterli miktarda bitki besin elementi içermesi nedeniyle yaprakların Azot içerikleri yönünden varyantlarda herhangi bir farklılık gözlenmemiştir. P içeren organik maddenin mikrobiyolojik parçalanması da fosfat beslenmesine yardımcı olmaktadır. Bu nedenle organik gübre ile beslenmeyen kontrol varyantının P içeriği yetersiz bulunmuştur. Bütün varyantlar Potasyum, Kalsiyum, Mağnezyum, Demir, Mangan ve Çinko beslenmesi yönünden Adams,(1978)'e göre yetersiz bulunmuştur. Ancak aralarındaki göreli farklılıklar kaliteye önemli etkide bulunmuş olabilirler.
Varyantlardaki meyve özsularının pH'larının Anonim,(1986)' ya göre fazla asit özellikte olduğu belirlenmiştir. pH, meyve üretiminde meyve tad ve çeşnisini değiştiren önemli bir faktördür. Potasyumun yüksek düzeyde olması, meyve olgunlaşması, iyi çiçeklenme ve meyve özsuyundaki asitlik seviyesine etkilidir. Domates bitkisinde yüksek düzeyde potasyum alımı sadece düzgün meyve şekli ve olgunlaşma ile meyveye tad ve lezzet sağlamasından başka, meyve lezzet ve çeşnisinde ana öğe olan total asitlik üzerinde olumlu rol oynar Adams ve ark.(1978). Potasyum domates bitkisindeki su düzeni için çok önemlidir. Bunun yanında bitki, enzim faaliyetlerinde, hücre öz suyu konsantrasyonunu düzenlemede, protein sentezinde, azot ve karbonhidrat me--tabolizmalarında önemli etkinliğe sahiptir Kretchman ve ark.(1972). Dawies ve ark.(1967) da, domates meyve özsuyundaki potasyum düzeyi ile titrasyon asitliği ve total asitlilik arasında yakın bir ilişki olduğunu rapor etmişlerdir. Denemenin kurulduğu toprakta organik maddenin yüksek olması, uygulanan mineral gübrenin yararlılığını artırmıştır. Bu nedenle mineral gübre uygulanan varyanttaki bitkilerin yapraklarındaki besin maddeleri miktarı daha yüksek çıkmış olabilir. Potasyum beslenmesinin etkisi sonucu, varyantlardaki domates meyvelerinin sertlik ve elastikiyet değerleri arasında önemli farklılıklar tesbit edilmiştir. K'ca zengin mineral gübrenin sertlik ve elastikiyetliğe etkisi olumlu bulunmuştur. K sağlaması iyi olan bitkilerin artan dayanıklılığı hücre duvarlarının kuvvetli bir şekilde oluşturulması ile kendini gösterir (Brüning,1976). Beslenme ortamı olan toprağın Mg, Mn ve Zn içeriğinin yeterli olması nedeniyle varyantlardaki yaprakların Kalsiyum, Mağnezyum, Mangan ve Çinko içerikleri yeterli oranlardadır. Ortam pH'sı ve ortamdaki Kalsiyum fazlalığı nedeniyle varyantların Demir içerikleri yönünden önemli bir farklılık gözlenmemiştir, ancak Demir içerikleri yetersiz bulunmuştur. Adams,(1978)'ìn domates bitkisinden iyi verim ve yüksek kaliteli meyve üretimine kuru maddenin bileşiminde olması gereken bitki besin maddeleri miktarları yönünden yapılan değerlendirmeye göre, kontrol ve organik madde ile beslenen meyvelerde Azot içeriği yönünden farklılık gözlenmemiş ancak yetersiz bulunmuştur. Mineral gübre ile beslenen meyvelerdeki Azot içeriği ise oldukça yüksek bulunmuştur.
Kontrol varyantındaki meyvelerdeki Fosfor içeriğinin Adams,(1978)'e göre yetersiz bulunması, ancak organik gübre ile beslenen varyant ile mineral gübre ile beslenen varyant arasında farklılık bulunmamasının nedeni, ahır gübresi uygulanan topraklardaki alınabilir fosfor, potasyum ve azot miktarlarının artması ve zamanla ayrışma sonucu besin elementleri bitkiye yararlı forma dönüşmekte, total azot kapsamı ile nitrifikasyon gücünde artış olmasıdır (Ateşalp,1974). P içeren organik maddenin mikrobiyolojik parçalanması da fosfat beslenmesine yardım eder. P içeren organik maddenin mikrobiyolojik parçalanması da fosfat beslenmesine yardım eder (Mengel,1976). Sağlıklı bitki kökleri de beslenme ortamındaki fosfatı önemli ölçüde tüketebilme yeteneğindedirler
Organik gübrelemenin dekara maliyeti, mineral gübrelemenin maliyetine göre daha fazladır. Ancak bu fazlalık mineral gübrenin yıkanabilme özelliği, organik gübrenin yıkanmayıp toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerini düzenleyici rolü ile karşılaştırır, yıldan yıla organik gübrenin toprakta birikimi ile maliyetin azalacağı da düşünülürse maliyet farklılığı önemsizleşecektir.
Tesbit edilen hastalık ve zararlılara karşı alınan kültürel önlemler yeterli bulunmuştur ancak tedavisi olmayan virüs hastalıkları yönünden durum farklıdır. Organik gübrelemenin bitkilerin virüse dayanıklılığını sağlama yönünden etkisi, mineral gübrelemeden çok daha iyi bulunmuştur. Bunun nedenleri arasında virüs infeksiyonu ve virüs çoğalması ile bitkinin N me--tabolizmasının sıkıca birbirine bağlılığı, N'la beslenme durumu, virüslere yakalanma ve bunların zararlı etkisi sayılabilir.
Uygulamada organik gübreleme ile mineral gübreleme arasında önemli farklılıklar beklenirken, pazarlama yönünden önemli olan sertlik ve dayanıklılığını mineral gübrenin artırdığı, ancak bitkilerin virüs hastalıklarına dayanıklılığı yönünden organik gübrelemenin önemli bulunduğu ve meyvelerin Azot içeriğini dengeleme yönünden de organik gübrelemenin bitki besin elementleri alımında düzenleyici olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar verim ve kalitede organik gübre lehine olumlu bir etki bekleniyorsa da, verim yönünden önemli bir farklılık gözlenmezken, jüri üyelerinin genel beğenisini mineral gübre ile beslenen meyveler kazanmıştır.
Varyantların jürinin verdiği puanlara göre tat, iç rengi, albeni ve aroma değerleri arasında farklılıklar gözlenmiştir. Kontrol varyantının meyveleri fazla beğeni görmemiş, mineral gübre ile beslenen meyveler en fazla beğeniyi görmüştür. Puanları arasında büyük farklar olmaması bu beğeninin ilaç ve hormon kullanılmadığından veya alışılagelen bir damak tadı yüzünden kaynaklanabilir. Bunun dışında uygulama toprağındaki organik madde oranının yüksekliği, uygulanan mineral gübrenin yararlılığını artırmış ve meyve kalitesini iyileştirmiş olabilir. Ayrıca organik gübrenin Potasyumca yetersiz oluşu, mineral gübredeki potasyum fazlalığı nedeniyle meyve kalitesine etkide yetersiz kalmıştır. Bu deneme organik madde içeriği daha az olan toprakta, potasyumca zengin bir organik gübre ile yapılmış olsaydı veya organik gübreleme ile mineral gübrenin birlikte uygulandığı 3. bir varyant eklenmiş olsaydı sonuçlar daha farklı çıkabilirdi.
Seracılığın yaygın olduğu Akdeniz Bölgesindeki çiftçilere, verim artışı ve meyve kalitesinin iyi düzeyde olmasını gerektiren gübreleme proğramları, gelişigüzel ve dengesizce değil, ilgili birimler tarafìndan, toprak analizlerine dayalı olarak, organik gübrenin, K içeriği yüksek mineral gübre ile takviye edilerek uygulanması yararlı olacaktır.
Bundan sonra yapılacak benzeri araştırmalarda K'un etkisinin araştırılması bilimsel ve pratik anlamda olumlu bir katkı sağlayabilir. Yapılacak denemelerde mineral gübreler ve organik gübreler Potasyumca zenginleştirilerek uygulanabilir.
Sonuç olarak, organik gübrelemenin tek başına yeterli olmadığı, organik gübrelemenin K'ca zengin mineral gübre ile takviye edilmesi gerektiği, mineral gübreleme ile organik gübreleme arasında verim yönünden önemli bir farklılık olmadığı, ancak kalite ve hastalıklara dayanıklılık yönünden dengeli bir gübreleme ile olumlu sonuçlar alınabileceği anlaşılmıştır.
The Effect of Organic and Mineral Fertilizer on Growth, Disease and Quality of Tomatoes Under Glass house Condention*
Bünyamin KOZAK Ali Kerim ÇOLAK
Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Ç.Ü. Ziraat Fakültesi
Toprak Anabilim Dalı Toprak Anabilim Dalı
ÖZET
Bu çalışmada, örtü altı domates yetiştiriciliğinde, organik gübreleme ile mineral gübrelemenin ürün kalitesi ile bazı hastalıklara ve zararlılara etkileri araştırılmıştır.
Araştırma bulgularına göre; verim, yaprak ve meyvelerdeki bazı element içerikleri yönünden önemli bir farklılık görülmemiş, sertlik, elastikiyet, tad, aroma gibi kalite özellikleri yönünden mineral gübrelemenin etkisi fazla, maliyeti daha düşük, hastalıklar ve doğal ortama dayanıklılık yönünden de organik gübrelemenin etkisinin fazla olduğu belirlenmiştir.
Gübrelemede, Organik Gübrelemenin, K içeriği yüksek Mineral Gübreleme ile takviye edilerek uygulanması önerilebilir.
ABSTRACT
In this experiment tomatoe was grown in glass house to investigate the effects of mineral and organic fertilizers on yield, quality, diseases and destructive insects.
The obtained results are; there is no difference in the yield, rates of any element in leaves (such as N, P, Ca, Mg and Zn) and fruits of plants at both type of fertilizers. Although mineral fertilizer increases quality of fruit such as hardness, taste and aroma etc. Also the mineral fertilizer's cost cheaper than organic fertilizer. On the other hand the fruits growth in organic fertilizer are more strong against some disease and natural environment.
In fertilization, the application is suggested through which the organic fertilizer is supported by mineral fertilizer which possesses high K content.
Giriş
Dünyada tarıma elverişli alanlar sınırlı olmasına rağmen tarım dışı amaçlarla sürekli azalmakta, buna karşılık, Dünya nüfusu hızla artmaktadır.
Bu nedenle tarımsal üretimde birim alandan daha fazla ürün alınmaya çalışılmaktadır. Sebzecilikte de yoğun tarımın hızla artması, organik gübrelemenin ihmal edilmesine, hatta ticari nedenlerle nematod ve yabancı ot kaynağıdır diyerek dışlanmasına ve tek yönlü mineral gübrelemenin artmasına neden olmuştur. Domates insan beslenmesinde ve gıda teknolojisinde aranılan bir hammaddedir. Artan talepler karşısında dünya ve yurtiçi pazarlara sunulan sera ve örtü altı domates meyvesi düzensiz ve bilinçsiz gübreleme ve ürün artırıcı kimyasallar nedeniyle günümüzde lezzetini kaybetmiş bulunmaktadır.
Mineral gübre kullanımının artması sonucu tarım ürünlerinin kalitesi düşmekte, toprak zayıflamakta, zayıf toprakta yetişen kültür bitkilerinin hastalık ve zararlılara karşı direnci azalmakta, bu da gittikçe artan miktarlarda zirai mücadele ilacı kullanılmasına neden olmaktadır. Artan mineral gübre kullanımı ile üretilen domateslerin dayanıklıkları, tatları, kaliteleri bozulmakta, toprak ve çevre sorunları ortaya çıkmakta ve daha fazla gübre-daha fazla ilaç kısır döngüsüne girilmektedir. Seralarda belli ürünlerin arka arkaya uzun yıllar yetiştirilmesi (monokültür) nedeniyle, toprakta hastalık ve zararlı yoğunluğu artmakta ve topraklar çabuk bozulmaktadır. Bunun yanında örtü, sera topraklarını yağmurun yararlarından yoksun bırakmakta ve yıkanamama nedeniyle tuzluluk önemli bir sorun oluşturmaktadır. Sera bitkilerinin ömürlerinin uzunluğu, yüksek verim, bitki artıklarının bırakılmaması ve yaz aylarındaki yüksek sıcaklıklar nedeniyle organik madde parçalanmasının artması, dezenfeksiyonlarla toprağı besince zenginleştiren solucanların ve mikroorganizmaların yaşama şansının sınırlandırılması, toprağın bozulmasına neden olan diğer etmenlerdir. Sera topraklarında tüm iyileştirme ve dezenfeksiyonlar yapılsa dahi, yukarda belirtilen nedenler tamamen ortadan kalkmamakta, her 4-5 yılda bir toprağın değiştirilmesi gerekmektedir (Sevgican, 1989 ve 1990). 1950-60'lı yıllardan beri devam eden mineral gübre kullanımı tarımda organik gübrelemenin ihmal edilmesine yol açmıştır. Dolayısıyla organik maddesi azalan toprağın doğal verimliliği azalmıştır. Bu durum ise gittikçe daha fazla mineral gübre kullanılmasına neden olmuştur. Mineral gübreler verimi açık bir şekilde artırmıştır. Ancak ürünün kalitesi düşmüş, zayıf toprakta yetişen kültür bitkilerinin hastalık ve zararlılara direnci azalmış, bu da gittikçe artan miktarlarda zirai mücadele ilacı kullanılmasını gerektirmiştir. Böylece yıldan yıla daha fazla gübre ve daha fazla ilaç kısır döngüsüne girilmiştir (Çolak, 1994). Tüm sera alanlarında dikim öncesi toprak analizleri yapılarak bu analiz verilerinin değerlendirilmesinden sonra kimyasal gübrelerin yanında organik gübrelerin de kullanılması bitki gelişmesi yönünden önemli olan sera toprağının fiziksel özelliklerinin düzeltilmesi yanında, toprakta bulunan bitki besin elementlerinin bitki tarafından alınabilir forma dönüşümüne yardımcı olması da sağlanmalıdır (Tisdale, 1956).
Virüs infeksiyonu ve virüs çoğalması ile bitkinin N me--tabolizması sıkıca birbirine bağlıdır. N'la beslenme durumu, virüslere yakalanma ve bunların zararlı etkisi üzerinde de etkiye sahiptir. Yüksek N gübreleme dozları patatesin virüslere yakalanmaya karşı direncini azalmakta, virüslerin bulaşmasını sağlayan yaprak bitleri ve beyaz sineklerin gelişmesini artırmaktadır (Schepers ve Beemster,1976).
Gelişmiş ülkelerde insana verilen değerin artması, biyolojik tarıma geri dönüşü zorlamaya başlamıştır. İnsanlar artık doğaya uygun üretilmiş besinleri tercih etmektedir.
Halkımızda zaten var olan Organik Gübre kullanma alışkanlığının tekrar kazandırılması gerekir.
Bu çalışmanın amacı örtü altı domates yetiştiriciliğinde, organik gübreleme ile mineral gübrelemenin katı madde, tat, renk gibi kalite özellikleri, verim, besin elementleri alımı, ürün kalitesi ile hastalık ve zararlılara etkilerinin karşılaştırmalı olarak araştırılmasıdır.
Materyal ve metod
Uygulama, İçel İli Anamur İlçesi Ören Beldesinde yanları cam, üstü plastik örtülü, A tipi çatılı bir serada yapılmıştır. Toprak, alüvyal ve drenaj sorunu olmayan, organik madde düzeyi % 3,4 olan siltli tınlı bir bünyeye sahiptir. Tohum, bölgede kullanılan Garanto F1 domates çeşididir. Bu çeşit Fusarium, Verticillium, Tütün Mozaik Virüsü ve Cladosporium fulvum hastalıklarına dayanıklı, orta erkenci bir sonbahar çeşididir. Döl araları sık, salkımda meyve adedi ortalama 5-6 dır. Ortalama meyve ağırlığı 130-160 gr.dır. Organik gübre olarak, iyi yanmış ve yıkanmış koyun ve keçi gübresi seçilmiştir. Mineral Gübre, damla sulama sistemiyle verilebilen mineral Azot, Fosfor ve Potasyum formülasyonlarıdır.
Deneme, kontrol (1), organik gübreleme (2), ve mineral gübreleme (3) olmak üzere 3 varyant ve 3 tekerrürlü olarak düzenlenmiştir. Her varyant 30 adet domates bitkisi içermektedir. İkinci varyanta uygulanan organik gübre bitki başına 3 kg. doz (7,8 ton/da hayvan gübresi) ve 2.600 bitki dikilecek şekilde (90 cm. sıra arası 60 cm * 50 cm sıra üzeri dikim aralıkları ile) sedde hazırlığından önce sedde yerine serilmiş, toprakla karıştırıldıktan sonra sedde hazırlanmıştır. Üçüncü varyanta bitki başına 11,5 gr. Azot, 11,5 gr. Fosfor ve 17 gr. Potasyum olacak şekilde mineral gübre uygulanmıştır (30 kg/da Azot, 30 kg/da Fosfor ve 45 kg/da Potasyum). Mineral gübreler 6 sefer 230 gr.’dan toplam 1.380 gr 5.25.0 sıvı fosforlu gübre, 12 sefer 92 gr.’dan toplam 1.104 gr Potasyum nitrat, 12 sefer 12 gr.’dan toplam 144 gr Üre ve 12 sefer 26 gr.’dan toplam 312 gr Amonyum sülfat formülasyonları ile uygulanmıştır. Fosfor uygulaması dikimden itibaren 6 haftada, Azot ve Potasyum uygulaması ise dikimden itibaren 12 hafta içerisinde tamamlanmıştır. Fide yetiştirme ortamı olarak sera içerisine özel olarak hazırlanmış, yanları ve üstü plastik ile kapatılarak sera içinde mini bir sera ortamı sağlanmıştır. Hazırlanan bu ortama her biri 45 adet fide yetişmesini sağlayan bioller yerleştirilmiş, bioller üzerine ithal torf serilmiş, sonra her bir yuvaya 1 tohum gelecek şekilde tek tek elle ekilmişlerdir. Dikim yeri üreticinin domates yetiştirdiği bölümden ayrı olarak seranın batı bölümünde hazırlanmıştır. Dikim zamanı gelen 3-4 yapraklı fideler Benlate fungucide ilacı ile hazırlanan ıslatma yerinde biollerle ıslatılarak, 90 cm. sıra arası, 60 cm. sedde üzeri sıra arası, ve 50 cm. sıra üzeri aralıkta olmak üzere sedde üzerine açılan çukurlara dikilmişlerdir. Hastalık ve zararlılar için kültürel önlemler alınmış, pestisit ve çiçeklere BGD (Bitki Gelişimi Düzenleyici) kullanımını gerektirecek ortam oluşmamıştır. Fideler 10 Şubat tarihinde toprak yüzeyinden 6 cm. yüksekte olacak şekilde (kotiledon yaprakları toprak seviyesinde) dikilmişlerdir. Dikimden itibaren düzenli aralıklarla boyları ölçülmüş, gelişmeler sürekli not edilerek fenolojik gözlemler bölümüne işlenmiştir. Kızaran meyveler toplanarak dijital terazide tartılmıştır. Analiz için alınan yaprak ve meyveler de bozulmadan, analiz yerlerine ulaşmıştır. Analiz için alınacak yapraklar genç bitkilerde meyve bağlama sırasında 2. ve 3. salkımlara bitişik yapraklar dipten makasla kesilmek suretiyle, her tekerrürden 5 bitkiden, toplam 10'ar yaprak alınarak N, P, K, Mg, Mn, Cu ve Zn içerikleri analiz edilmiştir. Mikro element analizi için alınacak meyveler 2. ve 3. salkımlardaki kızarmış meyvelerden, her tekerrürden 10 bitkiden, toplam 10'ar meyve alınarak, kuru madde, N, P, K, Mg, Mn, Cu ve Zn içerikleri analiz edilmiştir. Sertlik, elastikiyet ve renk analizi için alınacak meyveler 3. ve 4. salkımlardaki kızarmış meyvelerden, her tekerrürden 10 bitkiden, toplam 10'ar meyve alınarak Penetrometre ile sertlik ve elastikiyetleri ölçülmüş, Renk Diyagramı ICI digital aleti ile Renk Diyagramı grafiği kullanılarak renk ve parlaklık ölçümleri yapılmıştır.
Araştırma Bulguları
Organik gübre ile beslenen varyanttan elde edilen dekara verim 11.984 kg., bitki başına ortalama verimi 4,61 kg., mineral gübre ile beslenen varyanttan elde edilen dekara verim 12.132 kg., bitki başına ortalama verimi 4,67 kg.; meyve iriliği yönünden de organik gübre ile beslenen varyanttaki ortalama meyve ağırlığı 108 gr., mineral gübre ile beslenen varyanttaki ortalama meyve ağırlığı ise 117 gr. olarak bulunmuştur.
Organik Gübre ile beslenen varyant ile Mineral Gübre ile beslenen varyant arasında renk açısından önemli bir farklılık gözlenmemiştir. Hepsi de oranj pembe sınıfında yer almıştır. En parlak meyvelere sahip varyant mineral gübre ile beslenen varyant, sonra organik gübre ile beslenen varyant gelmiştir. Kırmızılık ise en koyu kontrol varyantında, daha az organik gübre ile beslenen varyantta, en az kırmızılık ise mineral gübre ile beslenen varyantta bulunmuştur.
Bitkilerin tat, iç rengi, albeni ve aroma ortalamaları Çizelge 8. de verilmiştir.
Çizelge 8. Meyvelere Jüri tarafìndan verilen Tat, İç rengi, Albeni ve
Aroma Puanları
Tat Ort. İç Rengi Ort. Albeni Ort. Aroma Ort. Toplam Ort.
Kontrol 5,17 4,37 5,80 5,20 5,00
Organik Gübre 5,73 4,97 6,10 5,60 5,60
Mineral Gübre 6,17 5,80 6,60 5,80 6,10
Yaprak analizi değerleri ortalamaları Çizelge 9'da verilmiştir.
Çizelge 9. Yaprakların N,P,K, Ca, Mg, Fe, Mn ve Zn içerikleri
Varyantlar
\Elementler N
% P
% K
% Ca
% Mg
% Fe
ppm Mn
ppm Zn
ppm
Kontrol 3,36 0,32 2,47 4,87 0,59 74 121 20
Org. Gübre 3,17 0,53 2,50 4,63 0,63 99 157 20
Min. Gübre 3,29 0,51 3,03 4,63 0,63 91 211 22
Kontrol varyantının P içeriği yetersiz bulunmuştur. Organik Gübre ile beslenen varyant ile mineral gübre ile beslenen varyanttaki fosfor içerikleri yeterli seviyededir. Fosfor içerikleri yönünden önemli bir farklılık tesbit edilmemiştir. Varyantlardaki yaprakların Kalsiyum, Mağnezyum, Mangan ve Çinko içerikleri yeterli oranlardadır. Varyantlarda bu elementler yönünden önemli bir farklılık gözlenmemiştir. Meyve analizi değerleri ortalamaları Çizelge 10'da verilmiştir.
Çizelge 10. Meyvelerin Kuru Madde ile N, P, K, Ca, Mg, Fe, Mn ve
Zn İçerikleri
İçerik\
Varyantlar K.Mad
% Ağ N
% P
% K
% Ca
% Mg
% Fe
ppm Mn
ppm Zn
ppm
Kontrol 4,7 3,03 0,49 3,28 0,19 0,17 42 19 25
Organik G 5,2 2,93 0,53 3,40 0,16 0,16 42 16 26
Mineral G 5,4 7,63 0,54 3,79 0,12 0,18 51 19 29
Olgunlaşmış domates meyvelerinin pH değerleri bulunarak Çizelge 11.'de verilmiştir.
Çizelge 11. Meyvelerin pH değerleri
Kontrol Organik G. Mineral G.
pH 3,53 3,66 3,73
Bütün varyantlardaki meyve özsuyunun pH'ları Anonim,(1986)' ya göre fazla asit özellikte olduğu belirlenmiştir. Ancak varyantlar arasında önemli bir farklılık bulunmamaktadır. Olgunlaşmış domates meyvelerinin % 400 su ile seyreltildikten sonra EC metre (Tsscan3) ile ölçülerek tuzluluk değerleri bulunmuş ve tesbit edilen değerler Çizelge 12.'de verilmiştir.
Çizelge 12. Meyvelerin EC değerleri (Micromhos/cm)
Kontrol Organik G. Mineral G.
EC 1480 1546 1566
Meyvelerin tuzluluk değerleri arasında da önemli bir farklılık bulunmamaktadır. Ancak mineral gübre ile beslenen varyantın meyvelerindeki pH'nın göreli yüksekliğine paralel, EC değeri de diğer varyantların EC değerlerinden biraz daha yüksektir. Bu da meyve üretiminde meyve tad ve çeşnisini değiştiren önemli bir faktördür.
Kontrol varyantı 7 libre/cm2 baskıya dayanabilecek kadar en az sertliğe ve 31 libre/cm2 elastikiyete sahip olarak en az elastikiyete sahiptir. Organik gübre varyantı 16 libre/cm2 baskıya dayanabilecek kadar sertliğe ve 38 libre/cm2 elastikiyete sahiptir. Mineral gübre varyantı 34 libre/cm2 baskıya dayanabilecek kadar en sert ve 65 libre/cm2 elastikiyet ile en elastik varyant olmuştur. Varyantlardaki domates meyvelerinin sertlik ve elastikiyet değerleri arasında önemli farklılıklar tesbit edilmiştir. Mineral gübrenin sertlik ve elastikiyetliğe etkisi olumlu bulunmuştur. Ancak burada özellikle Potasyum beslenmesinin etkisinden söz etmeliyiz.
Varyantlardaki bitkiler arasında gelişme yönünden hiç bir farklılık gözlenmemiştir. Büyüme, çiçeklenme ve gelişme yönlerinden varyantlar aynı özelliği göstermiştir. Organik gübreleme ve mineral gübreleme arasındaki bu benzerlik, deneme yeri toprağının organik madde düzeyinin iyi (% 3,4) oluşu ve çoğu bitki besin elementini yeterli düzeyde bulundurması nedeniyle Kontrol varyantında da gözlenmiştir. Varyantlardaki bitkilerin çiçek ve meyve sayıları arasında çok önemli farklılıklar gözlenmemiştir. Organik gübre ile beslenen varyanttaki çiçek sayısı 29 tane ile en fazla, Mineral Gübre ile beslenen varyanttaki çiçek sayısı 26 tane ile 2. sırada ve kontrol varyantındaki çiçek sayısı da 25 ile en azdır.
Tartışma ve Sonuçlar
Deneme yeri toprağının alüvyal olması ve yeterli miktarda bitki besin elementi içermesi nedeniyle yaprakların Azot içerikleri yönünden varyantlarda herhangi bir farklılık gözlenmemiştir. P içeren organik maddenin mikrobiyolojik parçalanması da fosfat beslenmesine yardımcı olmaktadır. Bu nedenle organik gübre ile beslenmeyen kontrol varyantının P içeriği yetersiz bulunmuştur. Bütün varyantlar Potasyum, Kalsiyum, Mağnezyum, Demir, Mangan ve Çinko beslenmesi yönünden Adams,(1978)'e göre yetersiz bulunmuştur. Ancak aralarındaki göreli farklılıklar kaliteye önemli etkide bulunmuş olabilirler.
Varyantlardaki meyve özsularının pH'larının Anonim,(1986)' ya göre fazla asit özellikte olduğu belirlenmiştir. pH, meyve üretiminde meyve tad ve çeşnisini değiştiren önemli bir faktördür. Potasyumun yüksek düzeyde olması, meyve olgunlaşması, iyi çiçeklenme ve meyve özsuyundaki asitlik seviyesine etkilidir. Domates bitkisinde yüksek düzeyde potasyum alımı sadece düzgün meyve şekli ve olgunlaşma ile meyveye tad ve lezzet sağlamasından başka, meyve lezzet ve çeşnisinde ana öğe olan total asitlik üzerinde olumlu rol oynar Adams ve ark.(1978). Potasyum domates bitkisindeki su düzeni için çok önemlidir. Bunun yanında bitki, enzim faaliyetlerinde, hücre öz suyu konsantrasyonunu düzenlemede, protein sentezinde, azot ve karbonhidrat me--tabolizmalarında önemli etkinliğe sahiptir Kretchman ve ark.(1972). Dawies ve ark.(1967) da, domates meyve özsuyundaki potasyum düzeyi ile titrasyon asitliği ve total asitlilik arasında yakın bir ilişki olduğunu rapor etmişlerdir. Denemenin kurulduğu toprakta organik maddenin yüksek olması, uygulanan mineral gübrenin yararlılığını artırmıştır. Bu nedenle mineral gübre uygulanan varyanttaki bitkilerin yapraklarındaki besin maddeleri miktarı daha yüksek çıkmış olabilir. Potasyum beslenmesinin etkisi sonucu, varyantlardaki domates meyvelerinin sertlik ve elastikiyet değerleri arasında önemli farklılıklar tesbit edilmiştir. K'ca zengin mineral gübrenin sertlik ve elastikiyetliğe etkisi olumlu bulunmuştur. K sağlaması iyi olan bitkilerin artan dayanıklılığı hücre duvarlarının kuvvetli bir şekilde oluşturulması ile kendini gösterir (Brüning,1976). Beslenme ortamı olan toprağın Mg, Mn ve Zn içeriğinin yeterli olması nedeniyle varyantlardaki yaprakların Kalsiyum, Mağnezyum, Mangan ve Çinko içerikleri yeterli oranlardadır. Ortam pH'sı ve ortamdaki Kalsiyum fazlalığı nedeniyle varyantların Demir içerikleri yönünden önemli bir farklılık gözlenmemiştir, ancak Demir içerikleri yetersiz bulunmuştur. Adams,(1978)'ìn domates bitkisinden iyi verim ve yüksek kaliteli meyve üretimine kuru maddenin bileşiminde olması gereken bitki besin maddeleri miktarları yönünden yapılan değerlendirmeye göre, kontrol ve organik madde ile beslenen meyvelerde Azot içeriği yönünden farklılık gözlenmemiş ancak yetersiz bulunmuştur. Mineral gübre ile beslenen meyvelerdeki Azot içeriği ise oldukça yüksek bulunmuştur.
Kontrol varyantındaki meyvelerdeki Fosfor içeriğinin Adams,(1978)'e göre yetersiz bulunması, ancak organik gübre ile beslenen varyant ile mineral gübre ile beslenen varyant arasında farklılık bulunmamasının nedeni, ahır gübresi uygulanan topraklardaki alınabilir fosfor, potasyum ve azot miktarlarının artması ve zamanla ayrışma sonucu besin elementleri bitkiye yararlı forma dönüşmekte, total azot kapsamı ile nitrifikasyon gücünde artış olmasıdır (Ateşalp,1974). P içeren organik maddenin mikrobiyolojik parçalanması da fosfat beslenmesine yardım eder. P içeren organik maddenin mikrobiyolojik parçalanması da fosfat beslenmesine yardım eder (Mengel,1976). Sağlıklı bitki kökleri de beslenme ortamındaki fosfatı önemli ölçüde tüketebilme yeteneğindedirler
Organik gübrelemenin dekara maliyeti, mineral gübrelemenin maliyetine göre daha fazladır. Ancak bu fazlalık mineral gübrenin yıkanabilme özelliği, organik gübrenin yıkanmayıp toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerini düzenleyici rolü ile karşılaştırır, yıldan yıla organik gübrenin toprakta birikimi ile maliyetin azalacağı da düşünülürse maliyet farklılığı önemsizleşecektir.
Tesbit edilen hastalık ve zararlılara karşı alınan kültürel önlemler yeterli bulunmuştur ancak tedavisi olmayan virüs hastalıkları yönünden durum farklıdır. Organik gübrelemenin bitkilerin virüse dayanıklılığını sağlama yönünden etkisi, mineral gübrelemeden çok daha iyi bulunmuştur. Bunun nedenleri arasında virüs infeksiyonu ve virüs çoğalması ile bitkinin N me--tabolizmasının sıkıca birbirine bağlılığı, N'la beslenme durumu, virüslere yakalanma ve bunların zararlı etkisi sayılabilir.
Uygulamada organik gübreleme ile mineral gübreleme arasında önemli farklılıklar beklenirken, pazarlama yönünden önemli olan sertlik ve dayanıklılığını mineral gübrenin artırdığı, ancak bitkilerin virüs hastalıklarına dayanıklılığı yönünden organik gübrelemenin önemli bulunduğu ve meyvelerin Azot içeriğini dengeleme yönünden de organik gübrelemenin bitki besin elementleri alımında düzenleyici olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar verim ve kalitede organik gübre lehine olumlu bir etki bekleniyorsa da, verim yönünden önemli bir farklılık gözlenmezken, jüri üyelerinin genel beğenisini mineral gübre ile beslenen meyveler kazanmıştır.
Varyantların jürinin verdiği puanlara göre tat, iç rengi, albeni ve aroma değerleri arasında farklılıklar gözlenmiştir. Kontrol varyantının meyveleri fazla beğeni görmemiş, mineral gübre ile beslenen meyveler en fazla beğeniyi görmüştür. Puanları arasında büyük farklar olmaması bu beğeninin ilaç ve hormon kullanılmadığından veya alışılagelen bir damak tadı yüzünden kaynaklanabilir. Bunun dışında uygulama toprağındaki organik madde oranının yüksekliği, uygulanan mineral gübrenin yararlılığını artırmış ve meyve kalitesini iyileştirmiş olabilir. Ayrıca organik gübrenin Potasyumca yetersiz oluşu, mineral gübredeki potasyum fazlalığı nedeniyle meyve kalitesine etkide yetersiz kalmıştır. Bu deneme organik madde içeriği daha az olan toprakta, potasyumca zengin bir organik gübre ile yapılmış olsaydı veya organik gübreleme ile mineral gübrenin birlikte uygulandığı 3. bir varyant eklenmiş olsaydı sonuçlar daha farklı çıkabilirdi.
Seracılığın yaygın olduğu Akdeniz Bölgesindeki çiftçilere, verim artışı ve meyve kalitesinin iyi düzeyde olmasını gerektiren gübreleme proğramları, gelişigüzel ve dengesizce değil, ilgili birimler tarafìndan, toprak analizlerine dayalı olarak, organik gübrenin, K içeriği yüksek mineral gübre ile takviye edilerek uygulanması yararlı olacaktır.
Bundan sonra yapılacak benzeri araştırmalarda K'un etkisinin araştırılması bilimsel ve pratik anlamda olumlu bir katkı sağlayabilir. Yapılacak denemelerde mineral gübreler ve organik gübreler Potasyumca zenginleştirilerek uygulanabilir.
Sonuç olarak, organik gübrelemenin tek başına yeterli olmadığı, organik gübrelemenin K'ca zengin mineral gübre ile takviye edilmesi gerektiği, mineral gübreleme ile organik gübreleme arasında verim yönünden önemli bir farklılık olmadığı, ancak kalite ve hastalıklara dayanıklılık yönünden dengeli bir gübreleme ile olumlu sonuçlar alınabileceği anlaşılmıştır.